hiç ilaç kullanmamış o yüzden dikkatimi çekti okuyun kızlar
Hamile olduğumu, bebeğimiz daha 2 haftalıkken öğrendik. Ani bir baş dönmesi ve bayılma ile en yakın sağlık kuruluşuna gittik. Orada muayene olurken hemşire hamile olabileceğimi, bunun için önce test yapmak istediğini söyledi. Biz daha olacağını düşünmediğimiz için, “Hamile değilimdir” dedim. Fakat idrar testinde hamile olduğum ortaya çıktı. O an eşimle ne düşüneceğimizi şaşırdık. Bir anda kendime geldim :) Kan testi yaptırdık, fakat sonuç ertesi gün çıkacaktı. İstirahat etmek üzere eve çıktık.
Ertesi gün izinli olduğum için, test sonucunu evde bekledim. Saat 2.00’de eşim aradı, sonuçları o almıştı. Ve mutlu haber… Hamileyim! Çok duygusal bir andı, telefonda ağlamıştım. Akşam eşim geldiğinde sarılarak, 3 kişi olma heyecanı ile uyuduk.
Böylece hamilelik maratonu başlamıştı. Bir an önce doktor bulmam lazımdı. Fakat çok pimpirikli olduğum için her doktoru kabul edemiyordum. Benim doktorum beni dinlemeli, bana destek olmalı, doğuma kadar benimle olmalıydı. Aradığım doktoru buldum: Murat Boylu.
Eskişehir Kadın Doğum Hastanesi’nde görev yapıyordu. Kızımız 3 aylıkken, Murat Bey'in yeni kızı olmuştu. Yeni baba olduğu için bana daha sıcaktı. Karakter bakımından da çok iyi birisi olduğu için, Murat Bey’i eşim ve ben çok sevdik. Hala daha görüşmelerimizi devam ettiriyoruz.
İlk aylarda sık sık mide bulantısı yaşadım. Ama canım kocam saat başı bana çubuk kraker getiriyordu. Çok iyi geldi. Şükür uzun sürmedi.
Hamileliğim boyunca hiç ilaç kullanmadım. Doktorum almam gereken ilaçların içeriğini bana söylüyordu. Ben de uzun araştırmalar sonucu, ne kadar besin tüketmem gerekiyorsa onu doğal yoldan alıyordum. Mesela folik asidi ilaç şeklinde değil de, haftada 1-2 kere balık, her gün 1 avuç dolusu badem, fındık gibi doğal besin yolları ile tükettim. Çünkü ilaç içemiyorum, yutamıyorum.
Her kontrole gitmeden önce muhakkak araştırma yapıp, o ayda nasıl bir hamilelik geçireceğimi inceliyordum. Doktorumla arkadaş gibi paylaşıyordum bütün sorunları.
9 ay dolmuştu ve ben hala çalışıyordum. Bebeğim beni üzmediği için rahattım. Araba bile kullanıyordum :) Doktorum duymasın; son ay istemiyordu, her ihtimale karşı kullanmamamı istemişti.
Normalde bebekler 9 ay 10 günde doğar; bizim bebeğimiz 9 ay 10 gün + 14 gün sonra doğdu. Aslında dokunmasaydık daha da içeride kalabilirdi.
Murat Bey 1 hafta beni hastanede gözetim altına aldı. Çok sıkıcı idi hastane ortamı. Ben zaten normal doğumdan çok korkuyordum. Ama doktorum, sonuna kadar normal doğum istiyordu. Son gün geldi. Akşamüzeri kontroller yapıldı ve ertesi sabah saat 8.00’de hazır olmam söylendi. O gece sondu, yarın 3 kişi olacaktık. Biraz korku, biraz endişe vardı…
Derken sabah oldu. Hemşireler geldi, kontroller yapıldı ve doğum odasına gittim. Sancım olmadığı için bana suni sancı verdiler. Ve öylece yatakta sancımın gelmesini bekliyordum. Öğleden sonra kontrollerde, açılmanın 1 cm olduğunu öğrendik. Yani suni sancı işe yaramamıştı :)
Doktoruma ‘sezaryen’ diyordum ama hiç oralı bile olmuyordu. Derken sürekli doğum yapan, bağıran, ağlayan kadınlar gelip geçiyordu. Bu da benim sinirlerimi çok bozuyordu. Karşı yatağa, 7 cm açılması olmuş fakat doğumu gerçekleşemeyen bir bayan getirdiler. Gözümün önünde attığı çığlıklar beni tamamen bitirmişti.
Ben iyice kötü olmuştum. Ağlamaya, hatta ‘sezaryen’ diye yalvarmaya başladım. Fakat nafile, beklemem gerekiyordu. Sabah 8.00’den akşam16.30’a kadar bekledim ve açılma olmadı. Doktorum geldi, muayene etti ve sezaryene alınacağımı söyledi. Bu benim, gün içerisinde duyduğum en güzel kelimeydi.
23 Mayıs günü, saat 16.50’de sezaryene girdim; 17.10’da kızımız dünyaya geldi. Onun doğduğu an, Eskişehirspor 1.lige çıkmıştı ve havai fişekler, kutlamalar vardı. Bana, bunlar kızımız için yapılıyor gibi geldi.
Ameliyattan sonra yoğun bakıma alındım. Gözlerimi açtığımda saat 19.30’du ama yanımda kızım yoktu. Hemen sorduğumda, bebeğimizin yukarıda olduğunu ve sonra yanıma getireceklerini söylediler. “Sağlığı nasıl?” diye sordum. Şükür sağlıklı imiş, ama görmediğim için pek de mutlu değildim. Saat 21.50’de kızımız geldi. Önce hiçbir şey yapamadım, sadece baktım ve sonra ağlamaya başladım. Doya doya kokladım…
Ertesi gün odamıza çıkardıklarında, odamda papatyalarla karşılandım. Eşimle karşılaşınca duygu dolu anlar yaşadık. Ve eşim ilk kez kucağına bu kadar küçük bebek aldı. Ve o da kızıydı. İncitmemek için çok uğraştı.
Evet, uzun süren bir maratondan sonra 3 kişilik çekirdek aile oluşturduk. Şu an kızımız 1,5 yaşında ve her yaptığı bizim için çok önemli.
Her akşam kızımızı yatırdıktan sonra, ilerde onu kötülüklerden nasıl koruyacağımızı ve hayırlı evlat olarak yetiştirmek için neler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Hayat, inşallah kızımı üzmezsin.
Hamileliğim boyunca ve hala bana hep destek olan, önce biricik canım kocama ve doktorum Murat Boylu'ya çok çok teşekkür ediyorum.
Serpil Aydın