- Konu Sahibi bebegim_01
- #11.241
En yakın arkadaşım iki hafta önce doğum yaptı. Hastane ziyaretimizden sonra ilk kez dün akşam bebişi tekrar görmeye gittik. Arkadaşımı çok keyifsiz görünce sordum hemen, "hayırdır, sıkıntı mı var bebekte veya sende?". Ağlamaya başladı. "Bebeğin kendisi sıkıntı zaten! Sadece ağlıyor, emiyor, uyuyor. Yaşama sevincimi kaybettim onun yüzünden" diye. Postnatal depresyon dedikleri olayı yaşıyor sanırım. Doğum sonrası depresyon yani. Geriye dönüp baktığımda evliliği de bebeği de olması gereken, zamanı gelen şeyler olarak yaşadığını farkettim. Evliliğinin ardından da benzer şeyler hissetmişti. Benim gibi önceden düşük yapan arkadaşlarla paylaşımda bulunduğumuz topikte bizler o kadar çok dile getirdik ki bebek isteğimizi, şimdi garipsiyorum. Annem de benden önce bir bebeğini kaybetmiş. O dokuz ay karnında taşıdıktan sonra doğumun 16 saat ardından hem de. Onun için de ben doğunca 24 saat hiç uyumadan bana bakıp ağlamış mutluluktan. Diyeceğim şu ki, bu hayatımızın en önemli deneyimi. Burada herkes mutlu, heyecanlı bir şekilde doğacak bebeğiyle ilgili güzel paylaşımlarda bulunuyor. Elbette birtakım fedakarlıklar gerekecek, o da işin tuzu biberi. Ama minik yaramazların eşyalarını, mobilyalarını hazırladığımız gibi, kendimizi olumsuzluklara da hazırlayalım şimdiden. Etrafımda çok çocuk büyüdü. Bazılarının ilk aylarına annesi kadar şahit oldum. Gerçekten zor ama bir o kadar da tatlı telaşlar. Psikolojimizi de hazırlayalım doğum sonrasına. Ailelerimiz büyüyor. Sorumluluklar artıyor.Şimdi bakıyorum da pek çoğumuz, oyuncak bebeğine biberon seçen neşeli çocuklar gibiyiz. Ne güzel, bu neşemizi hiç kaybetmeyelim. Ama anneliğe her anlamda hazırlanmayı da ihmal etmeden. Çünkü miniklerimizin süslü eşyalara ihtiyacı olduğundan çok fazla, bizim neşemize ve keyfimize ihtiyacı olacak. Tatlı heveslerimizin bebeğimizi sağlıkla, mutlulukla kucaklaması dileğiyle...