Yazılanları okudum da,
Annelik kolay değil işte kızlar, belki de hayata karşı savurduğumuz en cesur hamlemiz. Çünkü tarifsiz bir sevgiyle doldu yüreğimiz, beraberinde korkular, endişeler ve ihtimallerle de kor oldu. Bu kadar severken bir şeyi, böylesine zayıf ve savunmasızca teslim olmuşken bir sevgiye, bir diğer yandan da içimize birer kaplan yerleşti. Elimizdeki bu minik canı korumak için yapmayacağımız şey yok. Bu ikilemli ruh hali insanı sarsıyor, evet. Ben de anneler gününde onu fark ettim; o hastane odasında başlayan yolculuk beni aldı götürüyor, bir yandan ölesiye aşık bir küçük kız gibi güçsüz ve zayıf hissediyorum kendimi ama diğer yandan da sonsuz bir nefes var ciğerlerimde, tüm dünyayla savaşsam da tükenmez soluğum sanki.
Bir de hayat var tabii, birinin eşi, diğerinin evladı, ötekinin arkadaşı, berikinin çalışanı ya da ne bileyim akrabası olduğumuz o gerçek hayat. Oysa biz hala buhranlarla karışık bir masal olan lohusalığın etkisindeyiz. Sadece bebek, süt kokusu, sevdiğimiz adamlar ve evimiz olsun isterken etrafımızda hayat bunun sonsuza kadar sürmeyeceğini hatırlatıyor. Eylülde işe dönmek zorundayım mesela, her gün bunu düşünüp de kendime zehir etmeden geçmiyor. Halbuki aramızda halihazırda işe dönenler de var,
@eymentaa gibi mesela.
Belki de hayat bazen fazla gelse de bize, her süreçte olduğu gibi sonunda "İyi ki bunu da aştım" diyeceğiz. Bu bir süreç, inanıyorum ki koynumuzda büyüttüğümüz kuzularla birlikte biz de daha çooook büyüyeceğiz.
Yeter ki sağlıklı olalım
Atom heart mother
, atom un dediği gibi, çünkü gerçekten ondan ötesi yok.
Aman filozofa bağladım ha şurada memeler açık pompa yaparken