Böyle konulara bakış açısı aslında kişinin yaşamdan beklentilerine göre tamamen değişir. Ancak bu (tamamen bence) yine de çok erken bir yaş olduğu realitesini asla değiştirmiyor. Tabi ki beklentilerle, hedeflerle, hayallerle vs. birçok faktörle bağlantılı. Bu tarz konular açıldığında yorum yapmayı da aslında gereksiz görüyorum da, tek bir şey söylemek için yorum yaptım. Konu açanlar ve destekleyicileri biraz agresif bir tarzda oluyor; farklı düşünenlere yaptıkları yorumlar da ekseri farklı düşünenlerin mutsuz bir evlilik hayatı olduğu (Değerli darkmore açıklama yapmak zorunda kalmış) yönünde, ya da zaten ileri yaşta olup (+35, +40) hala bekar kadınların bu yorumları yaptıkları yönünde (ki ben de bu gruba dahil olmakla beraber hiç de gocunmuyorum). Dolayısıyla yürütülecek hipotezler zaten baştan dayanaksız bu 2 boyut hususunda (ancak genç yaşta evliliği savunanların zihninin derinliklerinde yer alan) derinlik kazanamıyor. Şimdi, burada mesele sadece gezip tozmak, özgürce her istediğini yapmak falan da değil. Evcimen bir insan da genç yaşta evliliğe gayet karşı olabilir; hayatla ilgili farklı tasavvurları vardır, kendisinin yaşamı algılayışıyla ilgili. Herkes çocuk istemek vs zorunda değil. En önemli noktalardan birini değerli Antraante de belirtmiş; bir insanın hayatı ve çevresindekileri algılayışı 30'lu yaşlarda ve 35 sonrası çok değişiyor diye, ki kendisinin görüşüne tamamen katılıyorum. Yani genç yaşta yapılan evliliklerin 2 çocuk, 2 çok genç yetişkin ilişkisi olup ileriki süreçte ne yöne evrileceğini kestirmek çok ama çok zor bence. Kişiliğin oturma sürecinin tamamlanma evrelerini düşünürsek, ki bence bu 35 ve sonrası ancak biraz yoluna giriyor. Dolayısıyla erken yaşta evliliklerin boşanma süreciyle sonuçlanması da bence yüksek bir faktör. Birey boşanabilir elbette, hiçbir evlilik sürmek zorunda değil zaten (Boşanan hemcinslerim lütfen kesinlikle yanlış anlamasınlar, evlilik ne kadar haksa boşanmak da o kadar hak, benim lafım asla kendilerine değil, zaten bakış açım gereği böyle bir şey söz konusu bile olamaz), ancak baştan biraz daha emin ilerlemeyi tercih eden bireyler de olabilir (Yine de ne kadar emin olunabilir, o ayrı tabi ki, nihayetinde bireyin kendisi dışında bir faktörün etkisinin olduğu durumda). Yani aslında demek istediğim, yanlışa bile bile atlamamak (Evliliği bir başarı, toplumsal bir statü basamağı görerek vs bazı toplumlarda içselleştirildiği üzere). Son cümlem; bireyin kendine ait gerçekleştirmek istediği daha çok şey olması gerektiği, daha dik ve özgür durması gerektiği, evliliği hemen ön sıralara koymak yerine. Genel bakış açımdan bence herkes kısmen bir şeyler çıkarabilir. Değerli MissCherryBlossom'ın da bir cümlesine katılmadan geçemeyeceğim son olarak: Evet bu konuda kendisiyle tamamen aynı düşünüyorum, kadın olsun, erkek olsun, tek başına birkaç yıl (o 1 yıl demişti sanırım ama ben 1 yılı da az buldum) yaşamayan biriyle bırakın evliliği düşünmeyi, bence nacizane kendisinden uzaklaşın. Benim de tecrübelerim ekseri bu yönde. Herkesin yolunun açık olması dileğiyle.