Herkese merhaba :)) İki gün girmeyince amma uzun sürdü geçmişi okumak. Oturup okuyamıyorum da, gelip gidip okuyorum, o da uzun sürdü işte. Yenacığımdna haber alamadım, girememiş bu arada, asayiş berkemaldir umarım :)
Canım biraz geriden cevaplayabiliyorum, pek giremedim bu ara. Kargo sorunu bende de var, o sebeple ara verdim biraz da siparişlere. Akşam üzeri 6 gibi getiriyorlar, o saatten sonra yardımcım da gitmiş oluyor, akşam yemeği telaşı başlıyor bizde, çocuklar kuduruyor vb. Gelen paketin hepsini aç, yıka, ayıkla, yerleştir zor oluyor. Gelenlerin bozulduğu pek olmadı bende...
Ayrı liste olayı şöyle; farklı müşterilere faklı listeler gönderdiğini düşünüyorum. Hatta eminim bile diyebilirim :) Farklı fiyat olduğunu hiç sanmıyorum kırılsam da kötülemek istemem, Pınar hanıma güvenim tam bu konularda. Bir ara ünlü gazeteci A.Arman'a röportaj vermişti, görmüşsündür. O röportajda en fazla talep gören ürün sorulduğunda "bu dönem brokoli" demişti. Şaşırdım, her listeyi dikkatle incelerim bana hiç bir zaman brokoli gelmemişti. O zaman listeleri açıp baktığımda sipariş listesinin yanında bir kod olduğunu gördüm (A-E-D gibi). Anladım ki az miktarda olan ürnleri özel müşterilerine gönderdiği listelere koyuyor. Sonra başka ürün alan arkadaşlarla konuştuğumd ahepsi aynı şeyi söylediler. Aslında çok normal, her hafta 500 liralık sipariş verenle 100 liralık siparşiş veren aynı kategoride olmaz tabii. Her işletme özel müşterilerine özel muamele eder. Onun da hatırlı müşterileri olması doğal. Gene de keşke herkese aynı listeyi gönderip bazılarının yanına "çok az" diye belirtse, onları gene özel müşterilerine öncelikli gönderseydi keşke. Üstüne kargonun geç gelmesi, müşteri sayısının çok çok artması, istediğim ürünlerin çıkmaması filan gelince siparişleri azalttım ben.
Organik pazara sık sık gidiyor musun bilmem? Ben her hafta gittiğim için canını dişine takan dürüst satıcılar da olduğunu düşünüyorum. Tanıyorum hatta bazılarını. Evet her işte olduğu gibi bu işte de sahtekarlık var ama herşeyin sahte olduğunu düşünmüyorum ben. Bir kere aldığım üründe farkı görüp anlıyorum ben. Çabuk bozulan, olması gerektiği gibi çürüyen, böceklenen, kurtlanan ürünler alıyorum oradan da. Sonra gözümle defalarca gördüm, denetmen gelip her tezgahtan rastgele ürünler alıp analize yolluyor, analizden onay çıkmayan ürünlerin satışına izin verilmiyor vb. vb. Satıcıların bazıları ile sohbet ediyoruz, kimi avukat, kimi mühendis, kimi gıda teknikeri, organik tarım okuyanlar var. Çoğu gönüllü yapıyor bu zor işi. Öyle çok toz pembe bir tablo da çizmeyeyim hileli ve hatalı ürünler de vardır elbette. Gene de inanılmaz katlı maddeleri, zehirli böcek ilaçları, genetiği ile oynanmış ucubik ürünler arasında bir alternatif... Bir de çocukların şampuanı, el sabunları, deterjan ve bulaşık sıvıları gibi şeyleri alıyorum ben oradan. Alman malı olanlar sıkı denetimden geçiyor :)
Ben evde yapabileceğim her ürünü evde yaparak, (ekmek, yoğurt, kefir, tereyağı, salça vb.) özellikle her gün yenen, her yemeğe giren soğan-salça vb. ürünlere dikkat ederek elimden geleni yapmaya çalışıyorum ama bireysel çabalarla bu iş çok zor. herkes bilinçlendikçe, talep ettikçe, araştırıp hesap sordukça düzelir umarım bir şeyler
Tatlandırıcıya gelince çok zararlı gerçekten, ben hiç tatsız içemediğim için araştırıp stevia kullanmakta karar kıldım. Sen de bir araştır istersen. Zaten kırk yılda bir içtiğim için içim rahat :)
Kolaya da kızayım biraz; çocuğu olan bir anne kola içemez, cıssss. "Sen içerken kızına "çocuklara zararlı" diyemezsin, o direk seni model alır, söylediğine değil yaptığına bakar" demişti bana rehberlik uzmanı arkadaşım. Kızım 1.5 yaşındayken bıraktım ben de, bir daha da evime sokmadım diyebilirim. Misafirlere bile ikram etmiyorum artık :)