biraz yeme bozukluğu üzerine konuşalım

Ameliyat olmadan önce kaç kiloydun acaba? Ameliyat öncesi ile sonrasi arasindaki farki direkt mi anladin,yoksa belli bir zaman sonra mi? Benim de bu konuda psikolojim coook kötü. Resmen halime ağlayıp canım sıkıldığı için daha da yiyorum
 
Bozukluk doğru ifade mı bilmiyorum ama ben daha çok bağımlılık olduğunu düşünüyorum. Erkeklerde alkol ve sigara bağımlılığının yaygın olduğu gibi kadınlarda da yeme bağımlılığı var. Kadınların daha çok evde olması, regl dönemlerinde tatlı ihtiyacının artması da buna ortam hazırlıyor.
 
Yaptıkların insanı etkiliyor ya, o vicdan azabı duydurmuyor mu? Üzülmeseydi diyip geçebiliyor musun? Ben dışımdan aynen böyle davranıyorum ama içim depremler, kaos, acıyla örülüyor o zamanlarda. Vicdan azabı duyuyorum insanları üzdüğümden dolayı, yaptıklarımdan pişmanlık duyuyorum. Ama bunu hissetsrm bile kimseye yansıtmıyorum. Yeme bozukluğum yok, yemeyeceksin dediysem açlıktan ölsem de yemiyorum. Günlerce aç yaşayabilirim, sadece su olsa yeter bana. Ama işte şu içimdeki azaplar, kendimi yargılamalarım. Büyük dert bana.
 
Bağımlılık degil bozukluk.
Alkol sigara uyuşturucu vücuda gereken şeyler değil ama sen her şekilde besleniyorsun ve bu mekanizma bozulduğu için sonuç çok yemek olabiliyor ama hic yememekte olabiliyor.
Yiyip kusmakta olabiliyor , bağımlılık yanlış bir tabir .
 
Her zaman onurlu davranırım. Olay ya da kişi kim olursa olsun . Böyle davrandığımi bildikten sonra karşımdaki kısının duyguları ile ilgilenmiyorum açıkçası .
Çünkü yüzlerce kere gördüm ki siz ne yaparsanız yapın insan istediği gibi görüp istediği gibi hissediyor.
Bu yüzden kimsenin hislerinin sorumluluğunu almam , kendim de üzülünce vs bu hisleri başkasına yük etmem.
 
Çocukluğum ırkçı bir ailenin yanında tam bir askeri disiplinle geçti. Annemin saçımı oksadigini, babamın sevgiyle baktığını kızım dediğini hiç hatırlamıyorum. Sırf evden uzağa gideyim diye ortaokulu ve liseyi yatılı okudum. Sonra bir süre çalışıcam diyip yalnız yaşadım. Sonra çok mutlu olacağımı bildiğim bir adamla aileme rağmen evlenip Avrupaya yerleştim.
Yeme bozukluğum ilk çocuğumu doğurduğumda ortaya çıktı. Anne olunca bir türlü göremediğim şefkatin aslında beni nasıl parçalara böldüğünü fark ettim. Sonuç malum yemek. Catlasayasaya kadar yedim tabirinin canlı örneği olabilirim yani cidden kelime manasını yaşadım. Hala kendimi iyilestiremedim. Çünkü benim çocukluğumu hiç eden kişilerle tam 20 yıldır konuşmuyorum. Seslerini duymak için bile aramadım. Karşılarına geçip bana neler yaşattıklarını yüzlerine bağırmak istememe rağmen bunu yapacak GÜCÜM YOK. son 4 aydır yeniden yemek yemeyi öğrenmeye çalışıyorum. Arada kantarin topuzunu kaçırdığım günler hala oluyor. En büyük destekçim eşim. Tüm günün ogunlerini yemem için hazırlayıp dolaba koyar. Krizin gelmediği günler iyi bir kız olup hazırladığı yiyeceklerin dışında birsey yemiyorum. Eğer kötü gunumdeyse bir markete gidip abur cubura dadaniyorum ama eskiye oranla çok daha iyiyim, artık iki haneli bir kilodayim.

Ruhumuzda açılan yaralar kapanmıyor sanırım. Henüz geçmişle nasıl başa çıkacağımın yolunu bulamasamda 20 yıldır süren evliliğime, eşime, koşulsuz seven çocuklarıma minnettarım. Ama yine de birgun iyileşmeyi diliyorum
 
Yazdiklariniz benimde ruhumu incitti .
Hayat size geçte olsa güzel şeyler sunmuş, diliyorum bütün yaralarınızın iyileştiğini görür, hissedersiniz .
 
Benim de öğrenmem lazım kendimden çok başkasını düşünmekten yoruldum farkındayım ama kendime laf anlatamıyorum
 

Bir süre sonra bağımlılığa dönüşebilir ama.Özellikle bu tarz duygusal boşluktan yemeye başlayan insanlar genelde karbonhidrat tüketiyor.Şeker beyinde uyuşturucudan bile daha fazla bağımlılık yapabiliyor.
 
Böyle bir şey yok , özellikle karbonhidrat olmak zorunda değil.
Kasar peynirle atak yasayan insanlar bile var .
Sorun duygusal boşluktan yemek degil , kötü koşullarda beynin yarattığı yoğun haz verici bir yol yemek yemek. Kendini dondurabilmen için bir yol.
Canın sıkıldığı yemiyorsun , çoğu zaman hatta yeme bozukluğu hayatin iyi geçen dönemlerinde başlıyor .
Rahata erince geçmiş travmalar ruhu mahvediyor çünkü .
 
Diğer yeme bozuklukları da aynı mıdır çok emin değilim ama anoreksiya özelinde dikkatimi çeken bir durum var. Bu hastalık medyada ve toplumda güzelleşmek için başlanan bir sürecin abartılmasıymış, manken hastalığıymış gibi yansıtılsa da bu hastaların sözlerinden içten içe cinsiyetsizleşme isteği içinde oldukları anlaşılıyor. Mesela ileri seviye bir hasta vücudundan çok şikayetçi. Hala eski fotoğraflarına bakıp ne kadar şişmanmışım diye ağladığından bahsediyor. (Ki normal bmi de o zamanlar) Şuanda bu haliyle çocukları korkuttuğundan, böyle kimse tarafından beğenilmediğinden vs. Bahsediyor. Şuanki halinden de mutsuz. Tüm röportaj sırasında bedeni konusunda hoşnut olduğu tek bir an var. Orada da ' Göğüslerimin olmaması büyük rahatlık, babamın yanında bile istediğim gibi üstümü değiştiriyorum' tarzı bir cümle kullanıyor.

Böyle değerlendirince temel kadınsı içgüdüyle yeniden bağ kurmanın yeme bozukluğu ile mücadele eden kadınlar için faydalı olacağını düşünüyorum. Yeme bozukluğunuz olsa da olmasa da Kurtlarla koşan kadınlar kitabını içimizdeki vahşi kadınsal enerjiyle bağ kurma konusunda iyi bir rehber olarak öneriyorum.
 
Dediklerinizin bilimsel hic bir alt yapısı olmadığı gibi benim için mantıklı da degil açıkçası .
1 kişinin kişisel fikri ile maalesef bir hastalığı tanımlayamayız .
 
Yazdiklariniz benimde ruhumu incitti .
Hayat size geçte olsa güzel şeyler sunmuş, diliyorum bütün yaralarınızın iyileştiğini görür, hissedersiniz .
Bunu bende diliyorum inan
her vakada dogrumudur bilmiyorum ama benim olayım için kesinlikle doğru. İlk çocuğumu binbir sıkıntıyla kucağıma aldığımda, en mutlu olmam gereken zaman da geçmişim bir lanet gibi hortladı resmen. Çocuğuma hissettiğim şefkatin sevginin benim aslında hiç sahip olmadığım şeyler olduğunu fark ettim. Sahip olmam gereken şeylerdi aslında çünkü her çocuk sevilmeyi ve şefkati hak eder. Kimi zamanlarda neden bunlardan yoksun kaldığımı acaba yeterince iyi bir çocuk olamadığım için mi diye kendimi sorgularken buluyorum hala. Tüm bu yaşananların aslında benimle ilgisi olmadığını sürekli telkin etsemde kendime bu çaresizlik hissi geçmiyor. Tam bir kısır döngü sanırım.
 
Elbette " her " kelimesi bilimsel seylerde cogu zaman sağlanmiyor ama okuduklarımın bir çoğu sizin gibi mesela aşık olunup çok sevilince kendini güvende hissedince başlayan çok vaka var . Çünkü sevgi ve güven hissi çocukluğunda almadı isen seni çok huzursuz ediyor . Alışana kadar mahvoluyorsun bazen .
Ama hayatının en zor zamanlarında başlayanlarda vardır. Sadece bu olayın yemiş yemiş iradesiz vs olmadığını anlatmaya çalıştım .
Insanı paramparca ediyor
 
Aldim, fayda gördüm diyemem. turkiyede bu konuda yetkin psikolog çok az var seçici olmak gerekiyor.
Kendimde doktorum bu yüzden genelde yurtdışındaki psikiyatrlarla yazistim biraz ve kendi yolumu çizip kendime destek oldum
Rica etsem tedavi surecine baslarken neler yapiyorlar? Nasil yaklasiyorlar? Kısaca anlatabilir misiniz?
 
Dediklerinizin bilimsel hic bir alt yapısı olmadığı gibi benim için mantıklı da degil açıkçası .
1 kişinin kişisel fikri ile maalesef bir hastalığı tanımlayamayız .
Bir kişinin kişisel fikri dediğiniz verdiğim örnekse tek örnekten yola çıkmadım elbette bu kanıya varırken. Sadece uzun uzun farklı örnekleri yazmadım. Bensem zaten hastalığın tanımını yapmak gibi bir iddiam yok forumda kişisel fikirlerimi paylaşırken.

Ama çok sıradışı bir düşünce olmadığını, konuyla ilgilenen farklı araştırmacılar ve eski hastalar tarafından benzer görüşlerin sıkça dile getirildiğini görebilirsiniz ufak bir araştırmayla.

Mesela benim ilk karşıma çıkan şuradaki bazı referanslar

Şunu da söyleyeyim tabiki ben kimsenin özelinde yorum yapamam. Siz kendi durumunuzun kesinlikle alakasız olduğunu söyleyebilirsin ve bu doğrudur. Zaten EDyi tek başlık halinde değerlendirmek de bana yanlış geliyor. Ama kendini yumurtalıkların çalışmayı bırakana, bedenin küçülüp, kıllanana kadar aç bırakmanın yetişkin kadın kimliğinden uzaklaşmak istemeyle alakasını kurmak çok mantıksız değil.
 
O kadar katılıyorum ki bu düşünceye. .illa travma mi olmalı belki iştahlı ☺
 
Konuşuyorlar, açıkçası sorunuzu anlayamadım
Mesela haftalik gorevler mi veriyorlar? Bazı psikologlar bu senin elinde olan bir sey diyebiliyorlar. Veya psikiyatris bu verdigim ilaç ayni zamanda istahini da kesiyor diyebiliyor.
Yani bu yeme bozukluklarinda profesyonel egitim almis psikologlar farkli olarak ne yapiyorlar? Bunu merak ediyordum da size denk gelmişken sormak istedim.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…