- 16 Nisan 2012
- 2.110
- 3.691
- 358
- Konu Sahibi Black Wine
-
- #241
Ay inanmiyoruuuum soğuk kanliliginiza hayran kaldım bi doz ben de istiyorum sizden taktik öğrenmem lağziiiimya sizin verilmiş sadaka biz varmış Allah'ım bu ne, tabiri caizse yavvvvsak bir adam yaaa okurken tiksindimmm
Sizinle aynı durumda olduğumu biliyosunuz zaten. Bugün burdan aldığım cesaretle görüştüğüm birine "ben takilicak adam aramiyorum, saçma sapan bişey yaşamak istemiyorum elbette biseyleri zamana bırakalım ama olur da ilerlerse 'ben ilişki düşünmüyorum yea' falan gibi bahaneler duymak istemiyorum bu konuda açık olalım" dedim. İlk defa birine bu kadar açıkça konusabildimBen en son yaşadığım ilişkide çok yıpradım. O kadar üzüldüm o kadar yoruldum ki. Kendimden çok verdim. Ondan beridir sallamıyorum hiçbir şeyi. Evet hayatımda biri olsun istiyorum ama böyle saçma insanlar çıkınca veya olmayınca “Hee tamam ok” diyerek devam ediyorum.Bakalım durabileceğim bir yer olacak mı?
“Giderim alışığım gitmelere..”
Bence içinden geldiği gibi davranmalı insan. Çünkü bazen mantığımızı devreden çıkarabilecek kadar yoğun hisler yaşatan biriyle tanışmış olabiliyoruz. Bize buradan “Ya boşver yol ver gitsin” demek kolay gelebilir ama o duygu yoğunluğu sana normalde yapmayacağın şeyleri bile yaptırabilir. Net olmuş söylemişsin. Şimdi o düşünsün.Sizinle aynı durumda olduğumu biliyosunuz zaten. Bugün burdan aldığım cesaretle görüştüğüm birine "ben takilicak adam aramiyorum, saçma sapan bişey yaşamak istemiyorum elbette biseyleri zamana bırakalım ama olur da ilerlerse 'ben ilişki düşünmüyorum yea' falan gibi bahaneler duymak istemiyorum bu konuda açık olalım" dedim. İlk defa birine bu kadar açıkça konusabildimçok da hoşlandığım bi çocuk, zamana bırakalım bazı şeylerin sözünü şimdiden vermeyelim birbirimizi tanıyalım" dedi, gider mi acaba diye endişelenmiyo değilim iletişimi keserse üzülürüm ama en azından ne olup olmayacağı baştan belli olur, şu hmmm tmm ok deme evresine ne yazık ki henüz geçemedim
Yaaa yazdıktan sonra fark ettim epey uzun oldu ama neyse artık :) Okumak isteyen buyursun.
Çok sevdiğim erkek arkadaşımdan ayrılmıştım. Çünkü artık ilişkiyi iteklemeye mecalim kalmamıştı. Nedenine girmiyorum. İkizler erkeği idi. Sanırım anlaşılmıştır.Ben de tabi kendimi sanal aleme vurdum ama ayrılalı 1 yıl olmuştu. Toparlamıştım yani. Biriyle tanıştım. Bir sohbete başladık aman Allah'ım. Geyik kafamız o kadar uydu ki. Çok eğleniyorduk. Rahatsız edici hiçbir tavrı yoktu. Ve konuştukça ortak tanıdıklarımız çıktı. Hatta kurumsal olarak da dolaylı şekilde iş yapıyormuşuz meğer. "Aaaa şu programda sen de mi oradaydın? Aaaa demek aynı anda kaç kez aynı yerdeymişiz ama tanışamamışız" falan derken ben onu kendime gittikçe yakın hissetmeye başladım. Hatta bir iş sebebi ile onun kurumu ve benim kurumum bir proje yaptı bizim tanıştığımız süreçte. Bu yüzden internet tanışıklığının verdiği o şüphe, soğukluk, acaba kimdir nedir tedirginliği pek olmamıştı ben de. Sanki senelerdir arkadaşız gibi davranıyorduk. Her gün mesaj atıyor, arıyor. Gayet normal bir iletişim sürdürüyorduk. O sırada ben yüksek lisans yapıyordum. Son dönemdeydim. O da yeni başlamıştı. Tecrübe paylaşıyordum. O kadar tatlı gidiyordu ki her şey. Instagram'dan da takipleşmeye başlamıştık. Tabi biraz stalk yapmıştım o zaman ben Arkadaş listesi kalabalık değildi. Ama takipleştiği bir kız dikkatimi çekmişti. Kızın profili açıktı herkese. Aynı semtte oturuyorlardı. Kız hemşireydi. Biz konuşmaya devam ederken o kız bir ara arkadaş listesinden çıktı karşılıklı olarak. Bizim sohbet iyi gidiyordu ama bana biraz görgüsüz gelmeye başlamıştı. Aşırı lüks düşkünü ve bunu göze soka soka gösteren tavırlar seziyor ama o öyle yaptıkça ben ilgilenmiyordum. Anlattıkça "hııı evet, anlıyorum" deyip geçiyordum.
Bir gün sözleştik ve buluşmaya 2 gün kalmıştı. Ses yoktu beyimizden. Mesaj atıp kesin görüşüp görüşmeyeceğimizi sordum ve bana cenazesi çıktığını söyledi."Şehir dışına çıktım" dedi. "Çok üzgünüm erteleyelim" dedi. Haber vermeyip ben sorduğumda anca yazması tuhaf geldi. Aslında ben o an hissetmiştim bunda bir şeyler olduğunu ama "tamam" dedim, geçtim. Ondan sonra ortadan kayboldu.Ne aradı ne sordu. Baktım o kızla yeniden takipleşmeye başlamış. O ara hatta bir fal baktırmıştım ve falcı bana tip olarak o kızı tarif etmiş, ismindeki harfleri bile vermişti. "Ne cenazesi, cenaze falan yok. Eskisi geri dönmüş ama yine bitecek. Sana dönecek" demişti. Hatta "at gibi giden it gibi döner" diye bir laf etmişti falcı
Tam da dediği gibi oldu. Birkaç ay sonra bu bana yeniden ve sanki hiçbir şey olmamış gibi yazmaya başladı ısrarla görüşmek istiyor hatta benim iş yerimin yakınlarına gelip "iş çıkışı seni alayım" falan diyordu. Bir gün yine gelmişti emrivaki yapıyordu. Ve bu odunluğu beni deli ediyordu. Artık zaten onunla olma gibi bir hevesim de, heyecanım da kalmamıştı. Ama buna bir ders vermem gerekiyordu. İşten çıkmama yarım saat kala beni aradı. "Daha önce haber vermen gerekirdi. Alışverişe gideceğim çıkışta" dedim. O kadar bozulmuştu ki "ne yani çok mu önemli alacakların o kadar yol geldim görüşmeyecek misin benimle" dediğinde "evet daha önemli çünkü bana geleceğini söylemedin ve ben planımı bozmak istemiyorum" demiştim.Böyle iki kez daha reddettikten sonra bir yaz akşamı evde tektim ve kunduz vazgeçmiyordu. Mesaj attı ve bende yalnız olduğumu söyledim. "Dışarı çıkalım mı" dedi. Kabul ettim. Bütün cool ve seksi kadın havamı takınıp süslendim çıktım. Artık köprüden önce son çıkıştı. Bir açıklama bekliyordum kendisinden. Öyle ya da böyle bana kendisini nasıl savunacak bu konuda merak ediyordum. Bir anda ortadan kaybolmasını neye bağlayacaktı? Ama yok yani adam 5 dakika normal ise peşine mutlaka bir kekoluk geliyordu. O böyle oldukça ben bütün realistliğimle kesinlikle istemediğime daha da emin oluyordum. Arabanın sunroof'unu bile açarkan bana bakış atıyordu adam ya. "Aloo bak sunroof da var ha boru değil"der gibi falan okuyordum ben adeta o bakışları. Her tavrı bana batıyordu. Ağır bir parfüm kokusu vardı arabada. "Çakma mı bu parfüm yoksa sen şişenin içine mi düştün ne kadar ağır kokuyor içerisi yaaa" dedim. Tabi bunu bilerek yaptım normalde demezdim ama görgüsüzlüğü Allahu Ekber dağlarına çıkaran kendisiydi. O bakışı şu an bile hatırımda. Yüzü düştü bir an. "Çok mu kötü yaaa. X marka arkadaşıma özellikle getirttim yurt dışından. Ya ciddi misin gerçekten mi beğenmedin” dedi. "Pek tarzım değil. Tabi sen beğenmişsin bir şey diyemem ama biraz az kullanmanı tavsiye ederim. Ama camı biraz açalım mı hava girsin içeri dedim.
Sonra bir yerde oturduk. Muhabbet devam ederken hemşirelik mesleğinin ne kadar zor olduğundan falan bahsetmeye başladı.Nöbetleri falan anlatıyordu. Ben kafamdaki parçaları artık iyice birleştiriyordum. Tatlı yemeyi teklif etti. Ben toktum sadece kahve içmek istediğimi söyledim. O zaman bir tane alalım. Seninle bir şeyleri paylaşmak çok güzel deyip gülümsedi ve göz kırptı. Garson geldiğinde siparişi verirken "bir tatlı, iki servis ve hanımefendiye bir kahve getiriyorsun" dedi. O kadar kaba ve oduncaydı ki. Adamı ezer bir ses tonuyla. Ya sen kimsin, ne biçim konuşuyorsun insanlarla. Ben ne istediğimi söyleyemez miyim? Hadi sen söyledin insan gibi konuşsana.
Kalktık beni eve bırakma vakti geldi. Hala bir açıklama yapmamıştı ve bana şu cümleyi kurdu. "Demsun, o kadar cool ve kendinden emin bir kadınsın ki. Senden uzak kalamıyorum. Çünkü beni kendine çekiyorsun ve ben buna engel olamıyorum. Ama ben seni üzerim. Kendimi biliyorum" dedi. Paşama bak sen yaa.. Hadi hadi söyle. Sen daha iyilerini hak ediyorsun. Ben sana layık değilim de. Sen harika bir kadınsın ama ben p*çin tekiyim de. De hadi de deeee
Ben de bana açıklama yapmak zorunda
+18 dergilerde sizden gelenler tadında fake bölümlere yollanan mektuplar olur ya hem o tür bölümlerde hem konusu ön planda olan erotik filmler için günde 30 senaryo yazılan birimlerde hem de tabloidler olur ya her hafta tuhaf hayat hikayeleri yayınlanan işte oralarda falan -bu sektörler hala ayaktaysa- bu kalem orada güzel iş yapar. tuhaf bir cazibesi var.Yaaa yazdıktan sonra fark ettim epey uzun oldu ama neyse artık :) Okumak isteyen buyursun.
Çok sevdiğim erkek arkadaşımdan ayrılmıştım. Çünkü artık ilişkiyi iteklemeye mecalim kalmamıştı. Nedenine girmiyorum. İkizler erkeği idi. Sanırım anlaşılmıştır.Ben de tabi kendimi sanal aleme vurdum ama ayrılalı 1 yıl olmuştu. Toparlamıştım yani. Biriyle tanıştım. Bir sohbete başladık aman Allah'ım. Geyik kafamız o kadar uydu ki. Çok eğleniyorduk. Rahatsız edici hiçbir tavrı yoktu. Ve konuştukça ortak tanıdıklarımız çıktı. Hatta kurumsal olarak da dolaylı şekilde iş yapıyormuşuz meğer. "Aaaa şu programda sen de mi oradaydın? Aaaa demek aynı anda kaç kez aynı yerdeymişiz ama tanışamamışız" falan derken ben onu kendime gittikçe yakın hissetmeye başladım. Hatta bir iş sebebi ile onun kurumu ve benim kurumum bir proje yaptı bizim tanıştığımız süreçte. Bu yüzden internet tanışıklığının verdiği o şüphe, soğukluk, acaba kimdir nedir tedirginliği pek olmamıştı ben de. Sanki senelerdir arkadaşız gibi davranıyorduk. Her gün mesaj atıyor, arıyor. Gayet normal bir iletişim sürdürüyorduk. O sırada ben yüksek lisans yapıyordum. Son dönemdeydim. O da yeni başlamıştı. Tecrübe paylaşıyordum. O kadar tatlı gidiyordu ki her şey. Instagram'dan da takipleşmeye başlamıştık. Tabi biraz stalk yapmıştım o zaman ben Arkadaş listesi kalabalık değildi. Ama takipleştiği bir kız dikkatimi çekmişti. Kızın profili açıktı herkese. Aynı semtte oturuyorlardı. Kız hemşireydi. Biz konuşmaya devam ederken o kız bir ara arkadaş listesinden çıktı karşılıklı olarak. Bizim sohbet iyi gidiyordu ama bana biraz görgüsüz gelmeye başlamıştı. Aşırı lüks düşkünü ve bunu göze soka soka gösteren tavırlar seziyor ama o öyle yaptıkça ben ilgilenmiyordum. Anlattıkça "hııı evet, anlıyorum" deyip geçiyordum.
Bir gün sözleştik ve buluşmaya 2 gün kalmıştı. Ses yoktu beyimizden. Mesaj atıp kesin görüşüp görüşmeyeceğimizi sordum ve bana cenazesi çıktığını söyledi."Şehir dışına çıktım" dedi. "Çok üzgünüm erteleyelim" dedi. Haber vermeyip ben sorduğumda anca yazması tuhaf geldi. Aslında ben o an hissetmiştim bunda bir şeyler olduğunu ama "tamam" dedim, geçtim. Ondan sonra ortadan kayboldu.Ne aradı ne sordu. Baktım o kızla yeniden takipleşmeye başlamış. O ara hatta bir fal baktırmıştım ve falcı bana tip olarak o kızı tarif etmiş, ismindeki harfleri bile vermişti. "Ne cenazesi, cenaze falan yok. Eskisi geri dönmüş ama yine bitecek. Sana dönecek" demişti. Hatta "at gibi giden it gibi döner" diye bir laf etmişti falcı
Tam da dediği gibi oldu. Birkaç ay sonra bu bana yeniden ve sanki hiçbir şey olmamış gibi yazmaya başladı ısrarla görüşmek istiyor hatta benim iş yerimin yakınlarına gelip "iş çıkışı seni alayım" falan diyordu. Bir gün yine gelmişti emrivaki yapıyordu. Ve bu odunluğu beni deli ediyordu. Artık zaten onunla olma gibi bir hevesim de, heyecanım da kalmamıştı. Ama buna bir ders vermem gerekiyordu. İşten çıkmama yarım saat kala beni aradı. "Daha önce haber vermen gerekirdi. Alışverişe gideceğim çıkışta" dedim. O kadar bozulmuştu ki "ne yani çok mu önemli alacakların o kadar yol geldim görüşmeyecek misin benimle" dediğinde "evet daha önemli çünkü bana geleceğini söylemedin ve ben planımı bozmak istemiyorum" demiştim.Böyle iki kez daha reddettikten sonra bir yaz akşamı evde tektim ve kunduz vazgeçmiyordu. Mesaj attı ve bende yalnız olduğumu söyledim. "Dışarı çıkalım mı" dedi. Kabul ettim. Bütün cool ve seksi kadın havamı takınıp süslendim çıktım. Artık köprüden önce son çıkıştı. Bir açıklama bekliyordum kendisinden. Öyle ya da böyle bana kendisini nasıl savunacak bu konuda merak ediyordum. Bir anda ortadan kaybolmasını neye bağlayacaktı? Ama yok yani adam 5 dakika normal ise peşine mutlaka bir kekoluk geliyordu. O böyle oldukça ben bütün realistliğimle kesinlikle istemediğime daha da emin oluyordum. Arabanın sunroof'unu bile açarkan bana bakış atıyordu adam ya. "Aloo bak sunroof da var ha boru değil"der gibi falan okuyordum ben adeta o bakışları. Her tavrı bana batıyordu. Ağır bir parfüm kokusu vardı arabada. "Çakma mı bu parfüm yoksa sen şişenin içine mi düştün ne kadar ağır kokuyor içerisi yaaa" dedim. Tabi bunu bilerek yaptım normalde demezdim ama görgüsüzlüğü Allahu Ekber dağlarına çıkaran kendisiydi. O bakışı şu an bile hatırımda. Yüzü düştü bir an. "Çok mu kötü yaaa. X marka arkadaşıma özellikle getirttim yurt dışından. Ya ciddi misin gerçekten mi beğenmedin” dedi. "Pek tarzım değil. Tabi sen beğenmişsin bir şey diyemem ama biraz az kullanmanı tavsiye ederim. Ama camı biraz açalım mı hava girsin içeri dedim.
Sonra bir yerde oturduk. Muhabbet devam ederken hemşirelik mesleğinin ne kadar zor olduğundan falan bahsetmeye başladı.Nöbetleri falan anlatıyordu. Ben kafamdaki parçaları artık iyice birleştiriyordum. Tatlı yemeyi teklif etti. Ben toktum sadece kahve içmek istediğimi söyledim. O zaman bir tane alalım. Seninle bir şeyleri paylaşmak çok güzel deyip gülümsedi ve göz kırptı. Garson geldiğinde siparişi verirken "bir tatlı, iki servis ve hanımefendiye bir kahve getiriyorsun" dedi. O kadar kaba ve oduncaydı ki. Adamı ezer bir ses tonuyla. Ya sen kimsin, ne biçim konuşuyorsun insanlarla. Ben ne istediğimi söyleyemez miyim? Hadi sen söyledin insan gibi konuşsana.
Kalktık beni eve bırakma vakti geldi. Hala bir açıklama yapmamıştı ve bana şu cümleyi kurdu. "Demsun, o kadar cool ve kendinden emin bir kadınsın ki. Senden uzak kalamıyorum. Çünkü beni kendine çekiyorsun ve ben buna engel olamıyorum. Ama ben seni üzerim. Kendimi biliyorum" dedi. Paşama bak sen yaa.. Hadi hadi söyle. Sen daha iyilerini hak ediyorsun. Ben sana layık değilim de. Sen harika bir kadınsın ama ben p*çin tekiyim de. De hadi de deeee
Ben de bana açıklama yapmak zorunda olmadığını, aniden muhabbeti kesip yeniden ortaya çıkmış olmasına rağmen kendisinden bir beklentimin olmadığını güzel bir akşam geçirdiğimi söyledim. "Nasıl yani bana kızmadın mı dedi?"Yoo. Neden kızayım. Sen benim erkek arkadaşım değilsin. Yani aramızda bu kopuşu sorgulamam için bir bağ zaten yok ki. Ben o kadar kendi işlerimle meşguldüm ki görüşmediğimiz süre nasıl geçti anlamadım. Zaten sonra da sen aradın. (Yani ipe ipe geldin kapıma bebeğim. Sen geldin sen! asdjjdjdffjhk) Ve şu an buradayız. Sorun yok. Hadi beni eve bırak" dedim.
Sonra nasıl oldu hala anlamıyorum saniyeler içinde dudaklarıma yapıştı ve ben olayı idrak ettiğimde biz öpüşüyorduk. Aynı bir film sahnesi gibi oldu ve onu bütün gücümle geri ittim."Bunu sakın bir daha deneme" dedim. “Neden böyle bir şey yaptın?” dedim. Napiyim sen de bana gelme diyen bir tavır var evet ama sana gelmem gerektiğini hissettiren de bir enerjin var dedi. "Yani sen şimdi bu geceyi benimle geçirmek istiyorsun öyle mi dedim. Pat diye Evet dedi yaa Kunduz bastığı yeri bilmiyor düşeceği ağa doğru ilerliyordu. Ama sonra çok komik bir şey oldu kızlar. Taş varmış bunda. Böbreğinden bir sancı girdi mi? Beni bir gülme aldı mı? Bir yandan içimden gülüyorum bir yandan korkuyorum. Araç kullanıyor dedim gel hastaneye gidelim. Yok ama sanırım seni eve bırakmam gerekecek duracak gibi değilim dedi Hayaller, hayatlar derken o ağrı sızı içinde beni eve bıraktı bir süre bilerek yazıştım. Rahatsızlığını falan sordum ve tıpkı onun bana yaptığı gibi de sonra birden ortadan kayboldum. Cevap vermeyi kestim. Bütün mecralardan bana ulaşmaya çalıştı. Çünkü yatacaktık ya sözde. Parmağına çalınan bal yarım kalmıştı. Hatta sosyal medya hesabıma attığı mesaj diğer kutusuna düşmüş ve ben bunu 10 ay sonra fark ettim ve hesabına baktığımda evli ve çocukluydu. Fotoğraflar vardı profilde. Şok oldum. Bana mesaj attığı süre içinde biriyle birlikte olup evlenmesi, çocuk yapması ve çocuğun doğması imkansızdı. Yani bu evlilik süreçleri devam ederken de bana yazmaya devam etmiş. Şimdi arasam eminim gelir. Karaktersizliğinden bir şey kaybetmediğine o kadar eminim ki...
İşte böyle.. Ondan sonra yok niye bilendin, yok herkes bir değil. Yok duvar örme. Gel de örme.
Yaşadığımı burada konu başından beri paylaşım yapıp aynı ortak noktadan hareketle dert yandığımız tabir-i caiz ise “dertleştiğimiz” arkadaşlar için yazdım. İnanıp inanmamanız benim zerre umurumda değil.+18 dergilerde sizden gelenler tadında fake bölümlere yollanan mektuplar olur ya hem o tür bölümlerde hem konusu ön planda olan erotik filmler için günde 30 senaryo yazılan birimlerde hem de tabloidler olur ya her hafta tuhaf hayat hikayeleri yayınlanan işte oralarda falan -bu sektörler hala ayaktaysa- bu kalem orada güzel iş yapar. tuhaf bir cazibesi var.
demek istediğim evet dandik bir yazarsın ama yazarsın. anlattığın şeyle değil anlatış tarzınla ilgiliydi yazdığım. içerik kalitesiz de olsa iyi anlatmışsın. ben yetenek avcısı değilim ama derinlerde bir yerlerde bir yazar saklı gibi geldi bana.Yaşadığımı burada konu başından beri paylaşım yapıp aynı ortak noktadan hareketle dert yandığımız tabir-i caiz ise “dertleştiğimiz” arkadaşlar için yazdım. İnanıp inanmamanız benim zerre umurumda değil.
Dandik pek hoş olmamış.demek istediğim evet dandik bir yazarsın ama yazarsın. anlattığın şeyle değil anlatış tarzınla ilgiliydi yazdığım. içerik kalitesiz de olsa iyi anlatmışsın. ben yetenek avcısı değilim ama derinlerde bir yerlerde bir yazar saklı gibi geldi bana.
O değil de ucuza gelsin diye tek kahve tatlı söyleyip bu cimriliğini böyle romantik bir kalıba uydurmuş ya kahkaha attım, ne fena bu erkekler yaYaaa yazdıktan sonra fark ettim epey uzun oldu ama neyse artık :) Okumak isteyen buyursun.
Çok sevdiğim erkek arkadaşımdan ayrılmıştım. Çünkü artık ilişkiyi iteklemeye mecalim kalmamıştı. Nedenine girmiyorum. İkizler erkeği idi. Sanırım anlaşılmıştır.Ben de tabi kendimi sanal aleme vurdum ama ayrılalı 1 yıl olmuştu. Toparlamıştım yani. Biriyle tanıştım. Bir sohbete başladık aman Allah'ım. Geyik kafamız o kadar uydu ki. Çok eğleniyorduk. Rahatsız edici hiçbir tavrı yoktu. Ve konuştukça ortak tanıdıklarımız çıktı. Hatta kurumsal olarak da dolaylı şekilde iş yapıyormuşuz meğer. "Aaaa şu programda sen de mi oradaydın? Aaaa demek aynı anda kaç kez aynı yerdeymişiz ama tanışamamışız" falan derken ben onu kendime gittikçe yakın hissetmeye başladım. Hatta bir iş sebebi ile onun kurumu ve benim kurumum bir proje yaptı bizim tanıştığımız süreçte. Bu yüzden internet tanışıklığının verdiği o şüphe, soğukluk, acaba kimdir nedir tedirginliği pek olmamıştı ben de. Sanki senelerdir arkadaşız gibi davranıyorduk. Her gün mesaj atıyor, arıyor. Gayet normal bir iletişim sürdürüyorduk. O sırada ben yüksek lisans yapıyordum. Son dönemdeydim. O da yeni başlamıştı. Tecrübe paylaşıyordum. O kadar tatlı gidiyordu ki her şey. Instagram'dan da takipleşmeye başlamıştık. Tabi biraz stalk yapmıştım o zaman ben Arkadaş listesi kalabalık değildi. Ama takipleştiği bir kız dikkatimi çekmişti. Kızın profili açıktı herkese. Aynı semtte oturuyorlardı. Kız hemşireydi. Biz konuşmaya devam ederken o kız bir ara arkadaş listesinden çıktı karşılıklı olarak. Bizim sohbet iyi gidiyordu ama bana biraz görgüsüz gelmeye başlamıştı. Aşırı lüks düşkünü ve bunu göze soka soka gösteren tavırlar seziyor ama o öyle yaptıkça ben ilgilenmiyordum. Anlattıkça "hııı evet, anlıyorum" deyip geçiyordum.
Bir gün sözleştik ve buluşmaya 2 gün kalmıştı. Ses yoktu beyimizden. Mesaj atıp kesin görüşüp görüşmeyeceğimizi sordum ve bana cenazesi çıktığını söyledi."Şehir dışına çıktım" dedi. "Çok üzgünüm erteleyelim" dedi. Haber vermeyip ben sorduğumda anca yazması tuhaf geldi. Aslında ben o an hissetmiştim bunda bir şeyler olduğunu ama "tamam" dedim, geçtim. Ondan sonra ortadan kayboldu.Ne aradı ne sordu. Baktım o kızla yeniden takipleşmeye başlamış. O ara hatta bir fal baktırmıştım ve falcı bana tip olarak o kızı tarif etmiş, ismindeki harfleri bile vermişti. "Ne cenazesi, cenaze falan yok. Eskisi geri dönmüş ama yine bitecek. Sana dönecek" demişti. Hatta "at gibi giden it gibi döner" diye bir laf etmişti falcı
Tam da dediği gibi oldu. Birkaç ay sonra bu bana yeniden ve sanki hiçbir şey olmamış gibi yazmaya başladı ısrarla görüşmek istiyor hatta benim iş yerimin yakınlarına gelip "iş çıkışı seni alayım" falan diyordu. Bir gün yine gelmişti emrivaki yapıyordu. Ve bu odunluğu beni deli ediyordu. Artık zaten onunla olma gibi bir hevesim de, heyecanım da kalmamıştı. Ama buna bir ders vermem gerekiyordu. İşten çıkmama yarım saat kala beni aradı. "Daha önce haber vermen gerekirdi. Alışverişe gideceğim çıkışta" dedim. O kadar bozulmuştu ki "ne yani çok mu önemli alacakların o kadar yol geldim görüşmeyecek misin benimle" dediğinde "evet daha önemli çünkü bana geleceğini söylemedin ve ben planımı bozmak istemiyorum" demiştim.Böyle iki kez daha reddettikten sonra bir yaz akşamı evde tektim ve kunduz vazgeçmiyordu. Mesaj attı ve bende yalnız olduğumu söyledim. "Dışarı çıkalım mı" dedi. Kabul ettim. Bütün cool ve seksi kadın havamı takınıp süslendim çıktım. Artık köprüden önce son çıkıştı. Bir açıklama bekliyordum kendisinden. Öyle ya da böyle bana kendisini nasıl savunacak bu konuda merak ediyordum. Bir anda ortadan kaybolmasını neye bağlayacaktı? Ama yok yani adam 5 dakika normal ise peşine mutlaka bir kekoluk geliyordu. O böyle oldukça ben bütün realistliğimle kesinlikle istemediğime daha da emin oluyordum. Arabanın sunroof'unu bile açarkan bana bakış atıyordu adam ya. "Aloo bak sunroof da var ha boru değil"der gibi falan okuyordum ben adeta o bakışları. Her tavrı bana batıyordu. Ağır bir parfüm kokusu vardı arabada. "Çakma mı bu parfüm yoksa sen şişenin içine mi düştün ne kadar ağır kokuyor içerisi yaaa" dedim. Tabi bunu bilerek yaptım normalde demezdim ama görgüsüzlüğü Allahu Ekber dağlarına çıkaran kendisiydi. O bakışı şu an bile hatırımda. Yüzü düştü bir an. "Çok mu kötü yaaa. X marka arkadaşıma özellikle getirttim yurt dışından. Ya ciddi misin gerçekten mi beğenmedin” dedi. "Pek tarzım değil. Tabi sen beğenmişsin bir şey diyemem ama biraz az kullanmanı tavsiye ederim. Ama camı biraz açalım mı hava girsin içeri dedim.
Sonra bir yerde oturduk. Muhabbet devam ederken hemşirelik mesleğinin ne kadar zor olduğundan falan bahsetmeye başladı.Nöbetleri falan anlatıyordu. Ben kafamdaki parçaları artık iyice birleştiriyordum. Tatlı yemeyi teklif etti. Ben toktum sadece kahve içmek istediğimi söyledim. O zaman bir tane alalım. Seninle bir şeyleri paylaşmak çok güzel deyip gülümsedi ve göz kırptı. Garson geldiğinde siparişi verirken "bir tatlı, iki servis ve hanımefendiye bir kahve getiriyorsun" dedi. O kadar kaba ve oduncaydı ki. Adamı ezer bir ses tonuyla. Ya sen kimsin, ne biçim konuşuyorsun insanlarla. Ben ne istediğimi söyleyemez miyim? Hadi sen söyledin insan gibi konuşsana.
Kalktık beni eve bırakma vakti geldi. Hala bir açıklama yapmamıştı ve bana şu cümleyi kurdu. "Demsun, o kadar cool ve kendinden emin bir kadınsın ki. Senden uzak kalamıyorum. Çünkü beni kendine çekiyorsun ve ben buna engel olamıyorum. Ama ben seni üzerim. Kendimi biliyorum" dedi. Paşama bak sen yaa.. Hadi hadi söyle. Sen daha iyilerini hak ediyorsun. Ben sana layık değilim de. Sen harika bir kadınsın ama ben p*çin tekiyim de. De hadi de deeee
Ben de bana açıklama yapmak zorunda olmadığını, aniden muhabbeti kesip yeniden ortaya çıkmış olmasına rağmen kendisinden bir beklentimin olmadığını güzel bir akşam geçirdiğimi söyledim. "Nasıl yani bana kızmadın mı dedi?"Yoo. Neden kızayım. Sen benim erkek arkadaşım değilsin. Yani aramızda bu kopuşu sorgulamam için bir bağ zaten yok ki. Ben o kadar kendi işlerimle meşguldüm ki görüşmediğimiz süre nasıl geçti anlamadım. Zaten sonra da sen aradın. (Yani ipe ipe geldin kapıma bebeğim. Sen geldin sen! asdjjdjdffjhk) Ve şu an buradayız. Sorun yok. Hadi beni eve bırak" dedim.
Sonra nasıl oldu hala anlamıyorum saniyeler içinde dudaklarıma yapıştı ve ben olayı idrak ettiğimde biz öpüşüyorduk. Aynı bir film sahnesi gibi oldu ve onu bütün gücümle geri ittim."Bunu sakın bir daha deneme" dedim. “Neden böyle bir şey yaptın?” dedim. Napiyim sen de bana gelme diyen bir tavır var evet ama sana gelmem gerektiğini hissettiren de bir enerjin var dedi. "Yani sen şimdi bu geceyi benimle geçirmek istiyorsun öyle mi dedim. Pat diye Evet dedi yaa Kunduz bastığı yeri bilmiyor düşeceği ağa doğru ilerliyordu. Ama sonra çok komik bir şey oldu kızlar. Taş varmış bunda. Böbreğinden bir sancı girdi mi? Beni bir gülme aldı mı? Bir yandan içimden gülüyorum bir yandan korkuyorum. Araç kullanıyor dedim gel hastaneye gidelim. Yok ama sanırım seni eve bırakmam gerekecek duracak gibi değilim dedi Hayaller, hayatlar derken o ağrı sızı içinde beni eve bıraktı bir süre bilerek yazıştım. Rahatsızlığını falan sordum ve tıpkı onun bana yaptığı gibi de sonra birden ortadan kayboldum. Cevap vermeyi kestim. Bütün mecralardan bana ulaşmaya çalıştı. Çünkü yatacaktık ya sözde. Parmağına çalınan bal yarım kalmıştı. Hatta sosyal medya hesabıma attığı mesaj diğer kutusuna düşmüş ve ben bunu 10 ay sonra fark ettim ve hesabına baktığımda evli ve çocukluydu. Fotoğraflar vardı profilde. Şok oldum. Bana mesaj attığı süre içinde biriyle birlikte olup evlenmesi, çocuk yapması ve çocuğun doğması imkansızdı. Yani bu evlilik süreçleri devam ederken de bana yazmaya devam etmiş. Şimdi arasam eminim gelir. Karaktersizliğinden bir şey kaybetmediğine o kadar eminim ki...
İşte böyle.. Ondan sonra yok niye bilendin, yok herkes bir değil. Yok duvar örme. Gel de örme.
demek istediğim evet dandik bir yazarsın ama yazarsın. anlattığın şeyle değil anlatış tarzınla ilgiliydi yazdığım. içerik kalitesiz de olsa iyi anlatmışsın. ben yetenek avcısı değilim ama derinlerde bir yerlerde bir yazar saklı gibi geldi bana.
kızlaaaar kızlaaar
yeni flört trendleri yine kendini gösterdi :)
bir süredir konuştuğum kişi kalktı bana ne dedi beğenirsiniz...
sana karşı şeffaf olmak istiyorum ben yakın zamanda biriyle tanıştım ve çok etkilendim, seninle konuşmayı da çok seviyorum harika bir insansın ama bundan sonra arkadaşça olacak, böylesi sana uygun mu dedi.
çok şaşırdım aslında bunu söylemesine, hem dürüst olması hem de kendisiyle flört ettiğimi zannetmesine
başlarda azıcık flörtöz başladıysak da sonrasında zaten o konudan kopmuştuk. frekansımız, sohbetimiz güzel uymasına ve onunla konuşmayı çok sevmeme rağmen tipinde beni rahatsız eden bişey vardı hem de işyerindeki maaş zammı hoşuna gitmemişti, bunu benimle paylaşması falan beni bir tık itmişti. ve birkaç kez kendimi, onu en son flörtümle kıyaslarken buldum maddiyat muhabbeti ve tip konusunda. madem kız kızayız şurada, ne demek istediğimi en iyi siz anlarsınız yani. neyse sonuç itibari ile ben bunu arkadaş kategorisine koymuştum kendi kafamda. muhabbetimizin sıklığına dayanarak mı öyle düşündü ne yaptıysa artık öyle bi saçmaladı.
dedim ki çok şaşırdım. zaten seninle arkadaşız biz, en azından ben hep öyle düşündüm. dediğin tarzda bişey olsaydı seni çoktan koluma takmıştım zaten ama arkadaşlığın, sohbetin bana çok şey katıyor.
bi an o da şaşırdı, özür diledi, pardon yanlış anladım o zaman dedi. yoo hiç sorun değil, senin için de çok sevindim ayrıca dedim. daha da dumur oldu sanki. ya ben böyle söyleyip de muhabbetimizin içine limon sıkmadım di mi? dedi. hayır, durum dediğim gibi. ama dürüst olman da iyi oldu en azından bir yanılgı ortadan kalktı, dedim.
aslında ben de yaptım, bir iki muhabbette yürüdüm gibi oldu sana, dedi. ben hiç öyle algılamadım, rahat ol sorun yok aramızda dedim
yaaani kızlar bu nasıl bir özgüvendir ben anlamıyorum. noluyor bunlara ya? adama bak arkadaşça devam etsek uygun mu diyor, hayır geçmişte ilişkileri de olmuş biri, sapla samanı mı ayırt edemedi nedir. bayağı da emin olmuş bi de hayal kırıklığına uğramış gibi hissettim. konuşmayı kısa kesti falan, uykum var dedi. birinin daha egosunu kıçında patlattık ya helal olsun.
ya bir de ne dese beğenirsin, bana bunu aslında yüz yüze tekrar buluştuğumuzda söylemeyi düşünüyormuş paşam ama o an söylemeye karar vermiş. hayır nasıl bir emin olma ise bu, mesajda söylemek kırıcı olur yüz yüzeyken söyleyeyim bariii moduna girmiş kendince. kendi kendine aynada konuşma provası da yaptı mı acaba. düşünebiliyor musun bir de hislerim olduğunu. ben belki ne umutla ne beklentiyle gidecektim yanına ve paat, buÇok yerinde bir kapanış olmuş bence.Son cümleyi çok beğendim. Senin ona karşı ilgin olduğunu düşünüyor ve kalkıp sana ben başkasıyla tanıştım ve çok etkilendim diyor. Bence bu çok kırıcı. Sen ondan gerçekten etkileniyor olsan ve bir hareket bekliyor olsan demek ki böyle yıkacak bir insanmış. Böyle söylenmez ki bu. Ben bunu diyemezdim mesela bana hisleri olan birine karşı. Hiç hayal kırıklığına uğramış gibi hissetme bence. Hatta görüşmeni azalt. Yarın bir gün ben seninle sohbeti çok seviyorum ama kusura bakma kız arkadaşım sorun etti aramızdaki muhabbeti der egoyu arş-ı alaya bile yükseltir bu tipler.
yemin ediyorum aynısı, ben evli adamlardan yakamı kurtaramıyorum, boşanmış arkadaşıma da ilk günden evlilik diye geliyor adamlar kafayı yiyeceğimBosanmis bi arkadasim var o da attik ciddi iliski istemiyorum birlikte olalim ciksin gitsin diye bakiniyor ama ona da hep ciddi dusunuyorum diyen tipler geliyor.ne arasan tersini cekiyorsun bence.gelisine yasa gitsin
Gerçekten korkunç olurdu. Bazı insanlar bu kadar bencil ve aptal işte. Karşısındakini hiç düşünmüyor.ya bir de ne dese beğenirsin, bana bunu aslında yüz yüze tekrar buluştuğumuzda söylemeyi düşünüyormuş paşam ama o an söylemeye karar vermiş. hayır nasıl bir emin olma ise bu, mesajda söylemek kırıcı olur yüz yüzeyken söyleyeyim bariii moduna girmiş kendince. kendi kendine aynada konuşma provası da yaptı mı acaba. düşünebiliyor musun bir de hislerim olduğunu. ben belki ne umutla ne beklentiyle gidecektim yanına ve paat, buvalla ne sanıyor bu insanlar kendilerini acaba.
wustria ama hislerin olduğu senaryoda birden seni ghostlaması söylemesinden çok daha kötü hissettirir bence.ya bir de ne dese beğenirsin, bana bunu aslında yüz yüze tekrar buluştuğumuzda söylemeyi düşünüyormuş paşam ama o an söylemeye karar vermiş. hayır nasıl bir emin olma ise bu, mesajda söylemek kırıcı olur yüz yüzeyken söyleyeyim bariii moduna girmiş kendince. kendi kendine aynada konuşma provası da yaptı mı acaba. düşünebiliyor musun bir de hislerim olduğunu. ben belki ne umutla ne beklentiyle gidecektim yanına ve paat, buvalla ne sanıyor bu insanlar kendilerini acaba.
aslında gerçeği söylemesinde sorun yok yani gerçekten kastım öyle biriyle tanıştım etkilendim tarzında detay vererek değil de karşısındaki kişiyi arkadaş olarak gördüğünü ve öyle devam etmek istediğini söylemesi daha uygun olurdu. kii hislerim olduğunu bile bile benimle flörtöz konuşup ben konunun üstüne gittiğinde normal arkadaşımsın diyen birinin acısını da yaşadım daha önce. konuşmada rahatsız edici olan şey, benim ona hislerim olduğunu hatta onunla flört ettiğimi zannetmenin ötesine de geçip bundan emin şekilde konuşması. bu özgüven ben ters köşe yapınca biraz onun elinde patladı. yok sana dürüst olucam şeffaf olucam, aslında yüz yüzeyken söyleyecektim de beklemeden şimdi söylemek istedim, birinden etkilenmeye başladım da ben, sen arkadaşça görüşmek ister misin bundan sonra falan demesi. bana böyle yaklaşan adamı hislerim dahi olsa bozarım ben her türlü. aşkımdan gebersem bile bozarım. kii bişeyler hissettiğim diğer örnekteki şahsı bozmuşluğum var. ondan asla kopamam zannediyordu, lütfeder gibi arkadaşımsın, arkadaş olarak değer veriyorum, bak çıkmıyorum hayatından bilmem ne diyordu. çat diye çıkardım hayatımdan. gitmem zannediyordu gittim. kimsenin hislerinden emin olamayız ki. onunla sohbet ediyorum, gülüyoruz, eğleniyoruz, görüşüyoruz, keyif alıyoruz, bi samimiyet sıcaklık oldu diye bunu kesin hoşlanıyor kız benden olayına çevirmesi komikti. bu özgüven sinir bozucu. bir aydır konuşmuşuz ortada ne bir iltifat dönmüş ne özel bir yakınlaşma yaşanmış, tüm sohbetler havadan sudan geyikler. bu zaten flört değil. demek ki normal arkadaş da olunmuyor bunlarla zaten çektim kendimi o yazmadan yazmıyorum. mazallah hoşlanıyorum sanmaya devam eder. dün akşam yazdı, biraz sohbet ettik aynı biçimde. benim için değişen bişey olmadığını anlamıştır diye tahmin ediyorum. 2 arkadaşıyla dışarı çıkmış, seninki de geldi mi diye sordum, gelmedi dedi geçiştirdi konuyu değiştirdi. ama bundan sonra o yazmadan ben yazmam. tabii ki ghostlaması daha kötü hissettirirdi söyleyiş tarzı daha makul olabilirdi kendi karizması açısından. herkes benden hoşlanıyor havalarına girmeden, biraz zeka biraz laf cambazlığı ile benim his ve düşüncelerimi sorabilir ya da kendininkileri (bana karşı), başkalarını katmadan üstünkörü de olsa anlatabilirdi. insan bence o tarz konuşmadan önce böyle söylersem uzaktan nasıl gözükürüm diye de düşünmeli.wustria ama hislerin olduğu senaryoda birden seni ghostlaması söylemesinden çok daha kötü hissettirir bence.
ben bir kere ghostlandım kendimi çok kötü hissetmiştim o insandan çok hoşlandığım için değil de böyle soru işaretleriyle kaldığım için. Tabii bu ilk olduğu için bu kadar etkiledi muhtelemelen.
aslında gerçeği söylemesinde sorun yok yani gerçekten kastım öyle biriyle tanıştım etkilendim tarzında detay vererek değil de karşısındaki kişiyi arkadaş olarak gördüğünü ve öyle devam etmek istediğini söylemesi daha uygun olurdu. kii hislerim olduğunu bile bile benimle flörtöz konuşup ben konunun üstüne gittiğinde normal arkadaşımsın diyen birinin acısını da yaşadım daha önce. konuşmada rahatsız edici olan şey, benim ona hislerim olduğunu hatta onunla flört ettiğimi zannetmenin ötesine de geçip bundan emin şekilde konuşması. bu özgüven ben ters köşe yapınca biraz onun elinde patladı. yok sana dürüst olucam şeffaf olucam, aslında yüz yüzeyken söyleyecektim de beklemeden şimdi söylemek istedim, birinden etkilenmeye başladım da ben, sen arkadaşça görüşmek ister misin bundan sonra falan demesi. bana böyle yaklaşan adamı hislerim dahi olsa bozarım ben her türlü. aşkımdan gebersem bile bozarım. kii bişeyler hissettiğim diğer örnekteki şahsı bozmuşluğum var. ondan asla kopamam zannediyordu, lütfeder gibi arkadaşımsın, arkadaş olarak değer veriyorum, bak çıkmıyorum hayatından bilmem ne diyordu. çat diye çıkardım hayatımdan. gitmem zannediyordu gittim. kimsenin hislerinden emin olamayız ki. onunla sohbet ediyorum, gülüyoruz, eğleniyoruz, görüşüyoruz, keyif alıyoruz, bi samimiyet sıcaklık oldu diye bunu kesin hoşlanıyor kız benden olayına çevirmesi komikti. bu özgüven sinir bozucu. bir aydır konuşmuşuz ortada ne bir iltifat dönmüş ne özel bir yakınlaşma yaşanmış, tüm sohbetler havadan sudan geyikler. bu zaten flört değil. demek ki normal arkadaş da olunmuyor bunlarla zaten çektim kendimi o yazmadan yazmıyorum. mazallah hoşlanıyorum sanmaya devam eder. dün akşam yazdı, biraz sohbet ettik aynı biçimde. benim için değişen bişey olmadığını anlamıştır diye tahmin ediyorum. 2 arkadaşıyla dışarı çıkmış, seninki de geldi mi diye sordum, gelmedi dedi geçiştirdi konuyu değiştirdi. ama bundan sonra o yazmadan ben yazmam. tabii ki ghostlaması daha kötü hissettirirdi söyleyiş tarzı daha makul olabilirdi kendi karizması açısından. herkes benden hoşlanıyor havalarına girmeden, biraz zeka biraz laf cambazlığı ile benim his ve düşüncelerimi sorabilir ya da kendininkileri (bana karşı), başkalarını katmadan üstünkörü de olsa anlatabilirdi. insan bence o tarz konuşmadan önce böyle söylersem uzaktan nasıl gözükürüm diye de düşünmeli.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?