Nasıl bir beklenti içindeymişsinki o kadar şaşırmışsın. Tuhaf olan elini, yüzünü, bedenini yadırgamayıp poposuna takılmış olman.çocukluğum yurt dışında geçti.anasınıfında haftada bir zorunlu yüzme dersi veriliyordu.en samimi arkadaşım bir zenciydi.kızın ten rengi hakkında hiç bir zaman bir fikir yürütmemiştim,birşeyler sormak aklımın ucundan bile geçmemişti.onu olduğu gibi kabulleniyor,benden bir gram farklı görmüyordum.neyse,soyunup mayolarımızı giyces,orda da ayrı ayrı kabinler yok,herkes komple aynı yerde soyunup giyiniyor(kız-erkek ayrı tabi).arkadaşım ve ben bir yandan soyunuyos,diğer yandan ordan burdan konuşuyos.derken kız hepten soyununca kızın kıçına bakakaldım ve çok yadırgadım:'senin kıçın neden siyah?' kız da döndü baktı ve ilk defa görmüş gibi şaşırdı:'bilmem ki.'dedi.ben artık nasıl endişelendiysem:'eve gidince annene söyle,bence sende bi hastalık var...'dedim.kız korktu:2ne olabilir ki?dön bakeem seninki de siyah mı?!'döndüm baktım benimki beyaz.'yok be beyaz bu,sende bir tuhaflık var...'dedim.o gün kız evine gidince annesine anlatmış bunu,annesi de onu sakinleştirip daha sonra beni bilgilendirmişti:2biz zenci insanların popoları da zenci olur flocke,bu bir hastalık değil!'
çocukluk işte,ne diiim...?!Nasıl bir beklenti içindeymişsinki o kadar şaşırmışsın. Tuhaf olan elini, yüzünü, bedenini yadırgamayıp poposuna takılmış olman.
Bir halı hikayeside bende var bunu okuyunca aklıma geldi.8-9 yaşlarında birşeydim,okuldan eve geldim baktım annem bitkincene oturmuş sigarasını içiyor.klasik bir temizlik savaşı verdiği herhalinden belli.80'li yılların modası o zaman,evin her yeri halıflex ile kaplı.girer girmez bana:'salondaki halıyı sildim,canım çıktı,tam kurumadan girme.' 'iyi.'dedim.bu sigarasını içti alışverişe gitti,o sırada ben de mutfakta kendime bir bardak kola koydum.derken telefon çaldı ben de elimdeki bardakla salona girdim.bardağı sehpanın kenarına koyiim derken,rönk dedi bardak düştü!!!!beni bir panik aldı gitti.telefona baktıktan sonra,elime bir bez alıp sabunlu suyla temizliğim dedim,temiz olmasına emin gibi olduktan sonra içimden bi ses:'ama ya kurudyunca kahverengi bi halka bırakırsa?' diye içime bir kurt düştü...gittim çamaşır suyunu aldım ve açık kahve olan halıya direk olarak döktüm...bu sefer de gereğinden fazla temiz oldu...rengi açıldı.çaresizlik ve panikle başladım ağlamaya...annem eve dönünce garibim önce boş boş halıya baktı,sonra boğazından yukarıya doğru git gide kızardı...bu hiç de iyi bir alamet değildi,ceketimi kaptığım gibi kaçtım evden...gideceğim yerler kısıtlı olduğu için,annemin talimatı ile abim okul dönüşünden sonra beni eliyle koymuş gibi arkadaşımda buldu,gülerek:'tırsma hadi gel,kriz anını atlattın...'demişti.evden içeriye girene kadar kalbim boğazımda atıyordu resmen,allahtan abimin dediği gibi cidden yatışmıştı,sadece bi katil bakışı atmakla sınırlı kalmıştı....
ben ondan sonrasını düşünemiyorum bile....:18:Bir halı hikayeside bende var bunu okuyunca aklıma geldi.
Ben lise çağına kadar hiç soba görmedim, merak işte 8-9 yaşlarındaydım televizyonda görüdğüm alev alev yanan sobaya çok özendim ve annemin çeyizinden kalma bakır taslardan birini aldım çok fazla kullanmadığımız yemek odasında masanın altında olan canım ısparta halısının orta yerine koydum. Neyse aldım elime kağıdı kibriti tasın içinde yakıyorum kendime bir soba ambiyansı yaratmışım ki sormayın gitsin, keyiften dört köşeyim neredeyse kestane patlatıcam sobamda, nekadar keyifli bir şeymiş bu soba denilen şey o zaman anladım. Kağıtlar söndükçe ben yenisini yakıyorum öyle zevk almışım ki anlatamam. Neyse artık vakit geç oldu sobamı kurduğum gibi kaldırayım dedi ama oda ne sobamı koyduğum yerin rengi değişmiş, yakmışım halıyı. Ne yapsam ne yapsam derken kafamda bir ampul yandı evet orayı boyamalıydım ve kimse renk farkını anlamamalıydı. Aldım elime sulu boyamı halının o kısmı turuncu gibi bir renkteydi o rengi tutturmak için kırmızı, turuncu, sarı ve beyaz boyaları karıştırdım ve başardım rengi tutturdum. Lakin zaferim pek uzun sürmedi. Yakın bir zamanda halının yıkanması neticesinde akan bir boya, kabak gibi açılan bir halı, kızaran bir ben, ve bu ne dercesine bakan bir anne...
az değilmişsiniz sizde....Sokakta gördüğüm her hayvanı getirerek.
Gecelerce sabahlara kadar piyano çalarak
Gitarla rock parçalara heves salıp çalarak
Şarkılar söyleyerek
Tırmanma huyumla
Her bana laf söyleyenin saçlarını yolmam
Sinirlendiğim insanı bi güzel ısırmam :26:
Duygu sömürüsü ile her şeyi yaptırtmam
Sürekli düşmem :96:
Vitrinde ki içkilere karşı olan büyük zaafımsonuç mahalledeki kızları toplayayıp 10 yaşımdayım daha kadehlere koyup şerefe falan yapmışım annemin gözleri fal taşı gibi bana bakıyordu
az değilmişsiniz sizde....
standart 'bad-dua'yı alanlardan mısınız siz de'alla sana senin gibi bir kız verir inşallah'...?!evet annem için çocukluğumu bilen herkes çok sabırlıydı kıymetini bil der
standart 'bad-dua'yı alanlardan mısınız siz de'alla sana senin gibi bir kız verir inşallah'...?!
valla bende var bi tane...evlere şenlik...benim çocukluğumu ikiye katlıyor valla!!!Hayır öyle bir şey hiç demedi banaama kendim gibi kızım olsa valla onunla her şeyi yapardım dama çıkarız gerekirse
valla bende var bi tane...evlere şenlik...benim çocukluğumu ikiye katlıyor valla!!!
güzel temennileriniz için teşekkür ederim,ve haklısınız,30'umu aştım hala tezcanlılığımı ve neşemi korurum...böyle olunca çocuklar da bazen affalıyorlar...oğlum yeni konuşmaya başladığı vakitte onunla amerikan repliklerinle konuşuyordum eğlencesine (tanrı seni kahretsin dostum,nalet olası seni çok seviyorum...gibi)bir zaman sonra bir baktım çocuk öyle konuşuyor!!!çevirip düzgün türkçe öğretene kadar çatladım resmen,kızımda daha az espirili davranmıştımAllah bağışlasın amann en güzel yılları yaşasın gönlünce bir gün mutlaka dizginlenecek o duygular.
Ama fırsatını bulduğum an hala yaramazlık yaparım moralim yerindeyse birde hiç durmam
Ama çocuklukta ki gibi hür olamıyor işte insan amaişte bunları yaparken olan anneceğizlerimize oluyor
annemin 3-5 uyuz komşuları vardı hepsi birbirinden fitne fesattı ve hiç biri birbirine bayılmadığı halde ve hiç bir mecburiyetleri olmadığı halde yine de bir araya gelmeye gayret ederlerdi.bir nevi sado-mazo topluluğu!!!annem onları her uğurladıktan sonra bi kaç aspirin birden alır,ve bu günün bittiğine şükrederdi.yine bunlar bir araya gelmiş birbirlerine laf sokuşturup sinir harbi yapıyorlar.biz çocuklar da kendi halimizde oynuyoruz.derken bir tanesi çocuğunu yere göre sığdıramamaya başladı ve ne kadar akıllı olduğundan bahsedip ileride doktor olacağından bahsetti.bunu diğer teyze bir saldırı olarak kabul etti ve kendi kızı için:'ayyy şikerrriiiim benimki bir kitabı anında ezberliyor,bir hafıza var maaşallah...büyüyünce kesinlikle öğretmen olacak dimi berra?' berra da o sıra ilerde ne olacağını yeni öğrenmiş bulunarak boş boş bakıyordu.annem tabi bu s.dik yarışında geri kalmak istemedi ve:biz kızımızı ilerki mesleki kararları için hiç etkilemiyoruz ama şunu da biliyoruz kızımız kendisine mutlaka eşsiz bir meslek seçecek (o ne demekse?!).teyzelerden bir tanesi dönüp sordu sonra:flocke,büyünce ne olacaksın sen?' nerden aklıma esti bilmiyorum ama cevabımdan dolayı annem daha sonra bulldozer gibi üstümden geçti:'ben büyüyünce dansöz olcam!'annemin bakışı hala göz önümde,o nası bir bakıştıysa,beni hala korkutuyor...:18:
aman allahımdışarıdan sümüklü böcek toplayıp-tabi daha böcekleri içinde saklanırken sadece kabuk olarak-eve getirip su dolu bir kavanoza onları atıp ağzını da iyice kapatıp yatağıma alıp öğlen uykusuna yatardım.zavallı annecim okuldan gelirdi gecenin kör karanlığında beni akşam yemeği için uyandırcak,battaniyemi bir kaldırırdım ta taaaa:119: koynumda içi böcek dolu bir kavanoz.suyu gören böcekler şaha kalkmış yüzüp duruyorlar,tabi annemden o yorgunluğunun üzerine okkalı bir çığlık:95:
bir de okuldan idareciler müdür vs. anneme geçmiş olsun ziyaretine geldiklerinde bir salon dolusu insanın üzerine torbaya parktan taze taze doldurduğum uçuş böceklerini salıp çıldırtmışlığım vardır
ay ne mikropmuşum be:120:
hatırlama zaten...yine almanyada birgün kolumdaki altın bilezikleri komşumun kızına vermeye çalışırken başka bir komşu teyzemizin bu olayı görmesi üzerine komşu teyzenin bunu engellemesi ve anneme söylemesiyle annemle yakın iletişimde bulunmuştuk:))
yine kreşteyken(gerçi bu olayda benim suçum yok)ranzaların üst katına çıkıp aşağıdaki yastıkların üstüne atlatma oyunu oynatıyolardı.bir an bir alman çocuğun beni itmesi ve aşağıdaki yastığın çekilmesi üzerine kafamın patlamasıylada annemi bitkisel hayata sokmuştum:))
haa buarada abimin vukuatıda çok.bir tanesi beni çok ilgilendiriyor.oturudğumuz yer bahçeliydi.abimle arkadaşları arıları yakalayıp kavanozlara tıkıyolardı.bigün sebebini bilmiyorum sevgili abicim o kavanozu tişörtümü açıp sırtıma boşaltmıştı.sonrasını hatırlamıyorum:))
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?