- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.560
- 598
Konunu şimdi gördüm kuzum; valla benim tavsiyelerim bu tip konularda fevri olur, bu yüzden diyeceklerimi sen de bi ölç tart iyice.
Yazdım zaten biliyorsun, benim başımda bi otel derdi var ki evi satıp gitmek istiyorum, değerinin altına bile olsa satıp gidesim var inan. Senenin 6-7 ayı, benim yatak odası, 20:30 ile 23:00 arası disko diskoya bağlıyor. Öyle bir animasyon gürültüsü ki, tarif edemem. Yap yine animasyonunu yani illa yap turist eğlensin kazan ama insan gibi yap yani hoparlörün kuvvetini deneme değil mi?... Farklı farklı yerlere pek çok kez şikayet ettik ceza aldılar, bilmem ne oldu filan yine aynı tas aynı hamam devam. Hayır anlamıyorum bizim mahalledekiler de ayrı sığır, insan olan o gürültü ile evinde adam akıllı tv sesini bile işitemez. Bunlar ne biçim bir "Amaaan" rahatlığı yaşıyorlar, hayret ediyorum. Hele bebekli ilk sene, yarı yarıya salonda, yarı yarıya annemlerde geçirdik gibi bir şey oldu.
Zaten gürültülü şeylere tahammülüm düşük, vallahi sabır testim, imtihanım gibi oldular. Bi otel sahipleri ile bir bir iletişime geçmek kaldı, onu da artık bu bahar yaparız gibime geliyor, tanıdıklarmış zaten :/ Şaka gibi ya.
Kimsenin kimseye ne saygısı var, ne düşünceli yaklaştığı, ne içlerinde "Birini rahatsız ederim" çekincemesi...
Dünden önceki gün de en alt kat komşum, o restoran işletenler; yine gecenin yarımında Angara havaları eşliğinde otoparka giriş yaptılar ki şarkının biri bitiyor öbürü başlıyor... O saatte, sessizlikte nasıl yankılanıyor; çocuğu uyutmuşum yatağında dönmeye başladı. Aşağıdan "Cıstıkı cıstıkı anan da vermezse dayın versin" filan tarzı şarkı... Çıktım pencereye "Yeter artık, biraz düşünün uyumaya çalışan insanları!" diye bağırdım. Aşağıdan iletişim kurmaya çalışan canlının sesi geliyor "Ne var, kısarız, hayret bişiyy yaa" diye. "Dağ başı mı burası, böyle bağırmadan idrak edemiyor musunuz?" dedim girdim içeri.
Sesi kestiler ama benim sinirden uykum kaçtı.
Bu gürültülü işlerde, tatlı dille olmuyorsa, direkt "Mahallenin arızası" kimliğini giyinmeyi uygun buluyorum. Hadi bi ikinciye açılsın o müzik sesi. Artık polis gelir izah eder doğal ortamları ile şehir hayatı arasındaki farkı. Sen de kuzum dükkan sahibine kibar ve sertten bi uyarı çek, "Ben bu durumu halledeceğinizi düşünerek size ulaştım. Şurada komşuyuz yüz yüze bakıyoruz." diye gir. Olmuyorsa artık yanlışlıkla su mu dökülür senin balkondan dükkan önüne filan... Sen ayarla o kısmını.
Bir dokun bin ah işit gibi yazdım kusura bakma. :/
Saati sabahın 5'ine kurup, otelin önünden tava tencere çalarak geçmelere kadar düşündüm yani onun öfkesi bu
Yazdım zaten biliyorsun, benim başımda bi otel derdi var ki evi satıp gitmek istiyorum, değerinin altına bile olsa satıp gidesim var inan. Senenin 6-7 ayı, benim yatak odası, 20:30 ile 23:00 arası disko diskoya bağlıyor. Öyle bir animasyon gürültüsü ki, tarif edemem. Yap yine animasyonunu yani illa yap turist eğlensin kazan ama insan gibi yap yani hoparlörün kuvvetini deneme değil mi?... Farklı farklı yerlere pek çok kez şikayet ettik ceza aldılar, bilmem ne oldu filan yine aynı tas aynı hamam devam. Hayır anlamıyorum bizim mahalledekiler de ayrı sığır, insan olan o gürültü ile evinde adam akıllı tv sesini bile işitemez. Bunlar ne biçim bir "Amaaan" rahatlığı yaşıyorlar, hayret ediyorum. Hele bebekli ilk sene, yarı yarıya salonda, yarı yarıya annemlerde geçirdik gibi bir şey oldu.
Zaten gürültülü şeylere tahammülüm düşük, vallahi sabır testim, imtihanım gibi oldular. Bi otel sahipleri ile bir bir iletişime geçmek kaldı, onu da artık bu bahar yaparız gibime geliyor, tanıdıklarmış zaten :/ Şaka gibi ya.
Kimsenin kimseye ne saygısı var, ne düşünceli yaklaştığı, ne içlerinde "Birini rahatsız ederim" çekincemesi...
Dünden önceki gün de en alt kat komşum, o restoran işletenler; yine gecenin yarımında Angara havaları eşliğinde otoparka giriş yaptılar ki şarkının biri bitiyor öbürü başlıyor... O saatte, sessizlikte nasıl yankılanıyor; çocuğu uyutmuşum yatağında dönmeye başladı. Aşağıdan "Cıstıkı cıstıkı anan da vermezse dayın versin" filan tarzı şarkı... Çıktım pencereye "Yeter artık, biraz düşünün uyumaya çalışan insanları!" diye bağırdım. Aşağıdan iletişim kurmaya çalışan canlının sesi geliyor "Ne var, kısarız, hayret bişiyy yaa" diye. "Dağ başı mı burası, böyle bağırmadan idrak edemiyor musunuz?" dedim girdim içeri.
Sesi kestiler ama benim sinirden uykum kaçtı.
Bu gürültülü işlerde, tatlı dille olmuyorsa, direkt "Mahallenin arızası" kimliğini giyinmeyi uygun buluyorum. Hadi bi ikinciye açılsın o müzik sesi. Artık polis gelir izah eder doğal ortamları ile şehir hayatı arasındaki farkı. Sen de kuzum dükkan sahibine kibar ve sertten bi uyarı çek, "Ben bu durumu halledeceğinizi düşünerek size ulaştım. Şurada komşuyuz yüz yüze bakıyoruz." diye gir. Olmuyorsa artık yanlışlıkla su mu dökülür senin balkondan dükkan önüne filan... Sen ayarla o kısmını.
Bir dokun bin ah işit gibi yazdım kusura bakma. :/
Saati sabahın 5'ine kurup, otelin önünden tava tencere çalarak geçmelere kadar düşündüm yani onun öfkesi bu
