- 21 Haziran 2015
- 4.406
- 7.030
- 78
eheh evet :)) birden parlıyorum. söylememem gereken şeyleri söylüyorum. tartışma uzasa döverim ve işten atılırım. karşı taraf uzatmadı şimdiye kadar. direk kavga pozisyonuna giriyorum çünküBen de hiç beceremem tartışmayı. :/ Sizin gibi oluyorum, sesim hemen titrer titrediğini belli etmemek için de sesimi yükseltirim. İşteyken bunu yapmak istemiyorum, karşı taraf konuşurken hiç müdahale etmeden dinlemek, bu arada da olayı anlamlandırıp bir yandan da kendimizi sakinleştirmek en doğrusu sanırım evet. Teşekkür ederim tavsiyeniz için. :)
Sizin de öfke kontrolü konusunda kendinizi geliştirmeniz gerekiyor sanırım. :)
Ya ben de öyleyim birine bi şeye canım sıkılırsa asla yapmacik davranip gülemiyorum mutluymus gibi yapamiyorum. Mesela esimin ailesindeyken cok sıkılıyorum cok bunalıyorum vakit gecmek bilmiyor, bir de üstüne bazen canımı sıkacak seyler söylüyorlar ya da tavirlarda bulunuyorlar, ya da onlardayken esimle ufak bi tatsizligimiz bile olsa asla gülemiyorum, hani kizginligimi mutsuzlugumu belli etmeyim rol yapayım desem yapamiyorum. Herkese karsi böyleyim canim biseye sıkıldıysa durgunlastiysam yanimda kim olursa olsun gülemiyorum. Gülmeye calisinca da öyle yapmacik oluyorki.
ludtral kullandim 2 yil cok cok daha iyiyim keske daha once kullansaydim daha serin kanliyim
Kesinlikle öyle ya çok eziyet cektiren bi durum bu. Kendimiz gibi olamiyoruz maske takmak zorunda kaliyoruz...Toplum içinde taktığımız maske ile gerçek benliğimiz arasındaki uyumsuzluk ne kadar eziyet çektiren bir şey aslında, değil mi? :/ Carl Jung'un kulakları çınlasın, büyük adam.
Duygularıma esir oluyorum seni görünce
İnsan bin kere mi yanıyor bir kere sevince
Başlığı görünce bu şarkı geldi aklıma
Valla duygularını yaşayabilmek kadar güzel şey mi var ya :) ben yirmi-yirmibes yıl sonra kavuştum bu özelliğe,asla kaybetmek istemem.
Çocukken ablam çook korkakti. Herşeyden ,iğneden, kustan, sinekten...her şeyden deli korkardi. Ben de içten içe bir savunma mekanizması geliştirmiştim . Küçüğüm ama korkmuyorum diye. Ne dişçide korkumu belli edebildim yıllarca ne annem kızınca ağlayabildim.
Bebekken bile biri beni ağlatmak isteyince gözüne nefretle bakiyormuşum, aglamiyormuşum.
Sonra büyüdüm, arkadaşlar arasında hep şey oldum: 'yengenc nasolsa buna takilmaz ya' diye ekilen insan :)
Cidden de çok takıldığimdan değil de, aynı ayıp hem bana hem sulugoz x kişisine yapılsa herkes sulugoz x'in peşinde olurdu, ona kendini affettirmeye çalışırdı. Ben dışarıdan belli etmediğim için kimse benim de üzülmüş olabileceğimi hesaba katmazdi...
Sonra zaman geçti, ilişkilerim oldu. Hep bir kuyruğunu dik tutma, romantik veda sahneleri hariç ağlayamama, kırılınca, kıskanınca duygularını asla belli etmeme, aslında hiç takilmamiş gibi yapma...
Ne kadar istesem de kimseye içimi açamadım.
Beni duygusal olarak hirpalayan , kötü bir olayı bile insanlara tiyatrolaştirarak, kahkahalarla anlattım..
Ve bu inanılmaz derecede ağır birşey.
Coook uzun süre cabaladiktan sonra bu özelliğimi bir nebze aştım.
Şimdi en azından kırılınca soğuk durabiliyorum birkaç saat...
Hem kuyruğu dik tutmanın ne gereği var ki? Bir damla gözyaşıyla zaten bütün istediklerimi yaptırabiliyorum artık sevgililerime (kırk yılda bir ağladiğimdan kıymete mi biniyor,yoksa bunca yıldır bunca kadın bu yüzden mi gözyaşı silahını kullanıyormuş,orasini bilemiyorum)
Bence duygularını sev :) ağlıyorsun rahatliyorsun en azından
Aksi türlü inan daha kötü
Çok güzel, samimi bir dille yazmışsınız, su gibi okudum. :) Benim derdim aslında duygularımla değil, ben iletişimde duyguları kullanmaktan yana olmuşumdur. Duygu odaklı olarak gerçekleşen iletişim hep daha iyiye götürür, özellikle çift ilişkilerinde. Ancak benim sıkıntım duygularımı bastırmak değil, işyerindeyken ofansif ya da kaba bir tutumla karşılaştığım zaman kolayca zayıf yönümü insanlara göstermeyip, olayları daha kontrollü bir şekilde ele alabilmek. Karşı tarafla sesimi titretmeden ya da gözlerimi doldurmadan daha güven verici, işine hakim bir ses tonuyla konuşabilmek mesela. :)
Eskiden direkt insanlarla (hem de coook sayıda insanla) muhatap olduğum bir işte çalışırdım. İnsan dediğim de anne babalar (piremses anneleri) ve çalıştığım yerde bazen sesler yükselirdi, bazi gergin ebeveynler 'parasiyla değil mi' şimarikligi yapar,çalışanlara sesini yukselterek istediklerini yaptirmaya çalışırdı.
Öyle durumlar için bizim yöneticimizin bir lafı vardi (adamı sevmem, tam bir yavşak yöneticiydi. Ama bu öğüdü iş hayatına yeni atılmış bana çok yardımcı olmuştu) . Şey derdi:
' böyle zamanlarda bulunduğunuz bedenden çıkıp yukarıdan izlemeye çalışın. Aslında farkedeceksiniz ki bağırıp çağıran insanın derdi siz değilsiniz. Sizin yerinize Mehmet de olsa ona da bağırıp çağıracak:) sizinle kişisel hiçbir alıp veremediği yok. Belki evde kocası da ona bağırdı ego tatmin etmek istiyor, belki o an işleyişleri ilgili birşeye sinirlendi. Bu sizin probleminiz değil. Bağırır bağırır susar. Sakın kişisel almayın, moralinizi bozmayin. Bir tık yukarıdan bakıp o söylediklerini bitirince sakın bir dille konuşun. Canınızı sıkmayin'
Ben bu tavsiyeye uydum, sonraki deneyimlerimde de işime yaradı.
Bir de bir diğer savunma mekanizmam var (bunu tamamen kendim buldum) karşımda gerçekten gergin, huzursuzluk çıkarmaya meraklı bir insan olunca diyorum ki: şükürler olsun en azından kocam değil . Ya da annem babam görümcem değil:)
O sadece şu an işte olan bir insan, evime gidince hatirlamayacagim bile. Ama onun ailesi bir ömür onla olmak zorunda.
Bu düşünce beni rahatlatiyor^^
ve duygularıma hakim ola ola duygularımı kaybetmedim.
Merhabalar ,işiniz hayırlı olsun öncelikle .Bende özel sektörde 19 yaşında çalışmaya başladım .Bende ilk zamanlardan çok kez ağladım .İşten çıkmayı düşündüm .Ama sonra yılmadım .Kimsenin ekmeğine yağ sürmem ,çekerim onlar bana ,ben onlara dedim Zamanla alıştım .Şimdi çok nadir öyle ağlamalarım .Şayet çok dolduysam artık akıyor bir iki damla zabıt de herşeyi çok kafaya takan insanımdır . Sizde mükemmeliyetçilik var sanırım .Her şeye profesyonelce yaklaşmak istiyorsunuz .Ama Bunun için zamana ihtiyacınız var .İnsanları tanıdıkça ,konuştukça ancak bu profesyonelliğe ulaşabilirsiniz . Fazla da takmayın derim . :)Evet yaşım genç, 25 yaşındayım daha 1-2 senedir iş hayatındayım. :) İnsanlarla yüksek düzeyde iletişime geçmem gereken bir işim var, çalışma arkadaşlarımdan ziyade hizmet verdiğim kişiler asıl sorun oluyor. Ama ilk defa bu kadar saldırgan yaklaşanına denk geldim, belki de ondan olmuştur. Tavsiyelerinizi dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz, çok teşekkür ederim. :)
ben de doktor kontrolunde kullandim sordun soyledik sana git al demiyorum tovbee tovbeToplum içinde taktığımız maske ile gerçek benliğimiz arasındaki uyumsuzluk ne kadar eziyet çektiren bir şey aslında, değil mi? :/ Carl Jung'un kulakları çınlasın, büyük adam.
Doktor önerisi dışında kendi kendime asla ilaç başlamam, teşekkür ederim. :)
sinirliysem ya da uzgunsem ya sabir der, tebessum ederim.Merhaba kızlar :)
Sorum biraz kulağa garip geliyor farkındayım ama bende son zamanlarda "duygularımı açıkça belli etme" ortaya çıkmaya başladı. Neden olmaya başladı bilmiyorum ama bu kadar kendimi belli etmemem gerekiyor, mesela bugün işyerimdeyken kısa süreli bir gerginlik yaşadım ve hemen sesim titremeye, gözlerim dolmaya başladı. Konu tatlıya bağlandı aslında ama genel olarak bu durum beni profesyonellikten uzak hale getiriyor. Duygularını kontrol altına almayı başarabilen arkadaşlar varsa benden tavsiyelerini esirgemezlerse çok memnun olurum.
ben de doktor kontrolunde kullandim sordun soyledik sana git al demiyorum tovbee tovbe
Genel olarak bi umursamazlık zırhı takınıyorum. Ama insanın kağıt gibi inceldiği zamanlar oluyor patronum birşey deyince şakır şakır ağlamaya başladığım da oldu. Bu arada siz psikolog dunuz yanılmıyorsam eğer bahsettiğiniz duygu belirtme hali danışanlarınızın karşısunda oluyorsa o farklı bi durum tabi
Merhabalar ,işiniz hayırlı olsun öncelikle .Bende özel sektörde 19 yaşında çalışmaya başladım .Bende ilk zamanlardan çok kez ağladım .İşten çıkmayı düşündüm .Ama sonra yılmadım .Kimsenin ekmeğine yağ sürmem ,çekerim onlar bana ,ben onlara dedim Zamanla alıştım .Şimdi çok nadir öyle ağlamalarım .Şayet çok dolduysam artık akıyor bir iki damla zabıt de herşeyi çok kafaya takan insanımdır . Sizde mükemmeliyetçilik var sanırım .Her şeye profesyonelce yaklaşmak istiyorsunuz .Ama Bunun için zamana ihtiyacınız var .İnsanları tanıdıkça ,konuştukça ancak bu profesyonelliğe ulaşabilirsiniz . Fazla da takmayın derim . :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?