Cân... Nasıl da özlüyorum şimdi seni... Nasıl da yanıyorum birlikteyken uzaklara dalıp da gittiğim zamanlara... Nasıl da boğaza kördüğüm, sırta balta sensizlik... Ahh Dost... Posta Kutusundaki Mızıka'ya bakmadım sırf bakışların incinmesin diye. Kafkaokur'u artık aramıyorum her kitapçıda. Seninle konuşup, fikir yürütemeyeceğimin acısını bilseydi zaten ne Kafka yazardı ne Pakdil... İğrenç zamanlar geçirmiştik, yıpratılmıştık, vurgunu tatmıştık. Damaktan silinesiye acılarımız vardı. Ama Sen vardın Dost... Sen vardın ve sokak lambaları kaldırımları koynuna alıp uyurdu! Sen vardın mumlar ateş ruhlarını gökyüzüne uzatırdı. Yıldızlar parmak uçlarıma kayardı Dost... Şimdi Simeranya'm terk edilmiş. Dolunay odama uğramaktan geçmiş. Oysa ne şiirler ne mektuplar yazmıştık Dolunaya... Nasıl da bizimdi o nasıl da herkesin ortasında ama bize gizli... Greensleeves 'i son ses açsam sağır eder mi beni sızlayıp kıyametler koparan burnumun direğine? Benim uçsuz bucaksız, el değmemiş arsalarımdı günbatımında ; Seninse yıldızlı gecelerin... Yıldızlarımız nerde kardeşim... Küçük Prens'in yanına mı gittiler yoksa onlar da... Yoksa onların da mı gülleri vardı küçük volkanları... Yoksa... Senin de mi vardı... Bağ kurduğumuz her şeyden sonsuza kadar sorumluyduk hani... Alışkanlıklarımız, mutluluklarımız... Dünya çok soğuk dost. Aramıza sokulacak kadar da yalnız, anlaşılmaz.