marc,akşam yemeğinden sonra,odasına çekildiğinde,diego'yla konuşmalarını düşünmeye başladı.diego,gününü gün ederken,kendisi küçük yaştan beri,sorumluluğu yüklenmiş,hayatını yaşamaya hiç fırsat bulamamıştı.için için Diego'yu kıskanıyor,keşke küçük kardeş olan ben olsaydım diyordu.
o gece hiç uyuyamadı ,marc.sabahın ilk ışıklarına kadar,odasının penceresinden,komşu çiftliklerin ışıklarını seyretti.tam karşıdaki çiftikte,yaşlı bir karı koca,3 oğlu,2 gelini ve beş torunuyla kalabalık bir aile yaşıyordu.marc,zaman zaman çiftliği, dolaşmaya çıktığında,komşu çiftliğin sınırlarına yaklaşınca,oyun oynayan çocukların sesleri,kadınların kahkahalarıyla,içini garip bir kıskançlık kaplıyordu.
uzaktan ışıkları belli belirsiz gelen çiftliğin sahibi ise,buraların en zengin kişisiydi.toprakları oldukça büyük,yanında çalışanları bir hayli kalabalıktı.çiftiliğin sahibinin karısı genç yaşta ölmüş,adam 4 kız evlatla, başbaşa kalmıştı.ölen eşini ve kızlarını çok sevdiği için bir daha evlenmeyi düşünmemiş,kendini kızlarını eğitimine ve işlerine adamıştı.
kızlardan büyük olanı hiç evlenmemişti.babasıyla beraber,çiftlik işlerini yürütüyor,her konuda babasına yardımcı oluyordu.adeta bir erkek evlat gibi babasının sağ kolu olmuştu.iki küçük kardeş,başka çiftlik sahiplerinin oğullarıyla evlenmiş,çoktan çoluk çocuğa karışmışlardı.en küçük kız ise,diego gibi,başka bir şehire veterinerlik okumaya gitmiş,okulunu bitirince,babasının hayvanlarına bakabilmek için,geri dönecekti.
marc,bu gece yeni kararlar almıştı.artık biraz da kendisi için yaşayacaktı.evlenip,bir aile kurmak,çoluk çocuğa karışmak istiyordu.bu düşüncelerle,uykuya daldı.uyandığında,saatin geç olduğunu farkedip,apar topar giyinip aşağıya indi.bugün onun için önemli bir gündü.aldığı karaları,uygulamak için,uzak çiftliğe,kısa bir ziyaret yapacaktı.