alex,kasabanın çıkışında bulunan,tren garına doğru sürdü arabasını.arabada leo ve o hiç konuşmadılar.alex'te en az leo kadar üzgündü.ama başka çaresi yoktu.
tren garına geldiklerinde,alex güneye bir bilet aldı,treni beklemeye başladılar.
leo,güney Arizona'da bir yatılı okula gidecekti.sadece erkek çocuklarının okuduğu,manastır gibi bir okuldu bu.leo,burayı bitirince,rahip olacaktı.aslında alex,oğluna dini bilgileri hiç öğretmemişti.leo ne öğrenirse,okulda öğrenecekti ve öğreneceği bu bilgiler,onda fazlasıyla merak uyandırıyordu.
leo zeki bir çocuktu.babası ona,evde okuma yazma,ve matematik öğretmişti.kasabaya indiğinde,aldığı kitapları,hemen okuyup bitiriyor,canı sıkıldğında,aynı kitabı bir kaç kez daha okuyordu.okumayı seviyordu.dini bir okula değilde,meslek öğrenebileceği bir okula gitseydi,geleceği çok parlak olabilirdi.
alex'in kafasından bu düşünceler geçerken,tren düdüğünü çalarak perona girdi.burada 10 dakika kalacaktı.alex,son birkez leoya baktı.leo,üzgün görünüyordu.alex,yolda acıkırsa,yemesi için,birşeyler almıştı.torbayı leo'ya uzattı.bunlar yanında dursun,valizine koyma,acıkırsan yolda yersin,dedi.