- 4 Nisan 2018
- 1.192
- 2.013
- 53
- Konu Sahibi lou salome
-
- #61
sizi çok iyi anlıyorum. 3 hafta önce lenfoma kanseri ile mücadele eden annanemi kaybettim. Annanem çok zayıflamıştı ve eski halinden eser yoktu. Millet sırf o kötü durumunu görmeye geliyordu ne kadar değişti diye. Mesela başka biri ölür falan evini düzenleyin gelen giden olur demişti . hem üzülmüş hem de sinirlenmiştik annemle. Allah babanıza şifa versin. misafirleri hiç almayın biz almıyorduk. dr. da almayın demişti. enfeksiyon kapar diye.Merhaba,
Babam 1,5 yıldır hasta. Akciğer kanseri, evre 4. Yani en ileri evre. Babama tanı konduktan kısa bir süre sonra taşındık. Şu anki evimizi seviyorum. Bu ayrıntıyı vermemin sebebini birazdan anlatıcam.
Bu 1,5 yıldır deli bir tempo içindeyim. Annem ve babam aynı evde yaşıyor. Abim de onlara çok yakın oturuyor. Ben bu 1,5 yıldır Hem işime koşturuyorum, (ki başka bir şehirde yaşıyorum, o yüzden sürekli yollardayım), hem Babamın bütün hastane işlerini ben hallediyorum, hem evin masraflarını ben tamponluyorum, sabahlara kadar ütü yapıyorum, bulaşık yerleştiriyorum, alışverişe gidiyorum vs. Elimden ne gelirse.
Hiç şikayetçi değilim. Bugüne kadar of bile demedim. Babama taparım. Yorgunluk uyuyunca geçer, yorulmak önemli değil, bakış açım bu.
VE inanın babam için bir şey yapmak benim için ibadet. Bir bardak çay vermek de öyle, her kemoterapisinde yanında olmak ve onu hastaneye götürmek de öyle.
Buraya kadar sorun yok. Sorun şu. Bizim eve gelen giden eksik olmaz. Sağolsunlar.
Fakat benim bu gelen giden insanların bir kısmına tahammülüm çok azaldı. Kimlere? Babama tanı konunca beni arayıp gayet rahat bir sesle, neredeyse gülümsüyordu yaa, "ne kadar yaşayacak yani şimdi baban?" diyen kuzenime.
Bu eve 1 yıl önce taşınırken bize yardım eden yengemden hoşlanmadıkları ve yengemin eşi olan dayımla küs oldukları için, taşınma günü hiç uğramayan, arayıp sormayan teyzeme ve kızlarına. Bir tencere yemek pişirip getirmelerini beklemiştim, ki aynı mahallede oturuyoruz.
Her geldiğinde ne pişirdiniiizz diyerek mutfağa dalan ve resmen bu evi aş evi belleyen başka kuzenlerime. İnsan hasta bir adamın evine sürekli aç gelmemeli, elinde yemekle gelmeli, bu kadarını düşünebilmeli bence.
Babam uyuyor olabilir diye zili çalmamayı, kapıyı öküz gibi çarparak kapatmamayı zor öğrettim bu insanlara. Ki hepsi en az 27 28 yaşında.
VS vs. Yine aklıma geldikçe yazarım. Daha neler neler. Ama bizim eve gelip balkonda denize karşı Türk kahvesi içip keyif yapıyorlar ya deliriyorum. Annem saatlerce yemek yapıyor, gelenlerin bir kısmına hizmet etmekten bıktım. Babamdan çok bu işler yoruyor bizi. Babam çay isterken bile seni de çok yordum ama diyerek istiyor.
Yanlış anlamayın, başka bir kuzenim var mesela. Sürekli bizde kalsın istiyorum. Canım ciğerimdir. Çünkü çok ince biridir, ihtiyaç duysam koşacağını bilirim, candandır. Huzur verir.
Yani mesele misafir değil. Misafirin kim olduğu. Nasıl biri olduğu.
Babam hayatta en sevdiğim insan. Çok hassasım. Fazla duygusal da olabilirim. Ama her an birini terslicem. Restoran işletiyor gibiyiz. Sizce ne yapayım, nasıl sakin olayım?
Orası senin evin ve böyle insanları evine almak zorunda değilsin. Ayrıca babanı rahatsız ediyolar. Gerekirse büyük kavga et eve almaMerhaba,
Babam 1,5 yıldır hasta. Akciğer kanseri, evre 4. Yani en ileri evre. Babama tanı konduktan kısa bir süre sonra taşındık. Şu anki evimizi seviyorum. Bu ayrıntıyı vermemin sebebini birazdan anlatıcam.
Bu 1,5 yıldır deli bir tempo içindeyim. Annem ve babam aynı evde yaşıyor. Abim de onlara çok yakın oturuyor. Ben bu 1,5 yıldır Hem işime koşturuyorum, (ki başka bir şehirde yaşıyorum, o yüzden sürekli yollardayım), hem Babamın bütün hastane işlerini ben hallediyorum, hem evin masraflarını ben tamponluyorum, sabahlara kadar ütü yapıyorum, bulaşık yerleştiriyorum, alışverişe gidiyorum vs. Elimden ne gelirse.
Hiç şikayetçi değilim. Bugüne kadar of bile demedim. Babama taparım. Yorgunluk uyuyunca geçer, yorulmak önemli değil, bakış açım bu.
VE inanın babam için bir şey yapmak benim için ibadet. Bir bardak çay vermek de öyle, her kemoterapisinde yanında olmak ve onu hastaneye götürmek de öyle.
Buraya kadar sorun yok. Sorun şu. Bizim eve gelen giden eksik olmaz. Sağolsunlar.
Fakat benim bu gelen giden insanların bir kısmına tahammülüm çok azaldı. Kimlere? Babama tanı konunca beni arayıp gayet rahat bir sesle, neredeyse gülümsüyordu yaa, "ne kadar yaşayacak yani şimdi baban?" diyen kuzenime.
Bu eve 1 yıl önce taşınırken bize yardım eden yengemden hoşlanmadıkları ve yengemin eşi olan dayımla küs oldukları için, taşınma günü hiç uğramayan, arayıp sormayan teyzeme ve kızlarına. Bir tencere yemek pişirip getirmelerini beklemiştim, ki aynı mahallede oturuyoruz.
Her geldiğinde ne pişirdiniiizz diyerek mutfağa dalan ve resmen bu evi aş evi belleyen başka kuzenlerime. İnsan hasta bir adamın evine sürekli aç gelmemeli, elinde yemekle gelmeli, bu kadarını düşünebilmeli bence.
Babam uyuyor olabilir diye zili çalmamayı, kapıyı öküz gibi çarparak kapatmamayı zor öğrettim bu insanlara. Ki hepsi en az 27 28 yaşında.
VS vs. Yine aklıma geldikçe yazarım. Daha neler neler. Ama bizim eve gelip balkonda denize karşı Türk kahvesi içip keyif yapıyorlar ya deliriyorum. Annem saatlerce yemek yapıyor, gelenlerin bir kısmına hizmet etmekten bıktım. Babamdan çok bu işler yoruyor bizi. Babam çay isterken bile seni de çok yordum ama diyerek istiyor.
Yanlış anlamayın, başka bir kuzenim var mesela. Sürekli bizde kalsın istiyorum. Canım ciğerimdir. Çünkü çok ince biridir, ihtiyaç duysam koşacağını bilirim, candandır. Huzur verir.
Yani mesele misafir değil. Misafirin kim olduğu. Nasıl biri olduğu.
Babam hayatta en sevdiğim insan. Çok hassasım. Fazla duygusal da olabilirim. Ama her an birini terslicem. Restoran işletiyor gibiyiz. Sizce ne yapayım, nasıl sakin olayım?
Sağolun. Umarım hepimizin hayırlı evlatları olurRabbim acil şifalar versin inşallah. Çok iyi bir evlatsınız inşallah evlatlarınız da size daha fazlasını yapar. Evet hasta ziyareti misafir iyidir hoştur sağolsunlar gelenler ama bizim millet biraz abartıyor sanki. Bizim burda da böyle millet sanki birine bir şey olsa da gitsek otursak diye bekliyor. En ufağından biri Doğum yapıyor kadın kendine gelmeden başında 50 kişi. Ya da eve çıkar çıkmaz hurra herkes oraya aman gitmezsek laf söz olur diye ziyaret amacını şaşıyor.
Babacığıniza acil şifalar dilerim. İyiki sizin gibide bir evladı var.Merhaba,
Babam 1,5 yıldır hasta. Akciğer kanseri, evre 4. Yani en ileri evre. Babama tanı konduktan kısa bir süre sonra taşındık. Şu anki evimizi seviyorum. Bu ayrıntıyı vermemin sebebini birazdan anlatıcam.
Bu 1,5 yıldır deli bir tempo içindeyim. Annem ve babam aynı evde yaşıyor. Abim de onlara çok yakın oturuyor. Ben bu 1,5 yıldır Hem işime koşturuyorum, (ki başka bir şehirde yaşıyorum, o yüzden sürekli yollardayım), hem Babamın bütün hastane işlerini ben hallediyorum, hem evin masraflarını ben tamponluyorum, sabahlara kadar ütü yapıyorum, bulaşık yerleştiriyorum, alışverişe gidiyorum vs. Elimden ne gelirse.
Hiç şikayetçi değilim. Bugüne kadar of bile demedim. Babama taparım. Yorgunluk uyuyunca geçer, yorulmak önemli değil, bakış açım bu.
VE inanın babam için bir şey yapmak benim için ibadet. Bir bardak çay vermek de öyle, her kemoterapisinde yanında olmak ve onu hastaneye götürmek de öyle.
Buraya kadar sorun yok. Sorun şu. Bizim eve gelen giden eksik olmaz. Sağolsunlar.
Fakat benim bu gelen giden insanların bir kısmına tahammülüm çok azaldı. Kimlere? Babama tanı konunca beni arayıp gayet rahat bir sesle, neredeyse gülümsüyordu yaa, "ne kadar yaşayacak yani şimdi baban?" diyen kuzenime.
Bu eve 1 yıl önce taşınırken bize yardım eden yengemden hoşlanmadıkları ve yengemin eşi olan dayımla küs oldukları için, taşınma günü hiç uğramayan, arayıp sormayan teyzeme ve kızlarına. Bir tencere yemek pişirip getirmelerini beklemiştim, ki aynı mahallede oturuyoruz.
Her geldiğinde ne pişirdiniiizz diyerek mutfağa dalan ve resmen bu evi aş evi belleyen başka kuzenlerime. İnsan hasta bir adamın evine sürekli aç gelmemeli, elinde yemekle gelmeli, bu kadarını düşünebilmeli bence.
Babam uyuyor olabilir diye zili çalmamayı, kapıyı öküz gibi çarparak kapatmamayı zor öğrettim bu insanlara. Ki hepsi en az 27 28 yaşında.
VS vs. Yine aklıma geldikçe yazarım. Daha neler neler. Ama bizim eve gelip balkonda denize karşı Türk kahvesi içip keyif yapıyorlar ya deliriyorum. Annem saatlerce yemek yapıyor, gelenlerin bir kısmına hizmet etmekten bıktım. Babamdan çok bu işler yoruyor bizi. Babam çay isterken bile seni de çok yordum ama diyerek istiyor.
Yanlış anlamayın, başka bir kuzenim var mesela. Sürekli bizde kalsın istiyorum. Canım ciğerimdir. Çünkü çok ince biridir, ihtiyaç duysam koşacağını bilirim, candandır. Huzur verir.
Yani mesele misafir değil. Misafirin kim olduğu. Nasıl biri olduğu.
Babam hayatta en sevdiğim insan. Çok hassasım. Fazla duygusal da olabilirim. Ama her an birini terslicem. Restoran işletiyor gibiyiz. Sizce ne yapayım, nasıl sakin olayım?
En yakın zamanda kastettiğiniz " heran gelir " ve görgü edep yoksunu ,halden anlamaz ,belesi seven otlakci akrabalarınıza hadlerini bildirirsiniz inşallah burayada yazarsınız içimin yağları erirMerhaba,
Babam 1,5 yıldır hasta. Akciğer kanseri, evre 4. Yani en ileri evre. Babama tanı konduktan kısa bir süre sonra taşındık. Şu anki evimizi seviyorum. Bu ayrıntıyı vermemin sebebini birazdan anlatıcam.
Bu 1,5 yıldır deli bir tempo içindeyim. Annem ve babam aynı evde yaşıyor. Abim de onlara çok yakın oturuyor. Ben bu 1,5 yıldır Hem işime koşturuyorum, (ki başka bir şehirde yaşıyorum, o yüzden sürekli yollardayım), hem Babamın bütün hastane işlerini ben hallediyorum, hem evin masraflarını ben tamponluyorum, sabahlara kadar ütü yapıyorum, bulaşık yerleştiriyorum, alışverişe gidiyorum vs. Elimden ne gelirse.
Hiç şikayetçi değilim. Bugüne kadar of bile demedim. Babama taparım. Yorgunluk uyuyunca geçer, yorulmak önemli değil, bakış açım bu.
VE inanın babam için bir şey yapmak benim için ibadet. Bir bardak çay vermek de öyle, her kemoterapisinde yanında olmak ve onu hastaneye götürmek de öyle.
Buraya kadar sorun yok. Sorun şu. Bizim eve gelen giden eksik olmaz. Sağolsunlar.
Fakat benim bu gelen giden insanların bir kısmına tahammülüm çok azaldı. Kimlere? Babama tanı konunca beni arayıp gayet rahat bir sesle, neredeyse gülümsüyordu yaa, "ne kadar yaşayacak yani şimdi baban?" diyen kuzenime.
Bu eve 1 yıl önce taşınırken bize yardım eden yengemden hoşlanmadıkları ve yengemin eşi olan dayımla küs oldukları için, taşınma günü hiç uğramayan, arayıp sormayan teyzeme ve kızlarına. Bir tencere yemek pişirip getirmelerini beklemiştim, ki aynı mahallede oturuyoruz.
Her geldiğinde ne pişirdiniiizz diyerek mutfağa dalan ve resmen bu evi aş evi belleyen başka kuzenlerime. İnsan hasta bir adamın evine sürekli aç gelmemeli, elinde yemekle gelmeli, bu kadarını düşünebilmeli bence.
Babam uyuyor olabilir diye zili çalmamayı, kapıyı öküz gibi çarparak kapatmamayı zor öğrettim bu insanlara. Ki hepsi en az 27 28 yaşında.
VS vs. Yine aklıma geldikçe yazarım. Daha neler neler. Ama bizim eve gelip balkonda denize karşı Türk kahvesi içip keyif yapıyorlar ya deliriyorum. Annem saatlerce yemek yapıyor, gelenlerin bir kısmına hizmet etmekten bıktım. Babamdan çok bu işler yoruyor bizi. Babam çay isterken bile seni de çok yordum ama diyerek istiyor.
Yanlış anlamayın, başka bir kuzenim var mesela. Sürekli bizde kalsın istiyorum. Canım ciğerimdir. Çünkü çok ince biridir, ihtiyaç duysam koşacağını bilirim, candandır. Huzur verir.
Yani mesele misafir değil. Misafirin kim olduğu. Nasıl biri olduğu.
Babam hayatta en sevdiğim insan. Çok hassasım. Fazla duygusal da olabilirim. Ama her an birini terslicem. Restoran işletiyor gibiyiz. Sizce ne yapayım, nasıl sakin olayım?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?