Hayvanlara yapılan şiddet ! Lütfen görmezden gelmeyelim


canım bir karşılık beklemeden yaptığını biliyorum ama,sen bu iyiliğinin karşılığını hayatının bi zamanında alacaksın..belki farkında olarak ya da olmayarak sana gelecek bir musibeti,belayı engelleyeceksin ya da daha başka bişeyle ödüllendirileceksin..ben buna çok inanıyorum..hayvanlara; muhtaç insanlara, aç yetim çocuklara yardım eden temiz kalpli insanlar bu iyiliklerinin karşılığını elbet birgün alacaklardır..


Bu arada bu çok mantıklı hiç aklıma gelmemişti... Özellikle kışın soğuktan giriyorlar yazın pek olmuyor bildiğim kadarıyla..

benim kedim yok o yüzden pek bilmiyordum,netten araştırdım evet en çok kışın bu olaylara rastlanılıyormuş..İstanbul Barosu facebook ta geçen gün paylaşmıştı o yüzden ben de paylaşayım dedim..bir sitede motorda sıkışan kedileri konuşuyorlardı, sadece 1 veya 2 kişi kedicikten bahsediyor gerisi kayış kopmuş vs vs diyor, zararlarından yapacakları masraflardan bahsediyorlar daha çok..o yüzden hazırlayacağım resimde zarardan da bahsedicem..amaca giden her yol mübah bu konuda..amaç hayvanları korumak araçsa insanların ilgisini ne şekilde çekebilirsek çekmek..kediye vereceği zararı önemsemese de ödeyeceği parayı önemser diye düşünüyorum
 


çok haklısınız ben de buna dikkat ediyorum..hani diyorsunuz ya içim kaldırmıyor bakamıyorum..ben de insanlar " buraya girmeyeyim fena oluyorum,çok üzülüyorum " demesinler diye aşırı üzüntü verici resimler eklememeye çalışıyorum..bu konuya giren sayılı insanları kaçırmamak adına..siz de haklısınız tabiki..ben de bir zamanlar bir hayvanlara yapılan şiddet görüntülerine bir de amerikan askerlerinin ıraklı kadınlara,çocuklara,erkeklere yaptıklarına dayanamaz ve bakamazdım..hatta o dönemler haberleri bile izleyemiyordum,çünkü izlediğimin etkisinden kurtulamıyordum..o yüzden bende hak veriyorum size....bebeginizi evcil hayvanlarla büyütme fikriniz çok güzel çünkü artık uzmanlar da bunu öneriyor..şöyle bir yazı buldum:


Son yıllarda yapılan araştırmalar, erken yaşta hayvanlarla temas eden çocuklarda ileride astım tarzı alerjik hastalıklara daha seyrek rastlandığını göstermiştir. O “pis” dediğimiz hayvanların özellikle de köpeklerin salyalarında çok bol miktarda antimikrobiyal madde mevcuttur.

Tuvalet alışkanlığı geliştirilmiş, aşıları tam, temizliğine ve tüy dökümüne dikkat edilen bir evcil hayvanın sağlık açısından hiçbir zararı yoktur ve de olamaz. Geç yaşlarda hayvanla temas edip de direkt bu hayvanlara alerjisi tespit edilen ve temas ettiğinde ciddi astım, rinit v.s belirtileri ortaya çıkan çocukları tabii ki bu gruba sokmuyoruz. Bu işin sağlık boyutu, bir de psikolojik yönden katkılarına bakalım.

Hayvan besleyen bir çocuk sevmeyi, paylaşmayı ve sorumluluk almayı erken yaşta öğrenir. Hayvan seven bir çocuk ileride insanlara zarar verebilecek bir kişilik asla geliştiremez. Evde hayvan besleyen çocuklar yaşıtlarına göre çok daha kolay sosyalleşir.
Çünkü bu çocuklar hayvanlarla kurdukları sıcak ve sevecen iletişim sayesinde paylaşmayı, sevmeyi, kendilerine güvenmeyi dostluğu ve yardım etmeyi öğrenirler. Ayrıca bu çocuklar besledikleri bu hayvana yiyecek ve içecek verdikleri için ve sağlığıyla yakından ilgilendiklerinden sorumluluk duyguları da çok daha çabuk gelişir.

Tüm bu faydaları göz önüne aldığımızda çocukların bu tür isteklerini engellemek yerine, teşvik edilmesinin gerektiği yadsınamaz bir gerçektir.


Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Uzm. Dr. Anıl Yeşildal


Çocuğunuzu Allah size bağışlasın inşallah,ailesiyle mutlu sağlıklı bir hayat sürsün..
 

Umarım karşılığını hayvanlara zarar vermenin para değil de çok daha büyük cezası olan bir ülkenin vatandaşı olarak alırım...
Evet haklısın parçalanan hayvanı değil de arabasını düşünen şerefsizler için bu daha mantıklı olur...
 
Bir de bu var...:

Hayvan besleyen çocuklar sağlıklı
Evlerinde köpek ya da kedi besleyen bebeklerin öksürük, hırıltı, burun akıntısı veya tıkanıklığı gibi solunum yolu hastalıklarında yüzde 30, yüksek ateş ve kulak enfeksiyonlarında ise yüzde 50'ye yakın bir oranda azalma olduğu gözlendi.

ABD kökenli ''Pediatrics'' dergisinde yayınlanan makaleye göre, kedi veya köpek sahibi olmayan, yine de günün bir kısmını açık havada hayvanlarla geçiren bebeklerin bağışıklık sisteminin, bir yaşına kadar daha çok güçlendiği bildirildi.

Finlandiya'da 397 bebeği kapsayan araştırmada, ebeveynlerin 9. haftadan 52. haftaya kadar bebeklerinin ilk yılı boyunca, sağlık raporlarını içeren günlük kayıtlar tuttukları belirtildi.

Evlerinde köpek ya da kedi besleyen bebeklerin öksürük, hırıltı, burun akıntısı veya tıkanıklığı gibi solunum yolu hastalıklarında yüzde 30, yüksek ateş ve kulak enfeksiyonlarında ise yüzde 50'ye yakın bir oranda azalma olduğu gözlendi.

Araştırmayı yapan Finlandiya'daki Kuopio Üniversitesi Hastanesi uzmanları, kedi ya da köpekle temas halindeki bebeklerin araştırma boyunca çok daha sağlıklı olduklarını, evde köpeğiyle 6 saate kadar zaman geçiren çocukların, diğerlerinden çok daha iyi korunduğunu söyledi.

Kedilerin iyileştirici etkisinin köpeklere oranla daha az etkili olduğu, yine de bebeklerin enfeksiyonlara karşı korunmasında belli oranda rol üstlendiği açıklandı.

Uzmanlar, bu gelişmenin çok önemli olduğuna değinerek, ''Hayvanlarla temas, immünolojik tepkilerin oluşmasını ve enfeksiyonların daha kısa sürede iyileşmesini sağlayarak, bağışıklık sistemini güçlendiriyor'' dedi.

Açıklamada, kedi ve köpeklerle yaşayan bebeklerin yüksek ateş, solunum yolu ve kulak enfeksiyonlarına daha az oranda yakalanmasının yanısıra, daha az antibiyotik kullandıklarına da değinildi.

Alıntı
 
Ve bu:

Kedi mırlaması kemikleri iyileştiriyor!!!
Dr Elizabeth'in hipotezine göre; evimizdeki kediden, vahşi kedi ailesinin diğer üyelerine kadar kedigiller, kendi kendini mırlama sesiyle iyileştirmeyi biliyor ve hatta istersek bizi dahi iyileştirebilir. Nasıl mi? Yanıbaşımızda yatmalarına ve mırlamalarına izin vererek tabii ki.
Bu keşfin ortaya çıkış hikayesi gerçekten çok ilginç; Dr Elizabeth, çalıştığı araştırma merkezinde vahşi kedilerin kafeslerinin önünden geçerken, bu kedilerin mayışmış bir şekilde derinden mırladıklarını duyuyor. Ofisine geldiğinde hala bu mırlamaları düşünürken Dr Elizabeth'in aklına, daha önce National Geographic* dergisinde okuduğu ilginç bir araştırma geliyor; bu araştırmada, tavukları belli frekansta titresen bir platforma, 20 dakikalığına koymuşlar ve tavukların kemikleri bu süre zarfında inanılmaz bir şekilde büyümüş. İki ayrı olayla bağlantıyı kuran Dr Elizabeth, bu araştırmayı yapan bilim adamını arıyor ve araştırmada kullandıkları ilgili frekansların ne olduğunu soruyor.
Aldığı yanıt, bu frekansların 20- 90 Hz arasında olduğudur ve verilere göre kemik büyümesinde en etkili olan frekanslar 25-50 Hz arasında olanlardır. Dr Elizabeth, ertesi gün mikrofonu, sanatçı doktor, tekir ev kedisine tutuyor ve mırlamasını bilgisayara kaydediyor. Bu kaydın sonuçlarına baktığında temel frekansın 25 Hz olduğunu ve harmonim yapısının ise 50-75... diye yükseldiğini buluyor. Bunun üzerine çevresinde bulduğu her kedinin mırlamasını kaydetmeye başlıyor. Kedigiller ailesinden çeşitli vahşi türler üzerinde yaptığı kayıtlar sonucunda; mırlama frekanslarının 20-140 Z arasında olduğunu, ev kedilerimizin ise ortalama 20-50 Hz arasında mırladığını buluyor.
Kedinin mırlamasında bulunan bu frekansların, kemikleri iyileştirme ve büyütmedeki gücü çeşitli bilim çevrelerince bir suredir araştırılmakta ve dergilerde yayınlanmaktadır. Dr Elizabeth bu verilerle, kendi verilerini ve kediler hakkında yapılmış tüm araştırmaları birleştirdiğinde hipotezini dünyaya sunuyor. Kedigiller 20-50 Hz frekanslarındaki mırlamalarıyla kendilerini iyileştirebilme özelliğine sahip ve en önemlisi bu mırlama insanlarında kemik ve kas hastalıklarının daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu hipotez birçok çevreden destek görmüş; özellikle de veterinerlerden. Kedinin birçok kemik hastalığına hiç derecede yakalanmadığı da veterinerlerce uzun yıllardır biliniyor. Öyle ki ünlü bir veterinerlik deyişi dahi var ve bu halen okullarda öğretilmektedir;
"Bir kediyi kırılmış kemiklerle bir odaya kapatın, bir süre sonra kemikler iyileşecektir."

Alıntı.
 


waw çok güzelmiş..özellikle son cümle çok vurucu..
 

NE GÜZEL Düşünceniz var öyle , benimde evimde kedim var bende hamileyim ve o benim papatyam onu çok seviyorum.bende ilk hamile kaldığımda dediler yola gitsin , ama ağızarının payını aldı herkes ben kızımdan nasıl vazgeçerim o benim balım .2 aylıken geldi bana beni annesi biliyor onun dünyası biziz onun dünyasını nasıl yıkarız. bu tarz düşünceleri olan hamile kalındca evdeki evciliini gönderen insanlara çok kızıyorum çünkü eni sonu hamile kalıcağınızı biliyodunuz ne diye hayvanların hayatlarıyla oynuyorsunz yazık günah çok üzülüyorum.ben geçen gün çok sinirlendim bi olay karşınıda ağladım kedim geldi ve etrafımıda miyav miyav diye dolaştı ağlamıyım diye kendini sevdirdi hiç dayanamıyor ağlayınca her üzüldüüğümde aynı hareketi yapıyor ve kendine aşık ediyor cnm kedim benim .hem bebişimi bile hissediyor eskiden karnımda yatardı şimdi karnım büyüdü diye kolumda yatıyor onlar kadar duyarlı yaratıklar yok.kıymetlerinin bilinmesi dileğiyle.
 

evet doğrudur.bende de romatait artrit var yaklaşık 3 yıldan beri kedim geleli 1,5 yıl oldu rabbime şükürler olsunki 1 ,5 yıldır hastalağımda düzelmeler oldu ağrılarım hafifledi. tabi ilaçlarımıda kullanıyordum gebelikte kestim. rabbime şükürler olsun kimsenin yapamadığı arkadaşlığı insanlığı kedişim gösterdi bana.
 

Çok duygulandım....
 
işte bahsettiğim kızım bu teyzeleri
 

Eklentiler

  • $DSC06674.webp
    48,1 KB · Görüntüleme: 66
Hayvanla büyüyen çocuklar daha sabırlı, sakin, duyarlı, var-yok kavramını bilen, diğer canlılara saygılı kısacası çok pozitif çocuklar oluyorlar ve daha dışa dönük, kendini daha iyi ifade edebilen...
Ama anne babasının sürekli hayvanları aşağıladığı kötü davrandığını gören onları "pis" olarak nitelendiren çocuklar şımarık, istediği yapılmadığında mız mız vardan yoktan anlamayan aksi inatçı çocuklar oluyorlar...

En azından benim bütün gördüklerim böyle...

Neyse konuyu dağıttık iyice... Moon83 sizin bebeğinizin de ilk kategoride olacağını biliyorsunuz
 
Son düzenleme:


inşallah öyle olurlar eşimde bende hayvan delisiyiz:) çocuk aksi olmaz heralde.
evet cnm konu hayvanlar olunca bende dağıtırım :))) sabaha kadar anlatabilirim sadece pisim değil çok hayvan baktım hatta üniversitede okurken bir köpek yavrusunu bazı iki ayaklı yaratık dicem insan diyemem kirece atmışlardı , allahtan gözlerine gelmemiş o kireç ,yoksa kör olurdu aldık temizledik birkaç ay baktık av köpeğiydi ,evde bakımı zordu , bir tanıdık istedi bahçeli güzel bir evi vardı onuda o şekilde sahiplendirmiştik ,hayatından gayet memnun.
 
moon83
kedin çok şekermiş. benimde bir kuşum vardı hamile kalınca eşim istemedi asla
kim dediyse çoçuk hasta olur demiş...
kimse bnden iyi bakamaz demiştim.sonra anneme söyledim ben bsakarım dedi
kuşumu vermeden çok ağladım gerçekten...
insan öyle alışıyorki
şimdi emin ellerde...geri almak istiyorum vermiyorlar çok seviyorlar....
kuşum mutlu olunca bnde mutluyum..
bu yüzden illaki hayvanı vereceklerse mutlaka güvenilir bir yer olmalı
en az kendileri kadar sevcek bir insan olmalı
ve şu asal unutulmamalı hayvan beslemek çok çook özveri istiyor...
benimde 1 kedim onunda iki bebişi var şimdi....
bahçede besliyorum ve oğlumun en iyi arkadaşları oldular ....
çoçuklara hayvan sevgisi aşılamk için hayvan beslemek çok iyi bir adım ...
senin kuzunda çok şanslı o yüzden..
 
bu arad kuş yem kaplarından ilham olarak bnde mama kutusu yaptım 5 kiloluk pet şişeyle
çöpün yanına doldurup koydum
ekmekleri ıslatarak.
umarım faydası olur....
yarın ilk iş kontrol etmek olucak:))
 
Princess7, verdiğin linkten iki kısa paragraf çevirdim.. Sana yardımcı olmak adına... işte sigara ile yapılan iki deney...;

1-Sigaraya "bal, şeker, melas, erik suyu, limon yağı, çikolata, kakao ve kahve özütü" gibi bazı maddeler eklemenin
etkilerini test etmek için yapılan deneyde araştırmacılar ve Philip Morris, binlerce sıçan küçük teneke kutulara
doldurdu ve tütün dumanı 90 gün boyunca ard arda günde 6 saat olmak üzere direk olarak burunlarına verildi.
Ardından sıçanlar bedenlerindeki zararın incelenmesi öldürülüp parçalandı.

(In a study to test the effects of adding ingredients such as honey, sugar, molasses, plum juice, lime oil, chocolate, cocoa, and coffee extract to cigarettes, experimenters with Philip Morris stuffed thousands of rats into tiny canisters and pumped tobacco smoke directly into their noses six hours a day for 90 consecutive days. The rats were then killed and dissected in order to examine the harm caused to their bodies)

2- Yüksek fruktozlu mısır şurubunu aromalı sigaralarda kullanmanın etkilerini test etmek için RJ. Reynolds daki
araştırmacılar sigara katranını 1000den fazla fare ve sıçanın derisine sürdü ve sigara dumanını solumaya zorladı. derisine
katran yayılan farelerden bazıları deney esnasında öldü. Diğer farelerde deri tümörü gelişti da derileri soyuldu.
Hayatta kalan tüm hayvanlar öldürüldü ve parçalara ayrıldı...

(To test the effects of using high-fructose corn syrup to flavor cigarettes, experimenters at R.J. Reynolds painted cigarette tar on the skin of more than 1,000 mice and rats and then forced them to breathe cigarette smoke. Many of the mice who had tar spread on their skin died during the study. Other mice developed skin tumors or their skin peeled off. All the surviving animals were killed and dissected.)

Elimden geldiğince çevireceğim -eksiğim varsa lütfen bilenler düzeltsin altta orjinali var- sana yardımcı olacağım Princess7...
 


NELER NELER YAPIYORLAR BU HAYVANCIKLARA YA..YÜREK DAYANMIYOR RESMEN..

ÇEVİRİLERİN ÇOK İYİ BENCE CANIM SAOL DESTEK VERDİĞİN İÇİN BEN DE YANLIŞ YAPMAMAK ADINA DİKKATLİ ÇEVİRİYORUM YARIM SAATE BİTER SANIYORUM..

ALTTA BİR LİNK VERİYORUM..DENEY YAPILAN HAYVANLARIN GÖRÜNTÜLERİ VAR..BURDAN DİREKT VERSEMMİ BİLEMEDİM..İSTEYEN Bİ BAKSIN YORUM YAPSIN ONA GÖRE BURDA YAYINLAYALIM.. NOT: GÖRÜNTÜLER KANLI VS.DEĞİL..DUMAN SOLUMAYA UYGUN HALE GETİRİLMİŞLER..

Photos | Animals Don't Smoke | peta2.com
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…