Princess7, ben bulunduğum ildeki barınağın adresini çok aramıştım fakat bütün bilgiler çok eskiydi ama senin verdiğin barınak.gen.tr sitesi sayesinde gönüllü bayana ulaştım ve yardıma ihtiyaç olup olmadığını sordum. Belediye bünyesinde olduğu için gıda ihtiyacı olmadığını söyledi. İletişim bilgilerimi bıraktım ve her türlü saha çalışması için gönüllü olduğumu söyledim. Siz de böyle birşey yapabilirsiniz arkadaşlar saha çalışmasında olmasa bile barınak için yardım yapabilirsiniz... Ya da her ihtimale karşı bulunduğunuz ilin barınak gönüllüsü tel nosu bulunsun zor durumda bir hayvan görürseniz yardımcı olacaklardır diye düşünüyorum... Site : barinak.gen.tr
Bu arada bu çok mantıklı hiç aklıma gelmemişti... Özellikle kışın soğuktan giriyorlar yazın pek olmuyor bildiğim kadarıyla..
adeletine yandığım dünyada en mağdur önce hayvanlar, sonra engellier,çocuklar ve kadınlar.....
tarlada köyde vb. yerlerde tecavüze uğrayan hergün dayak yiyen bir çok at,eşek,köpek,kedi vardır...
aynı şeklide şehirlerde...
Allah bildiği gibi yapsın bunu yapan insanları
evimde 3 köpeğim var canımdır. asla kıyamam. şimdi hamileyim Allah nasip ederse bir oğlum olucak. onunda hayvanları severek koruyarak büyümesini istiyorum. köpeklerim evimin için de YAŞIYOR NE BİR KISITLAMA YAPTIM. NE DE EVDEN GÖNDERİCEM. BAZI HAMİLELERDEN DUYUYORUM BAHÇEDE Kİ KÖPEĞİ BİLE GÖNDERİYORLAR!
bir köpeğin düzenini değiştirmek yerinden yurdundan etmek bile hayati şiddettir bence. onlar bizlere öyle alışıyor öyle güveniyor ki. ama biz insanlar insanlığımızı yapıp güvenlerini boşa çıkarıyoruz.
ilk resimlerinizi hızlıca geçtim bir çok yazınızında hepsini okumadım. 10 senedir köpek besliyorum. o kadar üzüldüm o kadar yoruldum ki bunların gördüğü şiddette haksızlığa... içim kaldırmıyor artık. Allah herkese yaşattığını yaşatsın inşallah.
canım bir karşılık beklemeden yaptığını biliyorum ama,sen bu iyiliğinin karşılığını hayatının bi zamanında alacaksın..belki farkında olarak ya da olmayarak sana gelecek bir musibeti,belayı engelleyeceksin ya da daha başka bişeyle ödüllendirileceksin..ben buna çok inanıyorum..hayvanlara; muhtaç insanlara, aç yetim çocuklara yardım eden temiz kalpli insanlar bu iyiliklerinin karşılığını elbet birgün alacaklardır..
benim kedim yok o yüzden pek bilmiyordum,netten araştırdım evet en çok kışın bu olaylara rastlanılıyormuş..İstanbul Barosu facebook ta geçen gün paylaşmıştı o yüzden ben de paylaşayım dedim..bir sitede motorda sıkışan kedileri konuşuyorlardı, sadece 1 veya 2 kişi kedicikten bahsediyor gerisi kayış kopmuş vs vs diyor, zararlarından yapacakları masraflardan bahsediyorlar daha çok..o yüzden hazırlayacağım resimde zarardan da bahsedicem..amaca giden her yol mübah bu konuda..amaç hayvanları korumak araçsa insanların ilgisini ne şekilde çekebilirsek çekmek..kediye vereceği zararı önemsemese de ödeyeceği parayı önemser diye düşünüyorum
Ve bu:
Kedi mırlaması kemikleri iyileştiriyor!!!
Dr Elizabeth'in hipotezine göre; evimizdeki kediden, vahşi kedi ailesinin diğer üyelerine kadar kedigiller, kendi kendini mırlama sesiyle iyileştirmeyi biliyor ve hatta istersek bizi dahi iyileştirebilir. Nasıl mi? Yanıbaşımızda yatmalarına ve mırlamalarına izin vererek tabii ki.
Bu keşfin ortaya çıkış hikayesi gerçekten çok ilginç; Dr Elizabeth, çalıştığı araştırma merkezinde vahşi kedilerin kafeslerinin önünden geçerken, bu kedilerin mayışmış bir şekilde derinden mırladıklarını duyuyor. Ofisine geldiğinde hala bu mırlamaları düşünürken Dr Elizabeth'in aklına, daha önce National Geographic* dergisinde okuduğu ilginç bir araştırma geliyor; bu araştırmada, tavukları belli frekansta titresen bir platforma, 20 dakikalığına koymuşlar ve tavukların kemikleri bu süre zarfında inanılmaz bir şekilde büyümüş. İki ayrı olayla bağlantıyı kuran Dr Elizabeth, bu araştırmayı yapan bilim adamını arıyor ve araştırmada kullandıkları ilgili frekansların ne olduğunu soruyor.
Aldığı yanıt, bu frekansların 20- 90 Hz arasında olduğudur ve verilere göre kemik büyümesinde en etkili olan frekanslar 25-50 Hz arasında olanlardır. Dr Elizabeth, ertesi gün mikrofonu, sanatçı doktor, tekir ev kedisine tutuyor ve mırlamasını bilgisayara kaydediyor. Bu kaydın sonuçlarına baktığında temel frekansın 25 Hz olduğunu ve harmonim yapısının ise 50-75... diye yükseldiğini buluyor. Bunun üzerine çevresinde bulduğu her kedinin mırlamasını kaydetmeye başlıyor. Kedigiller ailesinden çeşitli vahşi türler üzerinde yaptığı kayıtlar sonucunda; mırlama frekanslarının 20-140 Z arasında olduğunu, ev kedilerimizin ise ortalama 20-50 Hz arasında mırladığını buluyor.
Kedinin mırlamasında bulunan bu frekansların, kemikleri iyileştirme ve büyütmedeki gücü çeşitli bilim çevrelerince bir suredir araştırılmakta ve dergilerde yayınlanmaktadır. Dr Elizabeth bu verilerle, kendi verilerini ve kediler hakkında yapılmış tüm araştırmaları birleştirdiğinde hipotezini dünyaya sunuyor. Kedigiller 20-50 Hz frekanslarındaki mırlamalarıyla kendilerini iyileştirebilme özelliğine sahip ve en önemlisi bu mırlama insanlarında kemik ve kas hastalıklarının daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu hipotez birçok çevreden destek görmüş; özellikle de veterinerlerden. Kedinin birçok kemik hastalığına hiç derecede yakalanmadığı da veterinerlerce uzun yıllardır biliniyor. Öyle ki ünlü bir veterinerlik deyişi dahi var ve bu halen okullarda öğretilmektedir;
"Bir kediyi kırılmış kemiklerle bir odaya kapatın, bir süre sonra kemikler iyileşecektir."
Alıntı.
adeletine yandığım dünyada en mağdur önce hayvanlar, sonra engellier,çocuklar ve kadınlar.....
tarlada köyde vb. yerlerde tecavüze uğrayan hergün dayak yiyen bir çok at,eşek,köpek,kedi vardır...
aynı şeklide şehirlerde...
Allah bildiği gibi yapsın bunu yapan insanları
evimde 3 köpeğim var canımdır. asla kıyamam. şimdi hamileyim Allah nasip ederse bir oğlum olucak. onunda hayvanları severek koruyarak büyümesini istiyorum. köpeklerim evimin için de YAŞIYOR NE BİR KISITLAMA YAPTIM. NE DE EVDEN GÖNDERİCEM. BAZI HAMİLELERDEN DUYUYORUM BAHÇEDE Kİ KÖPEĞİ BİLE GÖNDERİYORLAR!
bir köpeğin düzenini değiştirmek yerinden yurdundan etmek bile hayati şiddettir bence. onlar bizlere öyle alışıyor öyle güveniyor ki. ama biz insanlar insanlığımızı yapıp güvenlerini boşa çıkarıyoruz.
ilk resimlerinizi hızlıca geçtim bir çok yazınızında hepsini okumadım. 10 senedir köpek besliyorum. o kadar üzüldüm o kadar yoruldum ki bunların gördüğü şiddette haksızlığa... içim kaldırmıyor artık. Allah herkese yaşattığını yaşatsın inşallah.
Ve bu:
Kedi mırlaması kemikleri iyileştiriyor!!!
Dr Elizabeth'in hipotezine göre; evimizdeki kediden, vahşi kedi ailesinin diğer üyelerine kadar kedigiller, kendi kendini mırlama sesiyle iyileştirmeyi biliyor ve hatta istersek bizi dahi iyileştirebilir. Nasıl mi? Yanıbaşımızda yatmalarına ve mırlamalarına izin vererek tabii ki.
Bu keşfin ortaya çıkış hikayesi gerçekten çok ilginç; Dr Elizabeth, çalıştığı araştırma merkezinde vahşi kedilerin kafeslerinin önünden geçerken, bu kedilerin mayışmış bir şekilde derinden mırladıklarını duyuyor. Ofisine geldiğinde hala bu mırlamaları düşünürken Dr Elizabeth'in aklına, daha önce National Geographic* dergisinde okuduğu ilginç bir araştırma geliyor; bu araştırmada, tavukları belli frekansta titresen bir platforma, 20 dakikalığına koymuşlar ve tavukların kemikleri bu süre zarfında inanılmaz bir şekilde büyümüş. İki ayrı olayla bağlantıyı kuran Dr Elizabeth, bu araştırmayı yapan bilim adamını arıyor ve araştırmada kullandıkları ilgili frekansların ne olduğunu soruyor.
Aldığı yanıt, bu frekansların 20- 90 Hz arasında olduğudur ve verilere göre kemik büyümesinde en etkili olan frekanslar 25-50 Hz arasında olanlardır. Dr Elizabeth, ertesi gün mikrofonu, sanatçı doktor, tekir ev kedisine tutuyor ve mırlamasını bilgisayara kaydediyor. Bu kaydın sonuçlarına baktığında temel frekansın 25 Hz olduğunu ve harmonim yapısının ise 50-75... diye yükseldiğini buluyor. Bunun üzerine çevresinde bulduğu her kedinin mırlamasını kaydetmeye başlıyor. Kedigiller ailesinden çeşitli vahşi türler üzerinde yaptığı kayıtlar sonucunda; mırlama frekanslarının 20-140 Z arasında olduğunu, ev kedilerimizin ise ortalama 20-50 Hz arasında mırladığını buluyor.
Kedinin mırlamasında bulunan bu frekansların, kemikleri iyileştirme ve büyütmedeki gücü çeşitli bilim çevrelerince bir suredir araştırılmakta ve dergilerde yayınlanmaktadır. Dr Elizabeth bu verilerle, kendi verilerini ve kediler hakkında yapılmış tüm araştırmaları birleştirdiğinde hipotezini dünyaya sunuyor. Kedigiller 20-50 Hz frekanslarındaki mırlamalarıyla kendilerini iyileştirebilme özelliğine sahip ve en önemlisi bu mırlama insanlarında kemik ve kas hastalıklarının daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu hipotez birçok çevreden destek görmüş; özellikle de veterinerlerden. Kedinin birçok kemik hastalığına hiç derecede yakalanmadığı da veterinerlerce uzun yıllardır biliniyor. Öyle ki ünlü bir veterinerlik deyişi dahi var ve bu halen okullarda öğretilmektedir;
"Bir kediyi kırılmış kemiklerle bir odaya kapatın, bir süre sonra kemikler iyileşecektir."
Alıntı.
NE GÜZEL Düşünceniz var öyle , benimde evimde kedim var bende hamileyim ve o benim papatyam onu çok seviyorum.bende ilk hamile kaldığımda dediler yola gitsin , ama ağızarının payını aldı herkes ben kızımdan nasıl vazgeçerim o benim balım .2 aylıken geldi bana beni annesi biliyor onun dünyası biziz onun dünyasını nasıl yıkarız. bu tarz düşünceleri olan hamile kalındca evdeki evciliini gönderen insanlara çok kızıyorum çünkü eni sonu hamile kalıcağınızı biliyodunuz ne diye hayvanların hayatlarıyla oynuyorsunz yazık günah çok üzülüyorum.ben geçen gün çok sinirlendim bi olay karşınıda ağladım kedim geldi ve etrafımıda miyav miyav diye dolaştı ağlamıyım diye kendini sevdirdi hiç dayanamıyor ağlayınca her üzüldüüğümde aynı hareketi yapıyor ve kendine aşık ediyor cnm kedim benim .hem bebişimi bile hissediyor eskiden karnımda yatardı şimdi karnım büyüdü diye kolumda yatıyor onlar kadar duyarlı yaratıklar yok.kıymetlerinin bilinmesi dileğiyle.
işte bahsettiğim kızım bu teyzeleri
Hayvanla büyüyen çocuklar daha sabırlı, sakin, duyarlı, var-yok kavramını bilen, diğer canlılara saygılı kısacası çok pozitif çocuklar oluyorlar ve daha dışa dönük, kendini daha iyi ifade edebilen...
Ama anne babasının sürekli hayvanları aşağıladığı kötü davrandığını gören onları "pis" olarak nitelendiren çocuklar şımarık, istediği yapılmadığında mız mız vardan yoktan anlamayan aksi inatçı çocuklar oluyorlar...
En azından benim bütün gördüklerim böyle...
Neyse konuyu dağıttık iyice... Moon8 sizin bebeğinizin de ilk kategoride olacağını biliyorsunuz
Princess7, verdiğin linkten iki kısa paragraf çevirdim.. Sana yardımcı olmak adına... işte sigara ile yapılan iki deney...;
1-Sigaraya "bal, şeker, melas, erik suyu, limon yağı, çikolata, kakao ve kahve özütü" gibi bazı maddeler eklemenin
etkilerini test etmek için yapılan deneyde araştırmacılar ve Philip Morris, binlerce sıçan küçük teneke kutulara
doldurdu ve tütün dumanı 90 gün boyunca ard arda günde 6 saat olmak üzere direk olarak burunlarına verildi.
Ardından sıçanlar bedenlerindeki zararın incelenmesi öldürülüp parçalandı.
(In a study to test the effects of adding ingredients such as honey, sugar, molasses, plum juice, lime oil, chocolate, cocoa, and coffee extract to cigarettes, experimenters with Philip Morris stuffed thousands of rats into tiny canisters and pumped tobacco smoke directly into their noses six hours a day for 90 consecutive days. The rats were then killed and dissected in order to examine the harm caused to their bodies)
2- Yüksek fruktozlu mısır şurubunu aromalı sigaralarda kullanmanın etkilerini test etmek için RJ. Reynolds daki
araştırmacılar sigara katranını 1000den fazla fare ve sıçanın derisine sürdü ve sigara dumanını solumaya zorladı. derisine
katran yayılan farelerden bazıları deney esnasında öldü. Diğer farelerde deri tümörü gelişti da derileri soyuldu.
Hayatta kalan tüm hayvanlar öldürüldü ve parçalara ayrıldı...
(To test the effects of using high-fructose corn syrup to flavor cigarettes, experimenters at R.J. Reynolds painted cigarette tar on the skin of more than 1,000 mice and rats and then forced them to breathe cigarette smoke. Many of the mice who had tar spread on their skin died during the study. Other mice developed skin tumors or their skin peeled off. All the surviving animals were killed and dissected.)
Elimden geldiğince çevireceğim -eksiğim varsa lütfen bilenler düzeltsin altta orjinali var- sana yardımcı olacağım Princess7...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?