Lütfen yaz ya farklı bir kişiden dinlemek bana da iyi gelir belki.
benim dün öğlen oldu olaylar. o saate kadar ilanı aşk modundayken bir anda birbirimize girdik.
erkek arkadaşım aşırı iyidir, hani tek kötü diyebileceğim özelliği sinirliyken fazla sinirlidir. o da genelde bana değil, hayatla sorunları var. hani yanlış park eden araba görse sinirlenir, telefonda bekleten çağrı merkezi vs. bu tarz şeylere fazla kızar o kadar.
6 ayı geçti ilişkimiz, üç dört senelik de bir tanışıklık var. o kovalardı genelde ben numaramı vermezdim. verdiğim günden beri de seviyorum, aşık oldum.
sürekli jest yapan, bana prenses gibi hissettiren bir adamdır. gittiğim mekanı sorar mesela, giderim oraya bana çiçek gelir vs. hep böyle sürprizler. her şeyin en lüksü* (bu kısmı özellikle söylüyorum) en hava atılabilecek olanı şeklinde ilerledi hayatım bir süredir. kendimi prenses gibi hissettim gerçekten.
lakin geçtiğimiz ay doğum günümde bir şey oluverdi. (farklı şehirdeyiz)
gelir diye bekledim, gelmedi. hediye gönderir dedim, göndermedi. hadi bi çiçek bari gönderir dedim. göndermedi. bak ay dönümlerinde bile çiçek yollayan bi adam bu. çok güzel upuzun bi mesajla doğum gunumu kutladı. sonra da arayıp "aşkım ben hediye işini halledemedim bir türlü istediğimi yapamadım, kuru bir çiçekle de geçiştirmek istemedim" dedi. ben de anlayışlı gibi davrandım, hala akşam kesin gelir sürpriz yapar diyorum.
yok yok yok.
neyse doğum günü geçti, o gün geçti bu gün geçti derken 1 aydır buluşmadık. haftasonu buluşalım dedik bu hafta için. (o istanbul ben ankaradayım)
sonra aradı dedi ki, ben iznimi bu ay alabiliyorum, ay sonu tatile gidelim mi, direkt kabul ettim.
o zaman bu haftasonu buluşmayalım boşa masraf olmasın diye düşündüm. ona da öyle dedim ne de olsa tatilde görüşeceğiz bi daha yorgunluk olmasın vs dedim.
biraz bozuldu gibi oldu ama tamam dedi. sonra nolduysa tatil olayında oldu. otellere baktı, uçak fiyatları vs uçmuş kıbrısa dörtyüz tl falan. bu da inatla her şeyi ben ödeyeceğim tavırlarında, maço takılıyor.
ben de inatla ben tatil paramı sevgilime ödetmem diyorum.
en son benim de param olsun ama o ödesin şeklinde anlaştık. hani arada bi yemeği ben ısmarlarım, yolu ben alırım vs diye düşündüm. sonra tatil araştırdı araştırdı araştırdı, huysuzlandı, mızmızlandı.
o pahalı, bu kötü, bu konforlu değil vs vs diye diye. elimizde bi seçenek kalmadı.
ben de dün "hayatım tatile bakabildn mi?" diye aradım. iznimi ona göre ayarlayacağım çünkü.
"hayır" dedi. "istersen hiç zorlama şartları, olmazsa seneye gideriz" dedim. "bakarız ya" dedi. böyle gergin şekilde.
kapattık sonra telefonu.
ben de kırıldım ben biraz yazdım. çok istiyordum seni görmeyi. iki ay olacak nerdeyse görüşmeyeli dedim. aradı direkt. neye kırıldın vs.
bazen boyle oluyor dedim. "kendimi değersiz hissediyorum. sanki beni görmek istemiyorsun gibi geliyor. doğum günümde de öyle hissettim dedim. konu orada hediye değildi. 30 liran da mı yoktu, bi çiçek de mi gönderemedin" dedim. burada delirdi. bana küfür etsen daha iyiydi. ben bu konuda hassasım bilmiyor musun, 30 liram vardı, ben sana bin liralık çiçek de yollasam istediğimi yapmış olmayacaktım bu yüzden göndermedim bunu sana söyledim vs dedi.
sen bencilsin, dünya senin etrafında dönmüyor. nankörsün dedi.
kaba konuşma dedim.
nankörsün, üstüne basa basa söylüyorum, altını çiziyorum. nankörsün dedi.
belki on kez nankör dedi bana.
dedim ki ben nankörsem katlanmak zorunda değilsin. bırakır gidersin. ama bana bir adam bir telefon konuşmasında on kez nankör diyemez.hakaret edemezsin dedim. sıkıldım ve yoruldum dedim. her an bana kızacak mısın diye korkarak yaşayamam ben dedim. hep gitmeyi öne sürüyorsun, sen gidersin sıkıldıysan dedi. ben bir şey yapmıyorum dedim.
sırtımda bir sorun var son dönem, sinir sıkışması. o sıra çok sırtım ağrıdı. dayanamıyorum kapatıyorum telefonu dedim. çok ağrım var dedim. kapat dedi. hoşçakal dedim kapattık.
o saatten beri ne aradı ne sordu. ne twit attı ne bir şey.
adam hiç oldu.
ben dikkatini çekmek için twit de atıyorum, instagrama foto da. ama onda ses yok.
belki de böyle bitecek, ama çok seviyordu hani ya...