- 13 Nisan 2009
- 6.159
- 1.031
- 373
Canım sen deneyimli karataycılarımızdansın ama karar verdiysen kararının arkasında durmalısınözellikle akşam 17 den sonra en geç 18 den sonra (zaten biliyosun) yemek kilo verimini engeller
pilavsanırım pirinçti o
ekmek
evet canım hemde cok:))Papişimmm sen de kahve seviyorsun benim gibi afiyet olsun hamaratıma
işimiz fallara kaldı zatencanim gunaydin afiyet olsun....canim keske ekmek arasi koftenin ustune cay yada ayran icseydin......simit olmamis sanki.....
neyse canim arada olur....bugun toplarsin ins....
iyiniyetlim gunaydin yemedigin tost icin
papadiyam afiyet olsun kahve icin......eeee falda ne gozukuyor kilo veriliyor gozukuyormu 3 vakte kadar.,...
nurudilara afiyet olsun..maydanoz ise yariyor galiba....
seyide cim hosgeldin.....kac kilo vermen gerekiyor...kolay gelsin....
kizlar sizde gordunuz birdy geldi gitti dimi.....ben serap gormedim dimi......
gozlerım dolarak okudum ne kadar dogru bır tesbıt emegıne saglık ıyınıyetlım paylastıgın ıcın tesekkurlerBir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden
e
limi öpmek istedin?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti.
O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, "Bir insanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
olanaklar yaratmaktır."Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:
- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, "Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
olanaklar yaratmaktır." Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm.*
Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, Hocam?
- Hayır, neden?*
- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum. "Oğlum bugün ödevini yaptın mı?" Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da
*sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, "cık" sesini çıkarıyordu.* Kızıyordum, söyleniyordum, "Niye yapmıyorsun ödevini!" diyordum.
Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.
Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti:
- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. "Ben ne biçim babayım," diye kendime sordum. Seminer için geldiğim*
İstanbul'dan çalışma yerim olan Kayseri'ye gidinceye kadar düşündüm; otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.
- Radikal bir karar!*
- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam.
Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu.
- Eşiniz ne dedi?
- Hocam biliyor musun ne oldu?
- Ne oldu?*
- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, "Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış!
Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz."
- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!
- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim.
Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.
- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?
- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve "Hayır!" anlamına gelen "cıkk" dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık. Havluyla kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım.
Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum. Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti.
"Ne büyük tehlike!" diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım.
- Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!
- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, "Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın," demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim!
Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim.
- Eşiniz gelmek istemedi!*
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye.
Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler.
Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. "Çok mu kötü hocam?" diye sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. "Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?"
- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım.
İnanamıyordum kulağıma, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. "O kadar mı kötü?" diye sordu. Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım.
Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum.Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş.
"Gel seni yeniden kucaklayayım!" dedim. Kucaklaştık.
"Çocuklar Gülsün diye!" yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur.
Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler.
Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler.
Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!
Doğan CÜCELOĞLU
boy 1.65 kilo 7518 aylık bi oglum var aslında hepsi evdekilerin suçu hamile kaldıgımda 68 kilo gayet fittim 82 ile doguma gittim ertesi gün 72 kiloydum sonra ayyy sütün olsun die kocam kaynananm kayınpederim zorlaaaaa helvalar yemekler yedirdiler ve sonuç 78 diyetisyene gittim bi ara 78.5 dan 73.5 düştüm sora evde kendim 72 yi gördüm şimdi 74 75 varımdır tartılmadım yaşım buarada 27 bukadar
Ramaskacım evde leslieyi denedim 4-5 defa filan eğlenceliydi ama zor geliyor be yaw dışarıda hava güzel oldukça yürürüm evde de evet plates ben yapıyordum sanırım devam ederimcanim ins.yaparsin....evde leslie denedinmi...malum disarda herzaman yuruyus zor oluyor....bu arada pilatesi bir ara senmi yapiyordun hatirlayamadim....
bu hafta sen bekliyormusun bilmiyorum ama ben senden - bekliyorum canim ona gore....en az 1oo gr.da olsa su seytanin bacagini kiralim artik nedersin...
seyidecim sanada kolay gelsin.hala emziriyormusun...emzirme doneminde herkesin basina geliyor....cevrenin zararlari.sen iyi atlatmissin....oglunuda allah bagislasin...
Oyam dün akşam burdaydı canımcımleylakcim gunaydin kahvaltini yaptinmi canim afiyet olsun...kizlar herkesin ins.gunu guzel gecer...
iyiniyetlim yazdigin paylasim cok guzeldi insanin evdeki motivasyonu ise okulada yansiyor....bunun kaliteli bir ornegiydi...
melexin canim pogacalari yaptin yedin galiba hic sesin cikmiyor...
bu aralar igneoyami dun gordum fakat asyam elifezgi nazfiliz gozukmuyorlar sanki kizlar nerdesiniz
igne oyam canim nerdesin...
Pratik leylakım oktay ustanın programında görmüştüm:112:şu fırın fikrini de tuttum iyiniyetlim
afiyet olsun canım
afiyet olsun iyiniyetlim
günaydın canımevet kahvaltım çoktan bitti..sıra yürüyüşte
canım paylaştığım şeyi hep söylüyorum okulumda velilerime "çocuğun bir derdi sıkıntısı varsa-ilgi ve sevgi eksikliği varsa ders çalışmasını beklemeyin" diye..iyiniyetlim paylaştığın yazı süperdi,duygulandım
kahvaltım
2 yumurtadan peynirli omlet
pastırma
zeytin
domates
omega 3
Evvveett harika canımhaklısın jhayatım bugunden ıtıbaren eskı azımlı karataycı olaraktan devam edıcem :) 6dan sonra bısey yemıycem
Birşey değil papişimevet canım hemde cok:))
işimiz fallara kaldı zaten
gozlerım dolarak okudum ne kadar dogru bır tesbıt emegıne saglık ıyınıyetlım paylastıgın ıcın tesekkurler
bebegını allah bagıslasın canım gule gule buyut kg larıda karatayla cok rahat ve saglıklı bır sekılde verebılırsınılk sayfaları dıkkatle oku cok faydalı bılgıler bulacaksın.kolay gelsın hepımıze
sekerkiz canim sende hosgeldin....karatayci oldunu biliyorum....daha once karatayla kac kilo vermistin canim kolay gelsin...
zaten yuruyuste leylak ve papadiya
Ramaskacım evde leslieyi denedim 4-5 defa filan eğlenceliydi ama zor geliyor be yaw dışarıda hava güzel oldukça yürürüm evde de evet plates ben yapıyordum sanırım devam ederimİnş. ramaskacım böyle giderse vereceğim:112:
Oyam dün akşam burdaydı canımcım
Harika bir yazıydı SEVGİ nin gücünü ve önemini vurguluyordu perşembe günü vereceğim seminerin bir parçasıydı sizinle de paylaşmak istedim.
Pratik leylakım oktay ustanın programında görmüştüm:112:
Leylak ve papiş (papişim sen ekmek yiyosun her sabah azaltabilsen harika olur ) özellikle Leylakım gidecek bu hafta kilo bence bizimle paylaş leylakım olur mu
canım paylaştığım şeyi hep söylüyorum okulumda velilerime "çocuğun bir derdi sıkıntısı varsa-ilgi ve sevgi eksikliği varsa ders çalışmasını beklemeyin" diye..
Evvveett harika canım
Birşey değil papişim
sekerkiz canim sende hosgeldin....karatayci oldunu biliyorum....daha once karatayla kac kilo vermistin canim kolay gelsin...
zaten yuruyuste leylak ve papadiya
Çocuklar mutlu olursa sorunlar da azalıyor gerçekten... Etkileyici bi yazı biliyorum maksat bunu sağlamak anne babalar çünkü hep çocukların dersleriyle ilgileniyor - maddi anlamda ellerinden geleni yapıyor ve bunun yeterli olduğunu düşünüyorlariyiniyetli, yazın çok güzel. İnan yaşlar gözlerimden süzüldü.
45 dk 4 km yurudum
45 dk yürüdüm geldim ramaskacımayrıca eve yakın bi markete gittim,5 katı asansörü kullanmadan indim çıktım
inşallah gider canım ya,çok sıkıldım artık şu kilodanverdiğimi gördüğüm anda paylaşırım canım.gerçi bu aralar sık tartılmıyorum canım sıkılmasın diye ama..
aynen öyle canım,tüm kötülüklerin ortak nedeni sevgisizlik değil mi zaten:114::114::114:
aynı saatlerde yürüdük galiba papişim
bu arada iyi niyetli iradene hayranım sen hala buradamısın ne güzeelll
Çocuklar mutlu olursa sorunlar da azalıyor gerçekten... Etkileyici bi yazı biliyorum maksat bunu sağlamak anne babalar çünkü hep çocukların dersleriyle ilgileniyor - maddi anlamda ellerinden geleni yapıyor ve bunun yeterli olduğunu düşünüyorlar
Sevgisizlik evet en başta o ve de ilgisizlikfarkındalık yaratmaktı amaç 10 anneye(ve anne adaylarına) bile ulaşsam mutlu olurum
Papişim Leylakım
Canım burdayımbirazda buraya borçluyum irademi Burada olup burayı bırakan ve kilo almış arkadaşlar çok bu arada onları da bekliyoz artıkın
2. öğünüm (15:30 da olcek)
salata (yeşil salataya bayılıyorum)
yoğurt (çok ama çok sağlıklı pek sevmem ama 3-4 kaşık da olsa mutlaka kendi yaptığım yoğurdumdan yiyorum:112:)
pirinç pilavı var 1 kaşık bile yememçocuklar ve eşim için (kızım geçen çok istedi eve pirinci ööle aldım arada yapılıyor ama ben yemiyorum)
dana etli barbunya yemeği
kahvemi de içerim eşimi beklerim yürüyüş için
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?