- Konu Sahibi _asmunikal_
-
- #3.201
Aman aman dışarda gezdirmeyin. Şort giydi diye tekme yiyen insanların olduğu yerde.. Mazallah.Oww o daha da tehlikeliymis. Şahsen ben tasiyamam korkarim. Ya linc girisimi olur ya tecavuz tovbeler olsun.Grinin elli tonunu bile e kitap okumustum. Biyle kitaplari en guvenlisii e kitap okumak olur
Ay canim usenmemis yazmissin valla polemik yaratsan bile altinda ezilirim inan bu kadar soylediklerini bilmiyordum ben kitaplari din icerikli oldugu icin manevi duygulari soyledin sandim.. Tabi bende calisan bir kadinim ve nerde calisan kadinlarin eslerini cocuklarini evlerini ihmal ettiklerini soylemeyi birak ima etseler dahi agizlarinin payini veriyorum... Hatta bir cok ev hanimi akrabamla ciddi kavgalarim olmustur... Yazdiklarini tekrar tekrar okudum.. Yazdiklarina dusuncelerine saygi duyuyorumyazdıklarım lütfen polemik olarak algılanmasın önce bunu söylim sonrada sinan yağmur hakkında bir kaç söylemek istiyorum...
manevi duygu derken sanırım beni çok yanlış anladın... sinan yağmurun en ünlü kitabı Mevlana'yla ilgili olduğu için dinle ilgili düşündüğünü varsayıyorummanevi duyguyu... ama hayr aile ilişkileri ve annelik üzerine yazdığı bi yazıdan sana örnek vermek istiyorum
''Ev kadını yetişmiyor! Bu, ıstırap verici, acı acı düşündürücü bir hadisedir. Bizi çekip çeviren, ahlakımızı düzelten, yaşayışımızı düzenleyen evlerdir. Çalışan bayanlar oldukça bu evlerin bir otelden farkı kalmaz. Hepimiz avare birer insan olup kalırız. Müstakbel bir ev düşünün. Evin annesi bir okulda öğretmendir. İşi bitince eve döner ve yorgun argın bir köşeye çekilir. Daha sonra evin kızı teşrif eder. Bir devlet dairesinde memurdur. Ardından evin bankacı gelini teşrif eder. Daha sonra evin muhasebeci babası ve evin mühendis oğlu bey gelirler. Bu beş yorgun, artık gayrete gelir bir el birliğiyle yumurta mı kırıp yerler, hazır yemek mi yerler bilmem. Benim bildiğim, bu evin ocağının her gün tütmediği, bir türlü aile hayatının yerleşmediği, çocukların terbiye edilemeyeceği ve hastaların bakılamayacağı bir yer olmasıdır. Şimdi gidişimiz bu ev tipine doğru bir gidiştir. Tam, tutumlu, bilgili, hamarat, evine bağlı ev kadınları içimizden eksiliyor. Yerlerine çalışan, dışarı hayatına bağlı kadınlar yetişiyor. Okumak ve yazmak, okuyan kızın kocasına karşı kullanacağı bir silah haline geliyor. Herhangi bir tazyik karşısında kocadan ayrılıp hayatını kazanmaya kalkışacaklardır. Kadınlar kurulan yuvayı ıslah etmeye, erkeği eve bağlamaya çalışmadan hayatlarını dışarı vereceklerdir. Okullarımızdaki bilgi adına okutulan şeyler kızlarımıza bir ev terbiyesi vermez. Biz kızlarımıza saadeti erkeği ıslah etmede bulup yaşatma dersi ve terbiyesi gibi şeyler vermeliyiz. Memur bayan, hakim bayan yetiştireceğimize ev kadını yetiştirmeliyiz. Kadınların aldığı maaş eve fayda sağlamaz. Çalışan anneler oldukça; anneler yapay, bebekler plastik olacaktır.''
şimdi bu beyin hala bey diyorum çünkü kendime bunu yakıştırıyorum ''Benim Annem Bir Melek'' adlı kitabından bir bölüm hatta bununla ilgili burda açılmış bir topik de var linkini veriyorum 2013 de yaptığım yorumu da görebilirsin...
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/bu-nasil-zihniyet-bir-bakin-hanimlar.687457/
ben çalışan bir annenin çocuğuyum ve ben de çalışan bir anneyim ..... hem annemi hem beni ve bunun içinde çalışan tüm kadınları evlerine bakmamakla, çalışmayı yapaylıkla ve yetiştirdiğim bebeği plastikle suçluyor NE HAKLA!!!!!
sanırım sen de çalışan bir kadınsın ve bu azdıklarının bir cümlesini bırak bir kelimesini bile kabul edeceğini düşünmüyorum...
ben kendi ayaklarım üstünde duran okuyup kendi paramı kazanıp kendime özgüven duyan bir insanım çünkü benim çalışan melek annem beni böyle yetiştirdi yarın bir gün biriyle evlenirsem ve adam bu zihniyette çıkarsa ona tekmeyi rahatça atabilmem için çalış kızım oku kızım diye yapmadığını bırakmadı bu adam kendi annesine melek derken çalışan tüm kadınlara yapay ,işe güce yaramaz muamelesi yapmasını çok iyi biliyor tutarsızlık dediğim nokta burada...
bir kadın olarak ister çalışalım ister çalışmayalım hiç birimizin erkeği eve bağlamaya çalışmak gibi bir görevi yok erkek eğer insansa evine gelir gözü dışardaysa ne yaparsan yap zaten gelmez .... bu adamın en ufak bir tazyik dediği şeyden kastı ne bilmiyorum amabunun gibilerin dayak küfür hariç hakaret yada sesini bile yükseltmesine üzgünüm ama hiç bir kadın dayanmak zorunda değil çalışıyorsa tabiki boşayacak
bu konuya girmek istemiyorum ama bu bey dinle ilgili yazdığı için söylüyorum sanırım bunu yazdığı dönemde galiba dinle ilgili araştırmalarına girmemişti henüz dinimizde kadının evini temizlemek yemek yapmak hatta çocuğunu emzirmek gibi bir görev ve sorumluğu yok eğer bunları yapıyorsa eşine ikramdır.... Bunu bile bilmeden eğer bunları yazıp bide yayınlamaya kalkıyosa üzgünüm ama tutarsızlığın daniskasıdır
ay çok söyleyecek şeyim varda uzatmak istemiyorum bu adam ne zaman söz konusu olsa sinirlerim tepeme çıkıyo hele hele bu konu...:)
bu arada kardeşim anadolunun küçük bi ilinde memleketimde daha doğrusu üniversite okuyo okuldan bir öğretim görevlisi sinan yağmuru üniversitelerine davet etmiş oda gelmiş iletişimi mail üzerinden yapmışlar kardeşimden sinan yağmura bir mail atacağımı ve mail adresini öğretmeninden rica etmesini istedim oda aldı ve bu yazdıklarının ne anlama geldiğini soran güzel ve uzuuuuuuuun bir mail attım dönmedi ve 3 kere daha buna benzer mailler attım hiç birini kaale alıp dönmek lütfunda bile bulunmadı:) bu yüzden sinan meydan benim için öldü:)
Buranin en sevdigim tarafı bilmediğim binlerce şey öğrenmem :) bende bu yazdiklarini o linkini verdiğim topikten öğrendim :) bi kadin olarak bu söylediklerini kabule etmemiz zaten mümkün değil böyle düşüneceğini biliyodum:)Ay canim usenmemis yazmissin valla polemik yaratsan bile altinda ezilirim inan bu kadar soylediklerini bilmiyordum ben kitaplari din icerikli oldugu icin manevi duygulari soyledin sandim.. Tabi bende calisan bir kadinim ve nerde calisan kadinlarin eslerini cocuklarini evlerini ihmal ettiklerini soylemeyi birak ima etseler dahi agizlarinin payini veriyorum... Hatta bir cok ev hanimi akrabamla ciddi kavgalarim olmustur... Yazdiklarini tekrar tekrar okudum.. Yazdiklarina dusuncelerine saygi duyuyorum
yazdıklarım lütfen polemik olarak algılanmasın önce bunu söylim sonrada sinan yağmur hakkında bir kaç söylemek istiyorum...
manevi duygu derken sanırım beni çok yanlış anladın... sinan yağmurun en ünlü kitabı Mevlana'yla ilgili olduğu için dinle ilgili düşündüğünü varsayıyorummanevi duyguyu... ama hayr aile ilişkileri ve annelik üzerine yazdığı bi yazıdan sana örnek vermek istiyorum
''Ev kadını yetişmiyor! Bu, ıstırap verici, acı acı düşündürücü bir hadisedir. Bizi çekip çeviren, ahlakımızı düzelten, yaşayışımızı düzenleyen evlerdir. Çalışan bayanlar oldukça bu evlerin bir otelden farkı kalmaz. Hepimiz avare birer insan olup kalırız. Müstakbel bir ev düşünün. Evin annesi bir okulda öğretmendir. İşi bitince eve döner ve yorgun argın bir köşeye çekilir. Daha sonra evin kızı teşrif eder. Bir devlet dairesinde memurdur. Ardından evin bankacı gelini teşrif eder. Daha sonra evin muhasebeci babası ve evin mühendis oğlu bey gelirler. Bu beş yorgun, artık gayrete gelir bir el birliğiyle yumurta mı kırıp yerler, hazır yemek mi yerler bilmem. Benim bildiğim, bu evin ocağının her gün tütmediği, bir türlü aile hayatının yerleşmediği, çocukların terbiye edilemeyeceği ve hastaların bakılamayacağı bir yer olmasıdır. Şimdi gidişimiz bu ev tipine doğru bir gidiştir. Tam, tutumlu, bilgili, hamarat, evine bağlı ev kadınları içimizden eksiliyor. Yerlerine çalışan, dışarı hayatına bağlı kadınlar yetişiyor. Okumak ve yazmak, okuyan kızın kocasına karşı kullanacağı bir silah haline geliyor. Herhangi bir tazyik karşısında kocadan ayrılıp hayatını kazanmaya kalkışacaklardır. Kadınlar kurulan yuvayı ıslah etmeye, erkeği eve bağlamaya çalışmadan hayatlarını dışarı vereceklerdir. Okullarımızdaki bilgi adına okutulan şeyler kızlarımıza bir ev terbiyesi vermez. Biz kızlarımıza saadeti erkeği ıslah etmede bulup yaşatma dersi ve terbiyesi gibi şeyler vermeliyiz. Memur bayan, hakim bayan yetiştireceğimize ev kadını yetiştirmeliyiz. Kadınların aldığı maaş eve fayda sağlamaz. Çalışan anneler oldukça; anneler yapay, bebekler plastik olacaktır.''
şimdi bu beyin hala bey diyorum çünkü kendime bunu yakıştırıyorum ''Benim Annem Bir Melek'' adlı kitabından bir bölüm hatta bununla ilgili burda açılmış bir topik de var linkini veriyorum 2013 de yaptığım yorumu da görebilirsin...
https://www.kadinlarkulubu.com/forum/index.php?threads/bu-nasil-zihniyet-bir-bakin-hanimlar.687457/
ben çalışan bir annenin çocuğuyum ve ben de çalışan bir anneyim ..... hem annemi hem beni ve bunun içinde çalışan tüm kadınları evlerine bakmamakla, çalışmayı yapaylıkla ve yetiştirdiğim bebeği plastikle suçluyor NE HAKLA!!!!!
sanırım sen de çalışan bir kadınsın ve bu azdıklarının bir cümlesini bırak bir kelimesini bile kabul edeceğini düşünmüyorum...
ben kendi ayaklarım üstünde duran okuyup kendi paramı kazanıp kendime özgüven duyan bir insanım çünkü benim çalışan melek annem beni böyle yetiştirdi yarın bir gün biriyle evlenirsem ve adam bu zihniyette çıkarsa ona tekmeyi rahatça atabilmem için çalış kızım oku kızım diye yapmadığını bırakmadı bu adam kendi annesine melek derken çalışan tüm kadınlara yapay ,işe güce yaramaz muamelesi yapmasını çok iyi biliyor tutarsızlık dediğim nokta burada...
bir kadın olarak ister çalışalım ister çalışmayalım hiç birimizin erkeği eve bağlamaya çalışmak gibi bir görevi yok erkek eğer insansa evine gelir gözü dışardaysa ne yaparsan yap zaten gelmez .... bu adamın en ufak bir tazyik dediği şeyden kastı ne bilmiyorum amabunun gibilerin dayak küfür hariç hakaret yada sesini bile yükseltmesine üzgünüm ama hiç bir kadın dayanmak zorunda değil çalışıyorsa tabiki boşayacak
bu konuya girmek istemiyorum ama bu bey dinle ilgili yazdığı için söylüyorum sanırım bunu yazdığı dönemde galiba dinle ilgili araştırmalarına girmemişti henüz dinimizde kadının evini temizlemek yemek yapmak hatta çocuğunu emzirmek gibi bir görev ve sorumluğu yok eğer bunları yapıyorsa eşine ikramdır.... Bunu bile bilmeden eğer bunları yazıp bide yayınlamaya kalkıyosa üzgünüm ama tutarsızlığın daniskasıdır
ay çok söyleyecek şeyim varda uzatmak istemiyorum bu adam ne zaman söz konusu olsa sinirlerim tepeme çıkıyo hele hele bu konu...:)
bu arada kardeşim anadolunun küçük bi ilinde memleketimde daha doğrusu üniversite okuyo okuldan bir öğretim görevlisi sinan yağmuru üniversitelerine davet etmiş oda gelmiş iletişimi mail üzerinden yapmışlar kardeşimden sinan yağmura bir mail atacağımı ve mail adresini öğretmeninden rica etmesini istedim oda aldı ve bu yazdıklarının ne anlama geldiğini soran güzel ve uzuuuuuuuun bir mail attım dönmedi ve 3 kere daha buna benzer mailler attım hiç birini kaale alıp dönmek lütfunda bile bulunmadı:) bu yüzden sinan meydan benim için öldü:)
Olumsuz bir yorum yazmamistim aslindaKelebek Adasi'ndan sonra Kırmızı Pazartesi'yi okuyacaktim. Sirada o vardı. Ertelesem mi acaba dedim şimdi :/ Çünkü Yüzyıllık Yalnızlık bile bana vaav dedirtmemisti.
Calisan bir kadinim ne evimi ne de cocuklarimi hic ihmal etmedim herzaman yemegim asim duzenli bir evim ve cocuklarimla ilgilendigim saatler oldu. Sadece cok yoruldum. Ve sizlere katiliyorum.Ay canim usenmemis yazmissin valla polemik yaratsan bile altinda ezilirim inan bu kadar soylediklerini bilmiyordum ben kitaplari din icerikli oldugu icin manevi duygulari soyledin sandim.. Tabi bendalistirabilirsine calisan bir kadinim ve nerde calisan kadinlarin eslerini cocuklarini evlerini ihmal ettiklerini soylemeyi birak ima etseler dahi agizlarinin payini veriyorum... Hatta bir cok ev hanimi akrabamla ciddi kavgalarim olmustur... Yazdiklarini tekrar tekrar okudum.. Yazdiklarina dusuncelerine saygi duyuyorum
sapiensi ilk fırsatta alıcam hatta elimdeki bitince1q84 ün bi de cilt cilt olanı var galiba değil mi?
Bir de 1984, Sapiens, Yüzüncü Ad, Taş Meclisi, Kurtlar İmparataorluğu, Sineklerin Tanrısı okumayı planlayanlarınız var mı?
Okumamak icin bahane mi arıyorum ne :)Olumsuz bir yorum yazmamistim aslindaYuzyillik yalnizligi ben 9 yil evvel okumustum sanirim. O yillarda cok sevmistim. Gercekten iyi bir eser bence. Kirmizi Pazartesi de iyi. Sadece icinde surekli "demisti bana" diye tekrar etmesine biraz sinir oldum o kadar. Etkilenme lutfen. Kitap iyi. Sevecegini dusunuyorum.
Ah Shantaram dedin ruhumun ince tellerine degdin o kadar guzeldi ki o kitabi okudugumdan beri Hindistana gitmek istiyorum. Okurken bazi karakterler arkadasin haline geliyor. Seni guldurup aglatabilen kitaplardan biridir. Ben de cekinerek baslamistim biter mi bu diye ama kitap bitince uzulebilirsin bittigine. Siddetle okunmasini tavsiye ederim.Bende katılmak isterim 1q84 okumaya. Birde shantaram var. 2 yıldır alipta okumaya cesaret edemediğim 800 sayfalik bir kitap. Oldukça beğeniliyor. Keşke birlikte okuyabilsek.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?