ben de zorunlu diyetteyim evden çıkamadığım için hiç bir şey alamıyorumTamam canım, biz seninle yola devam
Cok guzelmis iyiki paylastin guzel bir yazi okuduk sayende nasil dogruAşağıdaki yazıyı az önce okudum. Paylaşmak istedim. İyi geceler herkese...
Ortalama bir Türk evinde, illa ki büfede saklanan özel porselen takımlar, çekmecelerde çeyizlik örtüler, ve misafir için ayrı bardaklar vardır.
Bizde de öyle.
Benim çocukluğum da, gençliğim de, bu anlayışla geçti.
O dönemler her evde bir oturma odası, bir de salon olurdu. Genelde hayat oturma odasında yaşanır, salon ise ancak misafir geldiğinde açılan ve girilen bir yer olarak kullanılırdı. Anneciğim öyle sınırlar koymazdı bize. Evin şu odasına girme, bu odasına dalma gibi bana abuk gelen kurallar bizim evde asla olmadı. Her odamızda hayat vardır, hep ve her zaman.
Hiç unutmam, bir çocukluk arkadaşımın evine gidip, direkt salona yöneldiğimi.. Arkadaşımın beni telaşla durdurup, “Dur, orası salon!” dediğini.. Bakakalmıştım yüzüne... “Eeee?”
“Yani sadece misafirler için kullanıyoruz”.
“ E ben de misafir değil miyim?”
“Ama biz çocuğuz.”
“Ne saçma! Sanki çocuktan misafir olmaz mı?”
“ Misafir büyüklerden olur”
“Ben bu evin çocuğu değilim ki, misafir de değilim. Ben neyim o zaman?”
“Arkadaşımsın” dedi saf saf...
Yani misafir kategorisine giremiyorum bu yaşta. Salona girme hakkını elde etmek için yaş sınırı neydi acaba? O şık tabakları, bardakları, örtüleri kullanma hakkımız ne zaman doğacaktı?
Bakmayın şimdiki halim selim halime, çocukken pek bi asiydim ben. Aklıma yatmayanı feci sorgulardım.
O eve her gidişimde, çok gizli birşey yapıyormuşum gibi yüreğim küt küt atarak salonun kapısını açıp, içeri bakıp, o tertemiz, pırıl pırıl, ama ruhsuz odaya girmemenin aslında pek de bir kayıp olmadığını düşünürdüm.
Evet tertipliydi, evet mis gibiydi, ama perdeleri bile kapalıydı halılar solmasın diye. O güzelim tabaklar büfelerde hapis. Koltukların üstünde kılıflar. Neymiş, misafir gelince kullanılacak..
Hem.. onların oturma odası çok daha güzeldi bence. Işıl ışıl güneşli, somyanın örtüsü ile perdeler bir örnek, kenarda Gülsen Teyzemin örgü sepeti, masanın üstünde Cevat Amcamın dün bıraktığı gazetesi, bir yanda arkadaşımın oyuncakları. Pencerenin içinde bir saksı sardunya. Radyo açık, oradan gelen bir Türk Sanat Müziği namesi.. Yani “yaşıyor” oturma odası.. Salon? I-ıh. Tık yok. Ölü resmen. Kasvet.
Bir yakınını kaybetmenin en acı yanlarından biri nedir deseler, aklıma ilk ,“eşyalarını toplamak” gelir. Anneannemle dedemi kaybettiğimizde o evi kapatmak feci ağır gelmişti bana. Onların yıllarca kullandığı o güzelim eşyaları teker teker, iki gözümüz iki çeşme kaldırırken, bir şeyi fark ettim.
En çok yüreğime batanlar, onların en çok kullandıkları şeylerdi.
Öylesine bir beyaz saplı bıçak, anneannem mutfakta herşeyi onunla doğrardı... Şu mor bardak, taa Beybadedemden kalma, dedem ilaçlarını alırken suyunu ondan içerdi. Şu örtü, her gün mutfak masasında serili olan, dili olsa da konuşsa... Şu zarif kase, hani salatanın suyuna ekmek bandığımız, şu ince belli çay bardağı, küçükken paşa çayı içtiğim...
Annem diyor ki,” Bak, bu anneannenin çeyizlik takımı.” “ Bak bu ta Naile Nine'nden kalma porselenler.”
İyi de, ben onlarla toplasanız on kez yememişim. Özel günlerde, kutlamalarda çıkartılan tabaklar hepsi.
Hala da evliliklerde böyle değil mi? Bir gündelik takımımız var, bir gerilik takım. Taksit tuksit , emek emek ödeyip alıyoruz, kim için? Misafir için.
Yahu, evdeki pahada en değerli şeyi, "sizin dışınızda biri kullansın" diye almak akıllıca bişey mi?
Annemi İstanbul’a taşıdığımız zaman, dedim ki, “ En güzel tabaklarla fincanlarla biz kendimiz yiyip içelim. Kullandıkça değer kazanıyorlar bence. Onları en değerli yapan şey, anılar."
Kırmadı beni sağolsun.
Şimdi anneannemin çeyizlik fincanları mutfakta rafta duruyor. Annem, en has çeyizlik takımlarını hala büfede tutuyor, ama biz kendimiz kullanıyoruz onları da. Yani evet canım her gün değil, ama ne bileyim bir Pazar kahvaltısında. Kendi aramızda bir kutlamada..
Kızım ilerde böyle hatırlasın sofraları diyorum. O tabaklarda kahkahalar, sohbetler, kucaklaşmalar,neşeli anılar biriksin.
İlerde bir gün, o tabağa baktığında, içinde anneannesinin domatesli pilavını görsün, tabağın kenarında benim elim belirsin, babasının şakaları çınlasın kulağında.
Bizler çoktan beyaz küheylanlara binip gitmiş olsak bile, o sevgi dolu sofraları hatırlasın, yemeklerin kokusu gelsin burnuna, aile olmanın kıymetini hatırlasın.
Evdeki en değerli örtüleri kendi sofranıza serin, en şahane fincanlarla kendiniz için, evin en güzel odasında siz yaşayın.
Bizim kültürümüzde elbetteki misafir çok değerli. Başımızın tacı. Ona da özenli sofralar kurun.
Ama unutmayın. O evin en kıymetlisi sizsiniz.
Hani derler ya, “Herkese yetişir, kendine geç kalırsın”.
Cemal Süreya’nın ruhu şad olsun, boşuna değil söylediği :
“Hayat kısadır kuzucuklarım
Yine de uzundur kuzucuklarım”
Önce kendinize yetişin.
Canim aslinda arabamizla tum sahil sehirlerinden gectik ama o özel guzel yerlerine tek tek gezemedimtr_lelli karadeniz nasıl güzeldir ya
Şimdiden iyi tatiller
Birimde belli oldu az çok. Temmuz'da yurtdışına çıkacağız. Biletler oteller hazır ancak kurumlarımızdan izin alabilir miyiz bilmiyorum. Malum ohal nedeniyle kurumlardan izin almak gerekiyor. Alamazsak yanacak herşey. Kötü düşünmek istemiyorum.
Ben yine bir Ege istiyorum. Dalyan Akyaka olabilir.
Eşim Karadeniz diyor. Kendi arabamızla gidelim. Batum'a kadar diyor.
Bakalım nasip. Allah ne gösterir.
Eşin tur firmasında mı çalışıyor.
ohh ne güzel yerimizede gez olur mu.bende çok merak ettiğim yerler var ama hem çocuklar küçük hem manyy yokGünaydın
Bizim yazin gezme rotamiz belli olmaya basladi
Yani gitsin paralar moduna girmeye basladik.
Nisan,mayis,haziranda da birikim yaparim temmuz agustos eylulde birikime mola.
Temmuzun ilk haftasi karadeniz turu ayarliyor esimler.
Suan otel bakma asamasindalar fiyat belli olmamis.
Bizde odermiyiz bilmiyorum (esim turizm sirketinde zaten) genelde bu tarz gezilerde para odemiyoruz belki otelin parasini veririz ama orada harcamalar olur ufak ufak eksiklerim icin alisverise baslamam gerek.
Daha sonra otel ve köy planimiz var.
Hepsi para yani
Arabayida tam o ara bulursak tırt yani.
Haziran ramazan oruclu oruclu alisveris yapmayi sevmiyorum nisan ve mayisda alisverisi halledicem.
Yani sezonun basi oluyo ama yapicak bisi yok.
Saglikli huzurlu gunlerimiz olsun.
Her gelen gun guzellikleriyle geliyor sukurler olsun.
Canim insAllah sanada sizede nasip olur kuzular buyur gezersiniz.ohh ne güzel yerimizede gez olur mu.bende çok merak ettiğim yerler var ama hem çocuklar küçük hem manyy yok
karadenizi ben çok iyi biliyorum. bir süre orada yaşadım ama uzun zamandır gitmiyorum. aslında bildiğim bir yere gitmek için o kadar para harcamak da pek işime gelmiyor ama eşim çok istiyor.Canim aslinda arabamizla tum sahil sehirlerinden gectik ama o özel guzel yerlerine tek tek gezemedim
Boztepe teleferik
Ayder yaylasi
Sumela
(Uzungole gittim)
Bi kac gormedigim merak ettigim yerleri var batuma kadar gidicek bir tur 1 haftalik
Istiyordum bu yaza nasipmmis
Sizede simdiden iyi tatiller ben onceden planlari seviyorum
Net belli olunca iyi oluyor
ayy inşallah. aslında izinler açık ama ohal nedeniyle yeşil pasaportlu olanlar ha diyince çıkamıyor artık. çalıştığımız kıurumlardan izin almamız gerekiyor. yurt dışına çıkmasında sakınca yoktur diye.M maviduvar1 sizede iyi gezmelr inş. izinler açılır ve gidersiniz ne güzel
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?