Mutsuz evliliklerin çocukları...

Bunu pek heryer de anlatmam ama anlatacagım

Bizim olayımız çok çok farklı

Annemle babamın mutsuz bir evliliği yoktu aslında,
ama babamın omuzlarındaki yük o kadar fazlaydı ki ,
bir de asker olmasının etkisiyle aşırı agresif, dediğim dedik bir adamdı...
Hala da öyle...

Babamın omuzundaki yük ;

Annem erkek kardeşime ( en küçüğümüz) hamileyken preeklemsi nedeniyle yüksek tansiyondan ,
beyin damarı tıkanıyor ve acil doguma alınıyor.
Doktorlar yaşamaz ölecek diyorlar annem için.

İkizim ve ben o zamanlar 4 , ablam 6 yaşında, ortada yeni dogmuş bir bebek
erkek kardeşimi babamın amcasının oglu alıyorlar biz bakarız diyorlar.

Bizlerse orda burda birilerinin yanında kalıyoruz.
Her şeyden habersiziz , bizlere söylenmiyor ama o küçücük yaşımızda aslında her şeyin farkındayız.

Babam arada geliyor bizi annemin yattıgı hastaneye ziyarete götürüyor
(başka bir şehirde)
Hatta bir gün hiç unutmuyorum beni de götür baba diye ne çok aglamıştım ve babam da götürmüştü...

Uzun bir hastane sürecinden sonra annem taburcu ediliyor,
ama sol eli ve sol bacagı artık kullanılamaz durumda.
3 yıl yatıyor annem. Babam altından alıyor, bu arada işe gidiyor(O zamanlar 6 yaşındayız) Yemek, ev temizliği, bizlerin banyosu,
çamaşırı ( ki o zamanlar merdaneli makine var) her şey ama her şey babam da.
(Bunu parantez geçeyim, otomatik çamaşır makinası çıkar çıkmaz babamın ilk aldıgı şeydir.
Kimsenin evinde yokken maaşının 2 katı fiyatına almıştı canım babam ve ne çok sevinmişti)

Bizler çok üzülüyoruz babam çok yoruluyor diyerek bütün ev işini ögrenmeye, annemin altından almaya başlıyoruz.
Küçücük halimizle ayaklarımızın altına tabure koyup bulaşık yıkadıgımızı bilirim.

Babam asla yapın demezdi, biz babamın haline çok üzülür kendimiz yapardık.

Bu arada asker olması nedeniyle şehirler degiştiriyoruz vs.
Akrabalarımızdan bir Allahın kulu da çıkıp da siz ne yapıyorsunuz demiyor...

Babam annemin iyileşmesi için hiç pes etmiyor.
Doktorlardan umudu kesince bitkisel tedaviye başlıyor. Lokman hekim kitapları, İbn-i Sina kitapları vs
aynı zamanda Tarihçidir babam ve çok araştırmacıdır, anneme bitkisel tedeaviler uyguluyor.

Veee 3 yılın sonunda tedavi sonuç veriyor annemin beyin damarları açılıyor, koltuk degneyi ile de olsa yürümeye başlıyor.
Bundan sonra babam artık annemi, bizi her akşam alıp yürüyüşe çıkarıyor.

Aradan zaman geçip annem koltuk degneklerini de atıp bagımsız yürümeye başlayınca babam annemi de alıp ,
yapılacak bir şey yok diyen doktorların yanına gidiyor.
Veee doktorlar inanamıyor, nasıl olur diyorlar.
Babam sizin başaramadıgınızı ben başardım diyor!
Ve anlatıyor neler yaptığını!

Babam! Canım babam! Fedakar babam!
Küçücükken canımız her şeyi istediğinde yapan, sadece hamur işi istemeyin kızım yapamam ,
dışardan alayım diyen babam !

Hakkını nasıl öderiz !
Allah başımızdan eksik etmesin seni!!!

Annem canım annem, çocuklugunuzu yaşayamadınız hiç kızım diyen sürekli aglayan annem!

Bu arada atladım. Erkek kardeşime babamın amcasının oglu ve hanımı 3 yaşına kadar bakıyorlar.
3 yaşından sonra babam onu alıp yanımıza getiriyor. Bir anlamda onu bizler büyütüyoruz...

Offffffffffffffff aglamaktan helak oldum yazarken ,
daha neler var da bu ancak bir kısmı ...
 
annemin arkadaşlarından biri 60 yaşından sonra eşinden boşandı. gençken hem çocuklarını harcadı hem kendini. adam psikopattı kendinden geçip çocukları kemerle falan hırsını alıncaya kadar dövermiş. bi gün küçük oglu kendine ters baktı diye dakikalarca dövmüş böyle bir insan
yaşlanıncaya kadar bunu çektiler yaşlandıktan sonra adam bir de kendini karıya kıza verdi pavyonlarda yedi içti bi sürü borç yaptı. tüm çocuklarını evlendirdikten sonra boşadı kocasını, ama çocuklar babalarından nefret ediyor şuanda. tabi şuanda elden ayaktan düştüğü için çocuklarına muhtaç yaşıyor baba, çünkü karısı da kendini artık istemiyor. şimdi çocuklarına iyilik mi yaptı bu anne? birde bu yaştan sonra babasına bakmak zorunda bıraktırıyor çünkü kendisi istemiyor onu.
 
Benim babam son 7 yılını hasta geçirdi.
Hiç unutmam bi beyin ameliyatı geçirdi.
Ayağına yemeğini götürüyom yediriyom felan.
Bi süre sonra işe başladı.
Üniversteliyim o zamanlar , yaz tatili. SAbah 6 da kalkıyom, işe götürüyom, akşam 7 de gidiyom işten alıyom.
babamdır hastadır evlatlık görevim.
Sona ne oluyor , sen benim için ne yaptın nankör evlat sözleri eşliğinde gözyaşlarımla öbür odaya gidiyorum.
En son bi kere bana vurmaya kalkıştı, elini tuttuğum gibi ittim. ÜZerimde zerre emeği olmayan adam bana vuramaz, söz hakkın yok dedim. Onu dövdüm oldum.
Gene şükrederim. Haram lokma geçirmedi bogazımızdan , hep okuyalım istedi.
Psikologumun dediği bişi var:
O senin babandı. Seni sevmesi gerekirdi. SEvmedi.
Bu ahlaki bir kural. Doğa kanunu değil. Uyup uymamak insanın elindedir.
Baban seni sevmedi diye hayatı mı durduracaksın ?
Hayata devam mı edeceksin ?
Ben devam etmeyi tercih ettim.
Tabi babanın boşluğu dolmaz ama önce ki kadar üzülmüyorum. Gecelerce düşünmüyorum.
Annemlede az önce girdik birbirimize. Obez oldu hala yeme derdinde :) yahu diyoz yapma , yediğimde gözünüz var diyo.
Aslında dize getirmek çok kolay annemi.
Ben evi terk ediyorum dediğim dakka düzelicek 3-5 ay , ama sıkıntılıyım ya rahat kadın :)
minnak her akşam eve gelmek zorunda
 
Aradaki 10 larca yılı atlayıp sona gelcem...(Aradaki kısımları aklıma geldikçe anlatırım)
Babamın gece hayatına ve Türkiye de o dönem hiç bitmeyen krizlere dayanamayan ekonomimiz gümledi...Babam tamda ben üniv. kazanmışken iflas etti...Ablam evlenip sözde kendini kurtarmıştı...Onun hayatı da bir başka örnek olarak devam etti...Biz abim annem babam hep beraber İstanbul' a taşındık..Ablam memlekette kaldı..1 yıl çalışıp para biriktirdikten sonra üniv. sınavına tekrar girdim ve iyide bir bölüm kazandım..Kredi ve burs da buldum..Tam hayat düzene giriyor diye düşünmeye başladım..Babamın parası bitince eve pek bi bağlı pek sevimli olmuştu...Ama...

Olabilecek en büyük felaketlerden biri geldi başımıza ...Annem 42 yaşında trafik kazası sonucu vefat etti.......... Onun üstüne babam 15 yıl hiç evlenmeden hiç bir bayanla görüşmeden kendini cezalandıra cezalandıra yaşadı.......Sonra onu da kaybettik...Hayat bu mudur..2 kişinin mutsuzluğu koca bir ailenin mutsuzluk ve hayal kırıklıkları.....Bu kadar kısa işte...Değermiydi acaba?
 

Babanın ellerinden öpüyorum ..Saygılarımla....Helal olsun...........Benide ağlattınız ya...........
 
Annem bize dua ederken hep "Allah kadir kıymet bilenlere düşürsün" derdi..Bazen kendi ailen bile olsa senin kadrini kıymetini bilemez...Büyüdükçe bu duanın manasını daha iyi anlıyorum..Ama emin ol çok dindar biri olmasamda biliyorum ki yaptıklarının takdirini bu dünyada olmazsa ötekinde muhakkak alacaksın..Yani ben öyle umuyorum..Yoksa çok daha manasız olurdu hayat...
Tabiki her koşulda hayata devam edeceksin..."En kötü yaşamak ölümden iyidir,çünkü yaşadıkça umudun var" Mücadeleyi bırakmak yok....
 

Umudum canlı ..
İşime 4 elle sarılmaya başlıcam , feci planlarım var ..
Annemde bize , evlatlarınız size böyle yapsında görün der.
Bende senin gibi olacaksam yapsınlar derim.
Annemin psikiyatr demişti ki : Annen tarzında kadınlar kocaları ölünce bocalama dönemine girerler, çünkü artık güçlü olmaları için bir sebep yoktur. Kendilerini salarlar ve baskılanmış kişilikleri gün yüzüne çıkar.
Çokta haklıydı adam.
 
kızlar bende anlatim belki benimki nankörlük olcak ama.....annemle babam boşandıgında ben 5. sınıfa gidiyodum bi küçüm beşinci sınıfa gidiyodu bi küçüğüde 1 yaşındaydı babam annemi taaaa ben hayatta yokken aldatmaya başlamış ve sonra dünyaya ben gelmişim :) yani aslında annem babamın gerçek yüzünü ben yokken görmüş ama dünyada yiycek ekmeğim varmış:) tabi dünyada ben varken aldatmalar barışmöalar hala devam ediyomuş sonra 4 sene sonra kızkardeşim olmuş annem bu adamın yüzünü bildiği halde kardeşimide dünyaya getirmiş:) ve ve ve en son finalide üçüncü çocukla benden 10 yıl sonra yapmış tabi bu arada aldatmaların bini bin para ama özürler dilenir annem affeder fırt bi çocuk:) gerçek bu
bu olaylardan sonra benim aklım kesiyodu hatta ben üçüncü çocugun olmasın olmasını yanbi en küçük kardeşmin olmasını hiç işstememiştim o minicik aklımla anne yapma o olursa çok kalabalık oluruz gidemeyiz demiştim....:) canımdır en küçük kardeşim ama olmasaydı tanımıycaktık sonuçta ve boşanmalarından dört ay önce annem dördüncü çocuk diyo gelde çıldırma yahu bu adam seni hala aldatıyo napıyosun sen anne nolur yapma etme size bi kardeş daha gelcek yavrularım flan diyo kadın annemde bi devlet dairesinde memur yani bide çalışan bi bayan!!!!! (bu formda senam adlı bi arkadaşa bu yüzden çok kızmıştım çünkü bu hataları başka birilerinin yapmasına artık tahammül edemiyorum)
derken derken babamın son macerası kadın bu sefer yaman çıktı babam boşanmaya kalktı annem istemedi sonra babam annemi gece uyurken gazla zehirlemeye kalktı evet biim odamızın kapısının altına tıkamış elbise havlu kapının deliğinide tıkamış penceremizde açmış bi güzel yatak odasının kapısıda sonuna kadar dayalı gaz içeri girsin diye !!!!!kendide balkonu açmış mutfakta karanlıkta camın önünde oturuyomuş üst komsu gelmiş gaz kokusu gelio sizden die ............!!!! şunuda sölemeden geçemicem babam bu olaylardan önce evine sahip çıkardı yani bizim boğazımızdan aslaaa kısmazdı hatta arada bi severdi bile gezmeye götürürdü piknikler desen her hafta sonu piknikteydik sadece kıyafete ve eve mobilya alınmasına çok çok çok kızardı minderde oturmamızı falan isterdi öle bi kafaydı onunkide:) derken annem ölmedi bi gece silahını çıkarmış annemin kafasına dayamış boşan benden diye annem ertesi gün topladı bizi çıktık o evden bidahada asla dönmedik o eve ............. annanemlere geldik 3 ay ev tutana kadar annemin tayin işlemleri falan olana kadar köyde kaldık zordu mırın kırın etmeler söylenmeler falan filan
evdeki tüm eşyayı aldı annem boşanırken amaaaaaaaa evde eşya yoktuki evde 16 yıllık dökülen eski püskü eşyalar vardı nese topladı hepsini yarını çöpe attık çünkü kırıktı çogu biz kalan kısmıyla idare ettik sonra yavaş yavaş evimize eşyada aldık okula giderken çogu zman harçlıksız giderdim yada param simit almaya yetmezdi ama sölemezdim anneme:) sonra orta okuldayken allahım bana bişeler oldu dünyadaki tüm erkekler benim olsun istiodum o çocuk aklımla o erkeklerin hepsini dövmek sövmek oyuncak yapıp fırlatmak istiodum içimde nefret vardı hep sadece biraz sevgilerini istiodum bana biraz ilgi gösterenin yanında bitiodum istediğim ilgiyi aldıktan sonra onu öldürmek istiodum üniye gelene kadar devam etti bu böle yani bu sevgili olim bişeler yaşım anlamında diil yanlış anlamayın sadece biraz ilgiydi istediğim bu!!!!!sonra ölsünler!!!!
annemle ayrı eve çıktık evet ama hayat daha başka bi çekilmez olmuştu benim için çünkü evde yine huzurum yoktu annemin işten gelmesini istemezdim hep işte yaşasaydı yada ben okuldayken o evde olsaydı çünkü gelirdi evde bağırmaya başlardı bu neden burda bu neden böle bu neden şöle ben napcam sizle evet biraz nankörlük ediorum ama boşandıktan sonrada mutlu omadım ben HA ŞUNU SÖLİM EGER BOŞANMASALARDI HERŞEY DAHADA BETER OLURDU BU DURUM KÖTÜNÜN İYİSİ DİYELİM :)
sonra orta sona gidiyodum bi gece yine evde krizler çıkmış bağırmalar çağırmalar çünkü annem her istediğini bağırarak yaptırmaya alışmıştı stresini öle atıodu belkide söz verdim kendime bu evden kurtulcam bi gün diye ve o gün yakın olan en kısa zman olcak orta okulda lisayi ağrıda okumaya karar verdim ama kazanamadım lise bitti üniye geldi sıra gitcektim bi yerlere neresi olursa olsun seçebildiğim en en en en en en en uzak yeri seçtim kars:) biraz fazla uzak oldu ama gittim okudum sonra geçiş yaptım en en en en en uzak ama daha güzel bi yeri antalya:) okudum mesleğimi aldım elime ailem orta karadenizde oturuo :) kpss yi kazandım tercih yaptım seçebileceğim en en en en en uzak başka bi yer tekirdağ yı seçtim benim için gideceğim şehirin kriteri uzak olmasıydı:)olduda şimdi kızkardeşim ünide oda seçebilceği en en en en en uzak yeri seçti aydında okuyo şimdi annemle aramız kötümü asla diil bizi o adamın elinden kurtardı önce kendini kurtardı tabi ama ben boşandıktan sonrada normal bi aile sıcaklığı hiç biyerde bulamadım takiiii evlenen kadar az daha yanlış bi seçim yapcakken eşim çıktı önüme ve eşimin sesi aynı babama benziyo hele telefonda o yüzden eşimle telde konuşmayı pek sevmem bunu ona hiç sölemedim hiç bi zman haberide olmıcak onun haricinde o adamla en ufak benzerliği yok ama sesini telde duymak ve o adamla olan ufacık benzerlik bile beni çıldırtmaya yetiyo
babamla o kadar uzun zmandır konuşmuyoruzki benim evlendiğimi hamile oldugumu tayinimin çıktıgını bilmiyo bile hakkım varsa üstünde asla helal etmiyorum
ona nemi oldu hemen sölim:) o kadınla evlendi biz 3 kız kardeşiz bizden hep utandı ama erkek çocugu oldu spastik özürlü hala onunla ugrasır durur hastaneler şudur budur dahada beter olsun ama ne olcaksa kendine olsun diy dua ederim
ve çocugum olursa ona öğreticeğim ilk şey yavaş sesle konuşmasını öğretmek olcak bağırmamak!!!!!!!! ben senin için şunu yaptım bunu yaptım dememek çünkü bi insan ne yaparsa önce kendi için yapar!!!! ve inşallah eşim çocugumuzu büyütürken hep yanımda olur birbirimize sevgi dolu gözlerle bakarken yavrumuzu sıcak bi yuvada büyütürüz... en çok istediğim şey bu hayatta ve 2. çocukmu allah olmayana versin hep derdim tek çocuk en iyisi diye hayatta herşey olabilri çünkü:) ay gece gece hem ağıyorum hem yazıyorum ne çok şey varmış içimde:) hepinize i geceler:)
 

Bende bunu hiç anlamam işte...Çocuklar annelerine ne yapabilir ki ? Hem bu kadar kötü davranıyorsa çocuğun sana bunun nedeni onu eğiten ailemidir yoksa çocukmudur? Her ne nedenle olursa olsun insan kötü bildiği şeyi çocuğu için isteyebilirmi?
Hadi bizden bir önceki nesil psikolojiden bir haber eğitim eksikliği olan bir nesildi..Ama bakıyorum da forumda ve çevremde değişen pek de bişey yok açıkçası....
 
Arkadaşlar benim amacım sizlerin dikkatini belli bir konuya çekmekti..Farkındaysanız çoğumuzun içinde arayış içinde küçük kırılgan bir çocuk var....Emin olun biz bayanlar bunları burada olmasa bile arkadaş dost ortamında konuşup bir nebze rahatlıyoruz..Ama erkekler bu konuda daha zor durumda..

Çoğumuzun abisi,eşi v.s de bizle aynı ortamlarda büyüdü....Ama onların üstlendiği rol daha farklı..Sert olmalılar..Ağlamamaları lazım...Şikayet etmemeli ve muhakkak bir aile geçindirecek kadar kazanabilmeliler...Kadınlar ana kuzusu olabilir..Ama bir erkek olursa bu ayıptır zaafiyettir...Oysa çocukluğunda anneyle beraber ne tür sıkıntılar yaşadı bilemeyiz...Bence çok acımasız davranıyoruz bu konuda eşlerimize....

Oysa biz kadınlar öylemiyiz...İlgi gösterilmesi gereken , nazik bir çiçeğiz hepimiz


Çevremde ve forumda gördüğüm kadarıyla sorunlu evliliklerin büyük bir kısmı hamilelik ve doğum sonrası dönemde sıkıntı yaşamaya başlıyor ve bunlarında büyük bir kısmı boşanmayla sonuçlanıyor... Bana göre bu bir zincir..Bu zinciri kırabilen mutlu mutlu yaşayıp gidiyo...Kıramıyansa ya ömür boyu bekar kalıyor yada sorunlu bir evlilikten bir diğerine yada yanlızlığa doğru koşuyor...

Bunları düşünerek herkesin kendini bir kez daha sorgulaması lazım....
 
Üstte anlatıklarıma tekrar dönecek olursak bana göre evlilikte,ilişkilerde yaşadığımız sorunların nedenlerini bir kaç maddeyle şöyle sunabilirim..

1- Ailede yaşadıklarımız erişkin dönemde yaşadıklarımızı baştan sona etkiliyor..Mesela babası aldatan bir kadın kocasının da mutlaka bunu yapacağını sanıyor..Dile getirmese de hep tetikte kalıyor..Bu stresin evliliğe ve birlikteliklere etkisi de malum..

2- Türkiye'de biz kadınlar hamileliği hastalıkla özdeşleştiriyoruz..Sözüm gerçekten zor hamilelik geçirenlere değil...Ama çoğumuz hamile kaldığımızı öğrendiğimiz ilk andan itibaren ilgiye sevgiye gömülmesi gereken koruma altında olması gereken zayıf insanlara dönüşüyoruz birden..Annelik endişeleri ve vücdumuzdaki değişikliklerde üzerine eklenince biraz da çekilmez oluyoruz herhalde..
Tabi bu arada hiçbirimiz eşlerimiz in de baba olmakla ilgili kaygıları oluyor..Eşimin hamile olduğumu öğrendiğindeki ilk tepkisi "ama evimiz bile yok,ben geçindirebilecekmiyim sizi,iyi bir baba olabilecekmiyim" olmuştu..Engelli bir abim olduğunu söylemiştim daha önce eşimin de teyzesi aynı durumda..Oğluma hamile olduğum dönem boyunca en büyük kabuslarımızdan biriydi..Eşimin rüylarına giriyordu sürekli..
Eşimle iyi bir evliliğim olduğunu daha önce de söylemiştim... Sanırım bunun arkasındaki neden birbirimize korkularımızı duygularımızı rahatça anlatabilmemiz ve anlattıklarımızla birbirimize destek olabilmemiz...

3-Toplumuzda hala değişmeyen kurallar var.. Erkek evin geçimini en iyi şekilde sağlamakla yükümlüdür...Yok öyle bir şey..Bence her insan kendi ayakları üzerinde durmak zorundadır...Çocuklarımıza özellikle kızlarımıza yapabileceğimiz en büyük iyilik onları geçerli bir meslek sahibi yapacak şekilde eğitmektir...Zaten kendi hayatını kurtaran hiçbir kadın hayatta zorlanmaz...Özgüveni tam olur..
Bir kaç yıl önce o dönem 38 yaşında olan kayınbiraderimle bir kızı tanıştırmak için aracı olmuştum...Kızın ve ailesinin "ilk sorusu evi varmı ?" olmuştu..Hayır dediğimde " aa bu yaşa gelmiş bir ev alamamışmı?" demişerdi
Oysa kız da aynı yaştaydı..Ve üniv. mezunu çalışan bir bayandı..Arabası bile yoktu Gelirleri de 3 aşağı 5 yukarı aynıydı..Bende kızınız neden bu yaşa gelip de bir mal sahibi olamamış diyerek mekanı terk etmiştim
Neyse yani sonuçta eğitim almış olsa da çalışmayan çok arkadaşımız var..İşin kötü yanı bu durumdan en çok da onlar rahatsız...Bu rahatsızlık ta eve ve ev halkına çeşitli boyutlarda yansıyor...

4- Hala psikoloğa yada psikyatriste gitmek delilikle özdeşleştiriliyor..Psikyatri ilaçlarıysa insanı uyuşturan hislerini yok eden pis şeyler sanılıyor...Sonra ne oluyor hep beraber görüyoruz..Çok güzel başlayan birliktelikler bir faciaya dönüşüyor..Mutsuz çocuklar ve sorunlu bir toplum haline geliyoruz hep beraber...

İlk etapta aklıma gelenler bunlar Eklemek isteyenler bu listeye eklesin...Önce nedenleri sıralıyalım sonrada çözümlere bakalım hep beraber
 
benim babam iyi bi babaydı, ama iyi bi eş değildi, bırakın ailesine köylüsü olan birine bile bi laf söyle hadi, annemi bu yüzden çok yıprattı, bide hiç saygı duymadı sen anlamazsın sen bilmezsin diye kenara ittiği kadının sözüne gelirdi herşeyin sonunda, ne içkisi ne akşam dışarı çıkması vardı sigara bile içmez, diyelim işi uzadı geç mi gelecek, dışarda yemezdi parası yokmuş gibi, sizinle yemek istiyorum derdi, öyle bi adamdı ama evlilikleri beş para etmez bu yüzdendir ki ben hiç evlenmicem sanırdım, eşimle 17 yaşında tanıştık, o yaşta zaten evlenemeyeceğimiz için ilk bi kaç sene rahattım, sonra onun okulu bitti, işe girdi,benim okulum bitti, o askere gitti, ben işe girdim derken 9 sene geçti, önümüzde engel kalmadı ama ne zaman evlilik dese ben kavga çıkartıyodum, annem halimi gördü evlenmiceksen oyalama çocuğu dedi, ya bismillah diyip evlendim, ama o 9 senede bi insanı nasıl ne derece ne kadar ölçebilirseniz hepsini yaptım,eşime hep derim ki ben yeni evli değilim ben 28 yıl+4 aylık evliyim bana göre davran sabrımı zorlama beni sınama, ne istediğimi bilmediğim zamanlarda bile ne istemediğimi çok iyi biliyorum
umarım eşim değişmez ve ben güzel çocuklar yetiştiririm
 
benim de tam tersi babam adam gibi adamdı, öz annem ise tam bir vurdumduymaz, gerçi babaannemler onu istememeişler, babam seviyorum diye bırakmamış ve istenmeyen alman gelinle evlenmiş, bizler dünyaya gelmişiz....sonra biyolojik annem babamı terk etmiş(sebebini yazmak istemiyorum ama tamamen egoist bir kadın yani)ben daha 2 yaşındaymışım, ben ama hatırlamıyorum ...
babam terkrar evlenmiş , ama bu sefer ailesinin istediği gibi bir Türk kızıyla...
allah razı olsun üvey annem bize "üveyannelik" hiç yapmadı hatta ben onu belli bir yaşa kadar gerçek annem sanıyordum ...şimdi allah var kadın yemedi yedirdi giymedi giydirdi...

sonra biyolojik annemi aradım buldum, konuştum yüzleştim....ablam dedi boşver değmez ama dinlemedim çünkü onu tanımayan birtek ben vardım...
istiyordum ki bana sarılsın af dilesin, ne kadar üzgün olduğunu belirtsin, çırpındığını görmek istiyordum, gözlerindeki o anne sevgisini görmek isitiyordum... ben zaten onu affetmeye hazırdım....

ben, bana sarılacağını, benden özür dileyeceğini sanarken o "erkek arkadaşıyla" (!) beni karşıladı, çocukları da olmuş .....evi var güzel varlıklı belli....
bir soğuk merhaba, bir iki neden bırakmak zorunda olduğuna dair özet geçti, bu kadar.....gittiğime pişman oldum keşke gitmeseydim de hiç tanımasaydım onu zira önceden annemin iyi biri olduğunu hayal ederdim....herşeye rağmen beni sevdiğini düşünürdüm....
sonra özgüvenim diplere düştü çünkü kendimi değersiz ,istenmeyen annesinin bile atıp gittiği çocuk olarak görüyordum.....

kahrolmadım ama iyi ki de babam bizi bu kadına bırakmamış dedim.....
ona daha bağlandım ve böylesine bir babam olduğu için gurur duyuyorum, biyolojik olmasa da beni yetiştiren büyüten sevgisini eksik etmeyen anneme de ne kadar teşekkür etsem az.....
eşim ile aram çok iyi, çok aşık olarak evlendik ama başta benim durumumu öğrenen ailesi istemedi "bu kızdan ne hayır gelir "demişler, bu yüzden hep kendimi baskı altında hissettim......
sonra tabi depresyon vb psikolojik hastalıklarla boğuştum .......
allaha şükür şuan çok iyiyim, oğlumu eşimi çok seviyorum onlar benim herşeyim, onlarda olmasa kendimi çok yanlız hissediyorum, onlara birşey olacak diye korkuyorum aynı zamanda da ölmekten.....
ölürsem oğlum ne olur, kimler bakar, başına ne işler gelir diye çok endişeleniyorum....rüyalarıma bile giriyor ......

dışardan bakanlar " sarışın güzel bir kız, yakışıklı bir kocası var birde sağlıklı zeki oğlu, iş güçte yerinde daha ne istiyor da bu kız, allahtan belasını mı?! diyenler de oluyor .......
bende dışardan zaten olabildiğince neşeli görünmeye çalışıyorum güçlü olmaya çalışıyorum çünkü dost vaar düşman var diyorlar... ben de rolümü yapmaya çalışıyorum ama gel gör ki içim yaralarla dolu......
kanıyor, kanıyor ...ve birgün beni öldürmesinden korkuyorum.....
 
Son düzenleme:
Pencerenin öteki tarafını anlatayım ben de size. Mutsuz cocukların hayatına giren kadınlar/erkekler....

Mutsuz bir evliliğin ürünü olan, sağda solda ezilerek büyümüş, sürekli başkalarıyla kıyaslanmış, üvey annesinin oğlu ile mücadele halinde gençliğe adım atan bir adamla evliydim ben.

-Beni hep kendine rakip olarak gördü. Bazen bilerek kelimelerin anlamlarını yanlış söylerdim ve ondan düzeltmesini beklerdim o kadar mutlu olurdu ki... Ben mükemmeldim ve o beni ezebiliyordu(?)
-Çok içine kapanıktı, aklından geçenler için fikir yürüttüğümde kıyameti koparırdı; "sen benim yerime nasıl karar verebilirsin" diye.
-Kendi halinde 10 100 1000 yıl yaşabilirdi, kendi kendine yetmeyi öğrenmişti. Ben mutsuzluktan kıvranırken o içerde kendini tedavi edip hiçbir şey yokmuş gibi davranırdı.
-Her tartışmada suçlu ya da suçsuz ilan etmek isterdi. Ona göre her suçun bir sahibi olmalıydı.
-Sinirlendiği zaman gözü hiçbir şey görmezdi, bana zarar vermezdi ama belki alttan almasam ağzımla burnumun yerini değiştirirdi.
-Huzursuzluğa asla tahammülü yoktu ama huzuru sağlamak için yapılan hataları hasır altı etmekte hiçbir beyis görmezdi. Ona göre sarılıp barışınca herşey unutulmalıydı.
-Aile kavramından bihaberdi. Misafir ağırlamayı bile bilmezdi. Büyüklere duyulan saygı=sessizlikti ona göre. Kimseden birşey isteyemez, hakkını aramayı bilmez asla ama asla sesini cıkarmaz iyi polisi oynardı.
-Şiddetin, aldatmanın, işsizliğin normal olduğunu düşünürdü. Bütün sülalesi böyleydi cünkü, normalleştirmişler bütün iğrenclikleri.

Ama karşındakine Allah her zaman peygamber sabrı vermiyor. Taş olsa çatlar. Kötü davranışlarla büyüyen cocuklar iyi örneklerle karşılaştıklarında onu almak da istemiyorlar; işlerine gelmiyor cünkü.

Önemli olan iyi bir ailede büyümek değil bence; iyi bir anne/baba (ayrı da olabilir) ile büyümek.
 
Aşmak için ne yapmalıyız sorusunun cevabı: İlk geceden hamile kalmamalıyız. Kocamızı iyice tanımadan çocuk yapmamalıyız. Adam ne olduğunu gösterince yaş gençken boşanmalı kendi ayaklarımızın üzerinde durmalıyız. Çalışan bir kadınsak öylesi bir adama katlanmamalıyız.

Her anne-baba çocuklar için birlikte kalma yolunu seçer. Ben bunu hiç anlamış değilim. Anne babanın sürekli kavga ettiği bir ortamda olan en çok çocuklara oluyor. Ben sizin anlaşamamanızı çekmek zorunda mıyım? Anlaşamıyorsanız neden medeni insanlar gibi boşanmıyorsunuz?
Çocuklar etkilenmesin diye boşanmıyorsunuz, ama o çocuklar aslında sizin gürültü patırtınızdan, saygısızlığınızdan o kadar çok yara alıyor ki, hatta bu ailelerden evliliğe inanmayan ya da evlense de evliliği hır gür olarak niteleyen insanlar çıkabiliyor..
Boşanılsa tamam bir kaç ay üzülür çocuk belki ama sonra alışacaktır bu duruma, ama kavga ile büyüdüğü bir ortamda her gün her gün aynı manzara...

Hele bir de şiddetin olduğu evlerde durum daha vahim, annesinin babasından dayak yediğini gören çocuk üstüne bir de annesine koşup sarıldı diye babası tarafından bir tokat da ona atıldığını düşünsenize?? Daha siz hangi akla hizmet bu adamla birliktesiniz? O çocuğun nesini koruyorsunuz bu adamla birlikte olarak?

Öyle insanlar tanıyorum ki, aç kalayım açıkta kalayım ama yeter bunların her akşamki kavgasına tanık olmayayım diyecek hadde gelmişlerdir.

Kesinlikle şiddetli geçimsizliğin olduğu evlerde boşanmakla çocuğunuzun hayatını kurtarırsınız.
 
hatshe senin anlattıkların anne olmanın doğurmakla olmadığının ispatı ..
Allah huzurlu bi yaşam nasip etsin.
 
Babanın ellerinden öpüyorum ..Saygılarımla....Helal olsun...........Benide ağlattınız ya...........

Cok tesekkurler

Her zaman soylerim babam cennetlik adamdir

Mesajima yine gozum ilisti
goz yaslarimi yine tutamadim

Kac erkek katlanir ki buna?
cogu birakiyor cocuklari yurda verip yeni hayat kuruyor!

Simdi hepimiz okuduk evlendik coluk cocuga karistik bir yerlere dagildik
Ama babam hala annemin yaninda hala onca seyine yardim ediyor...
 
Mutsuz bir evlilik değildi ama sonu da olmayan bir evlilikti benimki. Ama eşim, mutsuz kavga gürültü içinde 13 sene geçirmişti. Sonrası yurtlarda... Kendi çabalamıştı hep tutunabilmek için. Basit işlerde uğraşmış 3 kuruş 5 kuruş için. Tanıştığımızda farkında olamadım bunların. Yada çok önemsemedim. Ne zaman evlendik bir evin içinde yaşamaya başladık o zaman kıyaslamalar başladı bende. Eşim aile kavramını bilmiyordu. Kalabalık bir aile ortamına girildiğinde sadece izliyordu bizi. Belki de içinde ki kırıklıkları biraz daha arttırıyordu bu. Bir gün çok bunaldığımda annemin kollarında annemin bilmiyor o annesi ile babasından sevgi, ilgi görmemiş nasıl davranması gerektiğini bilmiyor ona çok görme cümleleri ile kendime geldim ve o gün onu adam edebileceğimi düşündüm. Çok anlattım, çok çaba sarfettim. Her dediğini, her istediğini yaptım. 1 yıl boyunca çalışsa alamayacağı şeyleri koydum önüne ki değer verildiğini anlasın diye. Ama n'oldu. Olmuyor oğluna babalık yapamadı. Bir evin sorumluluğu ona ağır verdi. Evet belki 1-2 gün düzeldi herşey ama sonrasını toplamak hep bana kaldı. Bunaldım, yıprandım. Bende anneyim. Ve bende boşanmak üzereyim. Allah biliyor ya çok zorlanıyorum, acı çekiyorum kendim ve oğlum için. Ama oğlum benim sevgimle büyüyecek. Ona kimsenin veremeyeceği sevgiyi vereceğim. İmkanları, eğitimi en üst düzeyde olacak. Bunun için elimden gelenin fazlasını yapacağım. Ve inşallah oğlum ilerde iyi bir evlat, eş olacak.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…