Kendi annesi kucuk yasta vefat ettigi icin sorumsuz babasi tarafindan kucucuk yasinda bir buyuk sehirde akrabalarina terkedildigi icin 13 yasinda buyumek zorunda kalan bir erkek cocuk ve ayni buyuk sehirde yatili okudugu halde anne kuzulugundan kurtulamamis bir kiz cocugun evladiyim ben de.Birisi becerikli ama agresif, digeri sakin ama yetiskinlikten epeyce uzak iki insandilar. Surekli kavga gurultu olan klasik bir ev...Bir kac arkadas tespitleri yapmis zaten.
Tespit insani olursunuz, cunku surekli birseyleri anlamaya,yorumlamaya,hakliyi haksizi ayirt etmeye,anne babaniz arasinda hakemlik yapmaya calismakla gecer cocuklugunuz.Buyudugunuzde de agresif, sert hatun, guclu bir kadin olursunuz. Surekli dunyayla kavga edersiniz, insanlarin hatalari, dunyanin carpikliklari sizi yildidir, nasil bas edeceginizi bilemez, ofke nobetleri gecirir, surekli herseyden kaygi duyarsiniz.
Mukemmel olmak icin cabalarsiniz cunku kavganin gurultunun bir sebebi de siz olmak istemezsiniz.Annenizin yaptigi hatalarin surekli farkinda olursunuz ki babaniz ayni sebepten size de kizamasin.Sizin yuzunuzden evde ariza cikmasin. Universiteyi ailenizle ayni sehirde bile okusaniz evde durmamanin yollarini arar, birlikte eve cikilabilecek arkadaslar arar, kohne, bakimsiz, isinmayan ogrenci evlerinde huzurunuzla kalir, ailenizin cok konforlu evine mecburiyetten ayda 1 ugrarsiniz.
Buyudugunuzde baktiginiz cocukluk fotograflarinizda kendinizi hep asik suratli , catik kasli gorursunuz.O mutsuz cocuga acirsiniz.O mutsuz cocugu alip konusmak, dinlemek, cocuk ruhunu biraz tamir etmek, gelecekte ona basina gelecekleri anlatmak, yuzunu guldurmek istersiniz.
Hani bir arkadas demis ya hamile oldugumuzda cogumuz hasta moduna geciyor ekstra ilgi bekliyoruz diye, iste siz o moda hic gecmezsiniz, cunku siz sevgi, sefkat ne zaman beklenir, nasil nazlandirilan bir cocuk olunur hic bilmediniz ki, hasta olmaniz bile kavga sebebi oldugu icin hep ben iyiyimcilik oynadiniz, 8 aylik hamileyken bile hep iyisinizdir o yuzden.
Yine bir arkadas demisti, benim de yillar once yaptigim kisisel tespitimdir. Birseylerin nasil yapilmamasi gerektigini bilirsiniz de nasil yapilmasi gerektigini hic bilmezsiniz. Kendi evliliginizde ayni seyleri yasamamak icin cabalarken bi taraftan da kendi cocugunuza aynilarini yasatmaktan korktugunuzdan uzun zaman cocuk dusunmezsiniz. Kendiliginden geliveren bir evlatcik oldugunda da onun dogduktan sonra ne usumesinden, ne hastalanmasindan korkarsiniz, mutsuz olmasindan korktugunuz kadar.
Benim annemde cok bahtsızmış. 15 günlük gelinken babaannem ve dedem felç geçirmiş. Tam 18 yıl onlara baktı. Altından aldı, banyolarını yaptırdı yemeklerini yedirdi. Babam tipik memur :) Sevgisini göstermeyi bilmezdi ama elleri hep üzerimizdeydi.
Annem babama, hayata, hastalara olan bütün hırsını benden cıkarırdı :) Az dayak yemedim o terlikle :) Koca kavanoz kırmızı biberi doldururdu ağzıma cok konuşuyorum diye :) Tüm bunlara rağmen mutluydum.
psikopatlığım ordan diyorsun =))
Ne psikopatlığımı gördün :) Asabiyetim ve tahammülsüzlüğüm ordan evet :) Bir de ben her istediğimi bağırarak elde ederimOndandır kelimelerimin yüksek sesli olması
gerçek mutluluk ne demek bilmiyorum, birgün öğrenir miyim onuda bilmiyorumYuva huzurlu ve mutluysa kutsaldır.
Çocuk anne ve baba mutluysa mutludur.
Çocuk için hiçbişeye katlanmayın.
Zira boşanmış anne babanın çocukları, sorunlu aileden daha mutlular emin olun.
Keşke boşansalardı.
Hayatımın 19 yılının içine annemle babam beraber etti.
Kalan 9 yılınıada annem tek başına.
toplasan toplasan 5 yıl biraz huzur görmüşümdür.
ben asabi sert bi hatunum.
mutsuzum , gerçek mutluluk ne demek bilmiyorum, birgün öğrenir miyim onuda bilmiyorum.
Vay be herkes dertli bu konuda desenize...
Bizimde kavgalı ortamlarda büyüdüğümüz oldu. Babam ben 18 imdeyken bavulunu alıp evi terketti, ben babama aşıktım hala da çok düşkünüm, anneme dedim bırak gitsin kavgalarınızı daha duymak istemiyoruz, kardeşim o dönem annemin ağlamaları yüzünden babama düşman kesilmişti, halbuki bizim babamız ilgiliydi bizimle, içmezdi, dövmezdi, kahveye arada bir giderdi, iş dışında hep bizimleydi. Ama annemle anlaşamazlardı babamın ailesi idi genelde kavga sebebi. Terkedişi de bu yüzden oldu.
Biz ayrılmalarını kaldıracak yaşta olmamıza rağmen, annem hüngür hüngür ağladı kocamı seviyorum diye, annemin babama olan sevgisini ilk duyuşumdu, halbuki görücü usulü ile çocuk yaşta evlendirilmiş babamla. Yıllardır memlekete taşınmanın lafını bile etmeyen annem oraya taşınmaya bile razı oldu. Sonra barıştılar... Dedem ve babaannemin -ikisini de çok severim- onların ölümünden sonra artık pek kavga etmiyorlar, yine didişiyorlar ama pek sesler yükselmiyor karşılıklı küsüşmeler yaşanıyor sonra her şey unutuluyor...
Ben kimseyi suçlamıyorum, kimseye de sevgim azalmadı. Kavgalara sebep olan babaannem ve dedemi de sevdim, annem ve babamı da sevdim her zaman. Annem dominant bir kadın, klasik çile çeken Türk kadınları gibi değil, kontrol hep onda olsun ister, babamı kumanda eder. Kavgaların en baş sebebi belki de buydu. Bende malesef öyleyim. Günün birinde eşim yeter sıkıldım derse bizim ayrılma sebebimizde bu olur. Annem kadar sivri olmamaya dikkat etmeye çalışıyorum ama ben böyleyim,.
Tespit demiş yukarıda bir arkadaş benimde yıllarım bununla geçti hayatımda hep kim haklı kim haksız yanlış mıydı doğru muydu diye tartar oldum. Hakem oldum yeri geldi anneme püskürdüm babamı üzüyorsun diye, yeri geldi babama yüklendim. Bizim hayatımızda başka büyük sorunlar olmadığından karakter çatışması, iletişim bozukluğu, fikir anlaşmazlığı gibi nedenlerdir diye düşündüm.
Şimdi kavga etseler annem yakınsa hiç bir şey söylemiyorum sadece dinliyorum, boşveriyorum. Bunun yükünü sırtlanacak değilim, hakem olmak zorunda da değilim. Ben kavga etsem gidip oğluma yakınmam gider bir arkadaşıma yakınırım. O şahit olmasın isterim...
Ben mutlu evlilik ideal evlilik olduğuna pek inanmıyorum. Yani olsa bile yıllar sürmüyor. Aykırı gelebilir ama evlilik kurumu insana uymuyor bence. İnsan sürekli değişen gelişen bir varlık, evlilik iki kişilik. Sen değişince karşındaki de etkileniyor. Ya tepki gösteriyor ya da o da değişime ayak uyduruyor.
eşimle ilk tanıştığımız dönemde nasıl bir eş hayal ediyorsun dedi..hayalim yok ama nasıl bir eş istemediğimi çok iyi biliyorum dedim..babam gibi olmasın..tek istediğim buydu..başka da hayalim yoktu.
ve çocuklarımız doğduğu gün eşimi yanıma çağırdım çünkü hayati riskim vardı;eğer ölürsem sakın ama sakın onlara sadece baba olma..aynı zamanda arkadaş ol,dert ortağı ol dedim..evde sadece bir erkek figürü olmasın dedim..onları her öptüğünde bir kezde benim için öp,hep iki kez sarıl onlara dedim..ve asla babam gibi olma,onları yaşarken babasız bırakma dedim..
ve çok şükür çocuklarım çok şanslı..
Kadesa yaa
Bugün beni her biriniz ağlatıp durdunuz...
Nasıl bir eş istediğimi değil de nasıl bir eş istemediğimi çok iyi biliyorum, babam gibi olmasın. Aynı cümleleri kurmuşuz aynı soruya...
Mutlu muyduk mutsuz muyduk, Hiç bilmiyorum inanır mısınız..?
Babam sürekli küfür eden evde bagırışmalarından ürktüğümüz sinirlendiğinde vuran,kıran,döken bir babaydı..
Annemi 3 ya da 4 defa dövmüşlüğüne şahit oldum..Üç kız kardeştik o zaman üçümüzün gözünde aynı korku ve ağzımızda aynı kelam ''Baba ne olur yapma,vurma anneme ! ''
Annem ise ağlardı..Sadece vurdugu zaman attığı tokadın seslerini duyardık..Şrankk ! Suratımıza inmişcesine patları o tokad yüreklerimize.
Evin en büyüğü bendim ve en çok da ben dayak yedim,örselendim..Babamın küfürleri iğrenç ötesiydi..Annem durmadan kendi ailesine karşı babam tarafından küfür yiyen bir kadındı...
Defalarca halalarım,babaannem,dedem ben ya da kardeşlerim dayak yerken önümüze geçip babamın yumruklarından nemalanmışlardır..Hatta halam babamın vurduğu yeri acıdıgında bizim ufak bedenlerimizin o dayaga karşı nasıl dayandıgını sorgulayıp ağlamıştı..
Ben ufakken bizim evimizden nefret ediyordum..Babannnem ve dedemle kalmak istiyordum hep onların kızı olmak istiyordum..Usanmıştım..Hergün aglardım hemen hemen..Arkadaşlarımın gözü önünde bile dayak yedim ben !
Annem boşanamazdı 3 çocuk ve baba evine dönmek istediğinde dedem ona bir şart sunmuştu ''Çocuklarını almadan geleceksin ! ''
Gidemedi canım annem..Bırakmadı bizi çekti..Ama anneme bizi bu kadar ezdirdiği için kızıyorum ona..
Babama karşı isyankâr bir evlat oldum büyüdükçe onun sözüne karşı gelip onu adam yerine koymuyordum bagırdıgı zaman üzerime beni dövmek için yürüdüğünde üstümü başımı yırtıp saçlarımı ellerimle koparıp gel öldür beni diye haykırıyordumKorkmuyordum ondan,saygım da yoktu..
Evine bakan çocugunu aç koymayan isteklerimizi elinden geldiğince yapmaya çalışan bir adam aynı zamanda bir canavardı..Yeterli miydi ? Değildi..
Eskisi gibi değil artık 2 kız gelin etti biri de artık gelin olmak üzere ve bizden çekiniyor ..Neye yarar ki ?
Ben babamın kucagına oturup baba sevgisini iliklerine kadar yaşamayan bir kadınım..Sofrada bile yanına oturmayan ondan köşe bucak kaçan bir kadın ! Yemek yerken sürekli suratına bakan korkan bir kadın ! ilkokul birde döve döve okuma yazma öğretilen bir kadın !!
Ağlıyorum....
Bence de evlilik insan doğasına tamamen aykırı bir olay..Ama özellikle az gelişmiş yada gelişmemiş toplumlarda kadın ve çocuğun korunmasının tek yolu yine evlilik...
Ama mutlu ve ideal evlilik dediğinizde işte o değişim ve gelişimi beraberce elele yapabilmekle olabiliyor...Ben yaptım oldu
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?