Üstteki; canım sen şu anda bunları düşünme. Ben 12. sınıfım ve sevgilisi olan arkadaşlarım gerçekten dersler konusunda sıkıntı çekiyorlar. Kavga ediyorlar kız günlerce ağlıyor ders çalışmıyor. Ya sınava yakın bi problem çıkarsa? Yani Allah korusun da insanı psikolojik olarak en çok yıkan şey bu konular. Bence sabret. Sabrın sonu selamettir.
Şimdi de ben başlayayım anlatmaya. Baya uzun çünkü neredeyse 3 yılı anlatıcam.
2 yıllık bir ilişkim vardı. Şu anda hoşlandığım çocuğu o zaman da tanıyordum. Bi yakınımız vasıtasıyla bize gelip gidiyor veya o yakınımızın evinde rastlaşıyorduk. Ben o zamanlar sevgilime sadık olacağım diye vahşi bi şekilde bütün erkeklerden kaçıyordum. Sevgilimin baskısı falan da değil kendi kendime öyle, ondan da bunu beklediğim için. Çocuk o zamanlar pek hoş bi çocuk olmamakla beraber aynı benim gibi soğuk sert bi tipti. Çocuktan etkilendiğim için o geldiğinde odama kapatıyodum kendimi. Hatta bir gün inanmayacaksınız ama saçımda saçma sapan bi topuzla paçalarımı çorapların içine sokulmuş halde, onun salonda olduğunu bile bile salona girdim (Not: Bu aradaki vasıta aile çok yakınımız olduğundan onların yanında çekinmiyordum zaten.)
Gel zaman git zaman biz böyle uzak dururken sevgilim benden ayrıldı. Durduk yere. Neye uğradığımı şaşırdım. Aylarca ağladım. Sonra "Aslında giden erkek yoktur." diye bir kitap okudum. O beni kendime getirdi. Eski sevgilimden tamamen vazgeçtim. Kendime bakmaya başladım. O çocuğu (Adına artık Ahmet diyeceğim) uzun süredir görmüyordum ama zaten sadece bi hoşlantıydı, o zamanlar sevgilimi seviyordum. Aklıma gelmedi hiç n'oldu buna diye..Lise 2-3 kızlar için zaten geçiş dönemidir biliyorsunuz. Kaşlarımın şekli düzgündü ama etrafa dağılanları toparladım. İnanılmaz fark etti gene de. Vücudum zaten güzeldi ama bu sadakat oyunu uğruna hep bol şeyler giyiyordum. Vücuduma yakışan şeyleri giymeye başladım. Saçlarım aşırı uzundu kestirsem mi diye düşündüm ama kıyamadım. Yani fazla bi değişiklik yapmadım aslında ama özgüvenimin yerine gelmesi dış görüntüme de acayip vurdu. Sonra bizde mi o ailede mi (Aileye de Bozok ailesi diyeceğim) tekrar rastladık. İkimiz de bayağı değişmişiz çok şaşırdık. Bu arada 1 yıldır tanışıyor olmamıza rağmen çocuğun sesini hiç duymamıştım. Kas yapmış, sakal bırakmış (bayılırım sakala) gözleri zaten güzeldi. Görseniz manken gibi çocuk olmuş.
Neyse boşta olmanın da verdiği etkiyle çocuğa karşı duygularım depreşti. Eski sevgilime hissettiğim gibi şeyler değildi ama zaten eski sevgilime de ilk başta güçlü şeyler beslemiyordum. O günden sonra sık sık görür olduk birbirimizi. Ahmet benden 4 yaş kadar büyük. üniversiteye gittiği için (Hem de baya iyi bir bölüm. Zeki de aynı zamanda :26: ) Abi mi desem demesem mi bi afalladım. Neyse konuşmadığım sürece sorun yok derken bi gün annemler içeridekilerin (Bozok amca, babam ve ahmet ) çaylarına bakmamı istedi. Gittim sordum "Bozok amca içicek misin?" diye. O sırada diğerleri de söyler diye bekledim ama söylemediler. Babama da sordum. En son sadece "Siz?" diyebildim. O günden sonra da hitap şeklimiz öyle kaldı. Bana hep 2. çoğul şahısla hitap etti. Arada laf atmaya başladı. Midem hassas olduğu için Bozoklarda su içemiyordum. Yanımda su getirdiğimi görünce "Yanınızda su mu taşıyorsunuz :) " dedi mesela. Böyle sinir bozucu bir durum işte... Malesef iletişim becerilerim zayıf. Özellikle tanımadığım insanların yanında çok soğuk oluyorum. Bi gün babamlar içeri gittiğinde bana telefonunu verdi. O sıralar popüler olan bir oyun vardı. Çok ayrıntı vermek istemiyorum yeterince ayrıntı yazdığım için nedense görebilir gibi bi his var içimde. Onu açtı verdi. "Oynar mısın?" dedi. Aldım elime "Severim." dedim ve oyunda o kadar alakasız bişey yaptım ki tek hamlede rezil oldum. "Oynamayayım en iyisi." dedim içeri gittim.
Ben biraz sakar bi tipim. Özellikle heyecanlanınca çok sakarlık yapıyorum. Tepsideki çayları dağıttıktan sonra tepsinin tek kenarını saldım (rahat taşımak için) son anda tepsideki limonları görüp geri kaldırmaya çalışırken tutma yeri parmağımı ezdi. Kanama/çürüme arası garip bişey oldu. Gidip elimi sildim. Ahmet ve Bozok amca mutfaktaydı. Bozok amca bana çok takılır. Hep sinirimi bozmaya uğraşır. "Noldu kız gene mi sakarlık yaptın." falan dedi. Ahmet de (Bölümü sağlıkla ilgili, size ipucu. Ama umuyorum ki biri görse bile bu kadar uzun bişeyi okumaya üşenir yoksa anlamaması mümkün değil) "Elini kesmiş herhalde" dedi güldü. Buzdolabından buz alırken ters ters baktım ikisine. Ahmet "Elin şişecek mi?" dedi. "Hayır ama acıyor." dedim. Dalga geçti benle "Buz ne zamanlar konur bilmiyor musun" diye.
Bir gün arkadaşlarıma yemeğe gitmiştim. Nedense o gün süslenesim geldi. (Hep böyle oluyo onu göreceğim günlerde sabahtan hissediyorum) Beyaz kumaş pantolon giydim beyaz tüllü bir penye giydim. Saçlarıma maşayla dalga yaptım (Ki normal şartlarda uğraşacağım bir şey değil çok fazla saçım var genelde paspal bir şekilde bırakıyorum. ). Güzel ve sade bir de makyaj yaptım. O kadar duru görünüyordum ki kendime inanamadım. Beyaz insana değişik bi saflık katıyormuş. Narsizm gibi olmasın ama o gün kendime aşık olarak gittim arkadaşıma. Galatasaray maçı vardı. Yemek yedik. Kız kardeşim mesaj attı. Bozoklar ve Ahmet gelmiş. Bu arada Ahmet Bozok amcanın akrabası. Unuttuğum bi ayrıntıyı söyleyeyim bu çocuğun hiç sevgilisi olmamış. (Nerden biliyorsun demeyin onları da anlatırsam...
) Ailesi de dindar ve bu çocuğun gelecekteki mesleğiyle aynı meslek grubundan.
Neyse işte apar topar çıktım arkadaşımdan tramvaya atladım kalan yolu koştum. Ayakkabı ayağıma vurdu çıkarttım, elimde geldim. Bi yandan da maç aşırı yağıştan ertelendiği için "Gitmeden yakalasam." diye gaza getirdim kendimi. Gittim biraz oturdum falan gene çay servisi bana kaldı. Hani çok güzelim ya, mükemmelim ya kendimce.. Çocuk bana bakar diye düşünüyorum. Çay tepsisini uzattım kafasını önüne eğdi teşkrl.. diye cılız bi ses duydum. Kaldırıp kafasını bakmadı bile.
Neyse çok uzattım farklı bir konu olarak Bozok teyze ve anneme değinicem. Zaten eski sevgilimle çıkarken bile bu çocukla ilgili benle dalga geçiyorlardı. (Yani sadece üçümüzken) İkisi de şu anda aramızda bişey olsun diye deliriyorlar. Açık açık da söylüyolar yani. Böyle de bi annem var -.- Annem çocuğa benden daha çok aşık malum tam temiz aile çocuğu olmasından dolayı. Yalnız geçen haftasonu pikniğe gittik. Dershanedeki kızlar beni gaza getirdi hadi konuş şu çocukla, biraz laf at, sen soğuk olduğun için çekiniyordur falan... Geldi, gelmemiş gibi davrandım. Zaten ne onun ne benim birbirimize hoşgeldin, güle güle deme alışkanlığımız yok. Sadece bundan bi önceki gidişimizde 3 yıldır ilk defa "Hoşgeldiniz" deyip gülümsedi. (Not gelen tek kişi bendim. Hala sizli bizli.. ) Piknik masasında kızkardeşimle ben yanyana oturuyorduk. Karşımızda da Bozok çocukları ve benim erkek kardeşim vardı ama doluydu yani, benim yanım boştu. Gitti aralarına sıkıştı. Kız kardeşim "Ahmet abi böyle geçseydin, sıkışmasaydın" dedi "Yok böyle iyiyim." dedi. Acayip bozuldum o an.
Pikniğin sonuna doğru kız kardeşim tuvalete giderken beni öküz gibi kesen çocuğu anlattı annemlere. Tabi o da duydu. Kız kardeşimin dediğine göre o an kafasını eğmiş hareketsiz ifadesiz durmuş. Ben ona bakmıyordum o sırada. Sonra her dediğimi ezdi. Örneğin ağaçların yaşını hesaplamaktan bahsediyoduk. Ben "Kesmeye gerek yok çevresini ölçüp yarıçapından yaklaşık olarak bulabiliriz" dedim. "Hıı pirekare dimi", "Bi ağaç çok su içtiyse yandı o zaman" falan gibi aptalca şeyler söyledi. Fikirlerimle dalga geçilmesine çok bozulurum. Pikniğin başında voleybol oynarken spor konusundaki becerilerimle (!) baya dalga geçtiler ben de güldüm. Ama buna bozuldum. Benim fikrime göre kardeşimin anlattığı olaydan sonra bana ergen kız gözüyle baktı. Sürekli "Şu mu beni kesti?", "O çocuk ne taş." falan muhabbeti yapanlardan.. Bence o yüzden laf sokmaya çalıştı. Kız kardeşimse kıskandığı için diyor.
Neyse daha da uzatmak istemem arada bazı olayları atladım ama genel olarak tablo bu. Birbirimizle çok iletişime geçmiyoruz. Şimdi herkes öneri olması açısından çocukla muhabbet et diyecek ama yapamıyorum. Mizacım böyle. O gelip muhabbet etmediği sürece de böyle kalacak. Zaten öneri bekleyerek yazmadım. İçimi dökmek istedim sadece. Böyle uzun uzun anlatınca arkadaşlarımın kafasını şişirdiğimi hissediyorum. Okuduğunuz için teşekkürler :44: