Roxxett'den Seçmeler

Bir Alman, bir ingiliz, bir Laz barda oturmus bir yandan içip, bir yandan karılarinin aptalligi konusunda sohbet ediyorlarmis. Alman demis ki: "Benim karim Helga o kadar aptal ki geçen gün ucuzluk var diye marketten 300 Mark'lik et almis, halbuki bir buzdolabimiz bile yok!" Ingiliz gülmüs: O da birsey mi?" demis, "Benim karim Elizabeth daha da aptal. Babasi çok zengindir, geçen hafta kendisine 6000 Pound'a araba aldirdi, ama kullanmayi bilmez." Laz atlamis. "Ula usaklar, siz ne diyorsunuz" demis, "Benim karim Fadime hepsinden aptal. Bodrum'a iki haftalik tatile gidiyor. Dün bavulunu yaparken gördüm, 400 tane prezarvatif almis, halbuki cuku bile yok!"


AYI
Bir gun kadinin biri kocasini aldatir ve o sirada cocugunu olayi gormesin
diye dolaba koyar ve oynasin diye eline bir ayi
verir. Derken kadinin kocasi eve gelir. Kadin sevgilisini hemen oglunun
oldugu dolaba saklar. Olaydan habersiz koca karisini
ciplak gorunce hemen yataga girer.
Bu sirada dolapta cocuk adama elindeki ayiyi gostererek
-Amca ben sana bu ayiyi satacagim" der. Adam;
-Gerek yok yavrum almayacagim diye cevap verir, fakat cocuk ;
-O zaman bende seni babama soyleyecegim diye tam disari cikarken
adam almak zorunda kalir. Aradan 5 dakika gecmeden
cocuk;
-Bana ayımı geri ver. der. Adam;
-Biraz once aldim geri vermem deyince cocuk;
-Bende seni babama soylerim der ve tam disari cikarken adam ayiyi geri
verir. 5 dakika sonra cocuk ayni sekilde ayiyi adama
satar ve geri alir.
Bu boyle sabaha kadar devam eder. Sabah olur kadinin kocasi ise gidince
sevgilisi de evden ayrilir. Aradan birkac gun gecer ve
cocuk yaptigina pisman olur ve annesine ;
-Anne ben cok kotu birsey yaptim nasil rahatlarim der. Annesi;
-Bak oglum karsida kilise var, git gunah cikar rahatlarsin der. Bunun
uzerine cocuk kiliseye gider, rahip kabinine girer ve cocuk;
-Amca benim bir ayim var" derken rahip sozunu keser ve;
-Almiyorum lan essogluessek almiyorum param bitti!!!
 
CIA, Rusya"da bir kasabaya casus yerlestirecek. Çevrede Ruslar'in
nukleer arastirma merkezleri var. Ama oyle bir casus olacak ki,
tıpkı bir Rus gibi...
Önce Amerika'da, Rusya'daki kasabanin bir benzeri yapilmis. Yuzlerce
kisi arasindan secilen casus adayi, yillarca bu yapma
kasabada yasamis... Rusca'yi o bolgenin lehcesiyle ogrenmis... Ruslar ne
yer, nasil icer, nasil sakalasir, nasil kizar, hepsi en ufak
ayrintisina kadar ogretilmis. Ve zamani gelince bir imtihandan gecirilip,
ucakla kasabanin cevresine atilmis.
Amerikali casus, kasabaya adimini atar atmaz, eliyle koymus gibi
meyhaneyi bulmus. Dalmis iceri, herkesi Rus uslulu selamlamis
ve meyhaneciye votka söylemis... Meyhanede de fazla kisi yokmus,
biraz sonra ondan baska kimse kalmamis...
Meyhaneciyle oradan, buradan, sagdan soldan konusmaya baslamislar.
Vakit gecmis, meyhaneci casusun omuzuna elini atmis!
"Haydi Co, kalkip karakola gidelim, seni teslim edeyim." Amerikan casus
sasirmis, ama bakmis kurtulus yok, kacamayacak, yola
cikmislar...
Amerikali dayanamamis, sormus:
"Cok merak ediyorum, benim Amerikali oldugumu nasil anladin? O kadar
guzel Ruslaşmistim ki !"
Meyhaneci gulmus:
"Her seyin tamam olmasina tamam da, bizim buralarda pek zenci Rus
bulunmaz !"
 
SUÇLU
Bir suçlu yurt çapında aranıyormuş. Bütün emniyet müdürlüklerine suçlunun bir adet cepheden ve iki adet profilden resmi dağıtılmış. İki gün sonra Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nden bir fax gelmiş:
- Suçlulardan ikisini yakaladık. Üçüncüsünün yakalanması an meselesi

BALE
Temel ilk kez baleye gitmiş. Parmaklarının uçlarında dans eden kızlara bakmış, bakmış VE:
- "Taha uzun poylu kizlaru seçselerdu ya!" demiş...


ÇILGIN ÇOCUK
Yaşlı bir amca parkta bir banka çökmüş etrafı seyrediyormuş... derken yanına bir delikanli gelmiş ki saçları kırmızı, turuncu, mavi, sarı renk boyalı... Adam çocuğa bakakalmış... Çocuk da küstah bir sesle:
- "Ne var moruk, sen hayatında hiç çılgınca bişey yapmadın mı!" demiş... Adam gülümsemiş:
- "Yaptım.. bir seferinde çok sarhoştum ve bir papağanı becermiştim.. Şimdi de acaba sen benim oğlum musun diye merak ediyorum..."
 
ÇOK ÖZEL
Temel birgün keçinin boynuna tasma takmış gezdiriyormuş. Arkadaşı Dursun yolda onu görüp:
- Ula Temel Napiysin ?...
- Ula cörmiymisin Çöpeğimi cezdurayrum Dursun kardeşim...
- Ula Temel bunun boynuzlari var....
- Valla ben onin özel hayatina karişmayrum...


İKİ KERE İKİ
Lazın oğlu yüzünde üzgün bir ifade ile okuldan gelmiş. Babası durumu görünce sormuş:
- Ne oldu ?
- Matematik dersinden zayıf aldım.
- Niye ?
- Öğretmen 2 kere 2 kaç eder dedi, bende 6 dedim.
- E oğlum, 2 kere 2 dört eder, hadi bilemedin beş eder. 6 nerden çıktı?

BUZ TUTAN GÖL
Temel dünya turuna çıkar ve yolu Canada'ya da düşer. Kırk yılda bir Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bir gölde, buzu kırıp balık tutmaya özenir ve işe koyulur. Tam buzu kıracakken, insanın içini titreten bir ses duyulur:
- Oğlum burada balık yok!
Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler,
- Burada balık yok dedim sana...
Temel'in eli ayağı titreyerek seslenir:
- Tanrım, sen misun yoksa?
Ses yeniden duyulur,
- Hayır oğlum, ben buz hokeyi stadının spikeriyim.
 
SPERM TESTİ
Bir gün 75 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider. Doktor adama bir kavanoz verir ve:
- "Bunu doldurup yarın bana getirin" der...
Ertesi gün ihtiyar kavanozu getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür ve sebebini sorar. İhtiyar anlatmaya başlar:
- "Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadı, sol elimle denedim gene olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı. Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve ağzını denedi gene olmadı, deyince doktor kendini tutamamış:
- "Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız" diye sormuş.
İhtiyar yanıtlamış:
- "Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü."


BUZDOLABI
Temel bir gün kahvede otururken arkadaşlarından biri ona:
- "Ula temel senin hanım seni aldatıyo" demiş.
Bunu duyan temel hemen eve koşmuş, evi aramış taramış fakat kimseyi bulamayınca sevincinden oracıkta ölmüş. Öbür alemde dolaşırken bir anda arkadaşı Dursun'u karşısında görmüş ve şaşkınlıkla:
- Ula dursun ben seni daha dün gördüydüm nasıl olduda ölüp buraya geldin.
- Valla temel hiç sorma donarak öldüm, peki sen nası öldünde buraya geldin.
- Dün kahvedeydim biri geldi bana senin hanım seni aldatıyo dedi bende hemen eve gittim aradım taradım ama kimseyi bulamayınca orada yığıldım kaldım.
- Ula buzdolabına baksaydın ikimizde şimdi sağ olacaktık.


SERT KOVBOY
Üç kovboy Teksas'ta bir barda masaya oturmuş, kafayı çekiyorlar... Bir sarhoş girmiş içeri. Parmağı ile ortadakini işaret etmiş: - "Senin anan," demiş "Teksas'ın en çılgın seks manyağıdır" demiş..
Masanın etrafı bir anda boşalmış.. Ama ortadaki adam duymazdan gelmiş, içkisine devam etmiş. Sarhoş çıkmış gitmiş.. 10 dakika sonra geri gelmiş. Gene aynı masanın başında dikilmiş..
- "Senin o fahişe ananı az önce becerdim, harikaydı" demiş. Etraf masalar gene bir anda boşalmış.. Bizimki gene kılını kıpırdatmadan içmeye devam etmiş. Sarhoş çıkmış gitmiş.. 10 dakika sonra gene gelmiş..
- "Senin anan var ya, senin anan" diye başlarken, kovboy nihayet lafını kesmiş:
- "Evine git de yat.. Gene zurna gibi içmissin, baba!.."
 
-beşiktaş
Günün birinde İstanbul'da sarışının biri hayattan o kadar bezmiş ki kendini
boğazın soğuk sularına bırakarak hayatına son vermeye karar vermiş. Boğaziçi
köprüsünden geçerken arabasını durdurmuş, bariyerlere çıkmış ve titreyerek az
sonra kendisini bu çekilmez hayattan kurtaracak olan sulara baka baka ağlarken
yanına genç ve yakışıklı bir genç gelmiş. Genç ona acımış ve sarışının ellerini
tutup "Bak, yasaman için çok neden var.Yarın sabah gemim Amerika'ya gitmek üzere
demir alacak. Eğer istersen, seni de çaktırmadan gemiye alıp saklayabilirim.
Sana hem yemek getiririm hem de sana çok iyi bakarım." demiş. Sarışın bakmış
kaybedecek bir şey yok; belki de Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yaparım
umuduyla denizcinin teklifini kabul etmiş. O akşam denizci genç onu gemiye almış
ve filikalardan birine saklamış. Her gece sarışına üç sandviç ve bir meyve
getiriyormuş, sonra da sabaha kadar sevişiyorlarmış. Bir kaç gün sonra, kaptan
rutin kontrolleri sırasında sarışına rastlamış.Orada ne
aradığını sormuş. Sarışın da "Ben bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım. O
bana her gün yemek getiriyor ve Amerika'ya gitmemi sağlıyor. Ben de onun benimle
sevişmesine izin veriyorum." demiş. Kaptan, "Seninle seviştiği kesin küçük
hanım da .... Bu Kadıköy-Beşiktaş vapuru".


GOLF

Temel -bir ingiliz - bir fransiz bir pazar günü bos bos otururken
demislerki ne yapalim..

İngiliz demis : golf oynayalim.
Fransiz demis : golf oynayalim.
Temel sormuş: ne lazim?
Fransiz demis : sopa lazim, top lazim, delik lazim.
İngiliz demis : bende sopa var
Fransiz demis : bende top var
Temel korkmuş: BEN OYNAMIYORUM


ÇUKUR

karadenizin bi köyünde yolda bir çukur varmış ve herkes bu çukura düşüp yaralanıyormuş. bakmışlar olmuyor köyün ileri gelenleri bir araya gelip çözüm aramışlar. biri ya bu çukurun yanına bi ambulans koyalım düşenleri hemen hastaneye götürür demiş diğerleri iyi fikir demiş. ikincisi bence çukurun yanına hastane kuralım hemen düşeni hastaneye kaldırırız demiş diğerleri bu daha iyi fikir demişler. üçüncüsü arkadaşlar ne uğraşıyorsunuz gidelim hastanenin yanına bi çukur kazalım demiş......


Bir kasabaya sirk gelmiş.
Sirkin geldiği gün aslan terbiyecisi istifa etmiş gitmiş. Patron panik halinde "hemen yerel gazeteye ilan verin acele bir aslan terbiyecisi bulalım" demiş. Ilan vermişler, iki kişi gelmiş. Biri uzun boylu,sarışın bir fıstık, diğeri kel kafalı,kısa boylu, şişman bir adam. Patron, "ikiniz de aslan terbiyecisi misiniz diye sormuş",evet
demişler.
Kıza, "önce sen gir bakalım kafese" demiş.
Kız girmiş,arkasından kafesi kilitlemişler.
Baba aslan kıza bakmış,ağır ağır yaklaşmaya başlamış,kız birden önünü açmış,çırılçıplak. Baba aslan önce afallamış,sonra kıza yaklaşmış ve ayak ucundan başlayarak yukarıya kadar yalamış. Sonra,gevşemiş ve sakin,mutlu bir şekilde kızın ayaklarının dibine
yatmış.
Patron dönmüş adama, !sen de aynı şekilde yapabilir misin?" demiş. Adam, "yaparım ama önce aslanı kenara çekin" demiş.
 
BAVULUNU HAZIRLA
Adam elindeki son 500 dolarla kumar oynamaya karar verir ve LasVegas'in yolunu tutar... Ve inanılmaz bir talih; tam 3 milyon dolar kazanır. Hemen otel yönetiminin kendisine tahsis ettiği kral dairesine çıkar ve karısına telefon eder:
* "Hayatim, evde misin?"
* "Evet kocacığım." *

"İyi. Hemen hazırlan o zaman. Çabuk bavulunu hazırla. Kumarhanede tam 3 milyon dolar kazandım."

Kadın sevinç dolu bir çığlık atar:
* "Ayyyyyyyyyyy harikasın!! Hemen hazırlanıyorum.. Peki ama nereye?? Paris?; Karayipler?; Acapulco?; Guney Amerika?..
." Adam cevap verir:
"Umurumda değil. Sadece eve döndüğümde çoktan gitmiş ol."



KİM TANIYACAK
Temel derede yıkanırken, köyün çocukları hınzırlık yapıp dere
kenarında bıraktığı elbiselerini alıp kaçmışlar. Dereden çıkan Temel elbiselerini bulamayınca utancından elleriyle önünü kapayarak eve doğru koşmaya başlamış. Uzaktan çırılçıplak, koşarak geldiğini gören babası
seslenmiş:
"Ula Temel, ula benim salak uşağım, yüzünü kapasana, oni kim
tanıyacak!!!"


CAMCI
Kadının evinde cam kırılmıştı. Camcıyı aradı ve sipariş verdi. Yarım saat sonra zil çaldı. Kadın megafondan seslendi:
- Kim o?
- Camcı bea..
Kadın kapıyı açtı ve camın takılacağı yeri gösterdi. Beş dakika sonra yine zil çaldı.
- Kim o?
- Camcı bea..
- Yanlışlık var. Az önce bir camcı gelmişti.
- Düştük bea..


TEKRAR DENE
Temel ile Dursun promosyonlu meşrubat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar:- "Tekrar deneyin."Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: -"Tekrar deneyin." ... En sonunda sinirlenen Temel: - Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi."
 
Superman

Superman'in onemli bir toplantiya katilmasi gerekiyormus ama bir saat
gecikmis. Ve toplanti odasina girdiginde hali perisanmis. Batman sormus,
"Hey, Superman, ne oldu sana boyle?"
Superman cevap vermis, "Bir saat kadar once buraya dogru ucuyordum,
ama kumsalin uzerinden gecerken Wonder Woman'in orada ciplak ve yanliz
yattigini, hareket edip sallandigini gordum."
Batman atilmis, "Obaaaaa! Peki sen ne yaptin?"
Superman, "Tabii ki, dogal olani yaptim. Fermuarimi actim ve oraya
mumkun oldugu kadar hizla pike yaptim."
Heyecanlanan, Batman bagirmis, "Wonder Woman sasirmis olmali!!!"
Superman kaşını kaldırmis ve o şaşırmadı ama ;
"Gorunmez adama çok ayıp oldu." demis.

Polis

Polisin biri yolda yururken kucuk bir cocugun camurla oynayip birseyler
yaptigini goruyor ve yanina yaklasip soruyor:
-Ne yapiyorsun yavrum?
-Polis yapiyorum.
-Nasil yapiyorsun?
-Su katiyorum,Kum katiyorum,Bok katiyorum.
Bunun uzerine polis cocuga bir iki tokat atar. Birkac gun sonra cocugu yine
camurla oynarken gorur ve sorar:
-Ne yapiyorsun kucuk?
-Polis yapiyorum
-Nasil yapiyorsun?
-Su katiyorum,kum katiyorum,bok katiyorum
Polis kizar ve yine bir iki tokati suratina askeder veledin.Yine aradan uc
bes gun gecer ve polis cocugu yine camurla oynarken gorur ve artik
akillanmistir diye yanina gider ve sorar:
-Ne yapiyorsun?
-Jandarma yapiyorum.
-Nasil Yapiyorsun?
-Su katiyorum,kum katiyorum.
-Bok katmiyormusun?
_Hayır!
-Niye?
-Bok katinca polis oluyor!

Temelin derdi

Temel cok dertli gorunmektedir. Arkada$i Dursun sorar: `Yav Temel neyin var?'
Temel cevap verir: "Tarlada cali$irken ogle paydosunda bazen karimla yatmak
istiyorum,ama ev cok uzakta, ne yapsam aceba?".
"Oolum kolayi var,canin isteyince tufekle havaya ate$ edersin,
Fadime gelir,ortada bir yerde bulu$up i$inizi gorursunuz.." demi$ Dursun..
"Ulaan,iyi fikir bunu niye du$unemedim be!!"
Aradan birkac hafta gecmi$.Temel ile Dursun kar$ila$mi$lar..
"Ee nasil verdigim taktik i$e yariyor mu bari?" demi$ DUrsun..
"Yaa ilkba$larda cok iyiydi de nedense av sezonu ba$ladigindan beri
Fadime pek gelmez oldu!!"

Brezilya

ishadamlari bir kokteylde yeni tanishmislar ve muhabbet edip sakalasiyorlar.
biri
- Brezilyadan ne cikar!.. Ha ha ha!.. Ya orospu ya futbolcu!.. Ha haha..

digeri uzgun bi sesle,

- Benim karim... Brezilyali...

digeri toparlamaya calisir,

- Yaa, oylemiii... Hangi takimda oynuyor?

suni tenefüs

Adamin biri Karadeniz sahilinde gezerkene bide bakmis Temel ile Idris
ust uste fiili livata halinde, hemen yanlarina gitmis ve ne lan napiyonuz
siz boole hemde gupe gunduz demis.. Temelde hacan Idrus bogulmistur bende
ona ilk yardum yapirum daa.. demis, adamda lan sen delimisin ilk yardim
olemi yapilir insan suni tenefus felan yapar.. demis, Temelde hacan ha
pizde olee basladukdu zati demis..

Walkman

TRABZONDA TEMEL HEP KULAGINDA WALKMAN ILE DOLASIRMIS HAYATINDA HIC KULAGINDAN
CIKARMAZMIS BIR GUN BERBERE GIDER VE BERBERE DERKI
-SACIMI KES AMA KULAKLIKLARA DOKUNMAK YOK!!
NEYSE BERBER SACINI KESERKEN TEMEL UYUYA KALIR BERBERDE FISAT BU FIRSAT DIYEREK
TEMELIN KULAKLIGINI CIKARIR AMA KULAKLIK CIKAR CIKMAZ TEMEL MOSMAR KESILIR VE
HEMEN ORACIKTA CANVERIR DAHA SONRA CENEZE TORENINDE IMAM HERKESE SORAR
-TEMELI NASIL BILIRDINIZ????
O SIRADA BERBER ATLAR VE DERKI
-TEMEL BENIMYUZUMDEN OLDU
VE HERSEYI ANLATIR BUNUN UZERINE IMAM WALKMANI ISTER VE KULAGINA TAKAR
SOYLE BIR SES GELMEKTEDIR
-NEFES AL VER,NEFES ALVER,NEFES AL VER...................
 
TESADÜF BU YA!
Kopenhag'da bir genç doğum kliniğine girip danışmaya başvurdu:
— 48 numaralı odada yatan genç kızla görüşmek istiyorum.
Nöbetçi hemşire sordu:
Hay hay! Siz nesi oluyorsunuz hastanın?
Ben mi? Erkek kardeşi?
Bu sırada hemşirenin yanında duran hanım hemen atıldı:
— Öyle mi? Çok memnun oldum tanıştığımıza. Ben
de annesiyim...

EVLİLİĞİN BÖYLESİ
Nasrettin Hoca evlen meye niyetlenir. Eş- dost bir hatuncağızı öve öve göklere çıka rırlar.Şöyle huylu! Böyle soylu!
— Dünyalar güzeli... Hoca'nın gönlünü çelerler.
Evlenirler. Zifaf gecesi yüz görümlüğünü veren Ho ca, gelinin duvağını kaldırır. Aman Allah'ım! Çirkin bir gelin. Gelin hanım, kocasına sadakatini göstermek için:
— Hoca efendi, akrabalarından kime görüneyim, ki me görünmeyeyim? diye sorar.
Hoca şaşkın:
— Aman hatun, bana görünme de kime görünürsen görün... der.
 
EŞEK BAŞI
İstanbul'a yeni gelen köylü, ku yumcu dükkânının vitrinini merakla inceliyordu. Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için:
Hemşerim, dedi, ne bakıyorsun öyle?
Hiç... Bu dükkânda ne satılır diye merak ettim de...
Çocuk güldü:
Eşek kafası satılır.
Allah versin... Alışverişiniz yolunda olmalı...
Nereden bildin, dayı?
Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kalmamış!

NEYİ GÖRMEMİŞ
Şoför kullandığı taksiyle "Sağa dönülmez işaretine rağmen sağa saptığı sırada trafik polisinin keskin keskin çalan düdük sesiyle birden yavaşladı, sonra yolun kenarına çekilerek durdu. Trafik polisi, sağ elinde zincirden tuttuğu düdüğü sallaya sallaya yürüyerek tak sinin yanına geldi, sert bir sesle sordu:
— Levhayı görmedin mi?
Şoför, kabahatli olduğunu kabul etmenin rahatlığı içinde itirafta bulundu:
— Görmesine gördüm de sizi görmedim...
 
APTALCA DÜŞÜNMEK

Federal Almanya vatandaşı dış yolculuktan döndü. Getirdiği papağanla kendi gümrüğüne girdi. Muayene memuru işin gereğini anlattı:
— Canlı papağana, yüz mark gümrük ödeyeceksiniz.Cansız içi doldurulmuş papağan olsaydı gümrüksüzdü.
Adamın bir anlık tereddütü üzerine papağan söze karıştı:
— Bana bak Hans! Öyle aptalca şeyler düşünme!

YAŞLILIK
Bir adam, arkadaşına hastalığından dert yanıyordu:
— Hele şu sağ bacağımdaki romatizmanın verdiği acıya hiç dayanamıyorum, dedi. Nedeni nedir, acaba?
— Neden olacak, dedi öteki. Yaşlılıktan.Bunların hepsi yaşlılık alâmetleri.
Adam:- Saçma, diye yanıt verdi. Sol bacağım da sağ ba cağım ile aynı yaşta. O neden ağrımıyor?

YORMASAYDIM
Temel otelde kahvaltı ederken, tabağındaki zeytini bir türlü çatalıyla yaka-layamaz. Epeyce uğraştığı- nı gören garson, yanına yaklaşır, çatalı alır ve bir seferde zeytine batırır. Temel küçümseyerek bakar:
— Uyy garson, ha pu zeytinu pen yormasaydum, sen oni zor yakalayaçağitun.
 
ÇALARKEN NEŞELENMEK

Neyzen Tevfik'e bir gün sorarlar:
— Çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?
O günlerde Maliye Bakam hakkında yolsuzluk dedi koduları alıp yürümüştür.
Neyzen Tevfik, fırsatım kaçırmaz:
— Maliye Bakanı değilim ki, çalarken neşeleneyim,cevabını verir.


BEHLÜL'ÜN HAKİM MAKAMINA OTURMASIV|


Halife Harun Re- şid'in süt kardeşi divane Behlül bir gün yoluna devam ederken pencereden bakmış ki hakimin yeri boş, hemen geçip o makama oturmuş. Bunu gören vazifeliler:
Vay gidi divane, senin bu makamda ne işin var?
Kalk bakalım, diyerek, sille tokat dışarı atmışlar. Bunu görenler Behlül'e sormuşlar: A divane, böyle ne iş yaptın ki seni bu kadar dövüyorlar? demişler. O da cevap vermiş:
Ben bilmem, hakimin makamında bir dakika ya oturdum ya oturmadım, buna rağmen bu kadar dayak yedim. Hakim ise sabahtan akşama kadar o makamda
oturmaktadır, ne kadar dayak yiyeceğini artık Allah bilir
 
KIZ SOYUNUR DENIS RODMAN DA GöMLEğini çIKARIR,KOLUNDA BIR PUMA DöVMESI VARDIR.BUNU GöREN KIZ SORAR :O DöVME DE NE öYLE?

RODMAN CEVAP VERiR UMA'DAN SPONSORLUK ALMIşžTIM.O YüZDEN YAPTIRDIM.

DAHA SONRA PANTALONUNU CIKARIR. BACAğINDA NIKE DöVMESI VARDIr.KIZ SORAREKi BU NE ?

RODMAN : O DA SPONSORUMDU,O YüZDEN YAPTIRDIM , DER.

SONUNDA RODMAN ANADAN DOğMA SOYUNUR. PENiSiNiN üSTüNDE
AIDS YAZMAKTADIR.BUNU GöREN KIZ DELiRiR VE BAğIRMAYA BAşLAR:HAYVAN HERiF BEN ASLA AIDSLi BiRiYLE YATMAM, NiYE BANA SOYLEMEDiN AIDSLi OLDUğUNU,BEN GiDiYORUM DER.

BUNU DUYAN RODMAN GAYET SAKiN CEVAP VERiR : DUR YA MERAK ETME,BiRAZDAN ADiDAS OLACAK !!!
 
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. seçtigi adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına çağırdı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerede?" Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
- "Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiginizi anlamıyorum." Tercüman tercüme etti:
- "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş. " Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beyninedayadı:
- "Şimdi sor bakalım, para nerede." Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerede?" Sağır
-dilsiz kan ter içinde isaretle yanıt verdi:
- "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacınn kovuğunda yüz bin dolar var."
- "Ne söyledi?" dedi Baba. Tercüman yanıtladı:
- "Dedi ki, hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz göt istermiş."
------------------------------
 
Kutsal Şeyler

İki sevgili oturmus konusuyorlardi. Genç kiz,
- Inan bana sevgilim, sen hayatimdaki ilk ve son erkeksin. Erkek, kizin saçlarini oksayarak cevap verdi,
- Beni buna inandirmak senin elinde.
Kiz biraz düsündü, sonra heyecanli sekilde anlatmaya devam etti,
- Bak, hayatimin en kutsal seyi üzerine yemin ederim ki, söylediklerim dogrudur.
Adam meraklandi,
- Peki hayatinin en kutsal iki seyi nedir sevgilim?
Kiz ayni hizla cevap verdi,
-Çocuklarim tabii ki...

Her Sabah

Yeni evli bir çift evli ilk günlerini geçireceklermiş. Gelin uyanmış. Bakmış damat yatakta yok. Kapı deliğinden kocasının ne yaptığına bakmış. Yeni damat sobayı yakmış, kahvaltıyı hazırlamış, gömleklerini ütülemiş. Kadın iyi bir adama düştüm diye çok sevinmiş ve yatağına yarım kalan uykusunu tamamlamaya gitmiş. Birkaç dakika sonra damat gelini uyandırmış. Gelin uyanmış ve damatdan sabah duyduğu ilk söz gelinin bütün sevincini alt üst etmiş ;
- Her sabah böyle isterim...
 
Babam Kavga Ediyo...

Karakolun kapisindan içeri bir küçük oglan girmis;
- Polis amca, lütfen yardim edin babam sokakta 3 kisiyle kavga ediyo...
Ve birlikte sokaga inmisler gerçekten de çocugun babasi 3 tane adamla tekme tokat dövüsüyo, polis sormus :
- Peki hangisi senin baban?..
Çocuk cevap vermis :
- Bilmiyorum, zaten bu yüzden kavga ediyolar...

Zorunlu İzin...

Zorunlu askerligini yapmakta olan genç, babaannesine koli içerisinde bir el bombasi yollar, pimine yapistirdigi kagitta :
- Babaannecigim, benim acilen izine gelmemi istiyorsan lütfen bu halkayi yerinden çekip çikar!..

Polis Var mı?

- Beyefendi, etrafta bekçi, asker ya da polis var mı?
- Hayır, evladım.
- Öyleyse cüzdanınızla saatinizi bana verin...
 
Çılgınca geçen bir parti sonrasında, gençler kumsala dağılırlar. Kuytu bir köşede bir genç kızla delikanlı mehtabı seyretmektedir.

Biraz çakırkeyif olan genç kız, delikanlının omzuna başını yaslayarak mırıldanır: - Her şey bir rüya gibi, değil mi, sevgilim?

Deniz, kumsal, mehtap ve ağustos böceklerinin sesi.
Delikanlı düzeltir: - Ağustos böceklerinin değil, fermuarın sesi.





adamın biri iki elini duvara dayayarak işiyormuş.
Yanındaki çocuğun dikkati çekmiş ve sormuş
-abi neden böyle işiyorsun
-doktor ağır bir şey kaldırmayacaksın dedi de



Kadin biri bir gun kabuslar icinde uyanmis. Yaninda yatan kocasi :
--Nooldu kariciim hayrola ?
--Sorma kocaciim. Bir kabus gordum ki cok fena. Bir baktim Yarak Pazarindayim. 10 cm yaraklar 1000 dolar, 15 cm yaraklar
5000 dolar,50 cm yaraklar 10000 dolar.
--Eee benimki ne kadarmis.-
--Seninkini bedava dagitiyorlardi.-
Adam sinirlenip arkasini donup yatmis.Bir sure sonra adam uyanmis kabuslar icinde. Karisi:
--Nooldu kocaciim hayrola?-
--Sorma kariciim bir kabus gordum ki cok fena. Bir baktim Am Pazarindayim. Capi 20 cm olanlar 1000 dolar, 10 cm
olanlar 5000 dolar, 1 cm olanlar 10000 dolar.-
--Eee benimki ne kadarmis.-
--Pazari seninkine kurmuslardi.
 
Erzurum da yöresel kelimeler vardır.Mesela
"tırlık" kekeme,
"gıdık" çenealtı,
"bıdık" da kadın cinsel organı demektir.
Seçim döneminde miting konuşması yapan Tansu Çillere
kalabalığın içinden bir vatandaş
-"Senin bıdığını yirim gız." diye bağırır.

Bunu duyan Tansu hanım yanındaki vali yardımcısına
dönüp sorar "bıdık" ne demek diye.
Vali yardımcısı gerçeği söyleyemediğinden ve birazdan
olacaklardan habersiz "ciğer" der, Ciğerini yerim demek istedi .
Mikrofona dönen Tansu Hanım coşku ile bağırır.

"BACINIZIN BIDIĞI SİZE FEDA OLSUN
 
Yalan Saatleri

Donald Ramsfeld ölmüş ve cennete gitmiş .. Aziz Pederin karşısında cennetin kapısında dururken arkasında saatlerle dolu çok büyük bir kapı görmüş, ve sormuş :
- Bu saatler ne böyle?
Aziz Peder cevap vermiş :
- Bunlar yalan saatleri. Dünyadaki herkesin bir yalan saati vardır.. Her yalan söyleyişinde saatteki ibre hareket eder..
Ramsfeld :
- OO, peki bu kimin saati?
- Bu Azize Teresa'nın saati.. İbre hiçbir zaman oynamadı, yani hiç yalan söylememiş..
- İnanılmaz, demiş Ramsfeld. Peki bu kimin saati? Aziz Peder cevap vermiş :
- Bu Abraham Lincoln'ün saati. İbre iki kez hareket etti, yani Abe tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi..
En sonunda Ramsfeld dayanamamış ve sormuş :
- Peki Bush'un saati nerede?
- Bush'un saati İsa'nın ofisinde, İsa onu vantilatör olarak kullanıyor...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…