- 3 Temmuz 2009
- 8.583
- 3.546
- 723
- Konu Sahibi DenizGeldi
-
- #1.881
Alman İmparatoru 2. Frederik "insanların doğuştan getirdiği dil"i merak etmişti. Elli kadar bebeğe bakan bakıcılar yalnız mamalarını verdiler, altlarını değiştirip bakımlarını yaptılar, bebeklerle hiç konuşmadılar. Peki, bebekler hangi dili konuştu? Kimse bilemedi, çünkü konuşacak yaşa gelmeden elli bebeğin ellisi de öldü.
Bu, deney yönünden bir talihsizlik miydi? Deney yönünden değil ama deneye alınan bebekler yönünden bir talihsizlikti; artık bugün biliyoruz ki, konuşulmayan, dokunulmayan, kucaklanmayan, öpülmeyen, koklanmayan bebek yaşamıyor. Bu tür deney bugün yapılamaz. Bilimsel gerçeklerden söz ediyorum. Miami Tıp Fakültesi Dokunma Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Tiffany Field'in "Touch" (Dokunma) adında 2001'de çıkan kitabında yetimhanelerde ve çocuk bakımevlerinde yaptığı gözlemlerin sonucunda şunu açıkça söyleyebiliyoruz ki, bebeklerin sağlıklı gelişimi için onların sürekli bir etkileşim ortamı içinde bulunulmaları gerekiyor. Günlük dille söylerse bebeğe konuşulması, dokunulması, kucaklanması, onların sağlıklı gelişimi için elzemdir.
Sanki çocuk, ben isteniyor muyum, sorusuna cevap aldıktan sonra yaşamaya karar veriyor. Beyinde duygusal yaşamın merkezi olan yörede hipokampus dediğimiz yerde çocuğun ilk duygusal belleği işlemeye başlıyor. Bu dil öncesi bellek. Çocuk doğumundan altı saat sonra örtük bellek dediğimiz dil öncesi belleğe kayıtlar yapmaya başlıyor. Onunla konuşup konuşmadığımız, konuştuksa nasıl konuştuğumuz boşa gitmiyor; bebek hepsini kaydediyor.
O ağlasa da, bağırsa da, gülse de ona hiç ilgi göstermediğimiz zaman, ben istenmiyorum, mesajını alıyor. Hipokampus "istenmiyorum" mesajını güçlü bir şekilde kaydettiği zaman bebeğin beyni onun yaşamı için gerekli olan salgılamaları durduruyor. Yavaş yavaş beyni ölen bir bebeğin bedeni de her türlü hastalığa dirençsiz hale geliyor.
Bebek kendisiyle nasıl konuşulduğunun da farkında. Bebek varoluşun zekasıyla donanmış durumda. Onu besleyecek türden sesleri, okşayışları, toksik dokunuş, seslerden ayırt ediyor. Daniel Siegel, "The Developing Mind" (Gelişen Zihin) adlı kitabının alt başlığını "Toward a Neurobiology of Interpersonal Experience" koymuş, Türkçe'ye, "Kişilerarası Deneyimin Nörobiyojisine Doğru" çevirebiliriz. Çocuğun zihinsel gelişimindeki en önemli etkenin aile içindeki etkileşim olduğu sonucuna varıyor.
Feribotla Yenikapı'dan Bandırma'ya gidiyorum. Arkadaşla bir masa etrafına oturmuşum ; ikimiz de kitap okuyoruz. Ben Daniel Siegel'in kitabını okuyorum. Taze bir bebek sesi duyuyorum. On günlük ya var ya yok; bir bebek sesi. Döndüm baktım. Telaşlı bir taze anne, sanırım kayınvalidesiyle birlikte yeni bebeği bir yerlere götürüyorlar, belki büyük babaya. Anne telaşlı, bebeği susturmaya çalışıyor; "pışş pışş" diye sallıyor. Bu anne neden bu kadar telaşlı diye düşünüyorum, çünkü bebek bebek olmanın ötesinde hiçbir yanlış yapmıyor. Bebeksi bebeksi bana göre son derece sevilesi sesler çıkıyor. O sesleri duydukça içim ısınıyor. Ama etrafa bakıyorum, insanların yüzü donuk, gülümseyen kimse yok. Anne telaşlı, bebekten rahatsız olan insanlar var, diye düşünüyor. Kaygıyla, "pışş pışş"ların sayısı ve şiddeti artıyor, ama bir yandan da çocuğuna kıyamıyor. Yanında oturan kayınvalide hışımla bebeği kucağına alıyor ve "hışşşt hışşşt" demeye başlıyor. Çocuk sarsılıyor, şok verilmiş gibi kasılıyor, korkuyor, gözler açık susuyor.
Bir çocuk daha hipokampüsüne, örtük belleğine kaydetti. "Bende bir bozukluk var, ben sevilecek biri değilim." Gözleri kaygı dolu, kendine güveni olmayan, ezik ve mutsuz bir vatandaş daha topluma katılma yolunda.
Doğan Cüceloğlu (14.03.2010)
bilge dededen sizler için kopyaladım...
Sitede yer alan tüm içeriğin
sumeyye bebıs nasıl sen nasılsın merak ettımMerhaba canım. Amin. Duyarlılığın için çok teşekkür ederim. Daha 2 aylık, yolun başı. Rabbim sağ salim doğurmayı da nasip etsin, hiç kimseyi çocuk hasretiyle yalnız bırakmasın.
sumeyye bebıs nasıl sen nasılsın merak ettım
ben gizem 22 yasındayım okuyorum sözlencem inşallah yakında ben bebekleri cok severım meslegım saolsun sureklı sevgı evlerındeyım cocuk evlerındeyım nerdeyse ama evlenınce bende hemen yapcam hem onlara hem kendı cocuguma hepsıne yeterım ben senın hıkayenıde az cok okudum burdan merak ettım senı tehlıke yokdegılmı hersey normal ??iyiler canım, çok şükür. Ben de bulantılarla baş etmeğe çalışıyorum. Ancak bir gün az bulansa bir şey mi oldu diye ödüm kopuyor. Bulantının olması çok güzel bir şeymiş. Yaşaması zor olsa da, insanın içi rahat oluyor.
Sen ne durumdasın? Hakkında hiç bir bilgim yok
ben gizem 22 yasındayım okuyorum sözlencem inşallah yakında ben bebekleri cok severım meslegım saolsun sureklı sevgı evlerındeyım cocuk evlerındeyım nerdeyse ama evlenınce bende hemen yapcam hem onlara hem kendı cocuguma hepsıne yeterım ben senın hıkayenıde az cok okudum burdan merak ettım senı tehlıke yokdegılmı hersey normal ??
insallah bu sefer sende bebegını kucagına alırsın kız mı ıstersın erkekmı yada ne doguyo ıcıne? derler ya hamıleye malum olurmusDilerim her şey gönlünce olur ve hiç beklemeden kendi bebeklerini de kucaklarsın. Hikayemi az çok biliyorsan, 18 haftalık bir kaybım olduğunu da okumuşsundur. O yüzden benim için hep endişe var. Şimdilik her şey yolunda gözüküyor, çok şükür. Rabbim sonunu da güzel eylesin. Daha fazla tedbirli davranmaya çalışıyorum. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
amin. İkisine de hasretiz. 8 sene oldu. Ben de daha evlenmeden çocuk isteyen biriydim. Kısmetde hasret varmış. Ancak bu sefer kız doğuyor içime, ikiz kızım olacak diyorum. Denize kardeş olacakıar. Sağlıklı hayırlı evlatlar olsunlar, her ikisinin de başımızın üstünde yeri var.insallah bu sefer sende bebegını kucagına alırsın kız mı ıstersın erkekmı yada ne doguyo ıcıne? derler ya hamıleye malum olurmus
ınsallah bu sefer dogup senın ıkı ayagını bır pabuca sokarlaramin. İkisine de hasretiz. 8 sene oldu. Ben de daha evlenmeden çocuk isteyen biriydim. Kısmetde hasret varmış. Ancak bu sefer kız doğuyor içime, ikiz kızım olacak diyorum. Denize kardeş olacakıar. Sağlıklı hayırlı evlatlar olsunlar, her ikisinin de başımızın üstünde yeri var.
Geçen sene cinsiyyetini kayb ettikten sonra öğrenmiştik, ancak o zaman erkek olduğundan emindim, sanki biri söylemiş gibi. Kısmet değilmiş.
Dileğin çok hoşuma gittiınsallah bu sefer dogup senın ıkı ayagını bır pabuca sokarlar
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?