- 2 Kasım 2015
- 710
- 1.426
- 113
yarın öğretmenlik yapamayacağınız bir olaya istemeden de olsa karışabilirsiniz, öğretmenliği kendi isteğinizle de bırakıp işsiz güçsüz de kalabilirsiniz, hayatta umulmadık işler başınıza gelebilir, sağlığınızı kaybedebilirsiniz, sakat kalabilirsiniz, engelli olabilirsiniz, hafızanızı kaybedebilirsiniz... umarım asla kötü bir şey başınıza gelmesin ama bu bahsettiğiniz bey bu durumlarda da sizin yanınızda olur mu, yüzünüze asit dökülse ve güzelliğinizi toptan kaybetseniz sizi yine de sever mi? efendiliği, dürüstlüğü, karakteri, sadakati ve ahlakıyla çocuklarınıza güzel bir baba örneği olabilir mi?Erkek arkadaşım lise mezunu. Zamanında babası hasta olduğu için eve kendisi çalışıp bakmak durumundaydı. Üniversiteye gidecek ne imkan ne zaman bulabildi. Açık öğretimden okudu fakat ne yazık ki okuduğu bölümle ilgili bir işe giremedi. Ama hep çalıştı, asla boş durmadı. Şu an kendisi kurye. Arabayla getir götür yapıyor bir iş yerinde asgari ücret ile. Bende doğuda öğretmenim. Benim imkanlarım onun aksine daha iyiydi, babam hep en büyük destekçim oldu. Hep çalıştım çabaladım ve atanıp yerleştim. Şimdi tüm çevrem ailem dahil erkek arkadaşımı küçük görüyor. Hatta laf arasında sorulduğunda yaptığı işi söylemekten utanıyorlar. Denk olmadığımızı, onun parasının hiçbir şeye yetmeyeceğini, benim maaşıma bakacağını ve kendini ezik hissedeceği için bana çektireceklerini söylüyorlar. Bu söylemler beni inanılmaz yıpratıyor. Gerekli cevapları veriyorum fakat insanın elbette morali bozuluyor. Mesela ablam "benim eşim kurye olsa arkadaşlarıma söylemeye utanırım" dedi en son görüştüğümüzde. Abla bende senin gibi bu düşüncede olsam ben direkt kendimden utanırdım diye karşılık verince benimle küstü. Ailem hiç istemiyor evlenmemizi. Siz neler düşünüyorsunuz? Ne yapmalıyım?
Bence evlilikte de herkes birey olarak hayatını kazanıyor olmalı. En azından o an bazı sebeplerden ötürü çalışmıyor olsa bile hayatta yalnız kaldığında herkesin yapacak bir mesleği olmalı. Kadın-erkek hiç kimse hedefsiz vizyonsuz yaşamamalı bu hayatı. “Çalışmak kadının kararı olmalı” diye düşünmüyorum ben, herkes imkan doğrultusunda aileye ve hayata katkı sağlamaya bakmalı diye düşünüyorum.Durumun tersi olsa, kadin ev hanimi kalmak istese ve adam "bu ne yaa, tek maas ile neye yetecegiz, tabiki çalismalisin" diye bir durum olsaydi burasi cadi kazani olurdu. Herkes o ne biçim erkek, yok çalismak kadinin karari olmali der.
Bence evlilikte de herkes birey olarak hayatını kazanıyor olmalı. En azından o an bazı sebeplerden ötürü çalışmıyor olsa bile hayatta yalnız kaldığında herkesin yapacak bir mesleği olmalı. Kadın-erkek hiç kimse hedefsiz vizyonsuz yaşamamalı bu hayatı. “Çalışmak kadının kararı olmalı” diye düşünmüyorum ben, herkes imkan doğrultusunda aileye ve hayata katkı sağlamaya bakmalı diye düşünüyorum.
Bazen kadın bazen erkek işsiz kalabilir, o esnada çalışmayan taraf ev işini üstlenir, bunda da sorun yok.
Ama bu çiftte sorun kültür farkı olabilir, hayata bakış açıları aynı olmayabilir. Yoksa çalışıp hayatını kazanmanın cinsiyeti olmaz.
Bence o da doğru değil. Kadın da düşük seviyede olmasın. Düşük seviyede olmasın ki erkeğin ezmesine fırsat vermesin. Elinde mesleği, kendine güveni, kendi kendine yetebilecek becerileri olsun. Bunu ortaokul mezunu biri için söylemiyorum sadece. Üniversite mezunları için de geçerli.davul dengi dengine demek niyeyse kadin erkekten dusuk veya esit seviyede olsun demek oluyor. erkek ogretmen kadin ortaokul mezunu olsa bile sorun eden olmazdi.
nasil bi dengi dengine olmakmis.
Bu şekilde olup kadının parasını yemek için evlenen de var yaptığı işten utanmayip yinede çalışıp geçinmeye çalışan erkeklerde var. Düşünsenize zengin veya varlıklı olsaydı ve gözü dışarda olsaydı sürekli kandırıp başka kadınlarla iletişim kuran bir erkek olsaydı çünkü burda ne yazılar okudum neler gördüm. Önemli olan kesinlikle sizinle neler yapmaya çalıştığı fedakarlıkları sevgisi. O yüzden başkalarını umursamayinErkek arkadaşım lise mezunu. Zamanında babası hasta olduğu için eve kendisi çalışıp bakmak durumundaydı. Üniversiteye gidecek ne imkan ne zaman bulabildi. Açık öğretimden okudu fakat ne yazık ki okuduğu bölümle ilgili bir işe giremedi. Ama hep çalıştı, asla boş durmadı. Şu an kendisi kurye. Arabayla getir götür yapıyor bir iş yerinde asgari ücret ile. Bende doğuda öğretmenim. Benim imkanlarım onun aksine daha iyiydi, babam hep en büyük destekçim oldu. Hep çalıştım çabaladım ve atanıp yerleştim. Şimdi tüm çevrem ailem dahil erkek arkadaşımı küçük görüyor. Hatta laf arasında sorulduğunda yaptığı işi söylemekten utanıyorlar. Denk olmadığımızı, onun parasının hiçbir şeye yetmeyeceğini, benim maaşıma bakacağını ve kendini ezik hissedeceği için bana çektireceklerini söylüyorlar. Bu söylemler beni inanılmaz yıpratıyor. Gerekli cevapları veriyorum fakat insanın elbette morali bozuluyor. Mesela ablam "benim eşim kurye olsa arkadaşlarıma söylemeye utanırım" dedi en son görüştüğümüzde. Abla bende senin gibi bu düşüncede olsam ben direkt kendimden utanırdım diye karşılık verince benimle küstü. Ailem hiç istemiyor evlenmemizi. Siz neler düşünüyorsunuz? Ne yapmalıyım?
Üniversiteden sonrası çok fark etmiyor bence. Prof olan kadın, lisans mezunu olan erkek de olabilir. Çizgi bence üniversite. Ya altında kalıyorsun ya üstündeOooo KK ya bu konu acilir mi ya,
herkes bir denklik diye tutturmus evet ne guzel,
ama desen ki ben lisans mezunuyum, sevgilim profesor sorun olur mu, olmaz,
cunku burada denklik dedigin erkegin kadina esit ya da ustun olmasidir(maddi acidan ve diploma acisindan)
benim kisisel gorusum, farki siz sevgilikte hissetmiyorsaniz oyle bir sey yoktur. Tabi ki sevgililigin akil havada oldugu ilk aylarini kastetmiyorum,
adamla kadin 3 yildir beraber, hic aralarinda egitimsel veya maddi farklar sorun olmamis, ama herkes diyor ki evlilikte farkli olur, bence olmaz, neden olsun ki.
Üniversiteden sonrası çok fark etmiyor bence. Prof olan kadın, lisans mezunu olan erkek de olabilir. Çizgi bence üniversite. Ya altında kalıyorsun ya üstündeHer üniversite mezunu için de geçerli değil bu tabi.
Bak bu benim için büyük sorun mesela. Benim 70 küsur yaşındaki ilkokul mezunu annem dublajlı izlemiyor diziyi filmi. Dublajlı izleyen adama kendini geliştirmiş diyemem o yüzden. Ama karısı sorun etmiyorsa sorun yoktek fark diyebilecegim enistem turkce dublajli tercih ediyor, ben orjinal duplaj
Üniversiteden sonrası çok fark etmiyor bence. Prof olan kadın, lisans mezunu olan erkek de olabilir. Çizgi bence üniversite. Ya altında kalıyorsun ya üstündeHer üniversite mezunu için de geçerli değil bu tabi.
Bu kısma katılıyorum. Aklımdan geçti de linç korkusuna yazamadım. Birlikte linçlenelim bari.E bu senin yetişmiş halin mi? Şimdi kalkıp bu insana "siz denk değilsiniz" denmez.
O yüzden iki insan, uzun bir ilişkiyi birbirlerinden çok da şikayet etmeden yürütebiliyorlarsa denklik vardır diye düşünüyorum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?