Cuma Zayıflama Yarışması 2. Takım

Mademki bağlanmaktan korkuyorsun o halde cesaretsizsin…
Uçsuz bucaksız sevgilerde hep yalnızlığa mahkûm edileceksin.
Sen ki hayran olduğum büyük adam
Tatminsizliği asıl etrafında ki kalabalık dağıldığında öğreneceksin.
Atıp tutmak kolay gelir bilirim korktuğunu belli etmemek için,
Fakat gün bitip de gece başladığında, tek başınalıkla mücadelede yenileceksin.
Ağır gelecek uykundan sıçradığında sol yanını boş görmek
Nasıl oldu da bu hale geldim diyeceksin
Unutma yaşam denen lütufta her güzelliği yalnız yaşamayı sen seçtin
Ruhun örselenmesin diye, açgözlülüğün de etkisiyle
Elindekileri de gün gelecek teker teker kaybedeceksin
Tükenmez dediğin dostluklar, arkadaşlıklarda çabalarına rağmen bittiğinde
Tarifsiz acıları ister istemez kana kana içeceksin
İvedi bir değişim gerektiğini keşfettiğinde ise
Ne yazık ki çok geç kalmış olduğunu fark edeceksin
Tamah ettiklerin uzaklaşacak batan geminden ilk önce
Onlar aldırmadan kulaç attıkça yüzeye sen derinlerde boğulup gideceksin
Ne dönüp bakan olacak ardına ne de gelmek isteyen seninle
Gördüklerin seni şaşırtmasın böyle olmasını sen istedin
Uzanıp elimi tutmayı aşkla bağlanmayı sen acizlik bildin
Çok görmüyorum sana çünkü bize benim gözlerimle bakmayı beceremedin…
Sayende büyüdüm olgunlaştım fakat yinede senden geçemedim
Eller ne derse desin seni sevmeye devam ettim
Nafileydi kaçmak bende kalıp sensizlikle savaş verdim
Denedim yüreğine sızmayı ama sen hep engelledin
Eğer isteseydin her şeyden vazgeçip yanına gelebilirdim
Nasıl olacağını umursamadan tüm olumsuzluklara göğüs gerebilirdim
Asıl gerçek sendin ve seninle tüm dünyaya meydan okuyabilirdim
Sense tek bir şans bile vermeden benden kaçmayı tercih ettin
Lakin bıraktığın izleri silemedin çünkü buna izin vermedim
Anlamadın anlayamayacaksın bu kalbi sözlerinle mühürledim
Vurgunu ağır olurmuş açık denizlerin bunu da o yeşil gözlerinden mahrum kalınca keşfettim
Artık çok geç, ben aşkı uzak diyarlarda aşka inancı olmayan bir adamdan, senden diledim
Zannettim ki kalbinin karanlık köşelerinde minicik bir parça sevgi kırıntısı bulabilirim
Güzel çirkin ayırt etmeden ne varsa yaşama dair seninle paylaşabilirim
En çok istediğim şeyi senden bir parçayı içimde gururla büyütebilirim
Çok fazlaydı sana göre isteklerim sense hiç birini benimle düşlemedin
Meğer sahteymiş sıcacık sevişlerin, rolünü kusursuz sergiledin
En kötüsü de mucizem sayende kendimden nefret ettim
Marifet sevmekte değil tarafından sevilmekteymiş geçte olsa öğrendim…



.
 

Ama ben yapamıyorummm. Eylülün ortası gibi ancak başlarım.


Sağol canım. Yine de sen özgürlüğünün kıymetini bil. Zaman zaman özleyeceksin çünkü..


Çiğden yap canım bildiğimiz gibi. Değişen bişey yok.
 
dünkü menüm sabah 3 adet küçük kömbe
öğlen patlıcan yemeği
ara ekmek arası peynir
akşam patates yemeği cacık sütlü tatlı yarım dilim kavun
kitap okumadım su içtim bol bol ama miktarını bilmiyorum :)
 

Tamamm canım daha yapmadımm haşlanmış şekilde koydum dolaba duruyor
 
ramazan ayında 4 yazmanın kenarını iğne ile çevirmiştim..bugün de bir tanesinin 3/4 ünü çevirdim..netten oya modellerine bakıyorum..hoşuma giden yapabileceğim modellerden seçicem
ona göre ip alıcam bugün oylarına başlicam yapabildiğim kadarıyla artık
 
 

arzuuu rukgusss bu akrep bize çeyize başladııı dayanamadı zaaaarrr
 
bugünki menüm
sabah hiçbirşey
öğle omlet
3 dilim ekmek
akşamı geçiştirecem bakalım nasıl
şimdiye kadar yarım litre su içtim
ramazandan kalan şu alışkanlığı atamadım üstümden
akşamları içiyorum kızlar
ben itinayla suyumu tüketiyorum
bak bu konuya dikkat etmenizi istiyorum
ben suyun çok faydasını gördüm sizde faydalanın rabbimin nimetinden

dün çok yoruldum işleri tek başıma yürütünce birde stresten kaynaklı eve gider gitmez yattım
mutfağım çok kötü
bulaşıklar birikti
sormayın bugün çoook iş var
arzuyu örnek alıyorum birde akrebi
pırıl pırıl olur bugün akşam inş
akşam yatarken niyetim bugün temizlik yapmaktı
yapmazsam uyku tutmaz
malum 30 ağustos sandım dı ya
 
dünkü menüm
dün oruçluydum iftar
bamya,1 dilim ekmek,havuç salatası,haydari diyorlar ya ondan,karpuz
ara 1 kupa yeşil çay

bugün oruç değilim çok yedim galiba unutabilirim yazayım
sabah 3 dilim su böreği,peynir,yumurta sarısı,yarım fincan çay
ara 2 kupa şekersiz çay,yarım poğaça
öğle 3 haşhaşlı poğaça yedim.
akşamı geç saatte yada yarın yazarım.
 
ayy bende spor yapaıyorum ne olacak bol bol oğlanın peşinde dağıttıklarını topluyorum ve tuvalete götür tekrar giydir.akşama bacaklarımda hal kalmıyor valla .
 

kız arzu delisin sen valla tanımadığın bir insan için km yol katetmek benim harcım deeeelll bebişim ben umutsuz vakkaaa
ama güzel bir anı olarak kalmış sende önümüze bakacazzz düşünüyorumda arkaya bakacak olsaydık rabbim ensemizin köküne göz koyardı önümüze bakacaz bu ademden bir nane olmayacaksa yol ver gitsin bak şekeerim anladığım kadarıyla kıpır kıpırsın kariyerin var yerinde duramıyorsun kendine yakışacak biriyle yola devam et hayatın boyunca bu adamı kalçalarla elde tutmak imkansız unutma layıkını bulmalı
 
ayy bende spor yapamıyorum.akşama kadar oğlanın dağıttıklarını topluyorum ve tuvalet eğiti.tuv götür tekrar giydir.işimiz bu.akşama hal kalmıyor valla.
 
 
benimde ilk düşüncem öyleydi vazgeçtim. oğlumla gezip dolaşacağım onunla vakit geçireceğim arkadaşlarımla buluşacağım. haftaspnu hallederim evi. bu sefer kendime vakit ayıracağım...

Ohhh en güzeli canım valla. Gezin tozun birlikte. Ben geçen hafta izinde olduğum için ev batık durumda toz heryer.
Yarın temizlemezsem haftasonuna kadar ne olur bilemem. :)
 
Mönü müüü:44::44: vermesem daha iyi bence:18:

sabah: bol bol kahvaltı

ara: şekersiz Türk kHVESİ

öğlen: ksır

ara: şeftli+ üzüm

akşam: balık+ salata
 
 
HZ. ALİ'NİN ŞEHADETİ

Hicret’in 40. yılı Ramazan ayı gelmişti. Hz.Ali, Muâviye’nin üzerine yürümek için hazırlık yapmakla meşguldü.

Taberi ve İbn’ül-Esir, Hz.Ali’nin şehâdet sebebini şöyle anlatır:

Mülcemoğlu, Haccâc ve Temim boyundan Amr;

“Halkın kurtulması için, Hz.Ali’nin, Muâviye’nin ve Âsoğlu Amr’ın ortadan kaldırılması” gerekli olduğu kanâatine vardılar. Bu işi yapacak kişilerin üçüde Hâricîlerdendi.

Mülcemoğlu Hz.Ali’yi, Haccâc Muâviye’yi, Amr da Âsoğlu Amr’ı, öldürmeye karar verdiler. Ramazan ayının 18. günü sabah namazında işlerini başaracaklardı.
İbn-i Mülcem Kûfe’ye geldi, mezhepdaşlarıyla buluştu; fakat yapacağı işi kimseye açmadı. Mülcemoğlu bir gün, mezhepdaşlarından birinin evinde pek güzel bir kadın gördü, vuruldu adeta. Kadına evlenme teklifinde bulundu.

Kuttame adındaki kadın:

“Benim mehrim pek ağır” dedi. “Üçbin dirhem vermedikçe bir köle ve halayık satın alıp bağışlamadıkça ve Ali’yi öldürmedikçe sana varmam ben” demişti.

Mülcemoğlu:

“İlk iki şartı kabul ederim” dedi; “Fakat Ali’yi öldürmek elimden gelmez benim.”

Kadının; babası ve kardeşi, Nehrevan da öldürülen Hâricîlerdendi. “İmkânı yok” dedi. “Ali öldürülmedikçe yüreğim soğumaz benim. Ben sana yardımcı bulurum.” dedi. Mülcemoğluna, Şebib ve Verdan’ı tanıştırdı; bunlar da Mülcemoğluna yardım edeceklerdi.

Mülcemoğlu, daha önce Hz.Ali’ye bey’at edilirken, bey’at etmek istemiş, Hz.Ali onu iki kere reddetmişti. Hz.Ali, üçüncüsünde mübarek elleriyle başlarına ve sakallarına işaret buyurarak; “Buradan akacak kanla şunu boyayacak kişiyle ne işim var benim” demiş ve şu iki beyiti okumuşlardı:

“Ölüm gelip çatınca kuşan kemerini sen; seninle buluşunca telâşa düşme, dayan.
Ölüm, mahallene kondu mu, acıklanma, sızlanma dayan.”

Hz.Ali, zaten yaşamaktan bıkmıştı. “Allah’ım, sen beni bunlardan hayırlısıyla buluştur, bunlara da kötü birini musallat et” diye duâ etmişti.

Hz.Ali, bir gece Hz.İmâm Hüseyin’in, bir gece Cafer-i Tayyâr oğlunun evinde kalıyor, üç lokmadan fazla bir şey yemiyor; “Allah’ıma boş karınla temiz olarak kavuşmam daha sevimlidir bence” diyordu.

Ramazan ayının 18. günü, Hz.Ali evden çıkarken Hz.İmâm Hasan ve Hz.İmâm Hüseyin’e hediye olarak getirilmiş olan ördekler gagalarıyla eteğini tutmuşlardı.
Hz.Ali, onları kovalayanlara; “Bırakın” buyurmuştu; “Onlar ağlayanlardır; seher çağında da kader, yerini bulur.”

Hz.Ali; “O gece Hz.Resûlullah’ı rûyada gördüğünü” de bildirmiş, şehâdete tam hazırlanmıştı.

Mescide giren Hz.Ali:

“Namaz, namaz” diye uyuyanları uyandırmağa başlamıştı ki; Şebib bir kılıç salladı; fakat kılıç mescidin kapısına geldi. Bunun üzerine önceden gelip mescide gizlenen Mülcemoğlu:

“Yâ Ali! Hüküm ancak Allah’ındır” diye bağırarak Hz.Ali’nin mübarek başlarına bir kılıç vurdu. Kılıç, Hendek savaşında Amr’ın yaraladığı yere geldi; imâme yarılmış, kılıç mübarek başlarına gömülmüştü.

Yere düşmüştü Hz.Ali; “Andolsun Kâ’be’nin Rabbine” buyurmuştu. “Kurtuldum” dedi.

Suikastçılar kaçıyorlardı; kaçarken de bağırıyorlardı:

“Emîr’ül-mü’minin şehit edildi!...”

Şebib’i birisi yakaladı, kılıcını elinden aldı; fakat o, atik davrandı, kurtulup evine sığındı. Sesi duyan halk birbirine karışmıştı. Şebib’in amcasının oğlu, o gece Şebib’de konuktu. “Hâricî” değildi bu zât. Şebib’in telaşını görünce; “Yoksa” dedi, “Mü’minler emîrini sen mi öldürdün?”

Şebib:

“Hayır” diyecekken “Evet” dedi; o da kılıcını çekip Şebib’i öldürdü.

Mülcemoğlu’nu da birisi yakaladı, sürüyerek mescide götürdü. Hz.İmâm Hasan ve Hz.İmâm Hüseyin ile yakınları mescide girdikleri zaman, Hz.Ali’yi mihrabın önünde yerden toprak alıp; “Ondan yarattık sizi, yine oraya iâde edeceğiz; ordan çıkaracağız bir kere daha sizi” meâlindeki âyeti okuyup, yarasına basıyor buldular. (Tâhâ 55. âyet)

Hz.Ali’yi yaralı halde eve götürdüler. Yaranın şiddetinden, evdekilerin kimi kendinden geçiyor, kimi kendine geliyordu. Hz.Ali bir aralık mübarek gözlerini açıp başucundakilere bakarak şöyle buyurdu:

“En güzel, en yüce arkadaşa, en hayırlı konağa, en güzel huzûr ve istirahat yerine gidiyorum.”

Sonra Mülcemoğlu’nu, elleri bağlı olarak Hz.Ali’nin yanına getirdiler.

Hz.Ali:

“Ey Allah’ın düşmanı” dedi, “Ben sana iyilik etmedim mi?”

Mülcemoğlu:

“Evet” dedi, “İyilik ettin.”

Hz.Ali:

“Peki” dedi, “Bu yaptığın ne?”

Mülcemoğlu:

“Kılıcımı kırk sabah biledim, Allah’tan, onunla halkın en kötüsünü öldürmesini diledim.” dedi.

Hz.Ali:

“Sende onunla öldürüleceksin; halkın en kötüsü, görüyorsun ki sensin” buyurdu ve yanındakilere dedi ki:

“Bunu götürün, hapsedin, eziyet etmeyin, aç bırakmayın; siz ne yiyor, içiyorsanız buna da onu verin. Ben sağ kalırsam ne yapacağımı bilirim; ölürsem, o bana bir kılıç vurdu; siz de onu bir vuruşta öldürün; ama Allah’ın sizi bağışlamasını da istemez misiniz?”

Hak’ka kavuştuğu gece Hz.Ali’ye bir bardak süt sunmuşlardı. Yarısını içtikten sonra bardağı verdi; “Bunu” dedi; “O esirinize götürün, onu sakın aç bırakmayın.”

Sütü Mülcemoğlu’na götürdüler; “Zehirlidir” diye içmedi. Bu olayda, adâletle-zulüm, îmanla-îmansızlık, yücelikle-alçaklık, fazîletle-hıyânet; bir bardak sütle tarihe, insanlık tarihine geçti.

Hz.Ali Emîr’ül-mü’minîn, Ramazan ayının 21. gecesine kadar yaşadılar. Hz.Ali bu fânî dünyadan göçmeden önce, oğlu Hz.İmâm Hasan ve Hz.İmâm Hüseyin’i yanına çağırdı; onlara vasiyyetini yazdırdı ve imâmlık emanetlerini Hz.Hasan’a teslim etti.

Hz.İmâm Ali, Hicret’in 40. yılı (Milâdi 661) Ramazan ayının 21. gecesi, Hak’ka vuslat etmiştir. Hz.Ali Hak’ka kavuştuğunda 63 yaşında idi. Türbesi Necef şehri-IRAK’tadır.

En doğrusunu Allah bilir.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…