demin ahseni doktora götürdüm burmu tıkalı diye hemde aylık konturolumüz oldu 6900 olmuş 68 cm boyu normal dedi et suyuna çorba yada çorbalarına kıyma kat domates bitecek domates çorbası şehriye at dedi yumurta peynir başla dedi labne veriyorum dedim ver dedi bide en fazla 3 çorba kaşıgı karnını çok doyurur san meme emmez dedi hı bide yürütece erken biraz daha dur dedi oturmak istiyorsa oturt yoksa zorlama dedi bizden bukadar diger ayda köfteye başlarız dedi

şok oldum mamayı zorla veriyorum köfteyi nasıl verecem şaştım
öncelikle geçmiş olsun. Valla canım biz yumurtaya peynire başlayalı 2 hafta oldu kızım herşeye saldırdığı için bizde problem yok ( maşallahhh ) bazen kızıma oburiks diyorum annem sinirleniyor

ama dün mama yediriyordum babasıda patates kızartması yiyor biberonu itip patatese bi saldırışı var öldüm gülmekten ama tombiş kalacak diye ödümm kopuyor..
Yürütece başlayalı da bu üçüncü haftamız ne yapyım çocuk sıkılıyor ona koydukmu bi otaraf bi butaraf uçuyor mübarekk :)) dr a zararlımı diye sordum yok dedii ..
. d) Eser sözleşmesi ile hizmet sözleşmesini birbirinden ayırmak için kabul edilen bir başka ölçüt de “ekonomik risktir. Ekonomik risk, eser sözleşmesinde “yüklenici” tarafından, hizmet sözleşmesinde “işveren” tarafından karşılanır.
e) Yukardaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir kimse bakım-onarım için evine veya işyerine çağırdığı elektrikçinin, su tesisatçısının, kalorifer, asansör bakımcısının ve benzer kişilerin “işvereni” değildir. Bunun içindir ki, bakımcı-onarımcı işini yaparken bir kazaya uğrarsa, örneğin elektrik akımına kapılırsa “ev ve işyeri sahibi” bundan sorumlu tutulamaz. Çünkü, eve ve işyerine bakım-onarım için gelen kişi (yüklenici), işin ustası olduğu bilinerek çağrılmış olup, olası tehlikelere karşı önlem alacak olan ev ve işyeri sahibi değil, kendisidir. İş sahibinden buyruk almaz; işini nasıl yapacağını kendisinin bilmesi ve ona göre kendi iş güvenliğini sağlaması, dikkat ve özeni göstermesi gerekir. Eğer yanında işçisiyle (yardımcısıyla) birlikte gelmişse, onunla arasında hizmet (iş) sözleşmesi ilişkisi bulunduğundan, işvereni olarak onun da güvenliğini sağlamak zorundadır. Geldiği evde bakım onarım işini yaparken işçisi bir kazaya uğrarsa bundan işveren olarak “yüklenici” sorumlu olur; “iş sahibi” sorumlu olmaz.
Bir Yargıtay kararında denildiği gibi: “Yüklenici, yaptığı işin uzmanı sayılır ve iş sahibinden o işin, teknik yönden, nasıl yapılması konusunda talimat almaz; başka bir anlatımla, iş sahibine karşı bağımsızdır. Uzmanı olduğu bir işin yapılmasında da, yanında çalıştırdığı işçilerine karşı işveren durumunda olduğu için; kendisinin, işçilerinin ve üçüncü kişiler ile iş sahibinin can güvenliğini sağlamak ve gereken tedbirleri almak zorundadır.”
Başka örnekler: Apartmanın boya ve badana işleri yapılırken yüklenici firmanın işçisi bir kazaya uğrarsa, bundan bina sahipleri sorumlu tutulamaz. Bunun gibi, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, yüklenicinin işçilerinin veya alt yüklenicilerin uğradıkları kazalardan dolayı “iş sahibi” sorumlu tutulamaz. Bunun ayrık durumu, arsa sahibinin kendi gözetim, denetim ve buyruğu altında doğrudan inşaat yaptırmasıdır.
f) Eser sözleşmesinde “iş sahibi” hiç mi sorumlu değildir. Elbette sorumlu tutulacağı durumlar da olabilir. Yaşam deneyimleri ve somut gerçekler bunu göstermektedir. Örneğin, evde bozulan elektrik donanımını onartmak üzere bir usta çağırmak yerine, bu işi komşunun oğluna yaptırmaya kalkışan ev sahibi, o kişinin cereyana kapılması durumunda sorumlu olur.
Bir başka örnekte, iş sahibi, boya badana işleri için yetkin bir firmayla anlaşmak yerine, sıradan kişilere bu işi yaptırırsa, üçüncü kişilerin veya boya badana işini yapan kişilerin uğradıkları kazalardan dolayı doğrudan sorumlu olur.
g) Bunların dışında, aradaki ilişki “eser sözleşmesi” niteliğinde olmasına karşın, eğer üstlenilen iş, iş sahibinin talimatları doğrultusunda ve onun kontrol ve denetiminde sürdürülmekte ise, iş sahibi de yüklenici ile birlikte sorumlu olur.
h) Yukarda açıklanan örnekler dışında, eser sözleşmelerinde “iş sahiplerinin” hiç sorumlu tutulmamaları gereken çoğu olaylarda, ceza mahkemelerinde, kimi (sosyal güvenlik uzmanı) bilirkişilerin yanlış ve yanıltıcı raporları yüzünden suçlu bulunup cezalandırıldıkları görülmekte; ne yazık ki Yargıtay’ın ilgili ceza daireleri bu dosyaları Borçlar Yasası’nın eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirmeyip onamakta ve haksız durumlar ortaya çıkmaktadır.
Hiçbir kusurları olmadığı halde, ceza mahkemelerince (bilirkişilerin yanıltması sonucu) cezalandırılan iş sahipleri, ayrıca hukuk mahkemelerinde de tazminat ödemekle yükümlü tutularak ikinci bir haksızlık yapılmaktadır.
Bu haksızlık, Yargıtay hukuk dairelerinin kararlarında açıkça belirtilmekle birlikte, orada da bir yanlışa düşülmekte; “Borçlar Yasası 53.maddesine göre, hukuk hakimi, ceza davasında verilen kusur raporuyla bağlı değilse de, kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarıyla bağlı olduğundan, “iş sahibi” hukuk mahkemesince kusurlu bulunmasa bile, “hakkaniyete uygun ve vicdanları rahatsız etmeyecek miktarda” tazminata hükmedilmelidir” denilerek haksız uygulama sürdürülmektedir.
alla