Tomris’in Emzirme Notları – 1: Merhaba!
Merhabalar Sevgili Anne ve Babalar!
Adım Tomris. Hacettepe Tıp Fakültesi mezunu bir hekimim. Türkiye’de kişiye özel tıp alanında öncü bir kurumda çalıştım. Kişiye özel sağlık hizmetleri alanında geliştirdiğimiz bir modelin Avrupa’da nasıl uygulanabileceğini incelemek için bir Avrupa Birliği projesi ile Hollanda’ya geldim. Şu anda bu amaçla bir üniversitede araştırmacı olarak çalışıyorum.
Üç çocuğum var. İkiz kızım ve oğlum Ocak 2010’da doğdu. Küçük kızım ise Eylül 2012’de... Yani 3 yılda 3 çocuk yaptık, 10 yılda ne yaparız bilemiyorum :) Eşim ev erkeği. Yani eve para getiren bir işi yok ama aslında çok işi var: Çocuklara, eve ve bana bakıyor. Ben de çocuklara ve işime odaklanıyorum. Doğum izninden sonra part time işe başladım, hadi hayırlısı...
İkizlerim 38 haftalıkken sezeryanla dünyaya geldi. Çok şükür hiç bir sağlık sorunları yoktu, kiloları da fena değildi (3.150 ve 2.600 gram). Ama emzirme konusunda çok sorun yaşadık. Sütün yetmemesi, meme başı yaraları, süt kanallarının tıkanması, meme başının beyazlaşması... Kitaplarda ¨emzirmede yaşanabilecek sorunlar¨ başlığı altında anlatılan nerdeyse her şey başımıza geldi. Emzirme ile ilgili okumadığım kitap, internette İngilizce ve Türkçe okumadığım kaynak, izlemediğim emzirme videosu kalmadı. Hem bir hekim, hem bir anne, hem de bir kadın olarak emzirmenin bebek için tek faydalı şey olduğuna inandım. Eşim de bu inancımı paylaştı, hep yanımdaydı, hatta birlikte emzirdik diyebilirim. Bebekleriniz günde 12 saat memede kalıyorsa iki eliniz de devre dışı demektir. Birinin size yemek getirip yedirmesi, su içirmesi, destek olması gerekiyor. O yüzden hep derim, ¨Süt benim mememden çıktı ama biz aslında birlikte emzirdik¨ diye...
İnat ettik, çok araştırdık, çok şükür sorunların çoğunu aştık. (Belki emzirme maceramızı da başka bir zaman yazıya dökmeli) Ne yazık ki ilk 6 ay mama desteği kullanmak zorunda kaldım, hala vicdanım sızlar. Ama şükürler olsun ikizlerimi 27 ay emzirdim (tekrar gebe kalınca bıraktım). Şimdi de küçük bebeğimizi emziriyorum 4,5 aydır. Yani hayatımın son 4 yılını ya gebe ya da emzikli olarak geçirdim:)
İşe yaradığını tecrübe ettiğim ve/ veya güvenilir kaynaklardan edindiğim ve emzirmenin doğasına (fizyolojisine) uygun olduğu için işe yarayacağını düşündüğüm önerileri başka anne-babalarla paylaşmak istiyordum uzun süredir. Bir kaç ay önce karşıma Eren’in BYBO bloğu çıktı. Eren’le yazıştık ve toparladığım notlarımı sizlerle BYBO’da paylaşmaya karar verdik. Umarım tüm anne ve babalara faydalı olur.
‘Anne sütü’ mü, ‘emzirme’ mi?
Bebeğiniz için dünyadaki en sağlıklı besin anne sütü, en sağlıklı beslenme yolu ise emzirmedir.
Emzirme sadece anne sütü demek değildir. Emzirme anne ve bebeğin yakınlaştığı, birbirinin ihtiyaçlarını karşıladıkları bir süreçtir; anne sütü ise o sürecin gözle görünür ürünü. Bilim insanları anne sütünün içindeki bir çok maddeyi tanımladı: protein, yağ, şeker, vitamin ve mineraller gibi besin öğelerinin yanı sıra bebeğin bağışıklık sistemi için immün faktörler, hatta gerçek yaşayan hücreler var anne sütünün içinde. Bunlar bilim insanlarının laboratuvar cihazları ile ölçebildiği, miktarını ve işlevlerini kısmen de olsa belirleyebildiği maddeler. Ama emzirme sırasında anneden bebeğe, bebekten de anneye geçen çok önemli bir şey var, o da sevgi. Bilim insanları henüz sevgiyi ölçüp miktarını belirleyemediğinden emzirmenin bu yönünü araştıramıyorlar. Ölçebildikleri için sadece ürüne, yani süte odaklanıyorlar. Ancak ‘anne sütünün faydaları’ diye listelenen çoğu şey, örneğin bebeğin daha az hasta olması, daha zeki olmasi, vb., aslında tek başına anne sütünün değil, emzirme sürecinin bir sonucu. Yani aslında ‘anne sütünün faydaları’ yerine ‘emzirmenin faydaları’ demek daha doğru.
Ben de yazılarımda anne sütü dediğim zaman sadece ürünü, yani sütü, emzirme dediğimde ise tüm süreci ve ürünü birlikte kapsıyor olacağım.