2022 Ağustos Anneleri Paylaşım Alanı

Kızlar iyi günler benim bugün kan tahlillerim çıktı. Kolesterol, trigliserit yüksekliği çıktı. Okudum internetten gebelikte 2-3trimestrde artıyormuş. Amma yinede endişe ettim
Bugun benim de yüksek cıktı ikisi, aile hekimim bi sıkıntı yok normal yükselmesi dedi, kendi doktoruma da soracagım 6 gün sonra bakalım o ne diyecek
 
CANAN KARARTAY ŞEKER YÜKLEMESİ AÇIKLAMASI


Hamilelikte, “acaba gebelik şekeri var mı” diye, 50-75-100 gr kadar sıvı şeker anneye 1-2 dakika içinde içirilmektedir. Maalesef bu, birkaç kere dahi tekrarlanmaktadır.

Anne karnında aniden yükselen kan şekeri, annede bulantı, kusma ve hipoglisemik atak geliştirdiği gibi, yüksek şeker aynı anda plasenta yoluyla bebeğine de derhal geçmektedir. Anne hipoglisemi geçiriyorken, bebekte de aynı anda hipoksi oluşmaktadır.

100 gr şeker bir hamile anne için toksiktir. Bebeği için ise daha fazla toksiktir ve zararlıdır.

Bebeklere herhangi bir ilaç verilirken dahi, bebeğin kilosuna göre ilaç dozu son derece dikkatle hesaplanır, bunu tüm hekimler, anneler, babalar bilir. Yetişkin dozu olan 50-75-100 gr şeker, annesinin rahminde 2-2,5 kg’lık bebeğe geçtiğinde zararlı olmaz mı?

Bebeklere ilaç verilirken, ilacın dozu bebeğin kilosuna göre hesaplanmaz mı? Biz örneğin, anne rahmindeyken 2-2.5 kg olan bir bebeğe ya da 4 kg olan yeni doğmuş bir bebeğe, yetişkin dozu olan 50-75-100 gr şekeri bir kerede nasıl verebiliriz? Bazen de dozu artırarak 2-3 kerede, tekrar tekrar anneye şeker yüklemesi yapıp, anne rahmindeki bebek için toksik bir ortam ortaya çıkmasına neden olmaz mıyız?

50-75-100 gr şeker içirilen annede ve bebekte ciddi metabolik bozukluklar meydana gelmektedir. Bu metabolik bozukluklar anne ve bebeğinde kalıcı olmakta daha sonra büyüme çağında, erginlik çağında ve de ileri yaşlarda organ yetersizlikleri ve dejeneratif hastalıklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel araştırmalar dejeneratif hastalıkların tohumunun anne rahmindeyken atıldığını göstermiştir. Ana rahminde gelişen olumsuz ortamdan dolayı bu hastalıkların temeli atılmaktadır, yani genetik değildir.

Şeker yüklemesi ile hem annede, hem de bebeğinde ne gibi metabolik bozukluklar oluşabiliyor?


Annede;

  • Aşırı derecede serbest oksijen radikalleri meydana gelir,
  • Kan trigliseridleri yükselir,
  • Kan insülini yükselir,
  • İnsülin yüksekliği ile birlikte tansiyon yükselir,
  • İnsülin yüksekliği ile birlikte pre-eklampsi gelişir,
  • Plasentanın normal bir şekilde gelişmesi yavaşlar, ya da durur,
  • Diastolik kalp yetersizliği riski gelişebilir,
  • Fazla kilo alınmasına sebep olur.
Organları henüz gelişmekte olan bebekte;
  • Serbest oksijen radikalleri yükselir,
  • Annenin insülini plasentadan bebeğe geçmez, bu nedenle annesinden gelen yüksek kan şekerini düşürmek amacıyla bebeğin pankreasından insülin hormonu salgılanmaya başlar,
  • Bebeğin kanındaki yüksek insülin, bebeğin akciğerlerinde ‘sulfactan’ların (solunum yolları epitellerinin sağlıklı olması için gereken akışkan sıvının) oluşmasını inhibe eder,
  • Bebeğin kanındaki yüksek insülin, bebeğin mide bağırsak sisteminin iç yüzeyini kaplayan tek hücreli endotel hücrelerinin, yani bağışıklık sistemini oluşturacak ince zarın gelişmesini ve oluşmasını engeller,
  • Bebeğin kanındaki yüksek insülin, bebeğin immün sisteminin gelişmesini inhibe eder,
  • Bebeğin kanındaki yüksek insülin, bebeğin beyin, duyu ve sinir sisteminin, gözlerinin, pankreas ve karaciğerinin vb organlarının gelişmesini inhibe eder,
  • Kız bebeğin kanındaki yüksek insülin, anne rahminde kız çocuklarında polikistik over gelişmesine neden olabilir,
  • Annenin aşırı şeker ve karbonhidratlarla beslenerek kilo alması, kız ve erkek bebeklerde anne rahminde insülin direnci gelişmesine neden olur.
Neticede Jinekoloji Derneği’nin bildirdiğine göre, son 11 yıl içinde erken doğum oranı %12, sezaryen oranı da iki misli artmıştır.

Erken doğum, sezaryen gibi durumların sebebi ise hamilelerin aşırı kilo alması ya da yanlış beslenme sonucu gelişen komplikasyonlardır.

Görüldüğü gibi, gebelik şekeri gerek hamileler gerekse karınlarındaki bebek açısından son derece ciddi bir sağlık sorunudur. Önlenmesinin hayati önemi vardır ve bu son derece kolaydır!

Şeker yüklemesi yapmadan da gebelik şekerini hassas şekilde gösteren son derece basit yöntemler vardır.

Ben, şeker yüklemesi yapılmadan da, bir çok gebede şeker metabolizmasının bozulmuş olduğunu ya da gebelik şekerinin teşhisinin rahat ve kolay yöntemlerle koyulabileceğini anlatmaya ve açıklamaya çalışıyorum. Bu tetkikler yapıldığı takdirde, bir gebede gebelik şekeri olup olmadığını göstermek mümkün olmaktadır. Hatta şeker yüklemesinin, her zaman kesin sonuç vermediği, bu nedenle şeker yüklemesini hassas ve güvenilir bir test ya da yöntem olmadığı bilimsel çalışmalarla da gösterilmiştir.

Gebenin kanında, aşağıda bildirdiğim test sonuçlarını elde etmek, gebelik tanısı ve alınacak tedbirler için yeterli olmaktadır:

  • Trigliseridlerin yüksek olarak bulunması,
  • İnsülin hormonunun çok yüksek olarak bulunması,
  • D Vitamini hormonun düşük olarak bulunması.
Bu sonuçlar bir hamilede şeker metabolizmasının ileri derece bozulmuş olduğunun göstergesi ve kanıtıdır. Bir hamileye şekerli su içirerek yukarıda verdiğimiz bu değerlerin daha da bozulmasına neden olmaktayız. Bu nedenle şeker yüklemesi yapılmamasını önermekteyim!

Sonuçta hamilelikte doğal, fizyolojik olarak ‘geçici dönem’ şeker metabolizması bozukluğu görülmektedir, şeker metabolizması bozuk olan bir insanda;

  • Serbest oksijen radikalleri aratabilir,
  • Trans-yağlar artmış olabilir,
  • Kan şekeri ya çok yüksek ya da çok düşük olabilir,
  • İnsülin hormonu çok fazla yükselebilir,
  • Hücre zarlarında Omega-3 azalmış olabilir,
  • Hücre zarlarında Omega-6 artmış olabilir,
  • Arachidonic acid artmış olabilir,
  • İnflamatuar sitokinler artmış olabilir,
  • IL1, IL6, IL10, TNFa gibi sitokinler artmış olabilir,
  • İnflamatuar (Prostaglandinler: PGE2) armış olabilir.
Yukarıda belirttim bir çok metabolik bozukluğun ortaya çıkması için kesinlikle aşırı kilo alınması da şart değildir! Normal olarak geçen bir hamilelik sürecinde, kilomuz normal dahi olsa, yukarıda saydığımız temel metabolik bozukluklar düzeltilmeden sağlığımıza kavuşamayız!

Gebelikte aşırı kilo almak sağlığa zararlı olan temel metebolik bozuklukları daha fazla artırmaktadır. Gebelikte ortalama 10-13 kg’dan DAHA fazla kilo almak, gebelik şekerinin olup olmamasından daha ÖNEMLİ BİR SAĞLIK SORUNDUR VE HAMİLELEİK ŞEKERİNDEN DAHA tehlikelidir. Hamilede de bebeğinde de yukarıda saydığımız birçok ciddi sağlık sorunun ortaya çıkmasının nedeni AŞIRI KİLO ALINMASIDIR..

Kıssadan hisse:
1. HAMİLELER DÜŞÜK GLİSEMİK İNDEKSLİ BESLENMELİLER VE AŞIRI KİLO ALMAMALILAR.

2. AŞIRI KİLOLU HANIMLAR ÖNCE KİLOLARINDAN KURTULMALI, SONRA GEBE KALMALIDIRLAR!

Gebelik öncesinde sağlıklı beslenme ve yaşam biçimi edinip hamilelik döneminde aşırı kilo alınmadığı takdirde herhangi bir sağlık sorunu oluşmaz. Aşırı kilo almak demek yağlanmanın artması demektir. Trigliserid olarak depo edilmiş, birikmiş yağlar 22 tür hastalık yapan hormon ve inflamasyon (mikropsuz yangı) yapan birçok tehlikeli stokain üretiyor. Kilo almayınca hastalığa neden olan sitokainler dolaşıma salgılanmıyor ve sağlık sorunları da ortaya çıkmıyor, yaşanmıyor.

Serbest oksijen radikalleri nedir ve organizmamızda yaptıkları tahribatlar nelerdir?

Serbest radikaller, hücrelerimizde normal ve fizyolojik olarak meydana gelen binlerce biyokimyasal reaksiyonun, özellikle oksidasyonun ara ürünleridir. Örnek verecek olursak, hücrelerimizde, yaşamamız adına sürekli üretilen enerji için (oksidasyon için) gereklidirler. Oksidasyon sırasında ortaya çıkan serbest radikaller hücre içinde kaldıkları sürece zararlı değil, faydalıdırlar. Fakat biyokimyasal reaksiyonlar sırasında, hücre içinden kaçıp dolaşımda serbest olarak başıbozuk dolaşmaya başlayınca tehlikeli ve zararlı olurlar.

Kısaca serbest radikalleri tanımlamak gerekiyorsa, atomlarında bir elektronları eksiktir. Serbest radikal elektronları son derece aktif ve hareketlidir. Biz insanlar gibi yalnız kalmaktan korkarlar ve sürekli kendilerine bir eş bulma arayışı içindedirler. Bu nedenle ortamda dolaşarak, sağlam olan başka elektron çiftlerinin eşini kaparlar ve o hücreleri eksik elektronlu kılarak sağlıklı hücrelere zarar verirler. Bu sefer eksik elektronlu moleküllerde, serseri mayınlar gibi dolaşarak başka moleküllerin elektronlarını gasp ederler! Bu şekilde sağlıklı hücreler de çığ gibi büyüyerek sağlıksız hale gelirler.

Sonuçta tüm hücrelerde hızlı bir şekilde bozulma ve dejenerasyon başlamış olur. En başta obezite, diyabet, kanserler, kardiovasküler hastalıklar, karaciğer dejenerasyonu ve hastalıkları, pankreas hastalıkları, tiroid hastalıkları ve sonunda da doğal bir süreç olan yaşlanma ortaya çıkar. Hamilelilikte de gebelik şekeri oluşur.

Kronik dejeneratif hastalıkların ana ve temel nedenlerinden biri SERBEST RADİKALLERİN bu şekilde aşırı derece çoğalmasıdır.

Bu nedenle vücudumuz, sağlığımıza son derece zararlı olan serbest radikalleri yok etmek için kendini korumaya alır ve adeta serbest dolaşan bu serserileri yok etmek amacıyla onların üzerene polis güçlerini, yani ‘antioksindanları’ gönderir.

Vücudumuzda üretilen doğal antioksidanlar nelerdir?

Başta C, B12,E, A, K2 vitaminleri olmak üzere, gün ışığı vitamini diye de adlandırdığımız, D vitamini, cysteine (kükürt içeren aminoasittir) , selenyum, biyoflavinoidler, coenzyme Q10, kolesterol vb.

Vücudumuzda doğal olan bu maddelere ek olarak serbest radikalleri yok etmek amacıyla birçok enzim de üretilmektedir. Bu enzimlerin etkili ve sağlıklı bir şekilde üretilebilmeleri için de birçok yardımcı elemente, minerale ihtiyaç vardır. Bunların arasında çinko, bakır, krom, magnezyum ve manganezi sayabiliriz.

Herhangi bir vücutta antioksidan eksikliği meydana geldiği zaman, serbest radikallerin zincirleme reaksiyonları başlar ve arzu edilmeyen birçok biyokimyasal ve hücresel reaksiyonlar, toksik olaylar hızla gelişir ve sonunda hastalıklar hücresel düzeyde başlamış olur.

Yukarıda saydığımız elzem ve temel vitamin, mineral gibi maddeler doğal olarak, bozulmamış halleriyle vücudumuza girdikleri takdirde; en başta obezite, diyabet, kanser, kardiovasküler hastalıklar, karaciğer dejenerasyonu ve hastalıkları, tiroid hastalıkları, özellikle hamilelikte de gebelik şekeri ve komplikasyonları önlemiş olacaktır. Ayrıca hastalanmış olsak bile bu hastalıklardan giderek kurtulmamız mümkün olacaktır.

Serbest radikaller kontrolden çıktığında, aşırı bir şekilde çoğalarak son derece tehlikeli olurlar. Onları zapturapt altında tutmak da kendi elimizdedir.

Serbest radikallerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmalarını başlatan besin maddelerinin başında şekerler, tatlılar, şekerli/gazlı içecekler, trans yağlar ve maalesef gebelere sürekli ve rutin bir şekilde uygulanmakta olan ‘şeker yüklemesi’ testleri gelmektedir. Şeker yüklemesi testi için içirilen, hazır kutudaki ya da toz şekerin eritilerek hazırlanmış olduğu sıvı şekerli içecekler, hem anne hem de karnındaki bebek için son derece zararlıdır. Hazır kutudaki şekerli sular, yüksek früktozlu mısır şurubu içerebilmektedir. Bu nedenle son derece sakıncalıdır. Yüksek früktozlu mısır şurubu, kan şekerini yükseltmediği için (FRÜKTOZUN KAN ŞEKERİNİ direkt olarak, hemen YÜKSELTMEDİĞİNİ, ANCAK GLÜKOZDAN 7 KAT DAHA FAZLA TOKSİK OLDUĞUNU, karaciğeri yağlandırıp insülin direncini artırdığını DAHA ÖNCE AÇIKLAMIŞTIM), gebe ve bebeğine zararlı olmaktadır.

D vitamini neden hayati önem arz ediyor?
D vitamini düşüklüğü ya da eksikliği hamileler ve bebekleri için son derece önemli bir sağlık sorunu olarak bildirilmektedir.

Şubat 2015’te, ABD Halk Sağlığı Kurumu’na ve Tarım Bakanlığı’na sunulan 517 sayfalık, 2015 yılı Sağlık Kılavuzu Raporu’nda da, gebelerde D vitaminin önemi vurgulanmaktadır. D vitamininin, kemik ve kas gelişimi dışında, 200 gene etki ettiği ve toksik düzeylerinin henüz gösterilmediği bildirilmektedir. 2015 ABD raporunda, ABD’de gebelerin % 90’nında D vitamin eksikliği olduğu bildirilmektedir[1]. 517 sayfalık, son derece detaylı olan bu raporda gebelerin sağlığı geniş bir bölüm ayrılmıştır. Bu raporda gebelere şeker yüklemesi hakkında hiç bir öneri bulunmamaktadır!

Hamilelere D vitamini değerlerinin bilinmesi ve D vitamini değerlerinin 100 ng/ml’nin üzerine kadar yükseltilmesi, şeker yüklemesi testinden daha önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

SAĞLIK BAKANLIĞIMIZIN VE ANNE ÇOCUK SAĞLIĞI KURUMLARIMIZIN VE HEKİMLERİMİZİN ASIL BU KONU ÜZERİNDE HASSASİYETLE DURMALARINI ÖNERİRİM.

Çünkü D vitamini düşük olan gebelerin bebeklerinde, TİP 1 DM ve birçok sağlık sorununun geliştiği senelerden beri bilinmektedir.[2]˒[3]˒[4] Avustralya’da 901 tane18 haftalık gebenin 323’ünde (%36) D vitamini düşük düzeylerde bulunmuştur. Annelerinin D vitamini düşük olan çocukların 6 yaşlarında solunum sistemi hastalıkları, 10 yaşlarında öğrenme bozuklukları ve ergenlik çağında da gelişme gerilikleri olduğu bildirilmiştir.[5] D vitamini düşük olan annelerin çocuklarında OTİZM olma oranı da yüksektir.[6]

D vitamini bebeklerde solunum sisteminin gelişmesi, beyin ve sinir sisteminin gelişmesi ve tabii ki kemik ve adale ve tüm organların gelişmesi için gerekli olan temel ve hayati bir hormondur.

Anne ve baba adaylarında, hamilelerde D vitamini eksikliği, gebelik şekeri, solunum sistemi hastalıkları, prematüre doğum, pre-eklampsi ve çocuklarda otizm hastalıklarının oluşması nedeni olarak bildirilmektedir.[7]

D vitamini eksikliği insülin direncini de artırır ve pankreasın insülin üreten beta hücrelerinde fonksiyon bozukluğu nedenidir.[8]

ÖZELLİKLE ANNE ve BABA ADAYLARI, HAMİLELER VE LOHUSA ANNELER, DÜŞÜK GLİSEMİK İNDEKSLİ, SAĞLIKLI VE BİLİNÇİ BİR BESLENME VE YAŞAM BİÇİMİ UYGULADIKLARI ZAMAN, SAĞLIKLI BİR GEBELİK GEÇİRECEKLERDİR. AŞIRI KİLO ALMAYACAKLAR, GEBELİK ŞEKERİ GELİŞMEYECEK VE SAĞLIKLI BİR BEBEK DÜNYAYA GETİREBİLECEKLERDİR.

GEBELİK BİR HASTALIK DEĞİLDİR VE HAMİLELER POTANSİYEL HASTA OLARAK GÖRÜLMEMELİDİR VE HASTA OLARAK KABUL EDİLMEMELİDİR!

ÇÜNKÜ, GEBELİK, İNSANLIK VAR OLDUĞU GÜNDEN BU GÜNE SÜREGELEN, DOĞAL, FİZYOLOJİK BİR SÜREÇTİR.

Netice olarak tamamen fizyolojik ve geçici olan, yani gebelik sırasında ortaya çıkan ve tamamen doğal bir metabolik bozukluk olduğu halde, aşırı kilolu ya da normal kilo almış olan, bir hamileye, “ailende var sende de olabilir” gerekçesiyle, 50-75-100 gr şekerli su, ya da kutuda bulunan hazır şekerli suların içirilmesi anne ve bebek sağlığına zarar vermektedir.

Sağlık Bakanlığı’nın ve tüm sağlık kurumlarının ve sağlık çalışanlarının bu amaçla görev yaptıkları takdirde, anne ve beklerde sağlık sorunu ortaya çıkmayacaktır.

SONUÇ: Jinekolog ve Doğum Hastalıkları Uzmanlarına, rahat olmalarını öneriyorum.
  1. Bebekler aşırı yağlanarak fazla kilo almadıkları, ana rahminde güçlü ve sağlıklı olarak ‘ful-term’lerini sağlıklı olarak tamamladıkları için, doğum sırasında omuz çıkması olmayacaktır.
  2. Bebeklerde ana rahmindeyken, insülinleri yüksek olmadığı, yani bebeklerin insülin düzeyleri normal düzeylerde bulunduğu için de, doğar doğmaz, yani anneden gelen yüksek kan şekeri kesilir kesilmez, hipoglisemiye girmeyeceklerdir.
  3. Bebekler D vitaminleri yüksek düzeyde olarak dünyaya gelecekleri için, yeni doğan sarılığı gelişmeyecek ve ultraviole ışın tedavisine gereksinme olmayacaktır. UV ışın tedavisi bebeklerde D vitamini yapımını artırmak için kullanılmaktadır.
Prof. Dr. Canan Karatay

Kardiyoloji ve İç Hastalıkları uzmanı
 
Bir kadın dogum doktoru da şeker yüklemesi için maden 2 dilim baklavada da aynı şeker var o zamam 2 dilim baklava yiyrlim öyle ölçülsün. Saf glikoz verilmesin demiş, direk bebeğe geçiyormuş saf glikoz 800 gram bebeğime 50 75 mg şekere magruz bırakmak istemiyorum, kafam çok çok karışık, canan karatay diyor ilerde kalp hastalığı cıkıyor dogum doktoru ilerisini ne biliyor şeker yükleyip gerisini düşünmüyor. Sekerin oldugunu yükleme yapmadan da anlarsın, anneler düşük glisemik endeksli beslenirse her halukarda sekerin önüne gecer diyor. Kafam cok karışık bu konuda,,,
 
Bugun benim de yüksek cıktı ikisi, aile hekimim bi sıkıntı yok normal yükselmesi dedi, kendi doktoruma da soracagım 6 gün sonra bakalım o ne diyecek
Sizde ne kadar çıktı? Benim aile hekimim sorun var dedi ama bende okuduğum kadarı ile yükselmesi normal. Ama norma 0-200se benimki 290
 
Benim takip ettigim tum kadin dogumcular bu kadini tiye aliyor.
 
Sizde ne kadar çıktı? Benim aile hekimim sorun var dedi ama bende okuduğum kadarı ile yükselmesi normal. Ama norma 0-200se benimki 290
Trigliserid 181 ldl kolestrol 149 cıkmış bende, 224 e kadar normalmış galiba kolesterol gebelikte
 
Benim takip ettigim tum kadin dogumcular bu kadini tiye aliyor.
Kardiyoloji ve beslenme uzmanı profosorü niye tiye alıyorlar ki, kadın bu lafları öylesine mi ediyor, kadın profosor vardır bir bildiği mutlaka,
 
Bende bu değerler daha yüksek( diyet yapmamı önerdi bakalım becericekmiyim
Bence yapmalısın ben de yarından itibaren diyete girip yediklerime dikkat edeceğim, değerlerim cok yüksek olmadıgı halde, kolesterolü düşürecek düşük glisemik endeksli bir diyet yapacağı, şu 2 3 ay bi dişimizi sıkalım sonrası cok daha iyi olacak insallaj, vucut alt üst oluyor gebelikte
 
Kadin dogumcularin bir buzdolabi oldugunu ve gelen gebelere 2 dilim baklava ikram ettigini hayal ettim. Benim hosuma giderdi valla
 
Ay bende sincandan gidiyorum metroyla 1,5 saat sürüyor o yol kanayan yaram bizim arabanın da vitesi debriyajı sorunlu güvenip trafiğe karışamıyorum malum orası çok kalabalık ama hastane gerçekten çok büyük çok güzel muayenede asistanlar bakıyor bi sorun olursa hocalara danışıyorlar merhametli bi doktora gelirsen güzelce ilgileniyor bazıları da sormazsan bilgi vermiyor bide ultrason fotosu vermiyorlar bu yönünü sevmiyorum sadece ben perinatolojide muayene olduğum için randevu sorunum olmuyor kaçta gidersem gideyim alıyorlar ama gebe takip bölümü için çok erken gitmek gerekir dediğin gibi yol sıkıntı ben hiç randevu bulamazsan diye söyledim en olmadı erkenden gidilir diye de senin çoluk çocuk sıkıntı haklısın sürekli randevu kovalaman lazım. Onun dışında dediğim gibi serviste çok güzel ilgileniyorlar bir dediğini iki etmiyorlar baya güzel yani. Aralık ayında eşimin kuzeninin hanımı orda sezaryen oldu onlar da çok memnun kaldılar benim zaten favori hastanem başka yeri düşünmüyorum bile odalar tek kişilik banyosu TV si her şeyi var suda doğum bile varmış gider mis gibi doğurur gelirim özel gibi valla ay denk gelsek ne güzel olur çok memnun olurum konuşmalara çok katılamasam da burdaki herkesi çok sevdim benimsedim
 
Kadin dogumcularin bir buzdolabi oldugunu ve gelen gebelere 2 dilim baklava ikram ettigini hayal ettim. Benim hosuma giderdi valla
Bunu da yutupta bir kadın dogumcu soylemiş, herkes cevap olarak 2 dilim baklava zaten zararı yok diyor o zaman 2 dilim baklava yiyelim demiş, şeker cok zararlı bişey tamam ama bunu yükleme yapmadan da atlatmak mümkün, yükleme yapmadan diyet yaparsak daha iyi değil mi, illa diyet için yükleme yaptırıp yükseldiğini görmek mi gerekiyor, bir de mesela benim aclık sekeri 72 cıkmış, bebek ölçü ve suyu da iyi, gerek var mı yüklemeye
 
Gece gece seker yüklemesi yüzünden uykularım kactı, anksiyetem tuttu yine, bebek de bugun az hareket etti, benim icin hareketli bir gündü belki o yüzden ama yatınca da hareket etmedi dün kıpır kıpırdı oysaki, annelik ne zormus
 
Bu arada bende eşimi yazdırdım onun da gözü korkuyor dayanamam seni öyle görmeye diyor ama ben diyorum ki yooo ben yanımda kocamı isterim gözlerine bakıp senden güç alıcam bide banyoya sokuyolarmış kaslar gevşesin doğum kolaylaşsın diye refakatçi yardım ediyormuş annemden bile utanırım sen gelicen dengemi falan kaybedersem güçlü kollarınla tutarsın beni diyorum o zaman hoşuna gidiyo bi gözleri parlıyo ikna oldu benimki bide kan falan tutar benimkini doğum anında çıkarıyolarmış refakatçiyi ama o zamana kadar fenalaşıp bayılmaz inşallah hahahsj
 
Bunaltma kendini. Bence yaptıracaksan da yaptırmayacaksan da bir an önce kararını ver gerisini düşünme. Canan Karatay yıllardır bu görüşünü söylüyor, bir çok kadın doğumcu da gerekli olduğunu söyleyip cevapladilar. İşin uzmanı bizler değiliz onlar ve iki zıt görüş var ortada. Ben yaptırın diyenlerin görüşünü daha isabetli bulduk yaptırdım. Sen de hangisini seçeceksen onu seç sonra da bu konuyu düşünme, anksiyeteden kurtulmanın tek yolu bu gibi.

Bir de dengeli beslenmek güzel tabi ki ama gebelik şekeri olanlar ekstra dikkat ediyor, sürekli şekerlerini ölçüyorlar, belirli bir rejimin dışına çıkmamaları gerekiyor. Gebelik şekeri yoksa varmış gibi dikkat etmek de ayrı bir stres bence.

Ha sen diyorsan ki benim normal beslenmek zaten gebelik şekeri için rejim yapanlarınki gibi, açlık şekerim ve bebeğin suyu kilosu falan da iyi. Yani şeker çıksa da ekstra bir şey yapmayacaksan yaptırmasan da olur tabi.
 
Ah bu erkekler çocuk gibiler resmen gazla çalışıyorlar Doğuma girmeyecekse çok kan görmez zaten öncesinde.

Ben de eşimin o anlara sahitlik etmesini istiyorum ilkinde destek de oldu Allah için ama soğuk kanlı olmasına rağmen arada odadan kaçıyordu Biri acı çekerken elinden bir şey gelmemesi de kötü ama ben acı çekiyorsam o da çekecek Geçen sefer annem yanımda diye kaçabildi bu sefer tek eşimi götürcem inşallah hastaneye, anneme evde oğlumla kal senden başkasına bırakırsam içim rahat etmez dedim. İstese de kaçamaz artık Doğumhaneye girmek istemiyor benimki de, sanırsın elini sokup bebeği içimden o çıkaracak yanımda duracaksın elimi tutacaksın be adam neyin nazı bu
 
Bu kadar takilma bence. Gebelik öncesi insülin direncim olduğu için doktor bana yükleme yaptirmaknyerine endokrinolijiye yönlendiriyor beni. Evde kendim öleceğim şekeri, duruma göre eğer şeker yukselirse insülin verecekler yoksa vermeyecekler. Bubarada gebelik şekeri şu an yokken bile diyetisyene baslayacagim bir yandan. Kendine bu dönemi zehir etmemelisin. Psikolojik rahatkayacaksan yaptır, yükleme yaptirmaktan cekiniyorsan diyetle ve cihaz alarak evde takıp et doktorunla paylaş. Seni duruma göre yönlendirir
 
Bizim gebe okulunda bi doktor dersinde şeker yüklemesi için canan karatayın yatacak yeri yok zararlı zararlı diye diye kaç tane bebeğin annenin ölümüne sebep oldu korkup yaptırmayan gebelerde şeker tespit edilemediği için kaç kişinin günahına girdi falan dedi baya bilenmiş Karatay a ben yaptırdım gitti ara sıra kola içiyorum ne bilim meyve suyu içiyorum ya da normalde şerbetli tatlı yemediğim halde dayanamayıp iki dilim baklava birden yiyorum. Günlük hayatta zaten kaçınılmaz gibi bişey direkt kana karışan şekerli besinler tüketmek. Ben doktorların tarafındayım
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…