Hala aynı noktadasınız , 1 adım ilerlememiş olmanıza üzüldüm. Balayında sizi sevmediğini söyleyen adamla evli kalmak için kişiliğinizden , özsaygınızdan , karakterinizden vazgeçmişsiniz. Ben bu konuda kocanızı suçlamanızı, tüm yükü ona atmanızı doğru bulmuyorum . Siz eşek olursanız , semer vuran kötü insan, beni beden kraliçe yapmadı da semer vurdu , ben bunu haketmedin diyemezsiniz. Hala çok fedakarlık yaptım , evliliğim yürüsün diye uğraştım diyorsunuz ama sizi sevmediğini açıkça söyleyen bir adamı evde tutmak için 40 takla atmışsınız.
Sizin davranışlarınızı sevgi, sadakat , fedakarlık olarak yorumlama devam ediyorsunuz ama bu gerçek değil , siz aman kocam beni terketmesin diye köle oldunuz, aman kocam boşanmasın diye para verdiniz, aman kocam başka kadına gitmesin diye insan onuru ile bağdaşmayan davranışlarıda bulundunuz.
Bence kocanız sizi aldatmış olsa bile gel barışalım dese barışır aynı davranışlara devam ederdiniz. Tek sorunu artık köle olmanız, kişiliğinizden vazgeçmiş olmanız, kendine saygı duymayan bir insan olmanız kocanıza çekilmez gelmeye başladı. Siz ne kadar köle olursanız olun, kocanız sizinle köle olduğunuz için kalmayacaktı.
Kocanızı suçluyorsunuz ama bence asıl sorun sizde gerçekleri görmemek , hala bu evliliğin içinde kalma çabanız aslında karakterinizin ne kadar zayıf , kendine ne kadar güvensiz bir insan olduğunuzu kanıtlıyor. Gerçekleri kabullenip , onları anlamadığınız sürece 10 yıl ben çok sevdim de fedakarlık yaptım da , neden beni sevmedi de diye ağlama kirizlerine girer çıkarsınız.
Kocanız napıyor bu arada, bence sizi çoktan unutup , yeni aşklara yelken açmıştır. Sizi , varlığınızı bile unutmak üzeredir.
Siz ise bu evliliğe öyle sıkı bağlarla tutunmuşsunuz ki , hiç bırakasınız yok.
Ben önceki konunuzda da yazmıştım, ama bakıyorum da hala değişmemişsiniz, değişmek için çana bile göstermiyorsunuz. 1 yıldır görmediğiniz adam için sinir krizi geçiriyorsunuz. Hala evlilik yıldönümünü bile hatırlayıp, üzülüyorsunuz.
Üzgünüm ama dürüst olacağım, sizin iyileşmek gibi bir isteğiniz yok, si acıya öfkeye yapışmış bir şekilde yaşamak istiyorsunuz, hiç 1 yıldır görmediğiniz kocanızı suçlamayın, sorun sizde.
Önceki konuma da yazdınız, faydalı yorumlarınız oldu. Bazı düşüncelerinizde de haklısınız ama hepsinde değil. Onlara cevap vermek istiyorum.
- Eşimi inanılmaz sevdim, belki kendimi unutacak kadar sevdim. Evliliğe giderken eşim gerçekten fedakar, sevgi dolu, aşık, gözleri parlayan, merhametli biriydi. Her dakika sevildiğimi hissettim. İnanılmaz rol yapmış. Oscarlık oyunculuk oynamış. Yoksa asla evlenmezdim. Balayından sonra, eşim beni sevmeyen, açık arayan, beni küçümseyen, hakaret eden, kalbimi kıran birine dönüşmeye başladı. Ama aşama aşama oldu, bende tekrar eski haline döner diye taviz vermeye başladım. Taviz tavizi doğurdu. Sonrasında hep benim çabaladığım bir ilişki modeli oldu. Bu kısımda sınır koymalıydım, burada haklısınız.
- Eşim isterse şu an dünyayı önüme serse, barışmam. O iş bitti. Artık onu sevmiyorum, ona güvenmiyorum, ailesine güvenmiyorum. Şu an gelmesinin tek amacı, davadan feragat etmem için olur. Bunu anlamayacak kadar saf değilim.
- Siz avukatsınız, psikoloji de biliyorsunuzdur. Evlilik içinde kalma amacım olsa, boşanmamak için çabalardım. Hakimin karşısında ağlar zırlardım, öyle bir şey yok. Bu evlilik bitecek. Bende karşı dava açtım, tüm kanıtlarımı kullandım.
- Zayıf ve güvensiz biri olmama gelince, burada eleştiriniz fazla. Bu iki sıfata katılmıyorum. Ama şunu diyeyim, şu an zayıf ve güçsüz asla değilim. Alakam yok, zayıf ve güçsüz biri olsam çekişmeli boşanma davasına devam etmezdim, edemezdim. Şu an keşke davam devam etmese size dilekçeleri gösterseydim. İnsan onuruna aykırı ne iftiralar yazdılar. Hırsız, katil, dolandırıcı, malımıza çökmeye çalıştı vb. Evin giderlerinin yüzde seksini bendeydi, ortak mala para koydum, kayınpederin evinden çıkalım dedim, utanmadan bunlara rağmen paracı dediler. Ben şu an çok güçlüyüm, hayatım boyunca bu kadar güçlü olmamıştım. Şu an davaya devam edeceksem çok güçlü olduğum için devam edeceğim zaten.
- Eşim istediği ile sevgili olabilir, aşk yaşayabilir, çocuk yapabilir. Düşündüğünüz kadar umrumda değil. Umrumda olan sadece, ileride bunları yaptığı kadından, kalbini her şeyini verdiği kadından kazık yemesi. Yani bana yaptıklarının aynısını misliyle bulması. Benim gibi sinir krizleri geçirmesi, dünyasının başına yıkılması. İlahi adalet istiyorum yani. Başka hiçbir şey umrumda değil. Bana yaptıklarının bedelini ilerideki hayat arkadaşım dediği kadından bulmasını istiyorum.
- Adam zaten beni hiç sevmemiş ki, yıllarca rol yapmış, kandırmış, aldatmış. Sizce şu an beni unutmuş olması canımı yakıyor mu? Hayır. Zamanında yıllarca kandırılmak, sevilmemiş olmak canımı yaktı. Yani haksızlık yaktı. Zaten evlilikte bile beni takmamış adam, sizce şu an unutsa ne olur unutmasa ne olur? Bu saatten sonra ne önemi var ki? Ama bana yaptıklarının bedelini o da çok ciddi ödese o zaman çok şey olur. En azından yüreğim soğur.
- Şu konuda da haklısınız, şu anki duygularımın sorumluluğu bende. Kimsenin düşüncelerini, davranışlarını kontrol edemem ama birine ne tepki vereceğimi ben seçerim. Kendi davranışlarımı ben seçerim. Travmalarım var, bu konularda çalışmam gerek evet. Boşanma bir yıkım ama bundan da sağ çıkacağım. En azından hayatımın en pahalı dersini aldım, bu dersi unutmayacağım.