- Konu Sahibi Neredesin sen
-
- #101
Arkadaslar ben bu konuyu gercekten bazi arkadaslara cok uzuldugum icin actim..Bir kac enteresan olay disinda Bayanlar cok ufak.seylere kafasini takarak evliligini bitirmeyi dusunuyor veya sevmekten usaniyor, kimi kayinvalidesunden dertli kimi esinin odunlugindan...Ama bakin Evlilik birakin evliligi bir insanla yasamak kolay degil..Bunca yasiniza kadar ayni sehir ayni mahalle de bile oturmus olsaniz farkli kulturlerle buyuyorsunuz..Evlilik hosgoru ister.Alttan almak ister..ki maalesef bunun % 80 ini bayandan ister..cunku erkekler yaatilis geregi bizim gibi degillerdir..daha duz mantik dusunurler..ve maalesef idare.etmek gerekir..Nabzina gore serbet verildiginde idare edilmeyecek erkek yoktur..Kiz arkadasiniz dan gordugunuz nezaketi bazen onda bulamaya bilirsiniz..mesela universite hayatini yasayanlar bilir..ayni evde yasadigin kiz arkadasin bi derdin oldugunda seninle sabaha kadar oturup ilglenir seninle aglar..evlenince bunu bile esinden bulamazsin..cunku o erkek ve bu sekilde bir duggusallikla yaratilmamislardir...Cok uzattim..Deme o ki siz olun eslerinize sahip cikin..Alttan alin ( Bazi bayanlarin niye ben alttan aliyorum canim neyim eksik dedigini duyar gibiyim ) Ama hayatiniz bu sekilde mutluluk kazanir ve esiniz zamanla sizn kiymetinizi anlar..Allah in katinda da sabir ve sebatiniz icin mukafatiniz artar.Belki de bu yuzden cennet analarin ayaklari altindadir...VE UNUTMAYİN HİCBİR BASKA ERKEK ESİNİZDEN USTUN DEGİLDİR..ONUN DA TAHAMMUL EDİLEMEYECEK BASKA BİR ODUNLUGU VARDİR..
Pekala evlendikten sonra farklılaşan erkeklere ne demeliŞans meselesi değil, bilinçli evlilik meselesi.
Hep derler ya, aşk evliliği mi mantık evliliği mi diye. Ben bilinçli evlilik diye 3. bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Bende nişanlıyım, nişanlım beni nazlar, tribimi çeker, benimle ilgilenir. Bende aynısını ona yaparım ama. Asla ilgimi eksik etmem. İkimizde insanız, ikimizde eşitiz, ikimizinde ruhunda dalgalanmalar olabilir. Hayatta benzer sorumluluklarımız var. İkimizinde nazlanmaya, saçımızın okşanmasına ihtiyacımız var. Ben evliliğin kadının sabrına değil, kadının mutluluğuna bağlı olduğunu düşünüyorum.
Bir evde kadın mutluysa, kocası da mutludur, çocukları da. Ama kadın mutlu değilse, kimse mutlu değildir.
Allah aşkına, bu yazıları okuyan genç kızlar, kadınlar.. Bakmayın konu sahibi gibi düşünen kadınlara, erkeklere. Siz bireysiniz, anne ve eş olmadan önce, KADINSINIZ. Siz kendinize saygı duymazsanız, kimse duymaz. Lütfen ezilmeyin kimsenin karşısında. Hayata bir defa geliyoruz.
Pekala evlendikten sonra farklılaşan erkeklere ne demeli
Tabiki ezilmesin kimse evlilik inan bambaşka imzadan sonra o kadar çok şey değişiyorki anlam veremiyorsun. Umarım evlenir ve çok mutlu olursun
Eften püften sebeplerle boşananların neredeyse tamamı kadınlar. Boşanma davalarını başlatanların da neredeyse tamamı kadınlar. Bu yüzden yazdıklarına çogunlukla katıldım. Ama bu işler karşılıklı. ''o erkek anlamaz'' kafası da başka bir saçmalık. İki taraf da yeri geldiginde alttan almayı bilecek. Bir de bence idare etmenin yanında durduk yere her olayda tartışma çıkarmamak da önemli.
Neyse seni birazdan kadın düşmanı ilan eder feminist kesim.
Ben erkeklerin evlendikten sonra değiştiğine inanmıyorum.
Bak noluyor biliyor musun?
Özellikle nişanlılık döneminde, gelin-kv tartışmaları, saçma sapan tavırlar, karşılıklı saygısızlıklar başlıyor. Nişan atıp ele güne rezil olmaktan ya da ailesinden korkanlar, deli gibi aşık olanlar ya da evlenince değiştiririm diye düşünen kadınlar evlenmiyor mu?
Adam işsiz, ya da sorumsuz mesela. Cimri bir karakteri var. Sevgisini göstermiyor, özel günlere değer vermiyor, hakaret ediyor, azarlıyor, kıskanıyor, eve kapatıyor. Kuzeninden, erkek kardeşinden, akrabalarından kıskanıyor mesela. Ama kadınlar bu erkeklerle yine evleniyor.
Evet mutluluk garanti değil. Ama boşanmaların en az %90'ı bile bile lades demekten kaynaklanıyor. Benim kaç yıllık ilişkim var, sevildiğime eminim. Nişanlandım da. Ama korkuyorum. Baksana insanlar ne halde. Ölçüp tartıyorum. Kendimi, onu. O imzayı atmak kolay mı? Ama baksana, 20 yaşında kızlar konu açıyor, evleneceğim bilmem ne diye. Ne bu cesaret.
Daha fazla uzatmayacağım bazen şartlar fazlasıyla alttan almayı gerektiriyor. İnşallah sen o durumu yaşamazsın gerçekten mutlu ol inşallah
Kadınlar eften püften sebeplerle boşanıyor yani..
Şuan adliyede görülen boşanma davalarından yarısından fazlası, 15, 20 yıllık evlilikler. Hiçbir kadın durduk yere boşanmaz. İstisnalar da kaideyi bozmaz. Zaten bu ülke de en eğitimlisi bile bir an tedirgin olur boşanmış olmaktan. Bu kararı almak için günlerce, aylarca düşünür.
Erkekler istikrarı sever Mervecik. Düzenleri bozulsun istemezler. Eşlerinden nefret bile etseler, düzenleri bozulmasın, paraları gitmesin diye evliliği sürdürürler. Bir hizmetçileri olsun, yaşlılıklarında bakılsın isterler. Ama kadınlar sabırları bitince, eyvallah derler. Bence asil olan da budur.
''hiçbir kadın durduk yere boşanmaz'' lafına hiç katılmıyorum. Anlamsız bir laf. Çogu durduk yere boşanır, durduk yere boşanmasına kılıf uydurur sadece. Uydurdugu kılıf ise saçma sapan bir şeydir.
Erkekler degil çogu insan sever istikrarı. Aile ise istikrara mecburdur zaten, çünkü çocuktan dolayı çünkü artık tek başına yaşamıyor olmandan dolayı...
İnsanlar evliligin ne oldugunu bilmiyorlar, asıl sorun bu. Evlilik denilen şey iki insan arasındaki sevginin ulaştıgı son nokta falan degildir. Ya da hayallerin gerçek oldugu süper bir şey de degildir. Evlilik mutlu olmak için de yapılmaz zaten. Yani asıl amaç bunlar degildir. Evlilik dedigin; görev paylaşımı için, yalnız kalmamak için, yanında hayatına destek olacak birinin olması için, cinsel ve duygusal ihtiyaçlar için, ve en önemlisi çocuk yapmak ve çocugu güvenli bir ortamda yetiştirmek için yapılan bir anlaşmadır, asıl amaç budur. Kadın ve çocuk magdur duruma düşmesin, düşerlerse hukukta bir karşılıgı olsun diye birlikteligi otorite/şahitler karşısında belgelemeye evlilik denir.
Ama insanlar evlilige; ''mutluluk, sevginin son noktası'' vs diye bakarlarsa o saçma sapan bir şey olur sadece. İçine duygunu da katarsın, alttan da alırsın, karşılıklı özveride bulunursun o zaman güzel olabilir, tek başına bir anlamı yok. Hatta çogu durumda evlilik aşkı öldürür, sevenleri düşman eder. Demek ki en büyük hata evlilige yüklenen anlam.
Mesleğini, yada yaşantını bilemem. Ama son yıllarda boşanma davalarına çok tanık oldum. Aile mahkemesine gelen kadınların tamamına yakını mağdurdu, kocalarından dayak yiyen, aldatılan, itilen, eziyet gören kadınlardı. Ve çoğu da eşi biraz olsun düzelse, en azından dövmeyecek olsa, affetmeye hazırdılar.
Bende evliliğe çok fazla anlam yükleyenlerden değilim. Ama bu hayata bir kere geldiysem eğer, mutlu olmalıyım. Her zaman değil elbette, bazen mutsuz da olmalıyız, ama yaşlandığımda acısıyla, tatlısıyla ne güzel bir hayat yaşadım diyebilmeliyim.
Evlilik bir kadın için pişmanlık ve mutsuzluktan başka bir şey ifade etmiyorsa, kadını ve çocuğu güvence altına alsa ne olur, almasa ne olur? Evet evlilik sevgililik değildir, sevginin son noktası, mutluluğun zirvesi değildir ama hepsinden bir parçayı içinde barındırmalıdır.
Aynı adamı her gün aynı sevemezsin belki, bazen sorumluluklar başını ağrıtır, bazen hastalıklar, bazen çocuklar, aileler. Ama eğer iki kişi her şeye rağmen, ortak noktada buluşabiliyorlarsa ortak bir amaç için, işte o zaman evliliktir bu.
Kağıt üzerinde olan bir tarafı vardır, cinsellik yönü vardır, aileleri içine alır, saygıyı, sevgiyi, kavgayı, çocukları, sorumlulukları, kişilerin mesleklerini, arkadaşları, her şeyi içine alır. Evet evliliğe çok özel bir anlam yüklemiyorum ama küçümsemiyorum da. Çünkü kıymetlidir aile olmak benim için. Ve eğer hayata bir kere geldiysek, o ailenin içinde yer alan herkesin mutlu olmak için çabası olmalı diye düşünüyorum. Aksi halde, yaşanan şey anlaşmalı eziyet olur.
Eften püften sebeplerle boşananların neredeyse tamamı kadınlar. Boşanma davalarını başlatanların da neredeyse tamamı kadınlar. Bu yüzden yazdıklarına çogunlukla katıldım. Ama bu işler karşılıklı. ''o erkek anlamaz'' kafası da başka bir saçmalık. İki taraf da yeri geldiginde alttan almayı bilecek. Bir de bence idare etmenin yanında durduk yere her olayda tartışma çıkarmamak da önemli.
Neyse seni birazdan kadın düşmanı ilan eder feminist kesim.
Eften püften sebep nedir mesela?
1Kayınvalidenin eve sürekli temizlik yapmaya çağırması, gitmeyince eşin kızması eften püften mi mesela? İğrenç bir şey mesela bence bu
2Sürekli eşinin kardeşinin borçlarını ödemek zorunda olmak eften püften mi?
3Düğün altınlarına el koyulması eften püften mi?
4Arkadaşlarla dışarı çıkmaya izin verilmemesi eften püften mi?
Cidden merak ediyorum, hangileri eften püften mesela bunların?
Ya da kastettiğiniz önemsiz konular nedir?
6Mesela istikrar uğruna hakkınızdan vazgeçer misiniz?
7Diyelim bariz bir haksızlık yapıldı eşinizin ailesi tarafından. Eşiniz de bunu kabul etmiyor, sizi suçluyor. Dayak yok, aldatma yok. Bu önemsiz midir?
1 - Gitmeye mecbur degilsindir, gitmezsin. Hakkını boşanarak degil, kocanla diyalog kurarak ararsın. Eften püften...
2 - Bu konu boşanmak için geçerli. Eften püften degil.
3 - El konulması derken? Ben bu altın mevzusunu yanlış buluyorum zaten. Takıların ortak olması lazım. Sonuçta iki taraf için de harcanacak bu altınlar. Bu da eften püften.
4 - Bunun ölçüsü önemli. Senin kocan sürekli arkadaşlarıyla gezse ne derdin mesela? Çogunlukla eften püften.
6 - İstikrar ugruna bir çok haktan vazgeçilir. Evliligi bekarlıkla karıştırdın sanırım?
7 - Bunun da yolu diyalogdur. Eger gerçekten haklıysan eşine haklılıgın anlatırsın. Hala haksız görüyorsa, o da onun bakış açısıdır. Bu konuyu tartışmaya malzeme yapmadıgı sürece unutulur gider. Tabi bu konuda ve hiçbir konuda eşin başkalarının yanında seni ezdirmeyecek. Bu da eften püften...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?