Belki de bu yuzden cennet analarin ayaklari altindadir...


Eften püften sebeplerle boşananların neredeyse tamamı kadınlar. Boşanma davalarını başlatanların da neredeyse tamamı kadınlar. Bu yüzden yazdıklarına çogunlukla katıldım. Ama bu işler karşılıklı. ''o erkek anlamaz'' kafası da başka bir saçmalık. İki taraf da yeri geldiginde alttan almayı bilecek. Bir de bence idare etmenin yanında durduk yere her olayda tartışma çıkarmamak da önemli.

Neyse seni birazdan kadın düşmanı ilan eder feminist kesim.
 
Pekala evlendikten sonra farklılaşan erkeklere ne demeli
Tabiki ezilmesin kimse evlilik inan bambaşka imzadan sonra o kadar çok şey değişiyorki anlam veremiyorsun. Umarım evlenir ve çok mutlu olursun
 
Pekala evlendikten sonra farklılaşan erkeklere ne demeli
Tabiki ezilmesin kimse evlilik inan bambaşka imzadan sonra o kadar çok şey değişiyorki anlam veremiyorsun. Umarım evlenir ve çok mutlu olursun

Ben erkeklerin evlendikten sonra değiştiğine inanmıyorum.

Bak noluyor biliyor musun?

Özellikle nişanlılık döneminde, gelin-kv tartışmaları, saçma sapan tavırlar, karşılıklı saygısızlıklar başlıyor. Nişan atıp ele güne rezil olmaktan ya da ailesinden korkanlar, deli gibi aşık olanlar ya da evlenince değiştiririm diye düşünen kadınlar evlenmiyor mu?

Adam işsiz, ya da sorumsuz mesela. Cimri bir karakteri var. Sevgisini göstermiyor, özel günlere değer vermiyor, hakaret ediyor, azarlıyor, kıskanıyor, eve kapatıyor. Kuzeninden, erkek kardeşinden, akrabalarından kıskanıyor mesela. Ama kadınlar bu erkeklerle yine evleniyor.

Evet mutluluk garanti değil. Ama boşanmaların en az %90'ı bile bile lades demekten kaynaklanıyor. Benim kaç yıllık ilişkim var, sevildiğime eminim. Nişanlandım da. Ama korkuyorum. Baksana insanlar ne halde. Ölçüp tartıyorum. Kendimi, onu. O imzayı atmak kolay mı? Ama baksana, 20 yaşında kızlar konu açıyor, evleneceğim bilmem ne diye. Ne bu cesaret.
 

Kadınlar eften püften sebeplerle boşanıyor yani..

Şuan adliyede görülen boşanma davalarından yarısından fazlası, 15, 20 yıllık evlilikler. Hiçbir kadın durduk yere boşanmaz. İstisnalar da kaideyi bozmaz. Zaten bu ülke de en eğitimlisi bile bir an tedirgin olur boşanmış olmaktan. Bu kararı almak için günlerce, aylarca düşünür.

Erkekler istikrarı sever Mervecik. Düzenleri bozulsun istemezler. Eşlerinden nefret bile etseler, düzenleri bozulmasın, paraları gitmesin diye evliliği sürdürürler. Bir hizmetçileri olsun, yaşlılıklarında bakılsın isterler. Ama kadınlar sabırları bitince, eyvallah derler. Bence asil olan da budur.
 

Daha fazla uzatmayacağım bazen şartlar fazlasıyla alttan almayı gerektiriyor. İnşallah sen o durumu yaşamazsın gerçekten mutlu ol inşallah
 
Daha fazla uzatmayacağım bazen şartlar fazlasıyla alttan almayı gerektiriyor. İnşallah sen o durumu yaşamazsın gerçekten mutlu ol inşallah

Teşekkür ederim canım.

Bilirim o şartları, ben o şartlarla büyüdüm. Ama değiştirmek elimizde. İnşallah herkes değiştirsin kaderini, doğru tercihler yapsın, gözü kör olmasın.
 

''hiçbir kadın durduk yere boşanmaz'' lafına hiç katılmıyorum. Anlamsız bir laf. Çogu durduk yere boşanır, durduk yere boşanmasına kılıf uydurur sadece. Uydurdugu kılıf ise saçma sapan bir şeydir.

Erkekler degil çogu insan sever istikrarı. Aile ise istikrara mecburdur zaten, çünkü çocuktan dolayı çünkü artık tek başına yaşamıyor olmandan dolayı...

İnsanlar evliligin ne oldugunu bilmiyorlar, asıl sorun bu. Evlilik denilen şey iki insan arasındaki sevginin ulaştıgı son nokta falan degildir. Ya da hayallerin gerçek oldugu süper bir şey de degildir. Evlilik mutlu olmak için de yapılmaz zaten. Yani asıl amaç bunlar degildir. Evlilik dedigin; görev paylaşımı için, yalnız kalmamak için, yanında hayatına destek olacak birinin olması için, cinsel ve duygusal ihtiyaçlar için, ve en önemlisi çocuk yapmak ve çocugu güvenli bir ortamda yetiştirmek için yapılan bir anlaşmadır, asıl amaç budur. Kadın ve çocuk magdur duruma düşmesin, düşerlerse hukukta bir karşılıgı olsun diye birlikteligi otorite/şahitler karşısında belgelemeye evlilik denir.

Ama insanlar evlilige; ''mutluluk, sevginin son noktası'' vs diye bakarlarsa o saçma sapan bir şey olur sadece. İçine duygunu da katarsın, alttan da alırsın, karşılıklı özveride bulunursun o zaman güzel olabilir, tek başına bir anlamı yok. Hatta çogu durumda evlilik aşkı öldürür, sevenleri düşman eder. Demek ki en büyük hata evlilige yüklenen anlam.
 

Mesleğini, yada yaşantını bilemem. Ama son yıllarda boşanma davalarına çok tanık oldum. Aile mahkemesine gelen kadınların tamamına yakını mağdurdu, kocalarından dayak yiyen, aldatılan, itilen, eziyet gören kadınlardı. Ve çoğu da eşi biraz olsun düzelse, en azından dövmeyecek olsa, affetmeye hazırdılar.

Bende evliliğe çok fazla anlam yükleyenlerden değilim. Ama bu hayata bir kere geldiysem eğer, mutlu olmalıyım. Her zaman değil elbette, bazen mutsuz da olmalıyız, ama yaşlandığımda acısıyla, tatlısıyla ne güzel bir hayat yaşadım diyebilmeliyim.

Evlilik bir kadın için pişmanlık ve mutsuzluktan başka bir şey ifade etmiyorsa, kadını ve çocuğu güvence altına alsa ne olur, almasa ne olur? Evet evlilik sevgililik değildir, sevginin son noktası, mutluluğun zirvesi değildir ama hepsinden bir parçayı içinde barındırmalıdır.

Aynı adamı her gün aynı sevemezsin belki, bazen sorumluluklar başını ağrıtır, bazen hastalıklar, bazen çocuklar, aileler. Ama eğer iki kişi her şeye rağmen, ortak noktada buluşabiliyorlarsa ortak bir amaç için, işte o zaman evliliktir bu.

Kağıt üzerinde olan bir tarafı vardır, cinsellik yönü vardır, aileleri içine alır, saygıyı, sevgiyi, kavgayı, çocukları, sorumlulukları, kişilerin mesleklerini, arkadaşları, her şeyi içine alır. Evet evliliğe çok özel bir anlam yüklemiyorum ama küçümsemiyorum da. Çünkü kıymetlidir aile olmak benim için. Ve eğer hayata bir kere geldiysek, o ailenin içinde yer alan herkesin mutlu olmak için çabası olmalı diye düşünüyorum. Aksi halde, yaşanan şey anlaşmalı eziyet olur.
 
Hic mi hic katilmiyorum...

Erkegi idare ediyor diye mi serildi o cennet annelerin ayaklarinin altina..
Adi ustunde annenin ayaginin altinda kadinin degil..
Demek ki kocayi idare etmkle degil namuslu gorgulu akli selim evlatlar yetistirenlerin ayaklarinin altinda o cennet..


Ve evet hep bana hep bana yok oyle..
Evlilik iki kisilik ise sadece alttan alacak olan ben degilim..
"Yaradilislari geregi" diyip kendimiz onlara bahane buluyoruzz..
Onun yaradilisinda odunluk varsa bende yaradilis itibariyle feministim..
Haydi kiliclari kusanin ciksin savas..
 
herkese ve her şeye karşı ne kadar susarsan o kadar görev gibi yapışır üstüne. sadece bir kez yapmadığındaysa "sen zaten böylesin" derler. öyle her şeye amenna deyip alttan alınmaz.
 

Yazdıklarının büyük kısmına katılıyorum çok da güzel yazmışsın. Sen bir açıdan (biraz daha duygusal) ben başka bir açıdan (biraz daha mantıksal) bakıyoruz ama aynı şeyleri söylüyoruz aslında belli noktalarda.

Katılmadıgım nokta ise ''bi kadın boş yere boşanmaz'', ''bi kadın boş yere aldatmaz'' gibi cümleler. Bunlara hiçbir zaman katılamam. Bence erkekler evlilige daha mahkumlar ve bence daha sabırlılar, ani kararlar ve çıkışlar yapmıyorlar pek. Bu yüzden boşanma konusunda kadınlar kadar rahat degiller ve eften püften sebeple boşanmıyorlar. Bunun haricindeki yazdıklarına katılıyorum.
 

Eften püften sebep nedir mesela?

Kayınvalidenin eve sürekli temizlik yapmaya çağırması, gitmeyince eşin kızması eften püften mi mesela? İğrenç bir şey mesela bence bu

Sürekli eşinin kardeşinin borçlarını ödemek zorunda olmak eften püften mi?

Düğün altınlarına el koyulması eften püften mi?

Arkadaşlarla dışarı çıkmaya izin verilmemesi eften püften mi?

Cidden merak ediyorum, hangileri eften püften mesela bunların?

Ya da kastettiğiniz önemsiz konular nedir?

Mesela istikrar uğruna hakkınızdan vazgeçer misiniz?

Diyelim bariz bir haksızlık yapıldı eşinizin ailesi tarafından. Eşiniz de bunu kabul etmiyor, sizi suçluyor. Dayak yok, aldatma yok. Bu önemsiz midir?
 

1 - Gitmeye mecbur degilsindir, gitmezsin. Hakkını boşanarak degil, kocanla diyalog kurarak ararsın. Eften püften...
2 - Bu konu boşanmak için geçerli. Eften püften degil.
3 - El konulması derken? Ben bu altın mevzusunu yanlış buluyorum zaten. Takıların ortak olması lazım. Sonuçta iki taraf için de harcanacak bu altınlar. Bu da eften püften.
4 - Bunun ölçüsü önemli. Senin kocan sürekli arkadaşlarıyla gezse ne derdin mesela? Çogunlukla eften püften.
6 - İstikrar ugruna bir çok haktan vazgeçilir. Evliligi bekarlıkla karıştırdın sanırım?
7 - Bunun da yolu diyalogdur. Eger gerçekten haklıysan eşine haklılıgın anlatırsın. Hala haksız görüyorsa, o da onun bakış açısıdır. Bu konuyu tartışmaya malzeme yapmadıgı sürece unutulur gider. Tabi bu konuda ve hiçbir konuda eşin başkalarının yanında seni ezdirmeyecek. Bu da eften püften...
 
Erkekler neden bosanmaz;

Evde koynuna girecek karisi var , pisecek yemegi , sinirini kusacak ona buna kizip karisi giderse kime karsi sisirecek egosunu, anasina babasina hizmetcilik yaptiracak , birde cocuk yapacak arada bir oynamak icin , sonra faceden kari kiz pesinde kosacak. Kadin "a" dedi mi" ananin evine git"diyecek. Bu böyle ya bu deveyi gudersin ya gidersin diyecek.

Sonra bosanan hep kadinlarmismis...

Tabi hep kadinlar bosanir cünku erkeklere kalsa karı biriktirir köşede...
 
Son düzenleme:
konu sahibi arkadaşım, baba evinden gelinlikle çıkıp kefenle girmeliyiz değil mi ?
tabii ki her türlü odunluğa katlanacağız, bunun için geldik dünyaya...
asla ses çıkarmayalım hep alttan alalım..
iyi kadın dilsiz kadındır.
 

Bakın yazdığınız şeylere bir göz atın.

Hepsini diyalog kurulabilecek insanlarla çözmüşsünüz.

Ya da soruyu yumuşatmışsınız.

Mesela 4: Hiç çıkmanıza izin vermiyor. Asla çıkamıyorsunuz. İnanılmaz sık rastlanan bir örnek, forumda da görebilirsiniz.

Ya da 1: Gitmeye mecbur olduğunuzu düşünen bir eşiniz var. Bunun diyalogluk bir kısmı yok, böyle yapmanız gerektiğine inanıyor ve gitmediğinizde burnunuzdan getiriyor. Sürekli tekrarlanıyor bu. Ama asıl sorun eşinizin size bakış açısı zaten. Bu nasıl çözülebilir?

7: Mesela bu bahsettiğim altın konusu olsun, 3 ile birleştirelim. Forumu okuyor musunuz bilmiyorum ama örnekle anlatıyorum

Hiç kimseden yardım almadan evlendiniz. Düğün günü saklama bahanesiyle eşinizin annesi altınları aldı. Sonra da asla vermedi. Kandırıldınız. Eşiniz hiç ses çıkarmıyor. Pasif. Ne yapsanız ne etseniz olmadı. Eften püften bir sebep mi bu?


6. İstikrar uğruna neden birçok haktan vazgeçilsin ki? Yazdığım birçok madde aslında sevilmemenin göstergesi eş tarafından. Sevilmemek de en önemli boşanma gerekçesidir.

Hayatta diyalog kurulabilecek aslında çok az insan vardır, bu gerçekten bihaber olduğunuzu sanmıyorum. İnsanın hayat kalitesini asıl böyle küçük olaylar düşürür, çünkü asla çözülemezler.

En anlamadığım kısım ise

İnsanlar evliliğe mecbur değil ki? Neden mecbur olsunlar?

Evliliğin onlara kattığı ne var? Neden çabuk vazgeçemesinler?

Çabuk vazgeçmelerinde kötü olan kısım ne?

Kaldı ki ben böyle olmadığına eminim. Bence mevcut evliliklerin çoğunda sevgi bitmiş ama evlilikten vazgeçilemediği için devam ediyor evlilik. Felaket bir durum bu.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…