Beni neden görmek istemedi ?

Sen de benim yüzümü güldürdün sağol:)))) ben kestirmeden giderim sen açarsın parantezleri; yuvarlanır gideriz:))
 
Nasıl gidiyor zarif beyle gelişme var mı? Cevapladın mı gelen kutusunda duran mesajı? Açılım yapacaktın hani o da yok ?
Canım zarif bey'in mesajını henüz yanıtlamadım. Ondan da ses yok ama bana programını söylemişti yani sorun yok. Ben açılım yapacağım elbette. Ancak biraz işim var. Bitsin heeemen buradayım.
 
Veee sahalara döndüm. Merakla beklenen açılımımı yapayım hemen. Biraz felsefe sosu ile konuyu matematiğe de bağlayarak ortaya karışık birşeyler çıkarırım umarım.

Kadın ve erkek bir arada yaşadığımız şu evrensel kümede aslında kesişim kümemizin en geniş olduğu insanlarla daha iyi anlaşıyoruz diyebilirim. Ancak üzerinde bir süredir düşündüğüm konu; aradığımız özellikleri önem derecelerine göre mi yoksa değer ölçülerine göre mi belirliyoruz nını nınııııı işte vurgu yapmak istediğim bu.

Yani hayatta para, mevki, şöhret tamam önemli ama değerli mi? Sanki toplumda önemli olana bir meyil var. Oldukça fazla sayıda insan eş seçerken de yukarıda saydıklarımı dikkate alıyor. Nasılsa mutlu olamayacağım bari rahat edeyim diye düşünüyor. Eskisinden farklı olarak artık erkekler de kadınlarda maddiyat arıyorlar.

Değerli olan özelliklere sahip olanlarsa yani saygın, sakin, kibar, hoşgörülü vs. daha geri planda kalıyorlar. Hatta onlar da bu dünyanın düzenine uyum sağlamaktansa yalnızlığı tercih ediyorlar. O zaman da insanlarla kesişimler azalıyor ve dünkü "boş küme" sonucuna geliniyor.
 
Hoşgeldin:))) gördüm okudum hemen ama büyük oğlanın yazılısı ve yumurta kapıya dayandı çalışmaları, küçüğün banyosu derken ancak fırsat buldum yazmaya.
Açılım da açılım olmuş ha! :))
 
Cerebrum’cum beni konumda yalnız bırakmadığın için sana teşekkür etmek istiyorum. İçimden sohbete devam etmek geliyor. Ancak seni okumak zorunda bırakmak ve yanıt yazmaya zorlamak da istemiyorum. Sanırım ben bu tedirginliği genelde yaşıyorum. Kimseyi zorlamak istemiyorum. Onun için böyle bir giriş yapayım dedim hem sevgili shapes’i de anmış olalım. Onun da dediği gibi kasmaya gerek yok. :))) Ama elbette yazdıklarınla beni zenginleştirmen fazlasıyla mutlu ediyor.

Dün akşam yatmadan önce gelen mesajları son kez (gece kapanış raporu misali) check edeyim derken cepten, senin mesajını gördüm, okudum hemen kalkıp -zira yatakta kaykılmıştım- bir şeyler yazayım istedim ama bilgisayarı açmak zor geldi hele ki soğukta yorganın içine süzülmek varken. Bide sen sanırım cepten rahat yazıyorsun benim içinse tam bir eziyet.

Nihayet geçtim klavyemin başına. Artık oturduğum yerden dünyayı kurtarabilirim. :) Canım ne mutlu sana. Allah bağışlasın iki evladın var. Rabbim sizi hiç ayırmasın. Bence bir kadının bu dünyada yapabileceği en anlamlı şey evlat sahibi olmak ve tabii eğer nasibinde varsa. Arkadaşlarımın çocuklarından biliyorum gerçekten yetiştirmek kolay değil. Onların ödevlerini yapmak, ergenlik sorunlarıyla uğraşmak vs. Ama bir kadını anne olmak kadar yüceltebilecek başka bir değer var mı bilmiyorum.

Benim açılıma gelirsek pandora’nın kutusu gibi. Açtıkça içinden bir şeyler çıkıyor. Çünkü hayattaki herşey ilişkilerle bağlantılı. Felsefik açılımlar yapmak kolay. Zor olan engelleri ortadan kaldırıp kalbini açmak. :) Mesela ben biraz önce camdan bakıyordum. Hiç sıkılmadan yıllardır aynı manzaraya bakıp duruyorum. Sürekli değişiyor ve ben bunu izlemekten zevk alıyorum. Güzelliklere biraz daha yakın olabilmek için başımı uzatmak istedim ve dannn diye kafam pencerenin camına çarptı. İşte benim gerçeğim bu diye düşündüm. Yakın olmak istediğimde dannnnnnn diye bir engel beni kendime getiriyor.:))

Engelleri aşmak için uğraşıyorum ama bazen yorulursun ya. Zaten yılın sonu geldi sayılır, normaldir diyorum. İnsan geçirdiği senenin hesabını yapıyor haliyle. Yeni yıla planlar kuruyor. Tabii kurulu planlar turşu gibi olduğu yerde tutmuyor.:) Çok emek istiyor ve haliyle enerji. Enerjimizi kendi içimizde oluşturuyoruz tamam ancak bir güzel söz, bir içten teşvik insanı nasıl şarj ediyor değil mi? Bir anda kilometrelerce koşacak, tüm engelleri aşacak güçle doluyorsun. Dünyanın tüm sesleri sanki susuyor ve sen sadece kalbinin atışını duyuyorsun. Çok şanslısın çünkü hayatında sevdilerin ve seni sevenler var diyor sana.

Peki nasıl oluyor da en yakınımızda olan kişinin varlığı bir zaman sonra hayatımızın hatası haline dönüşüyor. Sevdiklerimizle nerede bu denli birbirimizden kopuyoruz. Biliyorum klasik olacak ama aynı evin içinde iki yabancıya dönüşüyoruz. Yok mu sevgiyi, aşkı canlı tutmanın bir yolu.???
 
Son düzenleme:
Güzel ve samimi dileklerin için çok teşekkür ederim. Ben de sevdiklerinin nice uzun yıllar hep yanında olmasını diliyorum:) Tabii yanında olmakla yakınında olmak arasında bazen fark olabiliyor; yanıbaşımızdayken bize fersah fersah uzak olanlar yok mu hayatta? Öyleyse dileğimi hem yanında hem yakınında diyerek revize etmiş olayım:)))))
Çok haklısın; umudu korumak öyle büyük bir enerji gerektiriyor ki bazen. Ve ilk gençlik yıllarında bu doğal bir şekilde kendiliğiden olurken,yaş ilerledikçe öyle olağanüstü bir eforla gerçekleşiyor ki. Ne mutlu bunu başarabilene. Ben ki, hayat beton zemine çakılıp paramparça olmuş bir kristal vazo olsa yine eski haline gelebileceğine dair inancımı koruyabilmeyi bir meziyet addedip buna sahip olduğumu düşünüp bununla övünen biriyim/biriydim; son bir iki yıldır sanki daha kolay kapılıyorum karamsarlığa. Sisleniveriyor bazen ortalık. Bunun uzun sürmesine meydan vermiyorum ama beni endişelendiren eskiden bu kadarının da olmaması ve bu durumun artarak devam etme ihtimali. İyimserlik sanırım ileriki yaşlarda daha fazla lazım insana. Gidişattan bunu anladım:)))))
İnsanları sıkıntıya sokmak istememe konusundaki hassasiyetini çok iyi anlıyorum; ben de aynı konuda kendini sorgulayan ve bu yüzden çoğu zaman diken üstünde olan biri olarak bunun ne kadar yıpratıcı olduğunu biliyorum. Benim açımdan mesele yok; yani beni zorlamış olmuyorsun yazma konusunda rahat ol. Gereğinden fazla hassas ve empatik kişi sendromu bu bir arkadaştan biliyorum:)))))))))))))))))))
Buraya uzun uzun yazmak benim açımdan sadece şöyle bir handikap olabilir;her ne kadar adımız sanımız belli olmsa da yazdıkça açılıp,kendi mahremiyet sınırlarımı aşarak bütün iç dünyamı ve özel hayatımı buradan ilan etmiş olmanın pişmanlığını yaşayabilirim belki birgün. Kendimi kazen'e hesap nasıl siliniyor, bu mesajları imha etmenin yolları nedir diye sorarken bulmak istemem:))))
Aşkı canlı tutmanın korkarım ki bir yolu yok. O, esip geçen bir rüzgar; lutfederse, canı çekerse yeniden eser ama aşk başına buyruk birşey.. Yönetmek maalesef mümkün değil bana göre. Not: bu düşüncem kesinlikle değiştirilebilir, çürütülebilir, keşke de çürütülse:)))
 
Bu arada aşkla ilgili yazdıklarımı okudum da insan iradesini fazlasıyla hiçe sayan bir yorum gibi olmuş; İnsan aşkı yönetemez ama kendini yönetebilir; yoksa aklın, iradenin ne önemi kalır değil mi? Olur da olmaması gereken birine aşık olmuş birisiyle karşılaşır da (bu kendim bile olabilirim; hayatta kendisi dahil kimseye kefil olmamalı insan. Herkesin yanlış yapma ihtimali var neticede) ona yanlışta ısrar etmemesi yönünde tavsiyede bulunmam gerekirse kendimle çelişmiş olmayayım. :))) Allahım ne temkinli kadınım. Kendi çaldı kendi söyledi; kendi yazdı kendi düzeltti
 

Yanımızda olanları nasıl yakınımızda tutabiliriz? Bazı çiftlere bakıyorum, birbirlerine çok uygun gözüküyorlar pek çok açıdan ama aralarında iletişim yok. Gündelik konuşmalar ya da baskın olan taraf genelde kendinden bahsediyor. Eşini dinlemiyor. Onun hayatını merak etmiyor. Paylaşımlar azaldıkça araya soğukluk giriyor ve sanrım bu yatak ilişkisini de bozuyordur. Zaten evlilikteki özel yakınlık kayboldu mu, ilişki sarsılıyor bence. Yani büyü bir kez bozulunca toparlamanın zor olacağını düşünüyorum.

Ha bu aşkın bitmesi hali midir? Zaten her evliliğin başına gelir mi? Bence günümüzde cinselliğin adı aşk oldu ve o da ilk birliktelikten sonra bitiyor olmalı. Peki uzun süreli bir ilişkide mutluluk hiç mi korunamaz? Belki karşılıklı hayranlık duymaya devam edilebilse olabilir. Bence iyi bir evlilik için kişilerin karakter yapıları çok önemli.

Özellikle iyimserlik bir kadın için çok değerli bir meziyet. Böyle olman çok güzel. Elbette yaşadığımız olumsuzluklar biriktikçe bu yönümüzü korumak zorlaşıyor ama en azından iyimser kalmak için gayretimiz var.

Ben o hassas ve empatik arkadaşı bildim. :)) Ya evet burada sohbete dalınca kendi hayatlarımızı anlatmayı geçtim konu içinde geçen kişilerden de bahsederek onları da sanala açmış oluyoruz. Bazen diyorum gerçek kimliğimiz olsa daha mı doğru olur o zaman dikkatli yazarsın ama açık yazamazsın. Mesajlar aslında kendini bir süre sonra otomatik imha etse ne güzel olur:))

Yanlış yapmak konusunda haklısın valla. Hiç birimizin garantisi yok. Şeytana uymamak için sürekli tedbirli olmak lazım ama insanız. Bu nedenle işte evliliklerin iyi olması önemli. Evlilik eşleri diğer baştan çıkarıcılardan koruyamıyorsa eğer oturup düşünmek gerekmez mi? Biz nerede eksik kalıyoruz, neleri daha iyi yapabiliriz, birbirimize nasıl daha yakın olabiliriz. Çünkü mesafe açıldıkça diğerlerinin araya girmesi kolaylaşıyor maalesef.
 
Son düzenleme:
Hayranlık... İşte anahtar kelime. Hayranlık, sahip olma isteğiyle ve cinsel arzuyla birleşince aşk oluyor zaten. İlahi aşk, meslek aşkı,evlat aşkı falan filan geyiğine girmeyeceğim:))))) (Sahip olma vurgusunu cinsellikle özdeşleştirdiğim için yazmadım; biriyle cinsel ilişkide bulunmak ona sahip olmak anlamı taşımıyor benim için. Tabii tek başına şehveti aşk zannetmenin basitliğinden ve aşka ihanet oluşundan, yeni tenler, yeni zevkler peşinde koşmanın telaşında olan insanların durumundan bahsetmeyeceğim şimdilik) Aşk hayranlık duygusu bittiği anda bitiyor. Ve hayran olan taraf olarak maalesef bu konuda kişinin yapabileceği pek çok şey yok; iş hayran olunana kalıyor galiba. O da eğer gerçekten hayranlık duygusu uyandıran özelliklere sahipse. Yani adamın aslında öyle bir meziyeti yoktuysa ve bunu sen kafanda yarattıysan, sonra da kendi helvanı oturdun yediysen(helvadan put yapıp sonra yiyenlere gönderme:)))) ) adamın bunda kabahati ne? Hayır yani adam bilse neyi sürdüreceğini gayret etsin de yok ki zaten öyle birşey, sen zannettin. Burası karışık işte. Yani bence aşk aslında kişinin gerçeklik algısının bozulması hali. Herşey normale döndüğünde sanıyoruz ki karşımızdaki değişti. Hayır o hep öyleydi sen normalleştiğin için batıyor gözüne sadece. Boşuna demiyorlar kimyasal bir reaksiyon diye. Beynimiz illüzyon yapıyor bize.

Evlilikte aramızdan su sızmasın, boşlukları dolduralım konulu yazıyı biraz erteleyerek buraya da not etmiş olayım ki unutmayayım; çok mühim konu çünkü.

Sabahın bu saatinde biraz ağır gelmiş olabilir bana bu konular:))))))))))))))
 
Aşkla ilgili hiç söylenmemiş bir şey söylemek istiyorum; yapılmamış bir yorum, kafaya düşen bir elma.... Bin yıllardır gevelenenlerden farklı bir laf edip insanlığa armağan etmek istiyorum anlıyor musun mesafeliciğim? Bu yüzden sabahın köründe klavye başında beyin patlatıp patlatıp aynı yere çıkmalarım:)))))))))
 
Cerebrum’cum mesajını sabah cepten okudum ve gün boyu aklıma geldikçe yazdıklarını düşündüm. Çok güzel ve etkili ifadeler seçmişsin.:)

Bence de bile bile aldanmak aşk. Gerçekleri onun gülüşünün, bakışının arkasına gizlemek. Gönüllü olarak kendini incinmeye açmak. Kalbinin gümbürtüleriyle gerçeğin sesini bastırarak kendini kandırabilmek. Onun içindeki kahramanı ortaya çıkaracağına ve sonsuza kadar mutlu yaşayacağınıza inanmak. Eskiden çok güldüğümüz bir söz vardı, “prens olacak diye artık daha fazla kurbağa öpmek istemiyorum” diye.:)

Aşk hali uzun süre devam etse insan gündelik yaşama uyum sorunu yaşar sanırım. Hani dünyayı ateşe verseler sana kaç yazar hali. Olağanüstü bir enerji. Bünye bu kadarını uzun süre kaldıramayabilir.:) Normalleşmek lazım elbette.

Ama normalleştiğinde yani putunu yıkıp (helvanı yiyip) gerçekleri gördüğünde, aşk bittiğinde ne olacak? Aynı evin içinde yaşayan, birbirini yaşlılık günleri için sığınacak bir liman olarak gören kişilere mi döneceğiz?

Bence ilişki bizlerin gerçeğini ortaya çıkarıyor. "O benim için doğru kişi mi", sorusunun yanıtını bulmak için kendimize bakabiliriz sanırım. Onunla birlikteyken daha hoşgörülü, daha anlayışlı, daha çalışkan mıyım yoksa giderek içime kapanıp sessizleşiyor muyum ya da sinirlendikçe çevreye saran birine mi dönüşüyorum vs. İyi bir ilişki içimizdeki güzellikleri ortaya çıkarmalı diye düşünüyorum.

Dünya üzerinde söylenmemiş bir söz kalmış mıdır bilmiyorum. Ama insanoğlu bazı şeyleri tekrar tekrar duymak, konuşmak istiyor ki bunlardan biri de aşk. Elmalar hala düşmeye devam ediyor, dediğin gibi yeni bir şey elbette çıkabilir. O ana dek paylaşabilmek de bence çok güzel bir armağan.:)

Aşağıdaki cümlende şimdilik dediğine göre sonra yazacaksın diye umuyorum. “Tabii tek başına şehveti aşk zannetmenin basitliğinden ve aşka ihanet oluşundan, yeni tenler, yeni zevkler peşinde koşmanın telaşında olan insanların durumundan bahsetmeyeceğim şimdilik)”

Ve birde “Evlilikte aramızdan su sızmasın, boşlukları dolduralım konulu yazıyı biraz erteleyerek buraya da not etmiş olayım ki unutmayayım; çok mühim konu çünkü. “ demişsin o halde bu önemli konudaki görüşlerini de merakla bekliyor olacağım.:)
 
Yok canım okadar adaletli davranmıyor insanlar.Buraya yazanların kalitesi biraz da.Bir de konu..Ayrılık acısı oldu mu insanlar ejderha kesiliyor mesela.Ama burda aşk yok zaten.Mesafelinin dili de kaliteli tabi...
 
Kimidi güçlü kadın seviyor barizŞahit oldum.
 
Kimidi güçlü kadın seviyor barizŞahit oldum.
Haklısın genelleme yaparken buna uymayacak bir kesimin de olacağını hep akılda tutmak lazım:) Peki o güçlü kadın sevenler acaba görece güçlü erkekler mi? Bir de bu ilişkiler/ evlilikler uzun süreli olabiliyor mu? Senin gördüklerinde durum nasıl?
 
Beşinci paragraf beni benden aldı ya hu. Bildiğin, kafama elma düştü:)))) Hep söylerim, bir şeyi bilmek, öğrenmekle idrak etmek arasında dağlar kadar fark var. İdrak ettim ayol:)) Hemen kendi evliliğime bu açıdan baktım; neler gördüm neler:) Bazı insanlar bazı insanlara gerçekten iyi geliyor. Şans, para, kariyer, saygınlık... Pek çok açıdan zenginleştiriyor birlikte olduğu kişiyi. Tabii ben bu noktada iki kişinin kişilik uyumunun yanı sıra astrolojik ve metafiziksel etkilerin de işin içine girdiğine inanıyorum. Ne oluyorsa oluyor birileri birilerini hayatta parlatırken, birilerini köreltip geriletiyor. Çok yaşa sen.:))
 
Yok canım okadar adaletli davranmıyor insanlar.Buraya yazanların kalitesi biraz da.Bir de konu..Ayrılık acısı oldu mu insanlar ejderha kesiliyor mesela.Ama burda aşk yok zaten.Mesafelinin dili de kaliteli tabi...
Evet burada aşk yok

Canm benim asıl benim dilimi çözenlere bakmak lazım. Gerçekten şanslıyım konuma katıkı sunanlar da çok kaliteli ve değerli yorumlar yaptılar ve hala yapıyorlar. Hiç bitsin istemiyorum içimizden geldikçe düşüncelerimizi ekleyelim.

Ancak başlarda benim de açtığım konularda canımın sıkıldığı oldu. Bazıları sinirini kusmak için giriyor. Dışarıda birilerine kızıyor burada rahatlamaya çalışıyor ama tabii bu doğru bir yöntem değil. Biz kadınız, en zor anlarımızda bile zerafetimizi kaybetmemeliyiz. Zaten öyleleri eğer katılımcıların geneli iyi bir hava yakaladıysa kendiliğinden eleniyorlar. Ama samimi düşüncem kimsenin gitmesinden yana değil. Elbette konuşup anlaşacak bir yol bulabiliriz. Her insan değerli bence yeter ki kendini doğru ifade etmeyi bilsin eminim hepimiz onu anlamaya çalışırız. İmza: Sevgi kelebekleri
 
Tulipa'cım sen de katıl sohbetimize lütfen, düşüncelerini paylaşırsan çok sevinirim. Yoksa seni kendi haline bırakırsak susuyorsun (öyle demiştin :))

Cerebrum ile biz konuları genel olarak ele alıyoruz, kimi zaman bir arkadaşımızın yaşadıklarından alıntılıyoruz :)) o zaman kendi özel hayatımızı nispeten sanala dökmekten sakınmış oluyoruz. Paylaşmak istediklerin olursa bu yöntemi önermek istedim canım. (Özel yaşamların mahremiyetinin korunması açısından)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…