Hmmm anlaşıldı sadece kelimelerle olmuyor; olsaydı olurdu diyorsun bunca zamandır haklı olarak......
Merhaba canım umarım çok çok iyisindir. Yazdıklarını okuyunca aklıma Meg Ryan’ın Moonlight (Ayışığı) filmi geldi. Seyrettiysen hatırlarsın, başarılı avukat kadın kendisini genç bir kızla aldatıp terk etmek isteyen kocasına öyle şeytani :) bir oyun oynar ki ve tabii film bu ya kocasını geri kazanır. Ama şekerim bana verilen yetkileri kullanarak ona fotolarımı göndersem diyorum ama komik geliyor bu yaşta. Yani bir neden olsa tamam da durduk yere süslü-püslü görseller göndermek “bana bak” diye haykırmak aslında. Ve ben kendi ağırlığıma bunu pek yakıştıramıyorum. Dediğin gibi ben de sosyal medya kullanma konusunda çok istekli değilim. Keşke dikkat çekici işler yapabilsem de onları duyursam. Ama o konuda tık yok ben de.:)Kesinlikle :)))) benimle beraber göbek attığın için teşekkür ederim. Mesele aynı mekanı paylaşmakla bitmiyor zaten sevgili mesafeli. ...
yazıştığın kişiyi anlattığına göre kendime benzettim sanki.
şimdilerde değil ama üniversite ve öncesinde fikir,şahsiyet vs. gibi ortak noktalarda düzgün ve yakın gelen kişilerle uzaktan görüşmüştüm.
hiç bir zaman merak etmedim o kişileri.
istesem yüz yüze gelebilmem çok kolay olmasına rağmen onun özel hayatı vs. ilgilendirmediği için kendimi hep uzak tuttum.
o zamanlar radyolar vardı.
tabi düzgün,fikir,edebiyat vs. aağırlıklı olanlarla programda bir şeyler paylaşırdım sürekli telefonla.
ismimi de kullanmazdım.
tüm radyo ahalisinin beni merak ettiğini sonradan arkadaş olduğum bayan programcı söylemişti yıllar sonra.
bazı çalışanları görmeye gidermiş kızlar.
hiç o şekilde düşünmemiştim ordaki insanları.
bir dj.vardı.programa bağlanma uzun sürünce bir gün başladık uzun konuşmaya.
sonra alışkanlık oldu.
radyodan ayrılacağı zaman bir kaç haftaya evleneceğini arkadaşları radyodan duyurmuştu ki hiç beni ilgilendirmiyordu normal hayatı.
zihnindeki kişinin yakından tanıyıp büyüsünün bozulacağından korkuyor olabilir.
çok güzel bir dostluk kurmuşsunuz bence.
kadın-erkek ilişkilerinde pek olmayan.
çok az insan yanındaki konuştuğunda kendi ruhunun yansıması olduğunu görme şansını yakalayabilir.
Bazı gorusmeler hic bulusma noktasina gelmemeli diyorum ben.
Bu kiz erkek farketmiyor.
Cunku gercekten isin o guzel yani gidiyor.
zaten siz o karsinizdaki insanin goruntusunu mimiklerini degil dusuncelerini seviyorsunuz. Benimde boyle arkadasliklarim oldu. Kiz arkadaslarim icinde bu gecerli. Reel hayatta her gorustugum, sevdigim ve gulup eglendigim insanla saatlerce yazisamam. Sandada saatlerce konustugum dertlestigim beni anlayan birisiyle reelde anlasamam. Yani inanin hepsinin hayatimizdaki yeri ayriymis. Ben bunu cok derin tecrube ettim. Bazi insanar nasil tanistiysak, onu nasil sevdiysek o sartlar icinde kalmali. Illa hayatatimizin her alanina tasimaya calismamliyiz.
Sonra onun kafasinda kurduklariyla bizim kafamizda kurduklarimiz ters dusuveriyor. Hayalimizdeki insanin yerini bambaska birisi aliyir.
Aslinda ne derece bu duygusal destek, dertlesme adini siz koyun duruma muhtacsiniz, ne kadar devam edeceksiniz bilmem. Ama yinede dikkat edin bu durumun sizi nasil bir hal icine sokacagini bilmezsiniz.
arkadasca ask mesk yok demissiniz ama hayat sizi oyle bir duruma getirir ki bir anda o yazilanlarin ardindaki insandan buyuk beklentiler icine girebilirsiniz.
bunu soyledim cunku sizi gormek istemedi diye suslenip fotograf yollamayi bile dusunmussunuz. Yani cokta masul bir arkadaslik dusunemiyor insan bir kadin bir erkek olunca ortada.
Zamanla bu gorusmelerde suyunu cekip rafa kalkacak. Bence aslinda fazla uzatmadanda koparin o ipleri. Henuz bu sohbetlere doymamis olabilirsiniz belki ama sonra isin faturasi size kesilmesin. Kısadan zararsız donun yolunuza devam edin benim fikrim.
Buda boyle bir ani olarak kalsin hayatinizda.
Güne nasıl neşeli başlıyorumFazla mesailerle yoğunlukla mücadele ediyorum.Zihnim rahatlayamıyor buyüzden.Ocakta daha az mesai olacak.Ben de burasıyla rahatlıyorum şimdilik:)Kendi kendime yetmeyi öğreniyorum yeniden bu arada..Kendime bir dünya kuruyorum...
dediğim gibi geçmiş yıllarda insanların daha temiz,daha art niyetsiz olma ihtimalleri bana göre yüksekti.Evet canım gerçekten de insanlarla iletişim gittikçe zorlaşıyor mu ne? Herkes kendi istediği gibi anlıyor, kendini anlatamıyorsun. Geçen gün satışla ilgili bir konuda diyeyim bana bir haksızlık yapıldığını düşündüm ve oradaki kadına beni salak yerine koymayın dedim o da bana o salak lafını sana yediririm dedi. Ben şok. Ona salak dediğimi sandı.
Şimdi bu ortamda biri denk geliyor ve onunla kırmadan, üzmeden birbirini anlamaya çalışarak hayat hakkında her şeyi konuşmaya başlıyorsun. Sonra aradan aylar geçiyor ve birbirini tanımaya başlıyorsun. İşin kötü tarafı :) tanıdıkça (yazdıklarından anladığım kadarıyla tabii) daha çok beğeniyorsun. Elbette senin söylediğin gibi bir büyü olmalı ki, süreklilik sağlayabiliyoruz. Ama bu koşullarda onun normal hayatını merak etmemek benim için kolay değil. Yani şu an ben bunları yazarken o da belki başka bir kadını düşünüyor. Ben buna umursamaz olabilir miyim? Gerçek şu ki kıskanırım ama bu durumda elden bir şey gelmez bilirim ve susarım, ağlarım da.:)
Yani en temiz çözüm ben ya kendi kadınlığımı ya da onun erkek olduğunu unutacağım, yok sayacağım. İşte o zaman senin dediğin gibi çok güzel bir dostluk kurabilir ve salt entelektüel paylaşımlar yapmaya devam edebiliriz ve gerçekten bu hayatta insanın her zaman karşısına çıkabilecek bir fırsat değil gibi geliyor bana da.
İyiyim sağol:) Ah moonlight... Çok eğlenceli bir filmdi. Biraz da can yakıcı; aparkat yemiş gibi:) "bu göğüslere en son ne zaman dokundun?" Dediğinde soyguncu, anlamıştım luis'in tuttuğunu adamı:)) İşte aslında hepimiz aynıyız; kadınlar yani. Erkek, kadın yanından gittikten sonra ona aslında ne kaybettiğini göstermek için kılını kıpırdatmaz, işine bakar, bununla uğraşmaz. Gerçek hayatta da böyle kolay olsa keşke tamiri her şeyin. Eminim bu şekilde geri kazanan kadınlar vardır ama neden geri kazanmaya çalışan kadın olsun ?Merhaba canım umarım çok çok iyisindir. Yazdıklarını okuyunca aklıma Meg Ryan’ın Moonlight (Ayışığı) filmi geldi. Seyrettiysen hatırlarsın, başarılı avukat kadın kendisini genç bir kızla aldatıp terk etmek isteyen kocasına öyle şeytani :) bir oyun oynar ki ve tabii film bu ya kocasını geri kazanır. Ama şekerim bana verilen yetkileri kullanarak ona fotolarımı göndersem diyorum ama komik geliyor bu yaşta. Yani bir neden olsa tamam da durduk yere süslü-püslü görseller göndermek “bana bak” diye haykırmak aslında. Ve ben kendi ağırlığıma bunu pek yakıştıramıyorum. Dediğin gibi ben de sosyal medya kullanma konusunda çok istekli değilim. Keşke dikkat çekici işler yapabilsem de onları duyursam. Ama o konuda tık yok ben de.:)
Aslında ben de kısırlaştığımı hissediyorum. Yani melankolinin de elbette üretimi tetiklemesi mümkün ama ortaya bir şey çıkarmak için yazı, şiir vs. gerçekten de çok çalışmak lazım. O çalışma gayreti ve sürdürülebilmesi içinse benim coşkuya ihtiyacım var. Aslında hayatta bence en çok buna ihtiyacımız var hem de hepimizin. Bizler hep susturulan, bastırılan, pasifleştirilen ve tabii sıradanlaştırılan bir ortamda büyüdük. En çok yaptıklarımızın takdir edilmesine ihtiyacımız var. Ve hepimiz özel olmak istiyoruz. Birinin bize kendimizi özel hissettirmesini özlüyoruz. Bak bu benim zarif bey bunu çok güzel beceriyor.:)
Peki evliliklerde durum nasıl? Benim gözlemime göre, en katlanılması zor yönlerini bildiğin eşini her şeye rağmen desteklemek, beğenmek kolay değil. Ve bir erkek kadının beğenisini alamadığında ondan uzaklaşıyor bildiğimiz gibi. Ancak kadınlar da haklı. Yani o bana kendimi hiç kadın gibi hissettirmiyor ki, gelip öpmüyor, hayran hayran bakmıyor, nasıl olduğumu bile sormuyor ben bu adamın neresini beğeneyim diyen dertililerle dolu tiridine tiridine BDV .:)
Güzin abla edasıyla kendime sürecek merhemim olmadığı halde yazmaya devam edeyim. Kadın başlatmalı. Erkek ona en küçük bir şıklık yaptığında bile çok mutlu olmalı ve bunu ona göstermeli. Çünkü erkek beyni başarılı olmaya odaklı ve eğer sonuçta başarı olmayacaksa (kadını mutlu edemeyeceğini düşünürse) eyleme geçmiyor. Yani aslında bazı erkelerin hammaddesi odun değil ama ortam şartları o hale getiriyor ve işte akıllı bir kadın onun özünü gördüyse ortaya çıkarabiliyor.
Yoksa bir köşede oturup gelsin beni mutlu etsin diye beklersek olmuyor şeker olmuyor. Biraz gerçekten eğitmek gerekiyor. Yani en eğitimlisi bile bir kadına nasıl davranması gerektiğini bilemeyebiliyor. Küsmek, kırılmak, içine kapanmak arayı soğutup onu başka kadınlara itmekten başka işe yaramıyor. Ha ama dersen ki en etkili çözüm nedir, hani erkeği peşinde koşturacak, kocanı dizinin dibinden ayırmayacak tabii ki bizim hani üçgen vardı ya üç köşesinde üç hayati organ olan o mesele işte. İyi de bunu yazışarak nasıl yapabilirsin?:)) Ya da aynı heyecanı yıllarca nasıl sürdürebilirsin? Onun sağlanabilmesi için çok iyi bir iletişim gerekiyor ki hayattaki yakınlığı yataya da taşıyabilesin. İşte belki de ben zarif beyle bu kadar iyi anlaşınca hah dedim bak böyle anlaşabileceğim erkekler de varmış hayatta. Eski eşine kendini anlatmak için ömründen veren biri olarak.
Canım bildiğin şeyleri yazdım, çok uzattım ama bu haliyle göndereyim.
Cerebrum'cum neden pasife aldılar seni, ne yapmış olabilirsin ki? :)İyiyim sağol:) Ah moonlight... Çok eğlenceli bir filmdi. Biraz da can yakıcı; aparkat yemiş gibi:) "bu göğüslere en son ne zaman dokundun?" Dediğinde soyguncu, anlamıştım luis'in tuttuğunu adamı:)) İşte aslında hepimiz aynıyız; kadınlar yani. Erkek, kadın yanından gittikten sonra ona aslında ne kaybettiğini göstermek için kılını kıpırdatmaz, işine bakar, bununla uğraşmaz. Gerçek hayatta da böyle kolay olsa keşke tamiri her şeyin. Eminim bu şekilde geri kazanan kadınlar vardır ama neden geri kazanmaya çalışan kadın olsun ?
Fotoğraf paylaşma konusunda tam olarak anlatmak istediğim buydu aslında; "baaaaak ben ne güzelim" diye gözüne sokmak değil de kendi hayatının akışı içindd ona biraz seni röntgenleme) ) fırsatı vermeni kastetmeye çalışmıştım:)
Oyunlar, oyunlar, oyunlar......:) Hayat oyun oynaya oynaya geçecek işte mesafeliciğim.
Birbirimize güvenmek ne kadar zorlaştı. Hep temkinli olmak zorunda hissediyoruz. Evet yazıştığım kişi zaten toplumda saygınlığı olan biri yani kendine laf getirtecek işler yapacağını sanmam. Zaten sürekli birşeylerle uğraşıyor. Bilirsin genelde pek çok kötülüğün kaynağı cehalet ve boşluk.dediğim gibi geçmiş yıllarda insanların daha temiz,daha art niyetsiz olma ihtimalleri bana göre yüksekti.
tabi çürük yumurtalar da yok değildi.
şimdilerde kimseyle yakın olmak isteyemem.
fikir,düşünce de olsa nereye vardıracağından emin olamam gibi geliyor.
yazıştığın kişi fikri cehaletinden ağır basan,kişilikli bir insan olarak geliyor bana.
maalesef zamanımızda aklıya düşünen pek az insan var.
bizim de normal hayatımızda çok özel olan,bizi anladığına inandığımız kişiler yok mu?
belki aylarca görüşmeyiz ama her görüşme aynı samimiyet ve heyecandadır.
bir insanın en çok ihtiyacı olan şey anlaşılmak.
o kişi de senin onu diğer insanlardan farklı olarak anladığını görüyor ve ruhen mutlu hissettiriyor.
bayanlar daha duygusal bakabiliyor olaya.
zamanla bir bağlılık hissetmen normal.
çünki o da senin ruhuna hitap ediyor.
Ah ah sorma hapsoldum iki gündür; konunun birine pek inanasım gelmedi diye. Olacak şey mi canım?cerebrum77 Site yönetimiiii, benim arkadaşım hala niye üzgün. Yeter gari özgür bırakın onu, o kimseyi incitmeyecek kadar narin bir üyedir. :)
Cerebrum'cum neden pasife aldılar seni, ne yapmış olabilirsin ki? :)
Ne güzel filmdeki ismi bile hatırlıyorsun. Ben son sahneye kadar oyunu anlamadım finalde kocasıyla aynı anda düştü ben de jeton. Oysa hani paralı hırsız "ben olsam yaşlı olanı seçerdim" demişti ya orada anlayabilirdim aslında.
Tamir gerçekten oldukça zor hatta kimi zaman mümkün değil, asılolan bozmamak. Ama insanız, elbette pürüzler olacak. İşte o zamanlarda ilişkiye o güne dek neler kattığımız önemli bence. Değerli ve farklı olmak lazım ki kolay vazgeçemesinler. Sıradan olanın yeri çabuk dolar ama bıraktığı boşluk hissi acı vereni yeniden kazanmak için uğaşılır diye tahmin ediyorum. Yani ilişkide ne kadar çok güzel anı biriktirebildiysek kopmak da o kadar zor olacaktır malum. Tabii en önemlisi iletişim. Konuşabilmek, küsmeden, kızmadan, çekip gitmeden. Ancak tüm bunların olabilmesi için uyum gerekiyor. Ve elbette ilişkinin içine bomba patlamış etkisi yaratacak kadar ağır bir hata yapıp sonra da gel konuşalım demenin de ne anlamı var.
Kazanmaya çalışan hep kadın mıdır emin değilim. Yani kılını kıpırdatmaz sanılan bir erkeğin bile gerçekten etkilendiği kadın için çok şey yapabileceğini sanıyorum. Ama devir öyle bir hal aldı ki, kadınlar erkeklerin peşinden koşar oldu.
Beni röntgenleme fırsatı vermek, çok hoş bir ifade, çok güldüm.Ancak bunu nasıl yapabilirim yani ergen style olmamalı. Ne bileyim şık bir cafe'de latte içerken çekilen bir fotoğraf eminim ona çok itici gelir. Belki eşofmanlarla bir sabah yürüyüşü pozu ama o da süslü değil. Bilgisayar başında çalışırken en makul olan ama ne alaka. Yani şeker senin fikrin var mı benim sade hayatımda onun röntgenlemek :) isteyeceği nasıl bir görüntü olabilir ki?
Yani ne bileyim değişik bir yere gitsem mesela parmak maymunların olduğu :) onlarla birlikte poz vererek belki dikkat çekebilirim. Artık ben de yoldan bir kedi alırım kucağıma ne yapayım.Önce giyir-süslenir makyaj yaparım sonra yoldan kedi aramaya çıkarım. Ayy yazdıkça komikleşmeye başladı. Dur ben biraz düşüneyim. Senin de yaratıcı fikirlerini bekliyorum şeker.:) Gece gece güldürdün beni Allah'ta seni güldürsün.
İnan çok isterim. Yani şöyle bir şey okumuştum. Düşündüğünüzde gözünüzden yaş getirecek kadar istediğiniz şeydir sizin yapmanız gereken diye. Ve gerçekten hayalimde, kitabımı dağın başında, ıssız bir yerde, belki de yalnız başına birinin okuması ve kelimelerimin onu mutlu etmesi beni çok duygulandırıyor. Bana her sabah kalktığında hayatta ne yapmak isterdin diye yaz deseler ve bir yıl sonra yazdıklarıma baksak sanırım en çok kitap yazmak istediğim anlaşılır.Amiiiin hep beraber gülelim, hep gülelim.
Merkür geri gidiyormuş 5 şubata kadar; iletişim işleri sakata gelebilir:))) Ah merkür ah, dursana be yavrum durduğun yerde.
Poz konusunda hiç yaratıcı fikir yok bende; benim alanım değil. Aslında ben de istiyorum şöyle boy boy fotoğraflarımı paylaşayım, beğeni alıp egomu parlatayım ama vallahi üşeniyorum, bir de utanıyorum garip bir şekilde. Neyse ama ben seni kitap yazmış ve imza gününde okuyucularınla çekilmiş fotoğraflarını paylaşırken hayal ettim mesela.:) Şaka değil kitap yazsan koşar alırım; eşe dosta da aldırırım. İmza günü düzenlesen seni mahcup etmeyecek kalabalığı toplarım bile:)))) Bu şakaydı işte; senin okuyucu kitlen yeter yahu.
Vay be demek çok güçlü bir istekmiş ki bu ben bile taaaa buralardan hissetmişim. O kitap yazılır arkadaş; bu cerebrum da o kitabı okur:)))İnan çok isterim. Yani şöyle bir şey okumuştum. Düşündüğünüzde gözünüzden yaş getirecek kadar istediğiniz şeydir sizin yapmanız gereken diye. Ve gerçekten hayalimde, kitabımı dağın başında, ıssız bir yerde, belki de yalnız başına birinin okuması ve kelimelerimin onu mutlu etmesi beni çok duygulandırıyor. Bana her sabah kalktığında hayatta ne yapmak isterdin diye yaz deseler ve bir yıl sonra yazdıklarıma baksak sanırım en çok kitap yazmak istediğim anlaşılır.
Ancak şeker bu işin ne kadar zor olduğunu elbette tahmin edebiliyorum. Ama ben bestseller olmaya aday değilim ki. Geçimimi de yazarak sağlamayacağım. Edebiyat dünyasının benden korkması için bir neden yok. Diyeceğim kitabını kendi bastıran kişiler tanıyorum hatta günümüzde ilk kez kitap yayınlatacakların yazılarını basan yayınevleri bile mevcut. Hepimizin bir hikayesi ve birikimleri var. Yani gerçekten yazabilir ve paylaşabiliriz. Kendimizi gerçekleştirmek için.
İnan bir gün olabilir. İmza günü yapamasam da en azından kızlarla toplaşır, kendi aramızda kutlarız. Cidden kendi kitlem bana yeter. :)) Okul arkadaşları, KK'dan takipleştiklerimiz derken bakarsın tanınmış biri oluveririm. Bi de kitap yazdım demek çok havalı ....:)))
Vay be demek çok güçlü bir istekmiş ki bu ben bile taaaa buralardan hissetmişim. O kitap yazılır arkadaş; bu cerebrum da o kitabı okur:)))
Ha ha ha hedef 100 sayfa ve işte en ilginç olansa, olan bir şey olmaması.bir nedeni olmasi sart degil yakindan gormek istememistir boyle kalsin istemistir yani 68 sayfa boyunca ne oldu bilemem tabi
valla canim insallah olur da o kitabi kafasina vurup iste boyle getirirler dersinHa ha ha hedef 100 sayfa ve işte en ilginç olansa, olan bir şey olmaması.
Dur dur aslında çok önemli bir şey oldu, hani denir ya yazsam roman olur diye. İşte ben de kitap yazmaya karar verdim.
Şu an ben de yazışmalarımızı askıya aldım gibi denebilir. Ama bir gün o buluşma gerçekleşecek, beni görmek isteyecek nasıl mı olacak, işte imza günümde gelecek ve bana kitap imzalatmak isteyecek. Lütfen gülme bir düşün, neden olmasın ?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?