Beni neden görmek istemedi ?

cerebrum77 , tulipa , dagci , D deniziminincisi

Kızlar Merhaba, mailime yazdıklarınız uyarı olarak gelmedi. Yani bakmasam göremeyeceğim, haberim olmadığı için de yanıtım çok gecikti ama olsuuun zaten acelemiz yok. Önce bir bunu söyleyeyim dedim, siz zaman ayırıp bana yorum yazmışsınız teşekkür ederim. Teknik sorunlar nedeniyle geç yanıtlayabildim kusura bakmayın.
 
Hmmm anlaşıldı sadece kelimelerle olmuyor; olsaydı olurdu diyorsun bunca zamandır haklı olarak......
Kesinlikle :)))) benimle beraber göbek attığın için teşekkür ederim. Mesele aynı mekanı paylaşmakla bitmiyor zaten sevgili mesafeli. ...
Merhaba canım umarım çok çok iyisindir. Yazdıklarını okuyunca aklıma Meg Ryan’ın Moonlight (Ayışığı) filmi geldi. Seyrettiysen hatırlarsın, başarılı avukat kadın kendisini genç bir kızla aldatıp terk etmek isteyen kocasına öyle şeytani :) bir oyun oynar ki ve tabii film bu ya kocasını geri kazanır. Ama şekerim bana verilen yetkileri kullanarak ona fotolarımı göndersem diyorum ama komik geliyor bu yaşta. Yani bir neden olsa tamam da durduk yere süslü-püslü görseller göndermek “bana bak” diye haykırmak aslında. Ve ben kendi ağırlığıma bunu pek yakıştıramıyorum. Dediğin gibi ben de sosyal medya kullanma konusunda çok istekli değilim. Keşke dikkat çekici işler yapabilsem de onları duyursam. Ama o konuda tık yok ben de.:)

Aslında ben de kısırlaştığımı hissediyorum. Yani melankolinin de elbette üretimi tetiklemesi mümkün ama ortaya bir şey çıkarmak için yazı, şiir vs. gerçekten de çok çalışmak lazım. O çalışma gayreti ve sürdürülebilmesi içinse benim coşkuya ihtiyacım var. Aslında hayatta bence en çok buna ihtiyacımız var hem de hepimizin. Bizler hep susturulan, bastırılan, pasifleştirilen ve tabii sıradanlaştırılan bir ortamda büyüdük. En çok yaptıklarımızın takdir edilmesine ihtiyacımız var. Ve hepimiz özel olmak istiyoruz. Birinin bize kendimizi özel hissettirmesini özlüyoruz. Bak bu benim zarif bey bunu çok güzel beceriyor.:)

Peki evliliklerde durum nasıl? Benim gözlemime göre, en katlanılması zor yönlerini bildiğin eşini her şeye rağmen desteklemek, beğenmek kolay değil. Ve bir erkek kadının beğenisini alamadığında ondan uzaklaşıyor bildiğimiz gibi. Ancak kadınlar da haklı. Yani o bana kendimi hiç kadın gibi hissettirmiyor ki, gelip öpmüyor, hayran hayran bakmıyor, nasıl olduğumu bile sormuyor ben bu adamın neresini beğeneyim diyen dertililerle dolu tiridine tiridine BDV .:)

Güzin abla edasıyla kendime sürecek merhemim olmadığı halde yazmaya devam edeyim. Kadın başlatmalı. Erkek ona en küçük bir şıklık yaptığında bile çok mutlu olmalı ve bunu ona göstermeli. Çünkü erkek beyni başarılı olmaya odaklı ve eğer sonuçta başarı olmayacaksa (kadını mutlu edemeyeceğini düşünürse) eyleme geçmiyor. Yani aslında bazı erkelerin hammaddesi odun değil ama ortam şartları o hale getiriyor ve işte akıllı bir kadın onun özünü gördüyse ortaya çıkarabiliyor.

Yoksa bir köşede oturup gelsin beni mutlu etsin diye beklersek olmuyor şeker olmuyor. Biraz gerçekten eğitmek gerekiyor. Yani en eğitimlisi bile bir kadına nasıl davranması gerektiğini bilemeyebiliyor. Küsmek, kırılmak, içine kapanmak arayı soğutup onu başka kadınlara itmekten başka işe yaramıyor. Ha ama dersen ki en etkili çözüm nedir, hani erkeği peşinde koşturacak, kocanı dizinin dibinden ayırmayacak tabii ki bizim hani üçgen vardı ya üç köşesinde üç hayati organ olan o mesele işte. İyi de bunu yazışarak nasıl yapabilirsin?:)) Ya da aynı heyecanı yıllarca nasıl sürdürebilirsin? Onun sağlanabilmesi için çok iyi bir iletişim gerekiyor ki hayattaki yakınlığı yataya da taşıyabilesin. İşte belki de ben zarif beyle bu kadar iyi anlaşınca hah dedim bak böyle anlaşabileceğim erkekler de varmış hayatta. Eski eşine kendini anlatmak için ömründen veren biri olarak.

Canım bildiğin şeyleri yazdım, çok uzattım ama bu haliyle göndereyim.
 

Evet canım gerçekten de insanlarla iletişim gittikçe zorlaşıyor mu ne? Herkes kendi istediği gibi anlıyor, kendini anlatamıyorsun. Geçen gün satışla ilgili bir konuda diyeyim bana bir haksızlık yapıldığını düşündüm ve oradaki kadına beni salak yerine koymayın dedim o da bana o salak lafını sana yediririm dedi. Ben şok. Ona salak dediğimi sandı.

Şimdi bu ortamda biri denk geliyor ve onunla kırmadan, üzmeden birbirini anlamaya çalışarak hayat hakkında her şeyi konuşmaya başlıyorsun. Sonra aradan aylar geçiyor ve birbirini tanımaya başlıyorsun. İşin kötü tarafı :) tanıdıkça (yazdıklarından anladığım kadarıyla tabii) daha çok beğeniyorsun. Elbette senin söylediğin gibi bir büyü olmalı ki, süreklilik sağlayabiliyoruz. Ama bu koşullarda onun normal hayatını merak etmemek benim için kolay değil. Yani şu an ben bunları yazarken o da belki başka bir kadını düşünüyor. Ben buna umursamaz olabilir miyim? Gerçek şu ki kıskanırım ama bu durumda elden bir şey gelmez bilirim ve susarım, ağlarım da.:)

Yani en temiz çözüm ben ya kendi kadınlığımı ya da onun erkek olduğunu unutacağım, yok sayacağım. İşte o zaman senin dediğin gibi çok güzel bir dostluk kurabilir ve salt entelektüel paylaşımlar yapmaya devam edebiliriz ve gerçekten bu hayatta insanın her zaman karşısına çıkabilecek bir fırsat değil gibi geliyor bana da.
 

Söylediğini sanırım anlıyorum. Haklısın yazıyla- yazanı bazen çok farklı olabiliyor. Yani tarihte de bu tür tanınmış kişiler var. Kendi çocuklarını yetiştirme yurduna bırakıp sonra da çocuk yetiştirme konusunda ahkam kesen yabancı bir yazar hatırlıyorum mesela.

Yazarken düşünecek zamanın oluyor, ortamını keyfine göre ayarlıyorsun ama reelde o an hayat karşına ne çıkarırsa ona uygun davranmak zorunda kalıyorsun. Diyelim çok yorgunsun ve konuşmak istemiyorsun ama karşındaki sohbete istekli ve sen de buna mecbur kalırsan gergin olabilirsin. Oysa mailleşirken eğer havanda değilsen erteleyebiliyorsun. Bu açıdan sanki yazışmak sevgililik dönemi gibi birbirine güzel yüzünü gösteriyorsun ama reel ise evlilik benzeri, onun neredeyse her halini görüyorsun. Sevgililik hali gerçekten de daha heyecanlı, evlilik kolay değil ama ne kadar süre flört edebilirsin ki, biz ne kadar yazışabiliriz ki?

Elbette beklentiye giriyorum ama sonra kendime geliyorum ki buradaki paylaşımlarımızın da büyük desteği oldu bunda. Senin de söylediğin gibi konu bir kadın ve bir erkek oldu mu çok masum olmayabiliyor. Evet ortada aşk-meşk yok, nasıl olsun hiç birbirimizi görmedik ki. Ve ben cidden anlamakta zorlanıyorum. Bu kadar yoğun ve çevresi kalabalık bir insan bana yazabilmek için zaman ayırıyor. Yazamadığında nedenlerini anlatıyor. Hadi ben ondan pek çok şey öğreniyorum zaten onu beğeniyorum ama peki o bende ne buluyor olabilir? Eğer ona hayranlığımsa işte o zaman garip değil mi bu. Yani ben bir erkekle ilgilenmesem ama onun bana meylini fark etsem aman ümit vermeyeyim diye iletişimi hemen keserim.

Ben oldukça efendi davranıyorum :) onu rahatsız edecek duygusal şeyler yazmıyorum ama elbette anlıyordur. O da tabii çok dikkatli, en ufak ilgi belirtisi olan bir harf bile yok ama bir o kadar da benimle iletişimde olmaktan keyifli gözüküyor.

Ben inan arafta kaldım. İpleri koparıp kendi yalnızlığıma dönebilirim elbette ama neden, kendimi kontrol edemeyip beklentiye girerim diye mi? Peki beklentiye girmeden devam edemez miyim, bunu başaramaz mıyım? Aslında sen bunun yanıtını da veriyorsun yazdıklarında. Şu an bunu yapabilecek güçteyim ama bazen hayat insanı yorduğunda direncin azalıyor ve sığınacak bir liman arıyorsun. İşte o durum tehlikeli.
 
Çok güzel canım bu enerjin. En doğru kelimeler bunlar bence de. Kurduğun dünyada kendine yetmeyi başarmak. Bunu becerebilenler müthiş bir çekim alanı oluşturuyorlar aslında. Hepimiz kendinden emin insanlardan etkileniriz. Çünkü onlar sorun oluşturmaz, bize sıkıntı vermez, geleceğe dair ümitlidirler, kendilerini mutsuz eden insanlardan uzak dururlar, olumludurlar ve herkes böyle insanlara çekildiğini hisseder onların etrafında olmak ister. İşte ancak o zaman biz de istediğimizi hayatımızı almak, beklentilerimizi karşılayamayacak olanlardan da uzak durmak özgürlüğüne kavuşabiliriz. İnşallah.:)
 
dediğim gibi geçmiş yıllarda insanların daha temiz,daha art niyetsiz olma ihtimalleri bana göre yüksekti.
tabi çürük yumurtalar da yok değildi.
şimdilerde kimseyle yakın olmak isteyemem.
fikir,düşünce de olsa nereye vardıracağından emin olamam gibi geliyor.

yazıştığın kişi fikri cehaletinden ağır basan,kişilikli bir insan olarak geliyor bana.

maalesef zamanımızda aklıya düşünen pek az insan var.

bizim de normal hayatımızda çok özel olan,bizi anladığına inandığımız kişiler yok mu?
belki aylarca görüşmeyiz ama her görüşme aynı samimiyet ve heyecandadır.

bir insanın en çok ihtiyacı olan şey anlaşılmak.

o kişi de senin onu diğer insanlardan farklı olarak anladığını görüyor ve ruhen mutlu hissettiriyor.

bayanlar daha duygusal bakabiliyor olaya.
zamanla bir bağlılık hissetmen normal.
çünki o da senin ruhuna hitap ediyor.
 
İyiyim sağol:) Ah moonlight... Çok eğlenceli bir filmdi. Biraz da can yakıcı; aparkat yemiş gibi:) "bu göğüslere en son ne zaman dokundun?" Dediğinde soyguncu, anlamıştım luis'in tuttuğunu adamı:)) İşte aslında hepimiz aynıyız; kadınlar yani. Erkek, kadın yanından gittikten sonra ona aslında ne kaybettiğini göstermek için kılını kıpırdatmaz, işine bakar, bununla uğraşmaz. Gerçek hayatta da böyle kolay olsa keşke tamiri her şeyin. Eminim bu şekilde geri kazanan kadınlar vardır ama neden geri kazanmaya çalışan kadın olsun ?
Fotoğraf paylaşma konusunda tam olarak anlatmak istediğim buydu aslında; "baaaaak ben ne güzelim" diye gözüne sokmak değil de kendi hayatının akışı içindd ona biraz seni röntgenleme) ) fırsatı vermeni kastetmeye çalışmıştım:)
Oyunlar, oyunlar, oyunlar......:) Hayat oyun oynaya oynaya geçecek işte mesafeliciğim.
 
Cerebrum'cum neden pasife aldılar seni, ne yapmış olabilirsin ki? :)

Ne güzel filmdeki ismi bile hatırlıyorsun. Ben son sahneye kadar oyunu anlamadım finalde kocasıyla aynı anda düştü ben de jeton. Oysa hani paralı hırsız "ben olsam yaşlı olanı seçerdim" demişti ya orada anlayabilirdim aslında.

Tamir gerçekten oldukça zor hatta kimi zaman mümkün değil, asılolan bozmamak. Ama insanız, elbette pürüzler olacak. İşte o zamanlarda ilişkiye o güne dek neler kattığımız önemli bence. Değerli ve farklı olmak lazım ki kolay vazgeçemesinler. Sıradan olanın yeri çabuk dolar ama bıraktığı boşluk hissi acı vereni yeniden kazanmak için uğaşılır diye tahmin ediyorum. Yani ilişkide ne kadar çok güzel anı biriktirebildiysek kopmak da o kadar zor olacaktır malum. Tabii en önemlisi iletişim. Konuşabilmek, küsmeden, kızmadan, çekip gitmeden. Ancak tüm bunların olabilmesi için uyum gerekiyor. Ve elbette ilişkinin içine bomba patlamış etkisi yaratacak kadar ağır bir hata yapıp sonra da gel konuşalım demenin de ne anlamı var.

Kazanmaya çalışan hep kadın mıdır emin değilim. Yani kılını kıpırdatmaz sanılan bir erkeğin bile gerçekten etkilendiği kadın için çok şey yapabileceğini sanıyorum. Ama devir öyle bir hal aldı ki, kadınlar erkeklerin peşinden koşar oldu.

Beni röntgenleme fırsatı vermek, çok hoş bir ifade, çok güldüm. Ancak bunu nasıl yapabilirim yani ergen style olmamalı. Ne bileyim şık bir cafe'de latte içerken çekilen bir fotoğraf eminim ona çok itici gelir. Belki eşofmanlarla bir sabah yürüyüşü pozu ama o da süslü değil. Bilgisayar başında çalışırken en makul olan ama ne alaka. Yani şeker senin fikrin var mı benim sade hayatımda onun röntgenlemek :) isteyeceği nasıl bir görüntü olabilir ki?

Yani ne bileyim değişik bir yere gitsem mesela parmak maymunların olduğu :) onlarla birlikte poz vererek belki dikkat çekebilirim. Artık ben de yoldan bir kedi alırım kucağıma ne yapayım. Önce giyir-süslenir makyaj yaparım sonra yoldan kedi aramaya çıkarım. Ayy yazdıkça komikleşmeye başladı. Dur ben biraz düşüneyim. Senin de yaratıcı fikirlerini bekliyorum şeker.:) Gece gece güldürdün beni Allah'ta seni güldürsün.
 
Birbirimize güvenmek ne kadar zorlaştı. Hep temkinli olmak zorunda hissediyoruz. Evet yazıştığım kişi zaten toplumda saygınlığı olan biri yani kendine laf getirtecek işler yapacağını sanmam. Zaten sürekli birşeylerle uğraşıyor. Bilirsin genelde pek çok kötülüğün kaynağı cehalet ve boşluk.

Dediğin gibi aklını kullanarak yaşamayı bilen insanlarla daha rahat ediyorsun. Çünkü konuşabiliyorsun. Ve ne kadar haklısın hepimiz anlaşılmak istiyoruz. Aklını kullanamayan nasıl anlayacak ki? Bu gerçekten çok önemli bir konu bence. Yani içindekileri açabilmek, iletişimde olduğun kişinin seni yargılamadan dinlemesi, kendini ifade edebilmek insanı rahatlatıyor. Zamanla o da kendini sana açmaya başlıyor. O kadar güzel bir yakınlık ki bu. Ne kadar ironik değil mi, bedenler birbirinden kilometrelerce uzak ama ruhlar giderek yakınlaşıyor.

Beni farklı bulmasının nedeni sanırım onunla rekabet halinde olmamam. Çünkü iş dünyasında hep bir çekişme, bel altından vurma, kuyu kazmak durumu var ya. Yani çevresinde ne kadar çok insan varmış gibi gözükse de samimi paylaşımlar yapabileceği kişiler az olabilir.

Ama beni düşündüren, neden bana net sınırlar çizdiği ? Daha açık söylersem, kendime bu durumu yakıştıramıyorum. Bende daha fazlası olduğunu düşünüyorum ve onun benim kelimelerimle yetinmesini anlamaya çalışıyorum. Aslında bunca sayfadır kızlarla -sen de dahil- birlikte irdeledik ve elbette neden böyle olduğuna dair bende bazı düşünceler oluştu. Ama diyorum ya kendimi, onun hayalini kuran kadın olarak görmek istemiyorum, eziklik bana göre değil. :)) O yazışmalarla yetinebiliyorsa benim de daha fazla bir beklentim olmamalı. Ötesi platoniğe girer ve bir gün o kendine sevgili yaptığında ben apışıp kalırım.:)) İşte o zaman aklını kullanamayan ben olurum. Ama dediğin gibi kadınız, duygusalız.
 
cerebrum77 Site yönetimiiii, benim arkadaşım hala niye üzgün. Yeter gari özgür bırakın onu, o kimseyi incitmeyecek kadar narin bir üyedir. :)
 
cerebrum77 Site yönetimiiii, benim arkadaşım hala niye üzgün. Yeter gari özgür bırakın onu, o kimseyi incitmeyecek kadar narin bir üyedir. :)
Ah ah sorma hapsoldum iki gündür; konunun birine pek inanasım gelmedi diye. Olacak şey mi canım?
Neyse cezamı yattım çıktım:))))
Aslında arada bir banlatmak mı lazım kendini acaba; geçtiğimiz sene neredeyse hiç girmedim ama bu yıl yine BDV den çıkamıyorum. Kesinlikle bağımlılığın bir çeşidi bu kabul. Teşekkür ederim bu arada güzel sözlerine.
 

Amiiiin hep beraber gülelim, hep gülelim.
Merkür geri gidiyormuş 5 şubata kadar; iletişim işleri sakata gelebilir:))) Ah merkür ah, dursana be yavrum durduğun yerde.
Poz konusunda hiç yaratıcı fikir yok bende; benim alanım değil. Aslında ben de istiyorum şöyle boy boy fotoğraflarımı paylaşayım, beğeni alıp egomu parlatayım ama vallahi üşeniyorum, bir de utanıyorum garip bir şekilde. Neyse ama ben seni kitap yazmış ve imza gününde okuyucularınla çekilmiş fotoğraflarını paylaşırken hayal ettim mesela.:) Şaka değil kitap yazsan koşar alırım; eşe dosta da aldırırım. İmza günü düzenlesen seni mahcup etmeyecek kalabalığı toplarım bile:)))) Bu şakaydı işte; senin okuyucu kitlen yeter yahu.
 
İnan çok isterim. Yani şöyle bir şey okumuştum. Düşündüğünüzde gözünüzden yaş getirecek kadar istediğiniz şeydir sizin yapmanız gereken diye. Ve gerçekten hayalimde, kitabımı dağın başında, ıssız bir yerde, belki de yalnız başına birinin okuması ve kelimelerimin onu mutlu etmesi beni çok duygulandırıyor. Bana her sabah kalktığında hayatta ne yapmak isterdin diye yaz deseler ve bir yıl sonra yazdıklarıma baksak sanırım en çok kitap yazmak istediğim anlaşılır.

Ancak şeker bu işin ne kadar zor olduğunu elbette tahmin edebiliyorum. Ama ben bestseller olmaya aday değilim ki. Geçimimi de yazarak sağlamayacağım. Edebiyat dünyasının benden korkması için bir neden yok. Diyeceğim kitabını kendi bastıran kişiler tanıyorum hatta günümüzde ilk kez kitap yayınlatacakların yazılarını basan yayınevleri bile mevcut. Hepimizin bir hikayesi ve birikimleri var. Yani gerçekten yazabilir ve paylaşabiliriz. Kendimizi gerçekleştirmek için.

İnan bir gün olabilir. İmza günü yapamasam da en azından kızlarla toplaşır, kendi aramızda kutlarız. Cidden kendi kitlem bana yeter. :)) Okul arkadaşları, KK'dan takipleştiklerimiz derken bakarsın tanınmış biri oluveririm. Bi de kitap yazdım demek çok havalı ....:)))
 
Vay be demek çok güçlü bir istekmiş ki bu ben bile taaaa buralardan hissetmişim. O kitap yazılır arkadaş; bu cerebrum da o kitabı okur:)))
 
Vay be demek çok güçlü bir istekmiş ki bu ben bile taaaa buralardan hissetmişim. O kitap yazılır arkadaş; bu cerebrum da o kitabı okur:)))
Kitabımın ön sözünde sana teşekkür edeceğim arkadaşım. Bak havaya girdim bile. İnandığın çin çooook teşekkür ederim. Birbirimize iyi işlerde destek vermemiz ne güzel.
 
bir nedeni olmasi sart degil yakindan gormek istememistir boyle kalsin istemistir yani 68 sayfa boyunca ne oldu bilemem tabi
 
bir nedeni olmasi sart degil yakindan gormek istememistir boyle kalsin istemistir yani 68 sayfa boyunca ne oldu bilemem tabi
Ha ha ha hedef 100 sayfa ve işte en ilginç olansa, olan bir şey olmaması.

Dur dur aslında çok önemli bir şey oldu, hani denir ya yazsam roman olur diye. İşte ben de kitap yazmaya karar verdim.

Şu an ben de yazışmalarımızı askıya aldım gibi denebilir. Ama bir gün o buluşma gerçekleşecek, beni görmek isteyecek nasıl mı olacak, işte imza günümde gelecek ve bana kitap imzalatmak isteyecek. Lütfen gülme bir düşün, neden olmasın ?
 
valla canim insallah olur da o kitabi kafasina vurup iste boyle getirirler dersin
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…