- 18 Kasım 2014
- 2.238
- 5.903
- 168
- Konu Sahibi Duka Tesla
- #1
Çok pis dalarım hem de!
Arkadaş kafayı yiyeceğim bu durumdan. Hangi durumdan hemen açıklayayım, ben birini dinlerken anlattığı şey de uzunsa özellikle sadece konunun başını dinleyebiliyorum. Hadi şanslı günümdeysem sonunu da yakalayabiliyorum. Ama mümkünatı yok arada neler geçiyor, ne detayler veriliyor öyle kendimi verip can-ı gönülden dinleyemiyorum. Konsantrem ilk 3 cümleyle sınırlı. Okurken ya da konferans, seminer, program, video izlerken böyle bir şey olmuyor sadece gündelik hayatta yüz yüze iletişimde yaşıyorum bu sorunu.
Geçen gün bir toplantıdaydım. Muhasebe ile alakalı bir proje var ve danışmanlık aldığımız bir firmadan iki kişi geldi. Ben güya toplantının moderatörüyüm. Adamlara ve iş birimlerimize hoşgeldiniz dedim, toplanmamızın amacını kısaca açıkladım, danışman firmadan beklentilerimizi sıraladım ve sözü onlara pasladım. Adam teşekkür ederiz diye cümleye girdi ve bende film orada koptu...
... Adamın göbeği büyüktü ve gömlek düğmesi gerilmişti. Şimdi o düğme oradan kopsa, bir şekilde fırlasa ve tam karşısında oturan kadının alnına çarpsa haha komik olur. Bakayım oo kadının alnı da açık valla cuk oturur. Gerçi benim de alnım açık ama ben menzilde değilim. Bu düğme bu kadının kafasına yapışır. Adam hık mık özür dilese, bu kadın biraz da eli maşalı bir tip bu adamı paralar bence. O yee man, o yee! Aa ayrıca şimdi fark ediyorum ki eli....
-Sizin için de uygunsa Tesla Hanım, böyle yapalım? ile kafamdaki düşünce bulutu dağıldı bir anda. İşte o an beni fotoğraflama şansımız olsaydı "boş boş bakma" deyiminin görsel karşılığı olarak deyimler ve atasözleri kitaplarında yerimi alırdım. İlkokul çocukları "biz böyle bakmayalım, aptal gibi durmayalım"diye ibret hikayeleri çıkarırdı benden. "Hıı, hımm evet, uygundur" dedim, o şekilde not aldı insanlar. Kimsenin yüzünde "yok artık Lebron James!" ifadesi olmamasıydı belki bana bu evet deme cüretini veren. Üzerinden kaç gün geçti hala tam olarak neye uygunluk verdiğimi bilmiyorum, bakalım.
Ay yine uzatmış iki cümlelik mevzuyu, eli kopasıca demeyin diye başka örnekler vermiyorum ama bir değil, iki değil, üç değil a dostlar. Bu abuk subuk şeylere abuk subuk yerlerde dalma huyum yüzünden aldığım kaçıncı risk, kaçırdığım kaçıncı şey bilemiyorum. Hakikaten bilemiyorum yani farkında hiç olmadıklarım da var belki.
Var mıdır böyle mütemadiyen derinlere dalan ve bunun bir hal çaresini bulan?
Arkadaş kafayı yiyeceğim bu durumdan. Hangi durumdan hemen açıklayayım, ben birini dinlerken anlattığı şey de uzunsa özellikle sadece konunun başını dinleyebiliyorum. Hadi şanslı günümdeysem sonunu da yakalayabiliyorum. Ama mümkünatı yok arada neler geçiyor, ne detayler veriliyor öyle kendimi verip can-ı gönülden dinleyemiyorum. Konsantrem ilk 3 cümleyle sınırlı. Okurken ya da konferans, seminer, program, video izlerken böyle bir şey olmuyor sadece gündelik hayatta yüz yüze iletişimde yaşıyorum bu sorunu.
Geçen gün bir toplantıdaydım. Muhasebe ile alakalı bir proje var ve danışmanlık aldığımız bir firmadan iki kişi geldi. Ben güya toplantının moderatörüyüm. Adamlara ve iş birimlerimize hoşgeldiniz dedim, toplanmamızın amacını kısaca açıkladım, danışman firmadan beklentilerimizi sıraladım ve sözü onlara pasladım. Adam teşekkür ederiz diye cümleye girdi ve bende film orada koptu...
... Adamın göbeği büyüktü ve gömlek düğmesi gerilmişti. Şimdi o düğme oradan kopsa, bir şekilde fırlasa ve tam karşısında oturan kadının alnına çarpsa haha komik olur. Bakayım oo kadının alnı da açık valla cuk oturur. Gerçi benim de alnım açık ama ben menzilde değilim. Bu düğme bu kadının kafasına yapışır. Adam hık mık özür dilese, bu kadın biraz da eli maşalı bir tip bu adamı paralar bence. O yee man, o yee! Aa ayrıca şimdi fark ediyorum ki eli....
-Sizin için de uygunsa Tesla Hanım, böyle yapalım? ile kafamdaki düşünce bulutu dağıldı bir anda. İşte o an beni fotoğraflama şansımız olsaydı "boş boş bakma" deyiminin görsel karşılığı olarak deyimler ve atasözleri kitaplarında yerimi alırdım. İlkokul çocukları "biz böyle bakmayalım, aptal gibi durmayalım"diye ibret hikayeleri çıkarırdı benden. "Hıı, hımm evet, uygundur" dedim, o şekilde not aldı insanlar. Kimsenin yüzünde "yok artık Lebron James!" ifadesi olmamasıydı belki bana bu evet deme cüretini veren. Üzerinden kaç gün geçti hala tam olarak neye uygunluk verdiğimi bilmiyorum, bakalım.
Ay yine uzatmış iki cümlelik mevzuyu, eli kopasıca demeyin diye başka örnekler vermiyorum ama bir değil, iki değil, üç değil a dostlar. Bu abuk subuk şeylere abuk subuk yerlerde dalma huyum yüzünden aldığım kaçıncı risk, kaçırdığım kaçıncı şey bilemiyorum. Hakikaten bilemiyorum yani farkında hiç olmadıklarım da var belki.
Var mıdır böyle mütemadiyen derinlere dalan ve bunun bir hal çaresini bulan?