29 yaşındayım bekarım ve hala mutluyum bi kocamın olmamasından kaynanamın dırdırının olmamasından görümcemin çemkirmemesinden sülalesini memnun etmedigimden tekim ve mutluyum
evde kalmak nedir yahu...
27 yaşındayım evli değilim ve çok da mutluyum çünkü benim için hayat evlenip çocuk yapmaktan ibaret değil....
elbet sırası da gelir, önce kendi kendime varolmam lazım, size biraz feministçe gelebilir ama gerçek olan fiziksel farklar dışında bir kadınla bir erkeğin tamamen eşit olduğudur... ama malesef dünyada bu pek böyle değil ama bunu elde etmek için de şansınız var. önce bir "varolun" aksi takdirde siz de erkeğin yanında ikinci sınıf insan muamelesi görmekten kurtulamazsınız...
hem zaten artık devir de ortalama doğurganlık yaşı da evlilik yaşı da değişti... annem ben kadarken iki tane çocuk sahibiyken şu an bir koca adayı aklımın ucundan dahi geçmiyor ve günümüz koşulları ve çevreme baktığım zaman hiç de anormal gelmiyor...
tabii bu tamamen benim seçimim... çevreme bakıp yaşıtım çoluk çocuğa karışmış insanları görünce onlar için sadece üzülüyorum çünkü kendilerini yetiştirmeye fırsatları olmadığından kocalarının ismi altında ezilmeye mahkumlar... mutlular mı?? belki de.. ama ben olsam mutlu olmazdım içimde hep ideallerime dair heves kalırdı, ileride olmak istediğim yerde bir bayan görünce hep iç çekerdim... annelik elbette çok hoş bir duygu ama anne olduğunuz zaman ilk başta vazgeçtikleriniz yaşınız ilerleyince sonra çok içinize oturur :))
üstelik avrupa ve amerika yani bizden sosyal anlamda daha gelişmiş ülkelere baktığımızda artık kimse 30dan önce evlenmiyor.. çok başka kaygıları var.. bizde de yavaş yavaş böyle olmaya başladı.. örneğin anadoluda durum ve imkanlar farklıyken ben istanbulda yaşıyorum ve son derece normalim hatta hala öğrenciyim bile :) kendimi de çıtır hissediyorum hala (peki bu kısım biraz züğürt tesellisi oldu diyelim :) )
ağaç yaşken eğilir, kendinizi geliştirmeye ve kişisel olarak tatmin olabileceğiniz yerlere yönelmek için başka fırsatınız olmayacak, elbet karşınıza biri çıkacak
ama o karşısına zamansız çıkan insanlar yüzünden bir şeylerini feda eden insanların acısı da 35 -40larda çıkacak (ben ne yapmışım ne acelem varmış) diyecekler...
bir de 25 yaşı geçince evlilik de zorlaşıyor çünkü 25ten önce hala ergenlik psikolojisi ile duygusal düşünürken 25ten sonra duyguların yerini mantık alıyor, beğenseniz de o insanla şartlar yüzünden mutlu bir gelecek göremiyorsunuz ve hiç aday adayı sınıfına bile sokmuyorsunuz.. eskilerin demesiyle "armudun sapı üzümün çöpü" hesabı :)
bu yaşa gelmiş hala bekarsanız bu kadar basit işte... yoksa canınız illaki imza atmak evlenmek olsaydı kesin kimler gelip kimler geçmiştir :)) o zaman en iyisini yapıyorsunuz :) ileride sizin evlilikleriniz daha bilinçli kurulmuş olacağından daha sağlıklı olacaktır...
boşverin bu evde kaldım muhabbetlerini artık... 2010 yılında böyle deyimlerin çoktan tedavülden kalkmış olması gerekirdi.. farkında olmasanız da aslında bu kendi seçiminiz :) (tabi özel bir fiziksel kusurunuz vs mevcut değilse) yoksa elbetteki bilinçli karar vermeniz dışında sizin kimseden birşeyiniz eksik değil.
evde kalmak lafı işin espirisi arkadaşım.hayat tabıkı bundan ibaret degıl ama ınsan bazı yasamak ıstedıklerı evlı olmadan yasayamıyor.yanı aılen kültürüne baglı bır turk aılesıyse ben mesela sevdıgım ınsanla taıle gıtmek gece ıstedıgım saate kadar gezmek.ortak bı kaygı ıcınde bulunmak maddı manvı benım yanımda olacak sevecegım sevılecegım bır ınsan olsun ısterım.ve bunlarıda evlenmeden de yapamam aılevı degerlerıme gore.cevreme gore haa belkı dersen yasarsan ne kadar umrunda aslında cevremdekıler umrumda olmaz ama aılemın uzulmesını ıstemem.butun ınsanlarda hayatı paylasmak ıcın kendılerını yaslanınca yanlız hıssetmemek ıcın evlenmezmı zaten.aslında sevgının temelınde yanlız kalmamak kendını mutlu etmek yokmudur.
Elbette haklısın ben de zaten yer ve zamanı uygun olan hiç bir şeye bir şey demiyorum hani şartların olgunlaşma meselesi.. ama bunu yaşla ölçmek bana mantıksız gelen zaten :) o yüzden kendimden örnek verdim ya 27 yaşındayım ve hala öğrenciyim :) kimsecikler yalnız yaşamak istemez doğamıza aykırı bir kere :) insan doğar, büyür, yaşar, ürer (yani neslini devam ettirir) ve ölür :)
ama evliliği çevrenin kültürün örfün adetin baskısından kurtulmak için kullanmak bambaşka bir konu (yanlış anlama ailelere hiç bir lafım yok, bu tamemen kültürel bir şey, hani biz gördüğümüzü yapıyoruz onlar bizden önce gördüklerini örnek alıyorlar vs vs zincirleme gidiyor). bunun normal olanı, olması gerekeni nedir tartışmak gerek, ya da nispeten daha normal olanı bizden sonraki nesil yaşar herhalde :) ne de olsa biz de bizden önceki nesle göre çok daha şanslıyız..
ama işte bu elalemin baskısından da yanlış karar vermemek gerek. o yüzden bu "evde kalmışlık :) " olayını yaşla değil şartlarla ölçmek gerek diye düşünüyorum :) benim gözümde illaki evde kalmışlık varsa o da 40 civarı falan oluyor (biyolojik saat denen bir şey var malum hormonlar vs vs bitiyor artık :)) ), hele bir de bunların 40 üstü 50 civarı profesör olanları da var ki kesinlikle normal değiller ve bunun eksikliğini belli ediyorlar her türlü :roflol:
ben mi şanslıyım çok mu asiyim yoksa tam tersi çok mu usluyum bilmiyorum ama eve geliş gidiş saatlerime kesinlikle karışan olmaz. haber vermezsem elbette kıyamet kopar (ben olsam ben de meraktan çatlardım ama) akşam fikir değiştirip eve gitmemeye karar verince arayıp "ben bu gece geç gelicem" diye sadece haber veririm izin almam.. ama bi yaştan sonra da izin almak bana tuhaf geliyor açıkçası... hele bu özgürlük için insanların evlilik gibi bir sorumluluk altına girmesini de aklım almıyor.. erkek arkadaşımla istediğim kadar görüşüp onu istediğim kadar tanıyabilirim, onunla bol bol zaman geçirmek için de evlenip yük altına girmeme gerek yok.. nitekim insan tanımak kolay şey mi... kafadan ilk altı yedi ay zaten güllük gülistanlık, nanesi varsa daha sonra çıkıyor, daha çok şey yaşadıkça :) bunlar için yeterince zamanımız ve de imkanımız olmalı ve aileler de bizi bu konuda desteklemeli (kabul ediyorum türkiye şartlarında çok ütopik oldu bu :) )
neyse bu konu da çok sapar gider ben de yazdıkça yazarım en iyisi fazla uzatmayayım :) saygı duyuyorum tabii, sonuçta insanların aldıkları kararlar bireysel olmaktan çok toplumsal oluyor. doğruysa doğru, yanlışsa (bence yanlış olan kısım; kime göre ve neye göre yanlış tartışılır tabii) bunun sorumlusu o birey değil bütün toplumdur..
neyse şimdi bunu bir şekilde konunun özüne bağlarsam hala da evliliğin duygusallıktan çok mantıkla olması gerektiğini düşünüyorum bunun için de yaş elbette az biraz da olsa kemale ermeli, kaçmıyor ya... zamanı gelince elbet her şey olur zaten :)
iyi geceler!
ınsan kendini teselli etmek için hayali sanal bir dünya kurar burada bir çok kişinin yaptığı gibi, kendi kendine mantıklı gerekçeler sunmak ister ve bunların tek anlamı bu kişilerin vasıflı evlenmek için ideal olarak gözüken erkeklerin ilgisini çekmemeleridir. ...
Yani sanırım çoğu kişi şöyle düşünüyor sonra evlenirim diyenlerden, bir 30 u geçeyim olgunlaşayım ve ardından bakarım, gökten zembille inmiyor birlikte bir hayatı paylaşacağınız kişi ve artık yeni birileriyle tanışma şansınız çok fazla azalmış oluyor, şuan arkadaşlarınız olan belki size ilgi duyan kişilerlede görüşemiyor olmanız olası çünkü çoğu muhtemelen evlenmiş olacak. Ardından ister istemez şuandan bu tip kişiler ileride oluşacak psikolojik sorunların temelini atıyorlar. ılerde aileniz yanınızda olmayacak, yanlız kaldığınızda ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.. Ama umarım yanlız kalmaz hiç kimse ve öngörülerimi yaşamaz.
Vengeance, kırmızı cümlendeki ifaden çok sert ve bana, benim yaşadıklarıma son derece ters geldi. hepimiz kendi hayatımızdan çıkarımlar yapıyoruz sonuçta.
kimsenin burada bahaneler ürettiğini de sanmıyorum. sadece karşı tarafı biraz daha iyi anlaman gerekiyor.
evlilik için ideal erkek diye bir kavram olamaz. erkeğin yapısı evliliğe uygun değil zaten. onu evliliğe uygun hale getiren kadınlardır. bunu da kimi aylar kimi de yıllar içinde yapar kimisi de yapamaz. olay bundan ibaret. evli ama gerçek anlamda mutlu erkek olamaz. kadın da olamaz ama kadının kendini kandırması daha kolaydır.
mavi cümlende belirttiğin belli bir yaştan sonra evlenmek için adayın kalmaması söz konusu değil. hatta 30 lu yaşlarda bekarların yanısıra dullar da ekleniyor aday listene. :)) ayrıca bahsettiğin psikolojik sorunları yaşayanların çoğu bekarlar değil, evliler...
lütfen kalıplaşmış cümlelerle değil, farklı bir bakış açısıyla bakmaya çalışarak yorum yap. yazdıkların benim için asla değil ama, bazı bekarlar için incitici olabilir.
arkadaşa katılıyorum. bence evlilik için geç sayılmazsın. bir arkadaşımız 31 yaşında yeni sözlendi. hem bu işler kader kısmet meselesi. senin prensin de biryerlerde seni bekliyor. zamanı gelince çıkacaktır karşınaEvet bunlar kısmet işi ama oturduğun yerde de kısmet seni bulmaz. Bence farklı ortamlara gir. Mesela dansa meraklıysan dans kurslarına git, kültür turlarına katıl, trekking yap yada başka bir spor. Sosyal ortamlarda hem aynı zevklere sahip birileriyle tanışabilirsin hem de istediğin entellektüelliği yakalamış olursun. Belki sende de bu tür eksiklikler vardır. Hem tamamlamış olursun hem kendine çevre yaparsın hem de aynı sosyal statüde insanlarla tanışırsın... Bence bu konuda mevcut çevre işe yaramıyorsa farklı çevreler edinmelisin kendine... Benim önerim budur, dikkate almanı isterim:))
yalnız değilsin aynı yaştayız.birini 8 sene bekledim oyaladı beni.tam ondan vazgeçtim dedim başkasına ilgi duymaya başladım.tam ********miş.önce bana umut verdi sonra beni bırakıp çok kısa zamanda birini bulup evlendi.sonra yine biri çıktı karşıma oda aynı şekilde bnle ilgileniyo gibi gözüktü.sonra pat diye evlendi.
öyle çok güzel 'hah bu eğlenilecek kız denilecek bi tipte değilim' niye her seferinde bunları yaaşıyorum anlamıyorum.ayrıca yorgunum aşk meşk işleri yüzünden. insanlar çok ama çok ******** olabiliyo.tabi ben bunlara şaşırıp kendime gelemezken arkadaşlarım 2. çocuklarını doğuruyo.ayrıca akrabalarım ve bi takım çevrem tarafından dalga konusu oldum evde kaldın diyolar.bu saatten sonra evlenemezsin zamanında birini bulacaktın diyolar.sanki çok şerefli insanlar buldum da hepsini ben kapıdan kovdum.ben artık insanlara güvenmiyorum.hoş kimseninde benim güvenimi kazanmak gibi bi niyetide yok zaten.bazı insanlar ağzında gümüş kaşıkla doğuyor biz onlardan değiliz canım.napalım başa gelen çekilir.ayrıca benim annemde yok.inş. senin bi ailen vardır.merhametten şefkatten uzak yapayalnız savaşıyorum.sadece sağlığım var elimdeki tek varlığım bu.Allahım sağlığımı benden alma diye dua ediyorum sadece.başka hiçbişeye dua etmiyorum.dilek bile tutmuyorum artık...[/
canım bende aynı senin durumundayım senin yaşadıklarını yaşadım ist yaşıyorsan seni tanımak isterim belki bu durumumuza bir çözüm buluruz bir olursak ne dersin
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?