eline sağlık ne güzel anlatmış duyguları‘Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya.
Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca’
Böyle başladı ruhumun öyküsü...
Ne zaman gördüm seni?
Ne zaman baktın bana?
işte o gün bu gündür anladım.
Nasıl da gülümsermiş.
Nasıl da ‘sen de bizdensin...’ dermiş.
Nasıl da dertleri unuttururmuş meğer hayat.
Bir gün bana sevgiyi anlatsalar anlamazdım. Hatta inanmazdım.
Olmayacak kadar uzaktı bana çünkü.
Tutunamayacağım kadar uzak.
Büyüyemeyen bir gönül ve onun ardına saklanan aşk.
İçim öylesine kapalıydı, bilmeceydi.
Birbirlerine bu kadar yakın ama bir o kadar kopuk olabilir mi? Gönülle aşk...
Kopuktu benim işte.
Düğüm kaldırmaz bir kopukluk.
Yama yapılmaz bir açıklık.
Sevdasızlık her yanımdaydı.
Kaçışlar esas oğlandı.
Umut uvertür olarak bile sahne almıyordu.
Hayat ise derin bir uykuda, gözlerini kaybetmiş gibiydi, beni mi görecekti?
Ancak ne olduysa oldu, sen çıkageldin.
Poyrazı mı yoksa lodosu mu aldın ardına?
Olsa olsa ada poyrazıdır ardındaki
Zira bu kadar şiddetli bir giriş yapamazdın hayatıma.
Acımasız pike.
İlk önceleri umursamadım.
Geldiği gibi gider melankolime sığındım hemen.
Bir korku, anlaşılmaz bir kaçış, beni böyle düşünmeye sürüklüyordu.
Yoksa, sevip, doyasıya sevilmeyi hangi insan istemez.
Ben bu korkularla haşır neşir olurken sen boş durmuyor adeta ruhumun temellerini atıyormuşsun.
Anlayamadım.
Çıkagelmenin ardında, nereden geldiği belli olmayan, o derin fakat ruhumu ehlileştiren bakışlarını kilitledin gözlerimin umursamaz köşelerine. Hatta inanmaz kuytularına.
Ya kalbime verdiğin geçici olmayan hasar?
Tabela bile asmadın ‘Verdiğim geçici olmayan hasar için affet’ diye.
Her gece kalp sızlamalarıyla koyuyorum başımı yastığa. Sonra da göz kapaklarımla amansız bir mücadeleye tutuşuyorum.
Onlar diyor ki; ‘kapanmayacağım’,
Bense; ‘kapanın artık’ demekten helak oluyorum.
Nefesim beni terk etmiş, seni solur olmuş zaten.
Nefessizim.
Bedenim hareketsiz.
Dokunmalarını beklercesine mahzun.
Dilim susmuş, adından başka bir kelime yokmuşçasına.
O çok şikayetçi olduğum hayat ise bıyık altından gülümsüyor, sevimli olma çabaları içinde.
Şimdilerde bana ‘ben sana söylemiştim’ demelerde.
‘Bendensin’ derken ciddiymiş hani.
Gerçekten de ondan oldum artık.
Böyle şeylerden sürekli şikayet eden ben artık edemez durumlardayım.
Elim ayağım kesilmiş, beni terk etmişler sanki.
Beynim kalbimin oyununa gelmiş ve uzun süreli beraberlik yaşamaya başlamışlar adeta.
Sen böyle süzüldün ruhuma işte.
Ne bir haber ne de bir uyarı.
Fütursuzca geldin, sana has tavrınla.
Korkak hatta kaçışlara kapılmış ruhumu alt üst ettin.
Olsun.
Olsun ki seni yaşıyor,
Olsun ki bedenime söz geçiremiyor ruhum.
Geldin ve dedin ki;
‘Seninle yaşamak için geldim bu yalnız dünyaya.
Senin kollarında yaşlanmak, ruhunda kaybolmak yıllarca’
Tüm korkaklığıma ve kaçmalarıma karşın;
Nasıl yaşamam seninle?
Nasıl yaşlanmam?
Nasıl kaybolmam ruhunda?
Söyle nasıl...?
nasılı yok...hepsine eyvallah...
1. toplumda kabul görme, statü edinme
2. bekarlıktan sıkılmak
3. kendi düzenini kurmak istemek
5. her zaman film izlemek, pikniğe gitmek, naz yapmak vb durumlar için hali hazırda insan bulundurma isteği
6. evde kalmak sıfatından korkulması
7. çocuk isteği
8. cinsellik
9. aşk(var mı acaba???)
10. dini vecibe
11. iş toplantıları, arkadaş toplantılarında yalnız kalma korkusu
daha aklıma gelirse yazarım :)
çoğu yıkılan evliliklerde de zaten sebep bu değilmi? bir yerden kaçarken, başka bir yere takılıyorlar ve sonrası malum ya zoraki evliliği sürdürme ya da ayrılık her iki durumdada ortada çocuk varsa en büyük darbe onların oluyor1-İnsanlar evet hayatın her döneminde güvene ihtiyaç duyarlar.Bu sebepten evlenenler olmalı.2-Aşk için evlenenler 3-Artık hayatını değiştirebileceği birşeyin olmadığını görüp evlenenler (Sanırım ben bu yüzden evleneceğim)
Önemli olan konu şudur ki arkadaşlar;evlilikten ne bekliyorsunuz.Ona çok fazla anlam yüklememek lazım.Sonunda hayal kırıklığına az şahit olmak için.Evlilik bir kurtarıcı olarak görülmemeli ...
çok doğru hayatımızın her evresinde değişik problemler var ozaman kapıdan dışarıya hiç çıkmamamız lazım seninde dediğin gibi adım atmadan hayatı bilemeyiz acıları yaşamadan mücadele gücümüz asla olmaz ve her yerde herzaman başarısız oluruz.Biraz cesaretbencede evlilik güzel şey helede sağlıklı evlatlar dünyaya getirip yetiştiriyorsan problemler yalnız evlilikde değil hayatın her evresinde olabilir korkarak yaşanmaz adım atmadan ne olacağını bilemeyiz adım atın umarım herkes gönlünden geçene kavuşur
aşık oldugun ya da sevdiğin kişiyle bir ömürü birikte geçirmek için evlenilir.ben en azından öyle yaptım...evlilikte önemli olan sevdiğin kişiye güvenebilmek..hatta bence güven ve sadakat aşktan ve sevgiden dahada önemli...
aklını ve mantığını yitirdiği için evlenir :)
biz birbirimiz olmadan olamıyacagımızı anladık
ve bunun tek caresi vardı
oda evlilik
bizde evlendik
Valla beraber olmanın tek yasal yolu evlenmek olduğu için evlendik ama hala çıkıyor gibiyiz allaha şükür
ee 6 seneden sonra napıcaktımki öncesindede bi 3 sene 9 yıldır tanıdığım adamla evlenmicemde napıcam...
sizce bir kadın yada bir erkek ne düşünceler altında evlenmeye karar verir? insanı evliliğe sürükleyen sebeplerin başında yanlız kalma korkusumu geliyor acaba, aslında herzaman yanlız değilmiyiz.Sebep neolursa olsun anlaşabildiğin ve anlayabildiğin zaman evlilik bence çok güzel ya sizce?:sm_cool::enbuyukkk:
kadınlar salaklıklarından evlenir, gönüllü hizmetçilik yapmayı akıllılık olarak gören varsa bilmem tabi.
erkekler akıllılıklarından evlenir, ömür boyu bedava hizmetçileri olmuş olur.
paylaşımcı bir eşile evlenince bu dediğin olmuyo hem eşime benim düşüncem tabiki hizmet etmek severek yaptığım için bana hizmetcilik gibi gelmiyor.Ayrıca erkeklerin bu şekilde düşünerek evlenme sebepleride erkektir iş yapmaz diye büyüten kişilerin suçu bana göre yetişene değil yetiştirene bakmak lazım:uhm:
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?