Çanakkale Mahşeri adlı romandan sonra Aydın AYHAN ın, Çanakkale... Ah! Çanakkale... adlı kitabına başladım.... Bu roman değil... Anılar, belgeler, fotoğraflar, acılar, gerçek hayat hikayelerinden alınmış derlemelerden oluşuyor... Kitabın başında Aydın AYHAN ın yazmış olduğu Önsözden alıntı yaptım... Keyifli okumalar... a.s.
Uzun yıllardır televizyonlarda Çanakkale ye gelen ıngilizlerin, Anzakların boy boy görüntülerini izledik. Öyle etkilendik ki acıdık onlara, onların annelerine, kadınlarına acıdık. Oysa bizim analarımız, kadınlarımız: Onları unutmuştuk. Onlar kan kusmuşlar, bir ömür boyu acılarını içlerine akıtmışlardı. Onları hatırlayan yoktu hiç. Onlar çilekeş Anadolu insanının tevekkülü içinde, kendi acılarıyla bütünleştiler.... Sonra unutulup gittiler...
Unutulmamalıydılar. Bu topraklarda bugün hiçkimseden korkmadan, namusumuzla, şerefimizle yaşayabiliyorsak, çocuklarımızı büyütebiliyorsak onlara borçluyduk. Unutulmamalıydılar.
Biz unutkan bir milletiz. Bize yapılan her şeyi unuttuk. ınsan olarak yapmamız gerekenleri unuttuk. Sırayı, saygıyı unuttuk. Yaşlılara, hastalara, çocuklu kadınlara öncelik tanımayı, borcumuzu zamanında vermeyi, işimizi yalansız dolansız görmeyi, verdiğimiz sözü tutmayı, maziye saygıyı unuttuk...
70'li yıllarda göz göre göre bir kardeş kavgasına gittiğimizi unuttuk. Daha dün gelen yüzbinlerce soydaşı, Bosna'da çekilen acıları, trafik kazalarını, boğaz yangınlarını, çevre felaketlerini unuttuk.
ışgal edilen devlet arazilerini, mafyayı, eroin kaçakçılarını, bankaların hortumcularını, hayali ihracatları, canileri, gaspçıları unuttuk....
Biz unutkan bir milletiz. ıhtilalleri, darbeleri, işkenceleri unuttuk. Hep kanları yerde kalmayacak dedik, katledilen gencecik askerleri, öğrencileri unuttuk....
Avrupa'ya gittik, vatanı unuttuk. Türkiye' de Türkçe'yi unuttuk...
Yüreğimizi yakan, yavrularımızı yutan depremleri unuttuk. Biz unutkan insanlarız. Kıtlığı, kızıl çekirgeyi, ekmeğin, tuzun ve gazın olmadığı günleri kaç kişi hatırlıyor?
Unuttuk... Unuttuk... Unuttuk....
Geçen yüzyılın başlarındaki karanlık yılları, kan, ateş, felaket ve ihanet yıllarını unuttuk...
Sarıkamış'ta bir gecede düşmana tek mermi atamadan kar çiçekleri gibi donarak ölen onbinlerce vatan evladını unuttuk...
"Bu vatan bizim" diyerek cephelerinde kan döktüğümüz Yemen'i, Filistin cephesini, Suriye Cephesini, Irak cephesini, Kafkas cephesini unuttuk.
Çanakkale' yi unuttuk. Devletin bekası için 250.000 den fazla gencecik insanımızı yitirdiğimiz Çanakkale'yi unuttuk. Bugün gidip piknik yapıp geliyoruz. Çanakkale'yi unuttuk.
Çanakkale'ye gidin. Çocuklarınızı da götürün. Orada analarımızın, bacılarımızın, muhteşem yaslarını saygı ile anın. Orada yürekleri vatan sevgisi ile alev alev yanarak, şarkı söyleyerek ölümlere koşan o gencecik insanlara duyurmak için "Bu vatan bizim!" diye haykırın.
Seddülbahir'de, Kumkale'de, Kirte Deresinde, Zığındere'de, Kanlı Sırtlar'da, Arı Burnu'nda, Anafartalar'da, Conkbayırı'nda, dağa, taşa, denize, rüzgarlara, bulutlara, kuşlara, böceklere, düşmanlara duyurmak için haykırın, "Bu vatan bizim!" diye haykırın!
Bu milleti Türk, Kürt diye, Alevi Sünni diye bölmek isteyenlerin kafalarına çakarcasına haykırın. "Bu vatan bizim!" diye haykırın.