• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Muhtaç Olma Korkusu

Genelleme yapmak ve öğüt vermek için çok yanlış bir konu bence.
İmkansızlıklar, çaresizlikler içindeki insanların hayata tutunmak için tek çaresi güçlü olmaktır.
Ne güzel çok fazla zorluk çekmemişsiniz.
Annenizin elinizden tutup sizi hayata önde başlamanız için hazırladığı ortam bir çok kız çocuğunun hayalidir.
Sizin durumunuz hayatta zorluk görmediğiniz için güçlü olmanın ağırlığını gereksiz bulmanızdan. Acılar yatıştırılmaz. Bu nedenle bu konuda daha fazla söze gerek yok.
Ancak, güçlü olmak kötü değildir. Güçlü olmak erkek olmak değildir.
Güçlü olmayı yanlış değerlendiriyorsunuz.
Öte yandan anneniz size bu konuda baskı yaptığı için baskıcı bir anneden hoşlanmıyor olabilirsiniz. baskıcı anneden şikayetçi olup öyle olmayın demenizi anlarım ancak.
Güçlü olabilmek bazen hayat kurtarır.
Bir gün güçlü olmak zorunda kalırsanız, sizi bu mücadeleye avantajla başlamanıza vesile olduğu için annenize teşekkür edersiniz.
 
Kızlar selam, bu konuyu yeni evlat yetiştirmeye başlayan kızkardeşlerim için açmak istedim. Çünkü genç kızlığım ve genç kadınlığım hep bu mutaç olma korkusu ile geçti. Çalışan bir annenin çocuğuyum ve iki kardeşiz benden 14 yaş büyük bir ablam var ve o da ikinci annem gibi oldu. Çocukluğum gündüzleri anneannemde akşamları ve haftasonu kendi evimde geçti. Annemin yorucu ve yıpratıcı bir işi vardı, o dönemlere göre beyaz yaka bir işti ama üzerindeki psikolojik baskı çoktu zannediyorum. Tahammülsüz sürekli gergin bir kadındı, hala daha öyle. Ablama pek yetişemedi ama beni hep “kimseye muhtaç olmayacaksın, herşeyine kendin yeteceksin, kendine yaslanacaksın, ben sizler için çalışıyorum okuyacaksın” baskısıyla büyüttü. İyi bir üniversitenin kabul gören bir bölümünü dereceyle bitirdim, mühendisim, sosyal hayatı aktif gülen güldüren bir kadın oldum hep, ama içim o derece yıpranık ki; en ufak bir hata da , hastalıkta, tartışmada, kendimi inanılmaz kimsesiz hissediyorum. Kimseye müdana etmediğim için ve çocukluğumun buhranına sarılıyorum. Günlerce dua ettiriyordu bana annem, ‘allahım birine muhtaç olacaksam muhtaçlığım bir tek sana olsun’ diye. Başarı, seyahat, dostluk ve keyifle dolu bir yaşantım oldu ama arka planda hep bu var. Geç evlendim, neredeyse tüm dünyayı gezdim. Ama küçücük bir şehire tıkılıp kaldım. Evliliğimin hemen arkasından salgın başladı. 1.5 yıldır işsizim. Şuan da bu duruma takık vaziyetteyim. Sürekli tetikteyim, lütfen bunu çocuklarınıza yapmayın.
Güçlü çocuk, güçlü insan yetiştireceğim diye kızların içindeki o naif dişil enerjiyi yok etmeyin. Demir lady değiliz biz. Lütfen çocuk yetiştirirken buna dikkat edin...
Benim annem,babam da kendi ayakların üzerinde durmadan evlenme derdi.Annem de kimseye muhtaç olma derdi ama oturup da dua da ettirmezdi bunun için abartmadı durumu.Bana olumlu etkisi oldu demek sizinki abartı olmuş.
Bu psikolojik diziler kadınlar kulubunde anneleri vurdu.Herkes annesine b.k atmaya başladı.
 
Bireysel olarak cevap vermekten vazgeçtim; tekrar belirteyim-gerçekten konuyu açarken ki amacım, çocuk yetiştirenlerin bu hataya düşmemesiydi. Az önce bir üyenin dediği gibi anneme bok atmıyorum; canımı veririm onun için-öyle çok öyle derin seviyorum. Büyüdükçe yetiştirmede yapılan hataları farkediyor insan. Bunu dile getirmek istemiştim. Doğumumdan itibaren rahat, konforlu, birbirlerine sevgi ve saygı besleyen bir ailede büyümüş olmam, bir meslek edinmiş olmam, sonrasında hemen iş bulup kariyerime istediğim gibi yön vermem, kendi seçimimle ve birikimimle dünyayı gezmeye başlamam ama bu durumda olan birinin bir sorunu olmayışının düşünülmesi ne acı. Annemin babamın ölmesini dileyen, darısı başına diyen bir üye oldu ki; kendi mutsuzluğunuzu başkalarının standartlarını eleştirerek alt edemezsiniz. İnsanlığın, merhametin, bakış açısının da iyisi ve kötüsü oluyor ve her zaman dediğim gibi insanlık her kula nasip olmuyor. Evet bebeklikten başlayarak bir çocuğa güçlü olacaksın kimseye muhtaç olmayacaksın diye sürekli dikte edersen o çocuk büyüyünce kimseye muhtaç olmuyor evet ama tüm ilişkilerinde bu muhtaçlık konusu diğer tüm duygularının önüne geçip içini kemiriyor. Ben bu tecrübemden bahsettim. Bu davranışı siz çocuklarınıza yapmayın demek istedim.
Ama işte, herkesin anlama kapasitesi, enerjisi aynı değil.
 
Birine yaslanmak, ohhhh be sırtımı yasladım diyebilmek güzel bir duygu olsa gerek. Ben hep yaslanılan oldum, öyle de devam edecek gibi görünüyor :) Muhtaçlık maddiyatla ilgili değil, o en son konu. Her halukarda ben ekmeğimi taştan çıkarırım. En korktuğum birine yük olmak. O evreyi yaşamak istemiyor ruhum, onu reddediyor :KK43:

Al benden de o kadar
Aynı şekilde büyütüldüm
Bu duyguyu anlatmanın imkanı yok
 
Şuan kocamın geliriyle geçinmiyorum. Uzun bir çalışma hayatım var ve kendi birikimimle geçiniyorum. Yıllarca çalıştım zaten, hem kendi masraflarımı seyahatlerimi karşıladım hemde biriktirdim. Çok şükür. Muhtaçlık maddiyatla ölçülmüyor. Ama işte gözünüz hep parada ya, orası sıkıntı...

Bizim gibi yetişen insanların anlatması zordur...
Ben kocamdan bile birşey isteyemem, istemem zayıflık gelir ama herkes benden birşeyler isteyebilir
Hep derim kandırılmış bir kuşağız biz, güçlü ol, sağlam ol, kimseye muhtaç olma, alan el değil veren el ol
Oldum mu oldum, maddi manevi hep verdim, her işimi kendim gördüm şimdi 43 yaşındayım, bazen öyle yorgun hissediyorum ki...
1,5 yıl çalışmadım, eşim pervane oldu etrafımda eksiklik hissetmeyeyim diye ama ben ona bile alındım, sonuç şimdi yine çalışıyorum, annemin öğrettiği gibi hem eve, hem eşime, hem kardeşlerime yetiyorum, ona hep duacı olmuşumdur ama kardeşlerimi benim gibi büyütmedi, isteyebiliyorlar, ağlayabiliyorlar, başarısız olabiliyorlar, yapamıyorum diyebiliyorlar, bunlar bana yasaktı hep... o yüzden içinizdeki yükü anladım... 6 yaşındaydım boşandı bizimkiler, babamda kaldım ; erkek kızım diye diye 14 yaşına getirdi beni, sonra annem hayatıma geri döndü o da sen güçlüsün kardeşlerin değil diyerek devam etti. Çocukluğum hep güçlü durarak geçti, ağlamayacaksın derdi annem, ağlarsan döverim... 16 yaşında başladım çalışmaya, 16 yaşında çocuğun maaşından ne olacak, idare etmeyi öğreneceksin derdi, bana bir elbise alsa hesabıma yazardı, ay başında öderdim.... Velhasıl öyle iki satırla anlatılacak işler değil bunlar....
Annemi suçluyor muyum, hayır suçlamıyorum, onun yaşadığı hayatın izleri bunlar, 4 çocukla boşanmış, dişini tırnağına takıp evlatlarını büyütmüş bir kadındır, gücüm asla onun kadar değil. Kendi ne öğrendiyse bana da onu öğretti diyorum hep. Kardeşlerim büyüdüğünde biraz daha farkına vardı belki bir şeylerin, onlara yüklenmedi hiç, ben ve ablam büyük olmanın bedelini ödedik diye düşünüyorum
 
Annelerin bu kadar sağlam yere vurulduğu bir konu görmemiştim. Vay be... Gelen vurmuş giden vurmuş annesine...

Şu yazıyı görseler eminim hamile kaldıkları gün yas ilan ederlerdi...
 
Dişil enerji sadece naif ve muhtaç olabilmek midir? Güçlü bir kadin, kendine yeten bir kadin, bir insan olmak bin kat iyidir. Keske benim annem de beni sizin anneniz gibi yetistirseydi. Bana kalirsa sakin, o naif disil enerjiye birakmayin kendinizi. disil enerji degil o ezik enerji.
 
Anne hamile kaldığı andan itibaren bilinçaltımıza bir çokşey kodlanır. Bunlar ilerleyen zamanlarda karşımıza olumlu ya da olumsuz olarak çıkar.Çoğu zaman nedenini bile bilmeyiz yaşadığımız duygunun, düşüncenin. İşte tamda bu kodlamalar için NBT seansları öneririm. Kodlamaları çözmek , hayata devam etmek için.
 
Ablacim kadin kotu bir sey dememis ki, simdi ne guzel meslegin var, universite okumussun.

Yalniz korkunu yersiz buldum, issiz parasiz kalsan bile esin var calisir o evi gecindirir. Birlikten kuvvet dogar. Hayatta yapayalniz degilsin ki :KK51: Manevi sirt yaslama ihtiyacin varsa da ona yaslanabilirsin, evlilik destek olmak ve destek gormek icin.

Ben bekarim, issiz kalirsam 1 ay calismama luksum yok, ailemden kalan para/mal da yok, ev kredisi tek basima oduyorum, yani senin su yazdigin korkuyu aslinda benim yasamam gerek degil mi, maddi olarak hayatta tutunacak tek dalim yok farkindaysan:halay:Bir de pandemi cikti ustune hastalanirsam calisamiyorum gerisini sen hesap et yani


Muhtaclik bir duruma dusmezsin korkma, yani korkun yersiz
Ev mi aldin miss,hayirli olsun😍
 
Bir demir lady olarak yaziyorum, gecen gun farkli bir konuda sana ve kalbinin yumusakligina laf atmistim hatirlarsan 🥰 sen demir lady degilsin, yani o boyutta degilsin findik kurdum. Ben merhamet etsem de bunu belli edemeyecek kadar demirim ama sen bana gore biraz daha minnossun o yuzden bi rahatla oncelikle 🤗

benzer sekillerde yetismisiz, asiri notr gorunuyorum disardan yani ne sinirlenirim ne aglarim ne de kahkahalarla gulerim. O kadar notrum ki karsimdaki insani rahatsiz eder bu halim ve tek sebebi yetistirilme seklimiz ben de farkindayim ama ne olursa olsun ben yanindayim konusmak istedigin zaman 🤗🤗🤗
 
annenız dogru olanı yapmıs da sız mevzuyu yanlıs anlamıssınız :) muhtac olma korkusu asılamamıs muhtac olmayacak kadar guclu kalabılecegınızı amaclamıs kendı gucunuzu gostermıs kendı degerının gucunun farkında ol hayat acımasız zor sırtını dayama kımseye en cok kendıne guven demıs helal kadına

ozellıkle guclu olması empoze edılmelı guclusun herseyın altından kalkarsın kımseye muhtac olmadan boyun egmeden basarırsın diktelerı en dogru sey zaten

bensız hıc bırsey yapamazsın mı deseydı kendıne bagımlı mı buyutseydı :)
 
Ben işin psikolojik boyutunun eğer kişi genlerinde güçsüzse, erkek gibi canhıraş yaşamak istemiyorsa bu yaşamı, onu çok zorluyor çoculukta yapılan bu baskı demek istiyorum.
Anneniz genlerinizdeki bu gucsuzlugu farkedip sizi ayakta tutmak istemis olabilir mi?
Sadece ogrenmek icin soruyorum,cunki esimin tarafinda da amacsizlik,sebatsizlik gibi karakter ozellikleri var.
Ben de bunun farkina vardigim icin cocuklarima 2 kat daha dikkat ediyorum,destekliyorum ve amac asilamaya calisiyorum.
Annenizin ogutlerini veriyorum ben de,simdiden farki da goruyorum,neyi yanlis yapmis anneniz anlamaya calisiyorum su anda...
 
Başka bir konuda bir üye, Kadınlar Kulübü önceden herkesin bir çözüm aradığı, çözüm bulduğu bir yerdi ancak şimdilerde herkes başkalarıyla alay etme peşinde, kimsenin kimseye karşı bir hassasiyeti kalmamış demişti. Sizin konunuzda da aynı onu gördüm. Bir işiniz ve eşiniz var diye prenses olmuşsunuz bakın şu işe.. Bir kere burada yaşadığınız her şeyi anlatmak zorunda değilsiniz, ki siz de normal olarak küçüklükten beri mükemmelliyetçi bir anne tarafından büyütülmenin ileriki yaşlarda üzerinizdeki yükü kimseyle paylaşmak istememe itiyadından ötürü sizde tahribatlara yol açtığından bahsetmişsiniz. Ki çok dikkat ettim annenizi suçlamamışsınız bile. Lütfen buradaki yorumlara takılmayın, herkes kendi savaşını veriyor şu hayatta, sırf bu yüzden bile insanlara nezaket çerçevesinde davranmak bu kadar zor olmamalıydı.. Tecrübenizi paylaştığınız için kendi adıma teşekkür ederim. Daha çok şey yazmak isterdim ama bir üye tam da içimdekileri yazmış, bir sonraki mesajda da ona teşekkür edeceğim.
 
ben sizi çok ama çok iyi anlıyorum. yıllarca yaşadığı bir sürü şey "prenses" olarak görüldüğü için her zaman küçümsenen, seninkiler problem mi maskesi altında empati görmeyen biri olarak. (neyse ki artık böyle insanları hayatımda arkadaş olarak barındırmıyorum). bu acı yarıştırma olayı bizim kültürel kodlarımızda var. bu toplumda bu olay böyledir: biri bir probleminden bahsettiğinde diğeri mutlaka kendi "devasa" problemlerini anlatarak karşındakinin hakkı olmadığını iddia eder ve aslında alt çizgide bir gururlanma da var: "bak ben ne büyük problemlerle baş ettim, yakınmıyorum sen minicik sorunlarla başa çıkamayacak kadar güçsüzsün". bu nedenle bu yapılanın "empati ya da teselli" olmadığını bilecek kadar yetişkin bir kadınım artık.

baskıcı bir anneyle yetiştiğinizden muhtemelen siz kendinize hiçbir zaman güçsüz de olma, yardım isteme, destek bekleme hakkı tanımadınız ki bu insan için en temel ihtiyaçlardan. bu haklara sahip olamadığınız gibi, yardımı şefkatı, birine yaslanmayı da öğrenemediniz, içiniz bunu kabul etmiyor, yanınızda birileri de olsa düştüğünüzde kendinizden başkası olmayacağı fikri sizi güçlü tutuyor ama çok da yalnızlaştırıyor. iyi anlıyorum çünkü ben de böyleyim. gidemeyeceğimi hissettiğim her ilişki, benim elimi ayağımı bağlayan her şey beni boğuyor çünkü kendim dışında bir liman görmüyorum, sanki ne olacaksa da olacak ben hep sonunda orada tek başıma olacağım. bu hisler hep yetiştirilmekten çocukluktan içinize yerleşen hisler. artık kocaman bir yetişkinsiniz, hayatta başkalarını da ihtiyacınız olabileceğini, zayıflıkların başarısızlıkların çok normal ve insanca oldugunu kendinize hatırlatmanız lazım. bunlar "güçsüzlük" değil, hatta "birine ihtiyaç duymak" da. eğer mental açıdan bakış açınızı değiştirirseniz bu kavramlara zamanla daha iyi olacaktır. benim insan ilişkilerim eskiye oranla çok daha samimi oldu son yıllarda, çünkü ben de kendimi açmayı, hata yapmayı ve insan olduğumu hatırladım.
fakat bakış açınız hep "güçlü olmak" üzerine olursa ilişkilerinizde hep "güç" perspektifinde döner. ortaya samimi ve sizin ruhunuzu doyuran bir şey çıkmaz. bu süreçler birden olmuyor, adım adım ilerliyorsunuz. kendinize zaman tanıyın ve neyi nasıl tanımladığınız üzerine yeniden düşünün.
Özellikle son cümleniz ferasetinizi ortaya koydu benim için. Kendi adıma çok teşekkür ederim, anlayışlılığınızın getirdiği bu güzel cümlelerden istifade etme fırsatı buldum.
 
Daha ne ilerleyecek yıllarım, gayet yetişkin koca kadınım. Ben çocuğa bu derece güç yüklemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Herşeyine kendi yetişen, hatta çevresinin herşeyine de koşan, bu minvalde ağlamayı bile güçsüzlük sayan yıllardan sonra oto püsüre ağlayan kadınlara dönüşüyorsunuz. Tecrübeyle sabit.
Annen sana aglama dememiski. Sen yanlis anlamissin. Calis, isin olsun, kendi ayaklarinin uzerinde dur demis. Benim annem de kimseye muhtac etme Allah'ım diye dua eder. Bunda birsey yok ki. Birilerine muhtac yasamak, surekli birilerine el acmak insani ozguvensiz yapar. Aglayin aglamak en insani duygudur. Bunun muhtaclikla ilgisi yok. Ayrica insanoglu sosyal bir varliktir. Yalniz yasayamaz. Hepimiz birbirimize muhtaciz ama annenizin soyledigi sey ekonomik olarak muhtac olmamak anlaminda daha cok ya da birilerine bagimli olmamak anlaminda.
 
Başka bir konuda bir üye, Kadınlar Kulübü önceden herkesin bir çözüm aradığı, çözüm bulduğu bir yerdi ancak şimdilerde herkes başkalarıyla alay etme peşinde, kimsenin kimseye karşı bir hassasiyeti kalmamış demişti. Sizin konunuzda da aynı onu gördüm. Bir işiniz ve eşiniz var diye prenses olmuşsunuz bakın şu işe.. Bir kere burada yaşadığınız her şeyi anlatmak zorunda değilsiniz, ki siz de normal olarak küçüklükten beri mükemmelliyetçi bir anne tarafından büyütülmenin ileriki yaşlarda üzerinizdeki yükü kimseyle paylaşmak istememe itiyadından ötürü sizde tahribatlara yol açtığından bahsetmişsiniz. Ki çok dikkat ettim annenizi suçlamamışsınız bile. Lütfen buradaki yorumlara takılmayın, herkes kendi savaşını veriyor şu hayatta, sırf bu yüzden bile insanlara nezaket çerçevesinde davranmak bu kadar zor olmamalıydı.. Tecrübenizi paylaştığınız için kendi adıma teşekkür ederim. Daha çok şey yazmak isterdim ama bir üye tam da içimdekileri yazmış, bir sonraki mesajda da ona teşekkür edeceğim.
Oh be! Ben de size tesekkür ederim. Icim sisti buraya dert yazmak dert sahibi yapar insani.
Konu sahibini anliyorum benzer sekillerde bir hayat sürmüsüz. Tek tavsiyem ise dönmesi olacaktir. Sevgiler.
 
Yazdıklarından çok etkilendim ve seni çok iyi anladım arkadaşım hatta seni okuduktan sonra kızımla olan ilişkimde hatalar farkettim ve bundan sonraki davranışlarıma sözlerime daha dikkat etmeye karar verdim.

Benim annem senin annenin tam zıddı olarak boşver okuma kocan sana baksın diyen bir tipti. Elimden kitabı çekip alan bir kadındı. Kitap okuyacağına elişi yap diyen bir kadın. Evde besleme gibiydim tüm ev işlerini üstüme yıkmıştı. Her sene zorla okula gittim. Her sene okulu bıraktırdı. Her sene ağlaya ağlaya yeniden başladım. Okula gitme şartım tüm mutfak temizliğini yapmamdı. Bazen sırf mutfagı temizletmek için bana oyun oynadığını düşünüyorum .Hatta son sınıfa 1 ay falan geç başladım. Deşifre olmamak için ayrıntı yazmayacağım ama şehrin ileri gelenlerinden biri babamı ikna etmiş de öyle yeniden başladım okula. Komşuların toplanıp yapma etme kızın hayatı ile oynama diye evimize gelip annemi ikna etmeye çalıştıklarını hatırlıyorum. Okulumu birincilikle bitirdim o sene sınava dahi giremedim izin vermedi annem. Ertesi yıĺ ise yine birilerinin çabaları ve ikna çalışmaları sonucunda hiç ders çalış(a)madığım halde İstanbul'da çok iyi bir üniversiteyi kazandım. Bu arada yüzlerini bile hatırlamadığım insanların benim için harcadıkları çaba sebebiyle onlara sürekli dua ediyorum. Allah cennetine koysun onları.

Benim hiç birilerine yük olma kaygım yok ama mesela ben de şöyle bir durum var. Annen beni hep çok eleştirdi. Hep sen aptalsın sen salak mısın sen çok safsın vs diye diye hala kendimi gerizekalı gibi hissediyorum. Böyle demesinin sebebi evlenip kocamı kendime köle edebilecekken zor yolu seçip kendi ayaklarımın üstünde durmaya çalışmam. Aynı zamanda bir de sadece burada rahat konuşabiliyorum kimle nerede ne zaman konuşsam sonrasında pişman oluyorum. Bu yüzden kendimi hep geri plana atıyorum. Mesela arkadaslarla toplandık öyle havadan sudan konuşuyoruz eve gelince derin bir pişmanlık kendini berbat hissetme durumu. Bu yüzden insanlardan kaçıyorum. Kimseyle konuşmak istemiyorum. ( Bu arada sevilen sayılan biriyim çevremde . Biri bunları okusa çok şaşırırdı) Ya da sadece suya sabuna dokunmadan hep kenardan konusuyorum hiçbir gerçek fikrimi söylemiyorum. Ama yine de sen aptalsın sen salaksın yeminlen gerizekalıyım ben sözleri hep aklımda ama hep...
 
Back
X