Sevgilim çalışmamı istiyor ama ben istemiyorum

Kadın çalışmalı evet ama iş bulmak kolay mı
Herkes kadın çalışsın diyor
Ben üniversite okudum benim zamanımda 35 yaşındayım üniversite mezunu sayısı bugünkü gibi de değildi
İleri derecede İngilizce biliyorum
Ama yaptığım iş saçma sapan birşey
Bunu bile kaybetmekten korkuyorum bu ülke şartlarında
Kadınlar iş hayatında çok eziliyor bu gerçeğe dikkat çekmek istedim
Evet paran var kabul istersem 1000 tl ye ayakkabı da alıyorum ama mutlu değilim
Yaratıcı Özgür ruhlu bir insanım
Her yerden kapana kısılmış gibi hissediyorum
Dediğim gibi geçerli bir meslek Yoksa elde sürekli ezilirsin birilerinin egoları yüzünden
O kadar berbat ki sistem siz yukarı çıkmak isterken dibe itiyor
 
Burada haklısın katılıyorum . Kadınlara belli bir yaşa kadar evlenme baskısı bile var. Burada konu açıyorlar yaşım mı geçti evlenebilecekmiyim? Ailem çevrem arkadaşlarım baskı yapıyor üzüyorlar diyorlar. Hiç erkek görmedim çevremde yaşım geçti de evlenemedim halim ne olacak diyen. Burda bile çifte standart var. Adam 20 yaş 25 yaş küçük eş alsa normal kadın 7 8 yaş küçük erkekle değil evlenmeyi sevgili olmayı düşünse cıkss olmaz deniyor diyoruz haksızmıyım?
 
Siz ben cocugumla ilgilencem calısmak istemiyorum diyorsunuz burdaki insanlar bunu cok olagan buluyor. Peki karı koca calısan bi ciftte erkek ben artık calısmak istemiyorum ev islerini ben yaparım cocuga da bakarım dese kim kabul eder bunu? Esitlikse erkegin buna hakkı var. Bence burdaki cogu insan kendiyle celisiyor. Evlenen insan hayat standardını dusurmek icin evlenmemeli, ben evlenince daha zor sartlar altında yasayacaksam neden evleniyim ki? Erkeginde bunu demeye hakkı var. Toplum erkeklere para kazanacaksın, ailene bakacaksın gibi gorevler yukluyor kadınlar da bunun pesinden gidiyor. Biz bu ulkede bi seyleri degistirmek istiyorsak eger erkeğe yuklenen bu gorevi, kadına yuklenen cocuguna bak yemek yap gorevlerini de degistirmek zorundayız. Hepsini es geciyorum nasıl kendinize bi omur kocanızın eline bakmayı yediriyorsunuz anlamıyorum cidden. O adam sizi dovse de, sovse de, aldatsa da o evden cıkamazsınız cunku ekonomik ozgurlugunuz yok
 
Siz de haklısınız, çalışma hayatım olmadı ama çevrem çalışan kadınlarla dolu, ailemde arkadaşlarım arasında çalışan kadınlar çoğunlukta, iş stresi, uygulanan mobbingler, hele de mutsuz olduğunuz bir iş yapıyor aldığınız maaş da yeterli gelmiyorsa zor ama kötü bir eşe sahip olan gözünü karartıp maaşı az olsun da bir iş olsun boşanayım diye düşünen çok da kadın var bu ülkede.

Az evvel bir kızcağızın konusunu okudum gencecik bir kızın mutsuz bir evliliği var, şiddet vs her şey varmış ama ekonomik özgürlüğü yokmuş, kaçarak evlendiği için de ailesiyle görüşmüyormuş, boşanmak istiyor ama çaresiz.

Hayatta bazen istesek herkes için aynı şeyleri dilesek de her istediğimiz olmuyor, mutlaka ya iş hayatımız ya aile yaşantımızda bir şeyler ters gidiyor, her bakımdan mutlu olmak ya da şöyle diyeyim bizi doyuracak mutlu hissettirecek şeyler yaşamıyoruz lakin elimizdekilerle yetinmeye çalışmamız gerekiyor.

Misal benim bir yakınımın eşi çok fena bir adamdı, kadının boşanabilmesi için çalışması gerekiyordu, ki mesleği vardı ama eşi kendi bencilliği yüzünden kızı çalışma hayatından koparmıştı, üstüne 2'de çocuk, psikolojik baskısı, aldatması, yakınım önce iş buldu hem özgüvenini yeniden kazandı hem elinde kendine ait parası oldu ve bir cesaret boşandı, işyerinde hiç de mutlu değildi ama çalışması gerekiyordu, hala çalışması lazım çünkü çalışmazsa kendisini geçti çocukları aç kalır.

Umarım bir gün siz dahil işinden mutlu olmayan herkes mutlu olacağı işlerde çalışır, her şey gönüllerince olur ama lütfen pes etmeyin elinizden geldiğince çalışın çünkü her kadın hem çalışmayıp hem de mutlu bir evlilik yaşamıyor, eşi çok iyi olan da var, yediği her lokmayı sayan da.
 
Çok özür dileyerek bir atasözünü hatırlatmak istedim: Eşek olana semer vuran çok olur. Örneğinizdeki gibi kadınlara kızıyorum ben.

Siz size değer veren bir eşle evlisiniz. Peki eşiniz böyle biri olmasaydı örnekteki kadın gibi çeker miydiniz? Sanmıyorum. Size ters ki cömert bir eşle evlenmişsiniz.

Ben çalışan çalışmayan kadın ayrımı yapmam. Çalışıp da parasına el süremeyen kadınlara kızıyorum ama. Gene de diyorum, herkes tercihinin sonucunu yaşar.

Aklıma bir anım geldi. 7 yıl önce cilt bakım ürünü almaya gitmiştim. Eşimle kaynım da biz de bir gezelim diye gelmişlerdi. Ürünleri seçtim, kasada 1500 civarı bir ödeme çıktı. Ödedim çıktım. Yolda kaynım eşime "Çok sabırlısın, benim karım olsa hayatta o parayı vermezdim" dedi. Direkt "Çalışıyorum, kazanıyorum, eve de katkımı yapıyorum; gerisi kimseyi ilgilendirmez. Kendi kazandığım paranın hesabını verecek değilim" dedim. O günden sonra kimse alıp sattığıma laf etmeye cesaret edemedi. Hatta kaynım sonrasında özür diledi, haklısın dedi.
 
400 liraya adidas bile yok ki... Daha geçen hafta baktım. Ben skechers modellerine bayılıyorum 800den başlıyordu beğendiklerim. Yok yani:)
İndirimleri kovalayın. Geçen yıl Nike'ın ayakkabısını yarı fiyatına yakalayıp almıştım. Şu anda alamam mesela. Skechers ise apayrı bir olay. Bir yıldır favorimde indirim gelsin diye beklettiğim bir ayakkabısı var. İneceğine sürekli artıyor.
 
Teşekkür ederim
Direnmek zorundayım ve direniyorum
Hayat o kadar acımasız ki
Özellikle kadınlar için inanılmaz zor umarım herkes için gidecek mutlu bir yol olur ve o yoldan yürür.
Ülkemizde kadın sığınma evleri çok yetersiz.çalışmayan şiddet gören kadınlarımız için güzel şartlar geliştirmek gerek .Bunlar zor şeyler değil ama bir türlü oturtulamıyor.
Bizim dönemimiz çok çile çekti ama umarım gelecek nesil daha bilinçli olur ve kadınlarımız gerek iş hayatında gerek aile hayatında hak ettiği değeri bulur.Çünkü bu ülkenin kadınları bu muameleyi hak etmiyor.
Hiçbir kadın hak etmez zaten.
Her gün bir kadın cinayeti haberiyle uyanmak istemiyoruz bu şiddet bu vahşet son bulsun artık
 
Sketchers hiç tavsiye etmiyorum
İki kere giydim yanları açılmış hemen
Dünyanın parası ama kalite sıfır
 
Şiddete yönelik bir ifadem yok benim. Çalışsın çalışmasın hiçbir kadına da bunu yakıştırmam. Çalışan ve şiddete uğrayan birçok kadın var. Mutlu olmanızı yürekten isterim ki önceki mesajımda da söyledim herkes refah ve rahat yaşasın. Ama kendi imkanlarıyla elde edilen bir hayatla başkasının sağladığı ve onunla ilişkinin seyrine göre yürüyecek bir hayat gerçekten "planlı" değildir. Kendinizce kurguladığınız planlar, döneceğiniz ev yine bir başkasının üzerinden. Kendi ayaklarınızın üstünde durmaya kalksanız mesela 30+ yaşlarda tecrübeniz olmadığı için atılacağınız işin standardı ne olur sizce? Şimdi gerçekten samimiyetle konuşalım. Yıllarca çalışmış, tecrübe edinmiş akran bir kadınla aynı yerden başlayamazsınız. Daima geriden takip etmeniz gerekir.

Bir de sizin maddi beklentileriniz için ezilip büzülmenizi gerçekten istemem, hiçbir kadın için istemem. Bundan mutluluk duyacağım fikri çok saldırganca. Bana inanılmaz gelen kendi hayatınız, geleceğiniz için yapabildiğiniz şeylerin sınırlı olması. Sabah güne başladınız diyelim. Temizlik, yemek vs. Kitap okudunuz, film izlediniz, sinemaya gittiniz, kültürel olarak kendinizi geliştirdiniz... Bildiğim kadarıyla çocuğunuz da yok. Kendinize ayıracak çok geniş bir vaktiniz var. Gerçekten samimiyetle soruyorum; demin saydığım, saymadığım şeyler içinde bu hayatta sizi var eden, sizi siz yapan nedir? Hayat amacınız mesela, nedir? Sizin hayata katkınız nedir? 30 sene sonra kendinizi görmek istediğiniz yer nedir? Ya da sizin kişisel doyum alanınız nedir? İşe yarar hissetmek sizin için ne ifade eder? Rahatlık güzel şeydir ama insanın kendinden tatmin olması için de bazı başarılara ihtiyacı vardır. Sizinkiler nedir?
 
Kesinlikle haklısın.kadınlara inanılmaz bir baskı var.belli bir yaştan sonra akıl verir herkes yaşın geçiyor evlen bul birini sanki biz farkında değiliz yaşımızı.biyolojik saatimiz var bunu bilmiyoruz sanki.
Herkes birşey söylüyor işte.ben kendi adıma etkilenmiyorum artık bu tip şeylerden hayat çok kısa birileri istedi diye ayıplıyor diye evlenmek zorunda değilim .
Herkes hayatı paylaşacak birini ister tabi ama istediğin gibi biri yoksa yalnızlık en iyisi
 
Ben de güya cinsiyetçi söylemlerden uzak olduğumu düşünürken fark ediyorum zaman zaman cinsiyetçilik yaptığımı.
Kalıplaşmış düşüncelerimizi aşmamız çok zaman alıyor.
Keşke her iki cinsiyet birbirini yeterince anlasa da pozitif ayrımcılığı dolamasak dilimize.

Eskiden kadınlar hem üretimin daha çok içindeydi, hem de çocuklarına bakacak birileri vardı evde.
Şimdi işler karıştı, biraz yalnızlaştık ve teknolojiyle üretimden çekildik.
Bocalıyoruz bence.
Üretmek derken bazen yanlış anlıyoruz.
Çok yükümüz var, erkeklere bileniyoruz (bu ben).
Erkeklerin de çok yükü var, evdeki kadına yükleniyor.

Halbuki her şeyi paylaşsak eşimizle, ev işini, maddi yükü, duygularımızı, zamanımızı, ebeveynliği.
Huzur içinde yaşarız.
 
Tabiki öyle çift olarak mutsuz olunacağına tek başına mutlu huzurlu olursun. Hayat sanıldığı kadar uzun değil. gidelim bakalım mezarlıklara 80 yaşında ölen hemen hemen yok.
 
Ben bu çalışma mevzusunun çok abartıldığını düşünüyorum. Benim babamın maddi durumu iyiydi ben ona rağmen çalışmayı seçtim bu benim seçimim ve isteğimdi maaşım ailemin bana sağladığı olanaklardan daha azdı (kamuda hemşireyim) ama öyle mutluydum, evlendim aynı şekilde eşim öyle babadan aileden zengin değil ama iyi bir geliri var, çalışmasam da yine rahatım ama bu benim seçimim ve tercihim, benim bunu tercih etme özgürlüğüm kadar bir başkasının kocası 5 bin bile alıyorsa çalışmamayı tercih etme özgürlüğü vardır ha gider 50 liraya pazardan ayakkabı alır 60liraya tişört alır ya da bunu göze alır bu onun seçimidir.
Herkesin bu hayattaki seçimi öncelikleri aynı değil.
Ha çıkıp boşanamıyorlar vs denilirse de boşanmak bizim ülke de çalışmadan bağımsız bir tabu zaten. Çalışanı bile zar zor boşatıyoruz çoğu durumda, ona sıra gelene kadar oho....
 
maaşını verecek yeni biri bulunacak herhalde inanın bilemiyorum, anlık düşündüm aklıma bu geldi .
 
Kendiniz calismadiginizda dayak yiyeceksiniz demek ki insan kendinden bilir en iyi. Dayak yememek icin calisiyorsunuz.
ben dayak yemeyen aynı zamanda da çalışan kesimdenim. kötü haber evlendim 4 yıl çalışmadım dayak yemedim izah etmek istediğim şuydu ülkenin yarısı istikrarlı bir şekilde dayak yiyor çalışan kadın oranı da az, dayak yiyen bu kadınların eşleri maaşı bu kadınların avucuna sayıyor al canım ben harcamayı bilmem sen hallet diyor , türk erkeği diyor kk da ki türk erkeği ben dayak yersem giderim, Allah kimseyi şaşırtmasın. Çalışıpta dayak yenebilir , dayak yemek için ev hanımı olmak belirleyici bir unsur değil ama gitmek kolay olur gibime geliyor.. Hele de çocuk var ise.. Ben kendimde tüm dünyayı değiştirebilecek bir güçle uyanıyorum sabahları , bu duyguyu seviyorum. Bana iyi geliyor.
 
Son düzenleme:

Valla 9 yıl çalıştım şu an 3 aydır işsizim hayatta yaşadığımı işsiz olduğum dönemde fark ettim. İnsanlara hizmet et dur benim için iş hayatı. İşte bir şey ürettiğim falan yoktu. Resmen sabah kalk, eşek gibi çalış, eve dön, yine çalış yine çalıştı. Şimdi kalkıyorum. Kedilerimle oynayıp köpeğimi yürüyüşe çıkartıyorum. Doğanın güzelliğinin tadını çıkartıyorum. Evde doğru dürüst güzel bir kahvaltı. Sonrasında kahve içerken netflix dizisi/filmi izlerim. Sonra piyano çalışma. Sonra internette gezin, gazeteye haberlere bak. Hafif bir öğlen yemeği. Sonrasında ya bilgisayar oyunu ya sosyalleşme. Sonrasında köpüşü akşam yürüyüşüne çıkart bu sırada müzik de dinlemeyi hallet. Akşam yemeği yap, eş gelince sohbet, yemek. Sonra bulaşıkları makinaya koy. Eşle bahçede salıncak keyfi, o sırada kitap oku, bir şeyler iç. Sonra eş müzik yapmaya gidince yine kitap devam. Birkaç saat sonra eşle zevkli aktiviteler :) sonra medyascope izle, ardından da dizi :)

Bana sormamışsınız ama bir işsizin gününü anlatayım dedim. Çünkü arkadaşın hayat amacını, hayata katkısını sormak bence yaralayıcı sorular. Özlem Türedi değilseniz pek de hayata bir katkınız yok zaten. İnsanlığın gidişini değiştiremiyoruz. Hepimiz hayatta şöyle böyle mutlu, huzurlu olmak, bundan kaç sene sonra bilinmez ama ölüm zamanımız yaklaştığında da ‘ne güzel hayat yaşadım, genelde mutlu/ huzurluydum. Sevdiklerimin hayatında da iz bıraktım. Daha ne isterim’ diyebilmek.

Yanlış anlaşılmasın kendi paranı kazanmak güzel bir şey. Ama geliri olan insan için istemedikten sonra çalışmayı kutsallaştırmanın hiçbir anlamını göremiyorum. Bu arada denildiği gibi kadına torpil de geçmiyorum. Eski erkek arkadaşıma maddi olarak 7 yıl baktım, hiç gocunmadım. Bir işe girdi sabah 7 akşam kimbilir kaç haftada 6 gün iğrenç bir iş asgari ücret. Hemen çık ben sana bakarım saçma işlerde sürünme dedim. Eşime defalarca teklif ettim bir sen çalış bir ben çalışayım. Gül gibi geçiniriz dedim (yalnız bizim lüksümüz yoktur. Ben makyaj yapmam, yılda 1 kuaföre giderim. Kıyafet falan sevmem. Tek harcadığımız müzik, kitap, internet. Alacağım kıyafete 3 saat iş emeğimi vermek bana yeterli bir takas gibi görünmüyor)

Tekrar söylüyorum, tedavim sonunda yine çalışacağım ama severek/ isteyerek değil. İstemediğin işte para için çalışmak bana köleliğin değişik bir formu gibi hissettiriyor. Keşke kimse çalışmak zorunda kalmasa ki inşallah insanlık bu gelişmelerle o yere doğru da gidiyor. Yapay zeka gelişmesiyle bütün işleri inş robotlar yapacak ve insanlık ilk kez istediği ne varsa bütün gün sadece onu yapmak için özgür olacak.
 
Evde ezil işte ezil kavramına da uzak çalışan kadınlar arkadaşlar. Benim çevremde öyle en azından ( plaza insanı beyaz yakalı değilim memurum ) Evde neden ezileyim yemek derdim yok eşimle birlikte yapıyoruz kızım arıza bi tip ona özeniyorum evet. Uğraştırıyor yemek konusunda. Canımız istemezse dışardan söylüyoruz. Evin temizliğini abla yapıyor, ütü vs de hallediyor. Ezildiğim alanı bulmak istiyorum ama bulamadım. Sadece ücretsiz izinden döndüğüm süreçte anne olarak yıprandım,o da benim aşırı duygusallığım , aklıma başka birşey gelmiyor. İş yerinde ise gün grubunda ayşe benim bileziğimi kıskandı, hakkımda dedikodu yapmış fişeklemiş seviyesinde gerilimler oluyor ki bu her kadın grubunda olur. Bunlar güzel de bi de akşam çocuklar aç yatmasın diye çalışan kadınlar var ? Üstelik çok daha kötü koşullarda. Onların eli ayağı öpülür ailesine emek veren kocasına destek olan çocuklarına rızk olan. Bu insanlara da “ yağğğğ ihtiyacı var çalışıyooooooo yoksa çalışmazdı aslaa çalışmak istemezdi yatmak varken “ denmez utanır insan diyemez . Ama burada dendi. Normal dümdüz bi insan yaşamak için çalışmalı , çalışacak mecbur yani, ama biz kadın olarak mecbur değiliz çünkü kukumuz var ? Kukumuzun konuyla alakası nedir ? Anlayamıyorum. Hazır paraya konmadığımdan ya da konamadığımdan mıdır bilmem bu şımarıklık ütopik geliyor. Kızım öyle olsun istemem yani, elimden geleni yapıyorum bunun için.
 
Haklısınız, sizin anlattığınız yönüyle ele alınca yazdıklarınıza asla itirazım olamaz, aslında çözümü var ve bence çok da basit ama derinlemesine ele almaya kalksak mutlaka ucu bir yerlere gidecek(siyasi/dini) o da sitede yasak olduğundan, yalnızca temennilerde bulunabilirim umarım bir gün kadın hak ettiği saygıyı görür ve yaşam kalitesi iyileşir.
Aklımızı karıştırdılar, çok geçmişe bakıyorsunuz erkekle omuz omuza savaşıyor, üretiyor, eş oluyor anne oluyor, asla hiçbir şeyde dışarıda bırakılmıyor, zaman içindeyse kadın 2. sınıf vatandaş haline döndürülüyor, erkeklerden ayrı görme her yerde varmış sanırım çünkü aklımda yanlış kalmadıysa kadın üretimin içinde yer alsa da sosyal hakları, belirli ve düzenli maaşları bile olmamış, sanayi devrimiyle birlikte ki 1700'lü veya 1800'lü yıllarda olması lazım net hatırlamıyorum, çalışan kadınlara maaş verilmesi gündeme gelmiş.

Sanırım bu ayrımcılık + evde kadın, anne, ev işlerini yapan kişi olmada sadece kadınların üzerine yıkılınca, erkeklere ister istemez diş biledik:)

Hem hemcinslerimizin bazılarının hem de erkeklerin bir kısmının kadın dediğin evde oturur, erine itaat eder, anne olur, en büyük üretimi çocuk doğurmak ve onu yetiştirmektir düşüncesi yüzünden kadın/erkek ayrımcılığı daha bir derinleşti bence.

Çok fazla cinsiyetçi yaklaştık, galiba bunda hepimizin kabahati var, hayallerimiz evlilik, çocuk doğurmak, eşinin prensesi olmaktan öteye gitmedi, erkeklerde evde işlerimi yapan, çocuk doğuran bir kadın olsun diye yaklaştı bize.

Halbuki kadın/erkek ayırmaksızın insan olarak tek vazifemiz bu mu ?
Hani nerede asırlar önce eli kılıç tutan savaşan kadınlar? Dünyanın bir ucunda soyu tükenmekte olan bir canlının hayatı için kendi hayatını adayan kadın evlenmediği çocuk yapmadığı evde oturmadığı için bizden daha az mı kadın mesela?

Ne bileyim valla hem hiçbir şeye mecbur değiliz diyoruz hem mecbur değilim diyeni ayıplıyoruz, hem özgür olalım hem de başında erkek olmazsa olmaz diyoruz, evlilik baskısı yapıp evlenenlere de kızıyoruz, çocuksuz olmaz deyip olan çocuğumuza da yetemiyoruz diye kızıyoruz:)
Kafamız çorba oldu resmen

Aslında işin özü cinsiyetçilikten sıyrılıp her cinsiyetin önce insan olduğunu kabullenip insan hak ve özgürlüklerine göre yaşamayı öğrenmek galiba ama nasıl olacak bilmiyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…