Çalışmıyorken bu kadar mutluysanız eşinizin kazancı yetiyorsa çalışmak bu kadar zorsa neden tekrar çalışacağınızı anlamadımValla 9 yıl çalıştım şu an 3 aydır işsizim hayatta yaşadığımı işsiz olduğum dönemde fark ettim. İnsanlara hizmet et dur benim için iş hayatı. İşte bir şey ürettiğim falan yoktu. Resmen sabah kalk, eşek gibi çalış, eve dön, yine çalış yine çalıştı. Şimdi kalkıyorum. Kedilerimle oynayıp köpeğimi yürüyüşe çıkartıyorum. Doğanın güzelliğinin tadını çıkartıyorum. Evde doğru dürüst güzel bir kahvaltı. Sonrasında kahve içerken netflix dizisi/filmi izlerim. Sonra piyano çalışma. Sonra internette gezin, gazeteye haberlere bak. Hafif bir öğlen yemeği. Sonrasında ya bilgisayar oyunu ya sosyalleşme. Sonrasında köpüşü akşam yürüyüşüne çıkart bu sırada müzik de dinlemeyi hallet. Akşam yemeği yap, eş gelince sohbet, yemek. Sonra bulaşıkları makinaya koy. Eşle bahçede salıncak keyfi, o sırada kitap oku, bir şeyler iç. Sonra eş müzik yapmaya gidince yine kitap devam. Birkaç saat sonra eşle zevkli aktiviteler :) sonra medyascope izle, ardından da dizi :)
Bana sormamışsınız ama bir işsizin gününü anlatayım dedim. Çünkü arkadaşın hayat amacını, hayata katkısını sormak bence yaralayıcı sorular. Özlem Türedi değilseniz pek de hayata bir katkınız yok zaten. İnsanlığın gidişini değiştiremiyoruz. Hepimiz hayatta şöyle böyle mutlu, huzurlu olmak, bundan kaç sene sonra bilinmez ama ölüm zamanımız yaklaştığında da ‘ne güzel hayat yaşadım, genelde mutlu/ huzurluydum. Sevdiklerimin hayatında da iz bıraktım. Daha ne isterim’ diyebilmek.
Yanlış anlaşılmasın kendi paranı kazanmak güzel bir şey. Ama geliri olan insan için istemedikten sonra çalışmayı kutsallaştırmanın hiçbir anlamını göremiyorum. Bu arada denildiği gibi kadına torpil de geçmiyorum. Eski erkek arkadaşıma maddi olarak 7 yıl baktım, hiç gocunmadım. Bir işe girdi sabah 7 akşam kimbilir kaç haftada 6 gün iğrenç bir iş asgari ücret. Hemen çık ben sana bakarım saçma işlerde sürünme dedim. Eşime defalarca teklif ettim bir sen çalış bir ben çalışayım. Gül gibi geçiniriz dedim (yalnız bizim lüksümüz yoktur. Ben makyaj yapmam, yılda 1 kuaföre giderim. Kıyafet falan sevmem. Tek harcadığımız müzik, kitap, internet. Alacağım kıyafete 3 saat iş emeğimi vermek bana yeterli bir takas gibi görünmüyor)
Tekrar söylüyorum, tedavim sonunda yine çalışacağım ama severek/ isteyerek değil. İstemediğin işte para için çalışmak bana köleliğin değişik bir formu gibi hissettiriyor. Keşke kimse çalışmak zorunda kalmasa ki inşallah insanlık bu gelişmelerle o yere doğru da gidiyor. Yapay zeka gelişmesiyle bütün işleri inş robotlar yapacak ve insanlık ilk kez istediği ne varsa bütün gün sadece onu yapmak için özgür olacak.
Harika anlatmışsınız. Işte benim tüm derdim = OZGURLUK ,OZGUR OLMAK.Valla 9 yıl çalıştım şu an 3 aydır işsizim hayatta yaşadığımı işsiz olduğum dönemde fark ettim. İnsanlara hizmet et dur benim için iş hayatı. İşte bir şey ürettiğim falan yoktu. Resmen sabah kalk, eşek gibi çalış, eve dön, yine çalış yine çalıştı. Şimdi kalkıyorum. Kedilerimle oynayıp köpeğimi yürüyüşe çıkartıyorum. Doğanın güzelliğinin tadını çıkartıyorum. Evde doğru dürüst güzel bir kahvaltı. Sonrasında kahve içerken netflix dizisi/filmi izlerim. Sonra piyano çalışma. Sonra internette gezin, gazeteye haberlere bak. Hafif bir öğlen yemeği. Sonrasında ya bilgisayar oyunu ya sosyalleşme. Sonrasında köpüşü akşam yürüyüşüne çıkart bu sırada müzik de dinlemeyi hallet. Akşam yemeği yap, eş gelince sohbet, yemek. Sonra bulaşıkları makinaya koy. Eşle bahçede salıncak keyfi, o sırada kitap oku, bir şeyler iç. Sonra eş müzik yapmaya gidince yine kitap devam. Birkaç saat sonra eşle zevkli aktiviteler :) sonra medyascope izle, ardından da dizi :)
Bana sormamışsınız ama bir işsizin gününü anlatayım dedim. Çünkü arkadaşın hayat amacını, hayata katkısını sormak bence yaralayıcı sorular. Özlem Türedi değilseniz pek de hayata bir katkınız yok zaten. İnsanlığın gidişini değiştiremiyoruz. Hepimiz hayatta şöyle böyle mutlu, huzurlu olmak, bundan kaç sene sonra bilinmez ama ölüm zamanımız yaklaştığında da ‘ne güzel hayat yaşadım, genelde mutlu/ huzurluydum. Sevdiklerimin hayatında da iz bıraktım. Daha ne isterim’ diyebilmek.
Yanlış anlaşılmasın kendi paranı kazanmak güzel bir şey. Ama geliri olan insan için istemedikten sonra çalışmayı kutsallaştırmanın hiçbir anlamını göremiyorum. Bu arada denildiği gibi kadına torpil de geçmiyorum. Eski erkek arkadaşıma maddi olarak 7 yıl baktım, hiç gocunmadım. Bir işe girdi sabah 7 akşam kimbilir kaç haftada 6 gün iğrenç bir iş asgari ücret. Hemen çık ben sana bakarım saçma işlerde sürünme dedim. Eşime defalarca teklif ettim bir sen çalış bir ben çalışayım. Gül gibi geçiniriz dedim (yalnız bizim lüksümüz yoktur. Ben makyaj yapmam, yılda 1 kuaföre giderim. Kıyafet falan sevmem. Tek harcadığımız müzik, kitap, internet. Alacağım kıyafete 3 saat iş emeğimi vermek bana yeterli bir takas gibi görünmüyor)
Tekrar söylüyorum, tedavim sonunda yine çalışacağım ama severek/ isteyerek değil. İstemediğin işte para için çalışmak bana köleliğin değişik bir formu gibi hissettiriyor. Keşke kimse çalışmak zorunda kalmasa ki inşallah insanlık bu gelişmelerle o yere doğru da gidiyor. Yapay zeka gelişmesiyle bütün işleri inş robotlar yapacak ve insanlık ilk kez istediği ne varsa bütün gün sadece onu yapmak için özgür olacak.
Çalışmıyorken bu kadar mutluysanız eşinizin kazancı yetiyorsa çalışmak bu kadar zorsa neden tekrar çalışacağınızı anlamadım
Evlenince fikrini değiştirirsin erkekler 1 veriyorlar kafana 1000 kakıyorlarLütfen linclemden yorumlarınızı yazin her bayanin hayali farklidir ilk olarak bunu belirtmek istiyorum benim küçüklüğümden beri evlendigimde çalışmak hic aklımda yoktu hep çocuklarımla ilgilenmek istedim ön lisans mezunuyum sevgilim polis evlilik hazırlığı icersindeyiz bu konuda beni yipratmya başladı sordu istemediğimi söyledi konuyu kapatti ancak hala ısrarla açıyor net olarak demesede ima ediyor duyuruyor bu arada maaşı da bana göre iyi bir geliri var ve evimiz kira olmuycak diyor ama buna ragmen şimdiden ben cok yokluk gördüm ilerde cocuklarim da görsün sıkıntı çeksin istemiyorum napmam lazm ikna olurmu ilerde sıkıntı edermi bu durumu bu arada ben tanıştığımız günden beri hic çalışan biri degildim?
kadının çalışıp çalışmaması kendi fikrine bırakılmalı bence de ama şikayette etmemeli o zaman şunu alamıyorum bunu alamıyorum diye.bir de modern bir kadınım ama asla bir erkek evde otursun da ben çalışayım ona bakayım demem.anca çok önemli hastalık vs olur o başka.bir adam işin den nefret ediyor ya da çalışmaktan hoşlanmıyor diye evde oturacak ben de çalışıp ona bakacağımmm.düşünmesi bile tüylerimi diken diken ettiToplum baskısından fenalık geldiğindenkomşu bile ne zaman iş bulacaksın diye soruyor. İnsanlar çok hadsiz. Aslında çok sallamam milleti ama kök ailem de az da olsa çalışmamı istiyor. O nedenle yarı zamanlı bir iş bulurum inş haftada çok az çalışacağım diye umuyorum. İşim saatlik çalışmaya müsait çok şükür.
20 yılımı da doldurmak da istiyorum hem. 11 yılım kaldı. Sonra emekli olacağım (yaş bekleyeceğim evet, maaşsız emekli olacağım yaş haddi gelene kadar). O gelecek kuş kadar maaşı beklediğimden değil de yaptığımız birikim yanımda 3 kuruş yardımcı olsun, çalıştığım 9 yıl boşa gitmesin diye
Yani demek istediğim her insan farklı farklı. Bazıları sosyal, insan içinde olmayı seviyor, yaptığı işi seviyor ya da sevmiyor ama onu mutlu edecek metaya ulaşmak için o paraya ihtiyacı var çünkü o metayı alamazsa mutsuz oluyor. Kısaca hayatta herkes kendine göre mutlu olmaya çalışıyor. Benim gibi bazı insanların minimal paraya ihtiyacı var ve çalışmaktan, işyeri sosyalliğinden hoşlanmıyor. Bunu kabul etmek lazım. Kadın erkek farketmez. Teyzemin eşi kaptan. Nefret ediyordu çalışmaktan. 6 yıldır istifa etti evde oturuyor, teyzem evi geçindiriyor o memnun çalışmaktan. Yani her şeye hazırsanız, b planınız varsa (eş ya da baba ölürse, ayrılırsanız, fikriniz değişirse vs) geliriniz de uygunsa ve eşle anlaştıysanız ille de çalış da çalış diye toplum baskısını çok anlamlı bulmuyorum. Herkes nasıl mutluysa bırakalım öyle yaşasınlar üç günlük dünyada.
konu sahibi üyelik iptali yaptı.biz bize konuşuyoruz artıkSorun eder bence bu durumu. Net olarak kararlı bir sekulde konuşun. Evlenince sirun yasarsınız yoksa
lum baskısını anlamlı bulmayıp hem de toplum baskısından fenalık geldiği için çalışmayı düşünüyorsunuz. Nefret ederek 9 yıl çalışıp sırf emeklilik için daha fazla çalışmayı göze alıyorsunuz. Az zamanlı çalıştığınız da yatacak priminiz de ona göre olacağına göre çalışmadan dışardan prim ödeyerek de emekli olabilirsiniz. Zaten emeklilik maaşına ihtiyacınızda yokmuş. Ama bu kadar çalışmamanın güzelliklerinden bahsederken kendi içinizde çelişiyorsunuzToplum baskısından fenalık geldiğindenkomşu bile ne zaman iş bulacaksın diye soruyor. İnsanlar çok hadsiz. Aslında çok sallamam milleti ama kök ailem de az da olsa çalışmamı istiyor. O nedenle yarı zamanlı bir iş bulurum inş haftada çok az çalışacağım diye umuyorum. İşim saatlik çalışmaya müsait çok şükür.
20 yılımı da doldurmak da istiyorum hem. 11 yılım kaldı. Sonra emekli olacağım (yaş bekleyeceğim evet, maaşsız emekli olacağım yaş haddi gelene kadar). O gelecek kuş kadar maaşı beklediğimden değil de yaptığımız birikim yanımda 3 kuruş yardımcı olsun, çalıştığım 9 yıl boşa gitmesin diye
Yani demek istediğim her insan farklı farklı. Bazıları sosyal, insan içinde olmayı seviyor, yaptığı işi seviyor ya da sevmiyor ama onu mutlu edecek metaya ulaşmak için o paraya ihtiyacı var çünkü o metayı alamazsa mutsuz oluyor. Kısaca hayatta herkes kendine göre mutlu olmaya çalışıyor. Benim gibi bazı insanların minimal paraya ihtiyacı var ve çalışmaktan, işyeri sosyalliğinden hoşlanmıyor. Bunu kabul etmek lazım. Kadın erkek farketmez. Teyzemin eşi kaptan. Nefret ediyordu çalışmaktan. 6 yıldır istifa etti evde oturuyor, teyzem evi geçindiriyor o memnun çalışmaktan. Yani her şeye hazırsanız, b planınız varsa (eş ya da baba ölürse, ayrılırsanız, fikriniz değişirse vs) geliriniz de uygunsa ve eşle anlaştıysanız ille de çalış da çalış diye toplum baskısını çok anlamlı bulmuyorum. Herkes nasıl mutluysa bırakalım öyle yaşasınlar üç günlük dünyada.
Sizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.Valla 9 yıl çalıştım şu an 3 aydır işsizim hayatta yaşadığımı işsiz olduğum dönemde fark ettim. İnsanlara hizmet et dur benim için iş hayatı. İşte bir şey ürettiğim falan yoktu. Resmen sabah kalk, eşek gibi çalış, eve dön, yine çalış yine çalıştı. Şimdi kalkıyorum. Kedilerimle oynayıp köpeğimi yürüyüşe çıkartıyorum. Doğanın güzelliğinin tadını çıkartıyorum. Evde doğru dürüst güzel bir kahvaltı. Sonrasında kahve içerken netflix dizisi/filmi izlerim. Sonra piyano çalışma. Sonra internette gezin, gazeteye haberlere bak. Hafif bir öğlen yemeği. Sonrasında ya bilgisayar oyunu ya sosyalleşme. Sonrasında köpüşü akşam yürüyüşüne çıkart bu sırada müzik de dinlemeyi hallet. Akşam yemeği yap, eş gelince sohbet, yemek. Sonra bulaşıkları makinaya koy. Eşle bahçede salıncak keyfi, o sırada kitap oku, bir şeyler iç. Sonra eş müzik yapmaya gidince yine kitap devam. Birkaç saat sonra eşle zevkli aktiviteler :) sonra medyascope izle, ardından da dizi :)
Bana sormamışsınız ama bir işsizin gününü anlatayım dedim. Çünkü arkadaşın hayat amacını, hayata katkısını sormak bence yaralayıcı sorular. Özlem Türedi değilseniz pek de hayata bir katkınız yok zaten. İnsanlığın gidişini değiştiremiyoruz. Hepimiz hayatta şöyle böyle mutlu, huzurlu olmak, bundan kaç sene sonra bilinmez ama ölüm zamanımız yaklaştığında da ‘ne güzel hayat yaşadım, genelde mutlu/ huzurluydum. Sevdiklerimin hayatında da iz bıraktım. Daha ne isterim’ diyebilmek.
Yanlış anlaşılmasın kendi paranı kazanmak güzel bir şey. Ama geliri olan insan için istemedikten sonra çalışmayı kutsallaştırmanın hiçbir anlamını göremiyorum. Bu arada denildiği gibi kadına torpil de geçmiyorum. Eski erkek arkadaşıma maddi olarak 7 yıl baktım, hiç gocunmadım. Bir işe girdi sabah 7 akşam kimbilir kaç haftada 6 gün iğrenç bir iş asgari ücret. Hemen çık ben sana bakarım saçma işlerde sürünme dedim. Eşime defalarca teklif ettim bir sen çalış bir ben çalışayım. Gül gibi geçiniriz dedim (yalnız bizim lüksümüz yoktur. Ben makyaj yapmam, yılda 1 kuaföre giderim. Kıyafet falan sevmem. Tek harcadığımız müzik, kitap, internet. Alacağım kıyafete 3 saat iş emeğimi vermek bana yeterli bir takas gibi görünmüyor)
Tekrar söylüyorum, tedavim sonunda yine çalışacağım ama severek/ isteyerek değil. İstemediğin işte para için çalışmak bana köleliğin değişik bir formu gibi hissettiriyor. Keşke kimse çalışmak zorunda kalmasa ki inşallah insanlık bu gelişmelerle o yere doğru da gidiyor. Yapay zeka gelişmesiyle bütün işleri inş robotlar yapacak ve insanlık ilk kez istediği ne varsa bütün gün sadece onu yapmak için özgür olacak.
Rest Çek ayrıl , seni böyle kabul etmek zorundaBen istemiyorum hic bu sekilde bir hayalim olmadi ve kendimde de o gücü görmüyor hem çalışmak hem ev işi hem yemek hem çocuk hepsini birden idare edileceğimi düşünmüyorum hep diyorum en başından biliyordun çalışmayan biri olduğumu sen benim o zman niye benimle olmak icin uğraştın bu kadar madem uğraştın simdi niye sorunlar çıkartıyorsun diyorum ama anlamiyor.
Sizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.
Özlem Türedi örneğine gelirsek de dünyanın yönünü değiştirenlerin kaşifler, mucitler, peygamberler, komutanlar ve artık günümüzde siyasilerin olduğunu görebiliriz. Özlem Türediden daha fazla hayatımıza etki eden, hayatımızı ve geleceğimizi değiştirmiş nice insanlar var. Üstelik bu hem iyi hem kötü yönde olmuş. Eski bilim insanlarının hayatına bakarsanız pek çoğunun maddi kaygıdan uzak olduğunu, iyi eğitimler aldıklarını görürsünüz. Ama hiçbiri bos durmamış ve tarihe adlarını yazmışlar. Hayata yön verenler rahatlık peşinde koşanlar değil de emek verenler oluyor. Elbette bizler bu düzeyde değiliz ama en azından kendi adıma, kendi hayatıma ve öğrencilerime yön verdigimi söyleyebilirim. Bir de üstüne tekrar vurguluyorum kendi imkanlarımla benliğimle ve emeğimle yapıyorum hepsini. Benim için bundan daha fazla mutluluk duyacağım tek şey çocuklarımın benden çok daha başarılı, mutlu bir hayat sürmesi olur.
Cocuk deyince aklıma geldi şimdi en doğal hakkımız çalışmamak diyenler. Kız çocukları varsa ya da olursa sen kadınsın çalışmasan da olur ama meslek sahibi ol ne olur ne olmaz mı diyor. Meraktan soruyorum sadece eğitimle ilgili konular geçince özellikle ortaokul sonlarından sonra ne diyorlar.Sizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.
Özlem Türedi örneğine gelirsek de dünyanın yönünü değiştirenlerin kaşifler, mucitler, peygamberler, komutanlar ve artık günümüzde siyasilerin olduğunu görebiliriz. Özlem Türediden daha fazla hayatımıza etki eden, hayatımızı ve geleceğimizi değiştirmiş nice insanlar var. Üstelik bu hem iyi hem kötü yönde olmuş. Eski bilim insanlarının hayatına bakarsanız pek çoğunun maddi kaygıdan uzak olduğunu, iyi eğitimler aldıklarını görürsünüz. Ama hiçbiri bos durmamış ve tarihe adlarını yazmışlar. Hayata yön verenler rahatlık peşinde koşanlar değil de emek verenler oluyor. Elbette bizler bu düzeyde değiliz ama en azından kendi adıma, kendi hayatıma ve öğrencilerime yön verdigimi söyleyebilirim. Bir de üstüne tekrar vurguluyorum kendi imkanlarımla benliğimle ve emeğimle yapıyorum hepsini. Benim için bundan daha fazla mutluluk duyacağım tek şey çocuklarımın benden çok daha başarılı, mutlu bir hayat sürmesi olur.
Işte işiniz çok rahat. Resmen part time.bu durumda hayattan keyif alacak vakit var .haftanın 5 günü 8- 5 çalışınca öyle olmuyor ve insan tükeniyorSizin saydığınız günlük aktivitelere ek olarak (benim köpeğim yok) ben de işimi yapıyorum ve çocuklarımla ilgileniyorum. Esnek bir mesaim var, pandemiden önce de böyleydi. Haftanın 5 günü işe gitmişliğim çok nadirdir. 8-5 calismisligim da yok. Kızım 6 yaşında ve 2 haftalık bir bakıcı geçmişimiz, 1.5 senelik de anaokulu geçmişimiz var. Onu da eşimle paslaşarak büyüttük. Şu an gerçekten çok keyifli, tatmin olduğum koşullarım var. Ama ne her ev hanımının hayatı size benzer, ne de her çalışanın hayatı bana.
Özlem Türedi örneğine gelirsek de dünyanın yönünü değiştirenlerin kaşifler, mucitler, peygamberler, komutanlar ve artık günümüzde siyasilerin olduğunu görebiliriz. Özlem Türediden daha fazla hayatımıza etki eden, hayatımızı ve geleceğimizi değiştirmiş nice insanlar var. Üstelik bu hem iyi hem kötü yönde olmuş. Eski bilim insanlarının hayatına bakarsanız pek çoğunun maddi kaygıdan uzak olduğunu, iyi eğitimler aldıklarını görürsünüz. Ama hiçbiri bos durmamış ve tarihe adlarını yazmışlar. Hayata yön verenler rahatlık peşinde koşanlar değil de emek verenler oluyor. Elbette bizler bu düzeyde değiliz ama en azından kendi adıma, kendi hayatıma ve öğrencilerime yön verdigimi söyleyebilirim. Bir de üstüne tekrar vurguluyorum kendi imkanlarımla benliğimle ve emeğimle yapıyorum hepsini. Benim için bundan daha fazla mutluluk duyacağım tek şey çocuklarımın benden çok daha başarılı, mutlu bir hayat sürmesi olur.
Neden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalırİndirimleri kovalayın. Geçen yıl Nike'ın ayakkabısını yarı fiyatına yakalayıp almıştım. Şu anda alamam mesela. Skechers ise apayrı bir olay. Bir yıldır favorimde indirim gelsin diye beklettiğim bir ayakkabısı var. İneceğine sürekli artıyor.
Üyeligin iptal olmus kesin yeni bir hesapla okuyacaksin kim neler demis .25 yaşındayım şöyle diyim bugüne kadar hic çalışmadım belkide o yüzden cesaretim yok yani çalışabilirmiyim yapabilirmiyim cok zorlanirmiyim bilemiyorum da ama insanlar cok kati kuralcı burda bile anliyorsunz tepkilerden sanki her kadin calismak zorunda calismak icin ölüp bitmek zorunda gibi tepkileri
Bencede yol yakinken o adamcagizi kurtaralim bir çocuk bezinin 100 tl olduğu türkiyede 1 polis maaşı yeterSiz KK kadınlarına bakmayın. Çalışmak özgürlük demek değil. Çalışan hatta eşinden fazla kazanan kadınlar kocalarının fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddetlerine rağmen boşanmayacak kadar zayıflar.
Evet sevgiliniz sizin düşüncenizi bile bile sizinle çıkmış. Çünkü sizi ikna edeceğini düşünüyor. Aranızda söz, nişan olmadan baskı kuramıyor çünkü terkedersiniz diye korkuyor.
Daha sevgiliyken sizi manipüle etmeye çalışan sevgiliniz, evliyken şağılar hakaret eder. Çalışsanız maaşınıza el koyar gibi.
Bahanesi de birikim, geleceğe yatırım olur.
Evlendiğinizde baktınız eşiniz haklı belki kendi isteğinizle çalışacaksınız.
Haliyle bence yol yakınken dönün.
Ayol milletvekilleri bile marka saatler en lüks Marka araclara biner sorun yok halk yapsın her fedakarligiNeden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalır
İslama düşmanlık eden ülke markalarını neden ülkeye alıyoruz mesela sorgulamışken bunu da sorgulayalım. Ayrıca bu markaları sadece halk değil devlet büyükleri bile kullanıyor. Neden sadece halktan bekliyoruz ki herşeyi?Neden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalır
Bilmeden aynı şeyleri yazmaaaak, çok kalpAyol milletvekilleri bile marka saatler en lüks Marka araclara biner sorun yok halk yapsın her fedakarligi
Ülkemizde hangi marka o kadar rahat ayakkabı yapıyor?Neden ülkemize ve islama düşmanlık eden ülkelerin markalarına o kadar para veriyorsunuz ki sonuçta sizi uçuruyor. Yerli sermayeyi destekleyerek pandemi döneminde hem esnafımıza destek olmuş olursunuz hem de paramız ülkemizde kalır
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?