psikolojik midir nedir bilmiyorum, hasta değil de halsiz hissediyorum.
içimde onlarca umut ve yapacağım çok işim var, ama bu salgın hepsinin önünü kesti sanki.
ama biliyorum ki bittiği an hepsi geçicek ve hiç zaman kaybetmeden eski biz olucaz. sabır.
O kesin zatenEvet öyle söyleniyor ama tedbirler artırıldıkca korku geliyo insana ve dahası TV de söylendiğinden çok daha fazla vaka ve ölü olduğunu düşünüyorum
Kononayla ilgili bir konu var en başta cıkıyor.10 gündür evden ekmek ve acil market ihtiyacı dışında çıkmıyoruz ama korona düşünmekten vücudumu çok dinler oldum.Sanki boğazıma bir şey yapışmış,ya da biri boğazımı sıkıyor,boynumu sağa sola döndürünce nefes borum daralıyormus gibi geliyo..
Ne zaman bitecek bu can sıkıcı haberler,bu kara günler
ben bir ara kendime baya baya korona teshisi koymustum,
bogaz agrim vardi, ama ates yoktu.
Zaten astimli birey olarak risk grubundayim, o gunden beri evdeyim.
Su an neredeyse 3 haftadir evdeyim, bogaz agrim azaldi ama tamamen gecmedi bir turlu.
oyle herkese test de yapmadiklari icin bilemiyorum da.
keskem korona olsam, demek ki kolay atlatanlardan olacagim diye dusunurum. Evdeyim kimseye zararim da yok. Ama degilim herhalde, cunku herkes ates en birincil semptom diyor.
Bu bogaz agrisi 10 gunu askindir bende de var. Ama sadece bogaz agrisi. Psikolojik mi yoksa temizlikten mi bilemiyorum. Cigerim koronadan degil belki ama kolonyadan camasir suyundan hasar gorecek Allah muhafaza
Bilim adamları bu virüsün dünyanın %80 ine bulasacagini söylüyorlar.Evde kal denilmesinin sebebi de salgını önlemek değil daha uzun zamana yaymakmis.bu haberler beni tedirgin hale soktuBence tamamen psikolojik.Neden bu kadar büyütüyorsunuz ki ? Sağlık bakanlığınca belirlenen tedbirlere uyacağız temizliğimize her zamankinden daha cok dikkat edeceğiz mecbur kalmadıkça ya da cok bunalmadıkça dışarı çıkmauacağız. Çıkarsak da gerekli önlemleri alacağız. Virüs var diye hayati kendinize zehir etmeyin lütfen.
Bu yazıyı okumuştum.Aklima şu soru gelmişti hatta : ne kadar geç yakalansak o kadar iyi diyor ya, ama yaş ne kadar ileriye ölme ihtimali de o kadar yüksek diyor istatistikler ?Bende sağlıkçıyım, riskli bir yerde çalışıyorum ve şu an hastayım bende ki rahatlık kimsede yok galiba oturup bir güzel bir paket çikolata yedim :) ve son 3 gündür bünyemi kuvvetlendirecek şeyler yiyorum ki diyette olmama rağmen. Arkadaşlar çoğumuza bulaşacak korku panik yapmayın lütfen bünyeniz çöker...Bünyeniz size lazım ve güçlü tutacak şeylerle beslenin doğal seçilime tabi olucaz. İster kabul edin ister etmeyin bilimsel olarak vücudumuz sürekli evrim geçiriyor. Mehmet özün bir yazısını paylaşıcam :
yıllardır doğru düzgün girmediğim facebooka bu virüs yüzünden girip bir şeyler yazayım istedim çünkü neredeyse 15 ocaktan bu yana, yani 2 aydır bu hastalık üzerine bilimsel makaleler de dahil çok fazla okuma yaptım.
öncelikle şunu belirtmekte fayda var. bu virüsten kaçış yok arkadaşlar. istisnasız hepimiz yakalanacağız. ama ne kadar geç yakalanırsak o kadar iyi, bunu en sonda açacağım. aynen grip virüsünde olduğu gibi önümüzdeki yıllar, on yıllar boyunca bu virüsle yaşamayı öğreneceğiz. emin olun bu kesin. şu an alınan karantina, tatil, izin vb önlemlerinin tamamı virüsün yayılma hızını yavaşlatıp, sağlık sektörünün çökmemesini sağlamak üzere alınıyor.
çok hızlı yayılımda hastanelerin yoğun bakım üniteleri çıkmaza giriyor ve bilamecbur italya örneğinde olduğu gibi hangi hastanın yaşayacağına, hangisinin öleceğine karar verilmesi gereken berbat bir durum ortaya çıkıyor.
virüs dediğimiz şeyler aslında öldürücü, şeytani birer düşman değiller. onlar da aynen bizim gibi üzerinde konuşlandıkları alan sayesinde yaşayan canlılar. zaten genelde hayvanlardan bize geçiyorlar ve evet, hayvanları genelde öldürmüyorlar. çünkü kendileri de yaşamak için üzerinde yaşadıkları canlılara muhtaçlar. yüzyıllardır hayvanlarla beraber yaşamaya alışmışlar.
e peki biz neden ölüyoruz? çünkü birbirimizi tanımıyoruz. virüs kendini hala hayvan vücudunda zannediyor. yeni yerleştiği konağın şartlarını henüz bilmiyor. belli bir süre geçtikten sonra hem bizler onlara bağışıklık kazanacağız hem de onlar kendi sonsuz yaşamları için mutasyona uğrayacaklar. böylece beraber yaşamaya alışacağız.
mesela aranızda herpes labialis adlı virüsü duyan oldu mu hiç? duymadınız ama kendisi dünyanın en yaygın virüslerinden birisi ve bir kere vücudumuza girdikten sonra biz ölene kadar vücuttan atılamıyorlar. peki ne yapıyor bu virüs? dudağınızda uçuk çıkarıyor. o kadar işte. bizi öldürmüyor çünkü biz ölürsek kendisi de yaşayamıyor.
grip virüsü de hemen hemen öyle. öldürücülük oranı %0.1 civarı ve genelde zaten vücudunda kronik sorun olanları öldürüyor. her sene ve her sene dünyada yarım milyar insan grip virüsüne yakalanıyor. bu şekilde birlikte yaşamaya alıştığımız tonla virüs var. corona virüsler (sars, mers vb) ile de yaşamaya alışacağız (tabii mers ile belki 1000 yıl sonra).
sadede gelirsem, dediğim gibi hepimiz bu virüse yakalanacağız. hatta belki birçoğumuz yakalandı bile ama fark etmedi. ve hatta hastalığı da atlattı. vücudu virüsle yaşamaya çoktan alıştı ya da virüs o vücutta yaşayamadı ve başka konaklara geçti. bu konuda en güzel örnek diamond princess gemisi. gemideki 3700 kişinin 700'ünde test pozitif çıkmış. ama bu 700 kişinin 350'si hastalığı hissetmemiş bile. ve hala da çok sağlıklılar. yatak döşek yatmıyorlar. ki yaş ortalamaları da baya yüksek.
peki neden böyle? çünkü o 350 kişinin bağışıklık sistemi çok güçlü. yani bu hastalıkta en önemli şey bağışıklık sistemi. aramızda bağışıklığı iyi olanlar, spor yapanlar, doğru besinleri alanlar, sigara içmeyenler vb. bu hastalığı belki hissetmeyecek bile. belki hafif bir grip gibi atlatıp hayatlarına devam edecekler.
ne yapmak gerekiyor? öncelik vücut direnci. spor ve hareket. sonrası beslenme. özellikle meyve sebzeler ile daha spesifik şeyler, mesela sarımsak, yoğurt, kefir, yeşil çay vb. sonrası ise besin takviyeleri. özellikle c vitamini, çinko, beta glukanlar (1.3 ve 1.6) ve kara mürver ekstresi. meyve sebzeler ve takviyeler eğer kendinize de dikkat ederseniz bu kışı atlatmanızı sağlayabilir. çünkü bağışıklık sistemini çok dirençli hale getiriyorlar.
dediğim gibi, bu virüsle yaşamaya alışın. önümüzdeki yıllarda, hatta belki aylar ya da haftalarda mutasyona da uğrayacak, ya daha ölümcül olacak, ki kendi de kaybeder, bu yüzden bunu düşük olasılık görüyorum, ya da o da bizimle yaşamayı öğrenecek. aşısı bulunsa bile mutasyona her uğradığında aşı işlevini kaybedecek. grip aşıları da öyledir. sizi sadece geçmiş senelerin grip virüslerinden korur. yenilerinden değil. yani tam koruma sağlamaz. tam koruma her zaman için bağışıklık sisteminizdir.
fakat dediğim gibi virüsün canlılığını devam ettirebilmesi için bulunduğu konağı öldürmemesi ve başka konaklara geçebilmesi gerekiyor. bunun için de mecburen mutasyona uğramak zorunda. mutasyon dediğimiz şey ise nesille alakalı ve virüsler çok hızlı üreyip öldükleri için bizlerde yıllar alan nesil değişimi onlarda saatler alabiliyor. bu sayede çok hızlı mutasyon geçiriyorlar. ve büyük bir olasılık süre geçtikçe virüs bulaştığı kişiyi öldürmeyecek şekilde mutasyon geçirecek. yani bu virüsü ne kadar geç kaparsanız tehlikesi o kadar az olacak.
evet, hepimize uğrayacak bu virüs ama ne kadar geç uğrarsa o denli şanslı olacağız. bu yüzden olabildiğince evden çıkmamak, hijyene dikkat etmek, gerekli şekilde beslenmek, hareket etmek ve gerekli takviyeleri almak gerekiyor. bunları yapanlar emin olun hepimizden uzun yaşayacak.
özet
1- kendinizi karantinaya alın. virüsle en geç temas edenler en şanslıları olacak
2- hijyen. olabildiğince temizliğe dikkat edin.
3- meyve sebze yiyin.
4- bağışıklığa iyi gelen sarımsak, kefir, yoğurt gibi besinler tüketin.
5- bağışıklığa çok iyi gelen besin takviyeleri ve vitaminler alın. örnek: beta glukanlar, c vitamini, çinko, kara mürver ekstresi vb.
6- hareket edin ve evinizde spor yapın.
7- sigarayı bırakın.
8- bol su için.
Haberleri günde bir kere takip edin surekli haber izlemeyin en güzelini yapıyorsunuz çoğu kişi sizden daha fazla risk altında tedbirinizi alin ve endiselenmeyin10 gündür evden ekmek ve acil market ihtiyacı dışında çıkmıyoruz ama korona düşünmekten vücudumu çok dinler oldum.Sanki boğazıma bir şey yapışmış,ya da biri boğazımı sıkıyor,boynumu sağa sola döndürünce nefes borum daralıyormus gibi geliyo..
Ne zaman bitecek bu can sıkıcı haberler,bu kara günler
Bu yazıyı okumuştum.Aklima şu soru gelmişti hatta : ne kadar geç yakalansak o kadar iyi diyor ya, ama yaş ne kadar ileriye ölme ihtimali de o kadar yüksek diyor istatistikler ?
O bilim adamları kim bir bilsek keşke internet cöplük gibi uzmanlar acikladi diye uydurma bilgiler yazılıyor. Sadece sağlık bakanlığına (sağlıkçılara demiyorum cünkü çoğu ayrı telden çalıyor) ya da WHO gibi örgütlere itibar etmek lazım.Bilim adamları bu virüsün dünyanın %80 ine bulasacagini söylüyorlar.Evde kal denilmesinin sebebi de salgını önlemek değil daha uzun zamana yaymakmis.bu haberler beni tedirgin hale soktu
Virüs gittikce gucleniyor diyorlar ama. Tutmaçlari mi ne uzamışBende sağlıkçıyım, riskli bir yerde çalışıyorum ve şu an hastayım bende ki rahatlık kimsede yok galiba oturup bir güzel bir paket çikolata yedim :) ve son 3 gündür bünyemi kuvvetlendirecek şeyler yiyorum ki diyette olmama rağmen. Arkadaşlar çoğumuza bulaşacak korku panik yapmayın lütfen bünyeniz çöker...Bünyeniz size lazım ve güçlü tutacak şeylerle beslenin doğal seçilime tabi olucaz. İster kabul edin ister etmeyin bilimsel olarak vücudumuz sürekli evrim geçiriyor. Mehmet özün bir yazısını paylaşıcam :
yıllardır doğru düzgün girmediğim facebooka bu virüs yüzünden girip bir şeyler yazayım istedim çünkü neredeyse 15 ocaktan bu yana, yani 2 aydır bu hastalık üzerine bilimsel makaleler de dahil çok fazla okuma yaptım.
öncelikle şunu belirtmekte fayda var. bu virüsten kaçış yok arkadaşlar. istisnasız hepimiz yakalanacağız. ama ne kadar geç yakalanırsak o kadar iyi, bunu en sonda açacağım. aynen grip virüsünde olduğu gibi önümüzdeki yıllar, on yıllar boyunca bu virüsle yaşamayı öğreneceğiz. emin olun bu kesin. şu an alınan karantina, tatil, izin vb önlemlerinin tamamı virüsün yayılma hızını yavaşlatıp, sağlık sektörünün çökmemesini sağlamak üzere alınıyor.
çok hızlı yayılımda hastanelerin yoğun bakım üniteleri çıkmaza giriyor ve bilamecbur italya örneğinde olduğu gibi hangi hastanın yaşayacağına, hangisinin öleceğine karar verilmesi gereken berbat bir durum ortaya çıkıyor.
virüs dediğimiz şeyler aslında öldürücü, şeytani birer düşman değiller. onlar da aynen bizim gibi üzerinde konuşlandıkları alan sayesinde yaşayan canlılar. zaten genelde hayvanlardan bize geçiyorlar ve evet, hayvanları genelde öldürmüyorlar. çünkü kendileri de yaşamak için üzerinde yaşadıkları canlılara muhtaçlar. yüzyıllardır hayvanlarla beraber yaşamaya alışmışlar.
e peki biz neden ölüyoruz? çünkü birbirimizi tanımıyoruz. virüs kendini hala hayvan vücudunda zannediyor. yeni yerleştiği konağın şartlarını henüz bilmiyor. belli bir süre geçtikten sonra hem bizler onlara bağışıklık kazanacağız hem de onlar kendi sonsuz yaşamları için mutasyona uğrayacaklar. böylece beraber yaşamaya alışacağız.
mesela aranızda herpes labialis adlı virüsü duyan oldu mu hiç? duymadınız ama kendisi dünyanın en yaygın virüslerinden birisi ve bir kere vücudumuza girdikten sonra biz ölene kadar vücuttan atılamıyorlar. peki ne yapıyor bu virüs? dudağınızda uçuk çıkarıyor. o kadar işte. bizi öldürmüyor çünkü biz ölürsek kendisi de yaşayamıyor.
grip virüsü de hemen hemen öyle. öldürücülük oranı %0.1 civarı ve genelde zaten vücudunda kronik sorun olanları öldürüyor. her sene ve her sene dünyada yarım milyar insan grip virüsüne yakalanıyor. bu şekilde birlikte yaşamaya alıştığımız tonla virüs var. corona virüsler (sars, mers vb) ile de yaşamaya alışacağız (tabii mers ile belki 1000 yıl sonra).
sadede gelirsem, dediğim gibi hepimiz bu virüse yakalanacağız. hatta belki birçoğumuz yakalandı bile ama fark etmedi. ve hatta hastalığı da atlattı. vücudu virüsle yaşamaya çoktan alıştı ya da virüs o vücutta yaşayamadı ve başka konaklara geçti. bu konuda en güzel örnek diamond princess gemisi. gemideki 3700 kişinin 700'ünde test pozitif çıkmış. ama bu 700 kişinin 350'si hastalığı hissetmemiş bile. ve hala da çok sağlıklılar. yatak döşek yatmıyorlar. ki yaş ortalamaları da baya yüksek.
peki neden böyle? çünkü o 350 kişinin bağışıklık sistemi çok güçlü. yani bu hastalıkta en önemli şey bağışıklık sistemi. aramızda bağışıklığı iyi olanlar, spor yapanlar, doğru besinleri alanlar, sigara içmeyenler vb. bu hastalığı belki hissetmeyecek bile. belki hafif bir grip gibi atlatıp hayatlarına devam edecekler.
ne yapmak gerekiyor? öncelik vücut direnci. spor ve hareket. sonrası beslenme. özellikle meyve sebzeler ile daha spesifik şeyler, mesela sarımsak, yoğurt, kefir, yeşil çay vb. sonrası ise besin takviyeleri. özellikle c vitamini, çinko, beta glukanlar (1.3 ve 1.6) ve kara mürver ekstresi. meyve sebzeler ve takviyeler eğer kendinize de dikkat ederseniz bu kışı atlatmanızı sağlayabilir. çünkü bağışıklık sistemini çok dirençli hale getiriyorlar.
dediğim gibi, bu virüsle yaşamaya alışın. önümüzdeki yıllarda, hatta belki aylar ya da haftalarda mutasyona da uğrayacak, ya daha ölümcül olacak, ki kendi de kaybeder, bu yüzden bunu düşük olasılık görüyorum, ya da o da bizimle yaşamayı öğrenecek. aşısı bulunsa bile mutasyona her uğradığında aşı işlevini kaybedecek. grip aşıları da öyledir. sizi sadece geçmiş senelerin grip virüslerinden korur. yenilerinden değil. yani tam koruma sağlamaz. tam koruma her zaman için bağışıklık sisteminizdir.
fakat dediğim gibi virüsün canlılığını devam ettirebilmesi için bulunduğu konağı öldürmemesi ve başka konaklara geçebilmesi gerekiyor. bunun için de mecburen mutasyona uğramak zorunda. mutasyon dediğimiz şey ise nesille alakalı ve virüsler çok hızlı üreyip öldükleri için bizlerde yıllar alan nesil değişimi onlarda saatler alabiliyor. bu sayede çok hızlı mutasyon geçiriyorlar. ve büyük bir olasılık süre geçtikçe virüs bulaştığı kişiyi öldürmeyecek şekilde mutasyon geçirecek. yani bu virüsü ne kadar geç kaparsanız tehlikesi o kadar az olacak.
evet, hepimize uğrayacak bu virüs ama ne kadar geç uğrarsa o denli şanslı olacağız. bu yüzden olabildiğince evden çıkmamak, hijyene dikkat etmek, gerekli şekilde beslenmek, hareket etmek ve gerekli takviyeleri almak gerekiyor. bunları yapanlar emin olun hepimizden uzun yaşayacak.
özet
1- kendinizi karantinaya alın. virüsle en geç temas edenler en şanslıları olacak
2- hijyen. olabildiğince temizliğe dikkat edin.
3- meyve sebze yiyin.
4- bağışıklığa iyi gelen sarımsak, kefir, yoğurt gibi besinler tüketin.
5- bağışıklığa çok iyi gelen besin takviyeleri ve vitaminler alın. örnek: beta glukanlar, c vitamini, çinko, kara mürver ekstresi vb.
6- hareket edin ve evinizde spor yapın.
7- sigarayı bırakın.
8- bol su için.
Insallah boyle seylere inanip virus kapmaya calismazsiniz sok olarak okudum dusunceniziZaten virus gucleniyormus mutasyon gecirdikce.
Esim biran once kapip atlasan en iyisi diyor, virus uzerindeki tutmaclar uzayip guclenmis mesela.
Suan yigilma oldugu icin evdeyiz ama 3-4 hafta sonra zaten bu milleti baglasan evde tutamazsin..
Ben olur da kresler acilirsa cocuklari gonderme niyetindeyim, bana tasirlar diye dusunuyorum
Insallah boyle seylere inanip virus kapmaya calismazsiniz sok olarak okudum dusuncenizi
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?