Ben hem katılıyorum annenize hem katılamıyorum.
Evlilikte aşk, sevgi ilişkinin harcıdır. İlişkinin taraflarını tuğla varsayarsak o tuğlaları birbirine bağlayan yapıştıran şeydir. Sevgi yoksa üstü üste dizilmiş tuğlalara benzer evlilik, bir bina inşa edilmiş olmaz aslında.
Ama kasdettiğim şey bütün mantık sınırlarını zorlayan, saplantıya dönüşmüş ya da yeri gelmemiş sevgi değil. Öyle örnekler var ki, daha iki tarafta evliliğe hazır değil, karşısındakinin ne olduğu nasıl bir insan olduğu belli değil. Çıkıyorlar ortaya "seviyorum" diyerek. Hiçbir uyum yok arada, hiçbir mantıklı durum yok. Adam mesela kıskançlıktan ruh hastası boyutuna geçmiş, sevgi halleder zannediliyor. Ya da dünyaya bakış açıları yüzde yüz sıt, sevgi çözer zannediliyor. Çözmez. Çünkü aslında o duygu sevgi değil. Sevgi bir bütün. O tür duygular sevgiden çok saplantı ya da tensel çekim gibi geliyor bana.
Zaten mantıken aklınızda yer edemeyecek bir insanı sevmek de pek mümkün değil, ten çekimi olur ama iki gündür ömrü. Ama tabi sırf mantıken uygun diye de birini sevemezsiniz.
Nasıl anlatayım, bilemiyorum. En iyisi kendimden örnek vereyim. Ben eşime deli gibi aşığım. Hala aşığım. Onu seviyorum da istiyorum da. Ama eşimle dünya görüşlerimiz zıt olsaydı, eşim kadına değer vermeyen bir insan olsaydı, aramızda uçurum yaş farkı olsaydı, vs vs bu uyumsuzluklar beni rahatsız ederdi ve sevemezdim zaten. Yani beğenmediğim ve onaylamadığım bir insanı sevemem. Ama işte tersi de doğru değil. Eşim benim etrafımda gördüğüm mantıken bana uygun tek insan değildi. Mantık çerçevesinde uyuştuğum başka insanlar da vardı ama ben eşimi seçtim. Çünkü ona aşıktım, gönlüm sadece ona aktı, tenim onu istedi.
Yani demem o ki, aşksız evlilik olmaz; ama, mantıksızlık durumunda da varolan şey aşk değil sadece tensel çekimdir.