- 20 Eylül 2017
- 13.876
- 56.780
- 598
- Konu Sahibi DenizGeldi
-
- #2.941
neden bu kadar önemli bir yudum mutluluk merak ediyorum doğrusu?bir yudumdan haber var kızlar...benim için sevinebilirsiniz
Canım benim, merhaba...
Keşke böyle bir acı haber ile yolum düşmemiş olsaydı sayfana...Güzel haberleri, sevinci, neşeyi, mutluluğu paylaşmak için çalmış olsaydım gönül kapını keşke... Öncelikle sana sımsıkı sarılıyor, acını paylaşıyorum...Biliyorum ne desem seni teselli etmeyecek, ne desem boş gelecek...Öyle bir şey ki ölüm; onun karşısında hepimiz çaresiz, sözler kifayetsiz...
Yine de özellikle bu acıyı yaşamış biri ve elbette seni en iyi anlayanlardan biri olarak söylemek istediklerim olacak... Bundan sonra daha bir sıkı sarılacaksın ve sarılmalısın hayata...Ama önce acını yaşa, doya doya ağla, bağır, çağır, yaz, çiz, paylaş, seni rahatlatacak ne varsa onu yap...bir yas süreci bu...geçecek ama zamanla...yüzleş acınla...yüzleş...Ve ondan sonra yoluna devam et...sen ve evladın için...bak hayat yine devam ediyor...edecek...ve inan ki hayat çok güzel ve yaşamaya değer...
On yıl önce daha 29 yaşımda tanıştım ölümün soğuk yüzünle...herkese uğrar, bize uğramaz sanıyordum belki de...yakıştırmıyordum, aklıma gelmiyordu ölüm gerçeği...yaşanacak güzel günler hayalindeydim...iki çocuğum olmuştu, dünya gözüyle sahip olabileceğim evimiz, arabamız, ve mükemmel bir eş...başka daha ne ister ki insan...öyle mutlu bir tablo bir günde değişti sonra...içimdeki çiçekler bir anda soldu, güneşim battı, hayatın tüm renkleri siyaha döndü...Etrafımda bir avuç insan...Hepsi yanımda bir süre kalıp, o bilindik uğursuz ve duymak istemediğim cümleleri kurup gidiyorlardı...Dört duvar içinde yalnızdım artık...Sadece Allah'ım ve bana muhtaç iki evladım vardı...Allah öyle bir güç kuvvet verdi ki bana sonra...Kendimi bırakmadım ve dimdik ayağa kalktım belki de daha güçlü olarak...Sen de bunu yapacaksın...yapmalısın...
Uyandığım her gün, o acıyı tekrar yaşıyordum...Her sorduklarında tekrar...çocuklarım babalarını sorduklarında tekrar...kendi acımı bırakıp küçük yaşta babasız kalan iki yavrucağımı düşündüm en çok...onları sahipsiz, desteksiz, annesiz bırakamazdım...hem anne hem baba oldum...gömdüm içime acımı...gözümden düşen yaşlara engel olamadım ama onları mutlu ederek ben de gülümsedim...hayattan kopmadım ve hayatı kucakladım...iyisiyle kötüsüyle gelen yaşamımı, kaderimi sevdim...daha kötüsü vardır düşüncesiyle elimdekilere baktım...annem babam sağ, daha bir bağlandım onlara...daha bir yakın oldum...işime daha bir sıkı sarıldım...insanı kurtaran çalışmak biliyor musun? Çalıştıkça, yeni şeyler öğrendikçe, mesleğim gereği başka şeylere odaklandıkça yaralarım biraz daha az acımaya başladı sonra...ilk haftalar kafamı toparlayamasam da, sonra hep kendi kendimin doktoru oldum ve iyileştirdim kendimi...eşimin yarım kalan davalarına girdim...yeni davalar aldım...para kazandım..kimseye muhtaç olmamak ve evlatlarımı da muhtaç etmemek adına çalıştım....Sen de bunu yapmalısın...inan ki belki hemen bugün degil, yarın değil ama sen de bir gün yine mutlu olacaksın...yine bir tebessüm yerleşecek yüzüne biliyorum..yeter ki hayata, kendine ve evladına bir şans ver ve hayata sımsıkı sarıl...biliyorum başaracaksın...
Bir daha aynı olmayacak her şey...etrafındaki insanların gerçek yüzünü görmeye başlayacaksın sonra, insanları daha iyi tanımaya...ama sen güçlü durdukça sana kimse yanaşamayacak, ezemeyecek hiç kimse seni...sakın kendine acıma, insanların da ne dediğine ve düşündüğüne takılma...insanlar başına gelmedikçe bilmez...acını tek başına yaşayacağını bil ve kabullen...kimseden bir şey bekleme, umma...seni daha da üzmelerine asla fırsat verme....etrafına duvarlar örme ama herkesle de acını paylaşmaya sakın çalışma...Çünkü bazı insanlar, bazılarının mutsuzluğundan beslenirler, asla fırsat verme...
On sene geride kaldı bizde...yirmi kez bayramı tam anlamıyla yaşamadık...içimizden gelmedi fazlası...mezar ziyaretinden öteye gitmedi anlamı bazen çünkü...ama evlatlarıma bayramlıklarını aldım, hiçbir şeyden mahrum etmemeye çalıştım...lunaparksa lunapark, oyuncaksa oyuncak...onlar gülsün diye ben de güldüm...ne derece başarılı oldum bilmiyorum ama bugün başım dik, alnım açık ve biliyorum ki eşim de bizi görüyor ve orada mutlu ve huzurlu...ve bizimle gurur duyuyor...hissediyorum...Eşin için sen de yapmalısın artık hem anne, hem babasın...
Üstün Dökmen der ki: "Bir yakını ölen kimsenin yüreğinde kırk tane ateş yanar. Hepsi tek tek söner ama bir tanesi sürekli yanar" Ve ateş düştüğü yeri yakar... Çok özledim biliyor musun ama yapacak hiçbir şey yok...Gençliğim yalnız geçti, o kadar az mutlu oldum ki ben...o yüzden buradaki adım "bir yudum" mutluluk...o yudumu eşimle içtim bitti...hepsi geride kaldı sanki...Ama umudumu yitirmiyorum ve yitirmeyeceğim...sen de yitirmeyeceksin...bırak şimdi yağmur yağsın, rüzgar essin, fırtınalar kopsun...güneş yine doğacak inan bana....
Canımsın , seni gozyaslarindan öperimhoş geldin,,,,safaa geldin getirdin.....
düşüncelerimin aynasısın..şimdi acımı yaşama sürecindeyim..bunun bilincindeyim..
şimdinin ağlama zamanı olduğunu biliyorum..gözyaşı bir süre kuruyacak..hiç bitmeyecek bir yerlerde saklı kalacak...bu saklı kalma sürecinde desteğine ihtiyacım var...
haklısın...insanların boş tesellileri ....boş işte.
hastaneden eve döndüğümüzde ütülü gömleğini aldım giydim...üstümden çıkarmadım..meczup gibi yattım kalktım hep üzerimde..şimdi bu davranışımı sorguluyorum..bu neydi?tamam ,artık baba yok ama ben varım..babanın giömleğini giydim.hem anneyim hem de sembolde baba oldum...ben şimdi ikisiyim...bu bir mesaj..belki uzuuuun bir süre çıkarmayacaktım...okula iki kere ritimli gidip geldikten sonra terleyince koktuğumu hissettim..kendime bile kokmuşken..her gelen dokunacak sarılacak...kendini bırakmış düşkün görüntüden kurtulmak istedim..duşumu aldım ve olması gerektiği gibi giyindim.bunu kendim için yaptım.gelenler gibi parfüm kokulu değil,banyo kokulu...hiç ağlamadım...ağlamamak için kendimi tutma gereği hissetmedim..akşamım da iyiydi önceki güne göre....benim için sevindirici...
gündüz iyiyim...ufak tefek uyaranlar dışında..iyi
.akşam uyumaya çalışırken ya da uykunun ortasında korku ile kalkma var...bazen çarpıntı..hissettiğim aynen şu...sanki narkoz yemişim şöyle midemden yukarı doğru bir heyecan kalkıyor ya da nasıl diyeyim....hiç lunaparklardaki gondola bindin mi?o gondol havaya kalktığında en yüksek yerdeki hissettiğin adrenalin...sonra bağırma isteğimin geleceğini anlıyorum...deniz korkmasın beni duymasın diye balkona çıkıyorum...(iki kez oldu)
hıçkırıklarla ağlama...sonra göğe yüzünü verip tüm sesin çıktığınca bağırma...haykırma....çığlık.sonrasında omuzlarım iniyor ve rahatlama...
hayatımın çoğu boyunca anlaşılmadığımı hissettim hep...bir şey vardı...bir...bir şey ama ne..bunda bile yapma güçlü ol çocuğun var.şimdi şöyle şimdi böyle bla bla bla....sanki farkında değilim ..
bilinçli değil...oluyor...sonrasında iyi hissediyorum...geçeceğini de biliyorum...iyi de geliyor.
gece bunları yaşarken gündüz planlar yapıyorum..hayatımı zaman dilimlerine ayırıyorum.zaten yapmaya başladığım bir şey vardı...ona devam edeceğim...matematik dersi alma ve part time iş planlarım arasında..
çalışmanın insanı ayakta tuttuğunu özgüvenini getirdiğini deneyimledim ben bir zaman...lakin ben biraz para düşmanıyım..denizi kotarana kadar...onu güvenceye alana kadar maddi anlamda savaşım...o kadar.
ben en çok yeni şeyler öğrenmenin peşine düşeceğim.
bir daha aynı olmayacak her şey...işte senden duymayı beklediğim anahtar kelime...
evet. buna hazırlanıyorum.
son cümlelerinde seni üzdüğümü hissettim,buruldum.kimbilir en son ne zaman itiraf etmiştin kendine ...
seni üzdüğümü hissdince daha yaaasım gelmedi..duygularını dürttüğüm için affet...
ama lütfen bana yazmaya devam et...
Canımsın , seni gozyaslarindan öperim
Canımsın , seni gozyaslarindan öperim
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?