- 2 Nisan 2014
- 887
- 588
- 133
- 38
- Konu Sahibi mihribanbalik
-
- #181
Çookk haklısınız çok doğru..başkada yazılacak gerçekten nir şey yokgelelim fikrime.
bu akşam görüştüğümde hiç bişey hissetmedim. yüzüne bile bakmak istemedim. o da bakmadı.
kendine yeni bir mont almış onu farkettim sadece. bi de oğlundan ayrılırken onu sürekli öperken içim parçanlı. bağırırak ağlamak istedim.
kızlar bebeğimi gece emzirmeye kalktığımda o karanlıkta onun parlayan güzel yüzüne bakarken bi yandan elini tutup çok düşünüyorum.
ne iyi? ne hayırlı? ben mi adım atmalıyım? o mu? bu ilişki nasıl olmalı?
düşünüyorum.
ne yazık ki eşimle farklı dilden konuşuyoruz. ne o ne ben birbirimizin dilini öğrenmek istemiyoruz. onda ben kocayım sen bana tabi olacaksın düşüncesi var ve ben de bunu kaldıramıyorum. elbette evlilikte erkek daha baskındır ama bu baskınlık karşıdakinin özgürlüğünü kısıtlyacağı onu ezeceği şekilde olmamalı.
bizim sorunlarımız dedim ya evliliğin 4. günü başladı. sırf vicdanen rahatsız olmayayım. evliliğim ayakta olsun diye beni terkedip gidene kadar elimden geleni yaptım. bunu rahatlıkla söyleyebilirim. gerçekten de içim rahat.
ama şimdi hissediyorum ki onların içi rahat değil.
haftaya benle bebekle yine görüşmek istiyor.
ben gitmiycem.
bebeği görmek istiyorsa gerçekten, kapıda veririm. gider sever gelir. götürecek değil ya.
beni burda suçlayan hanımlar var. kısmen hak veriyorum. herkesin bakış açısına büyük saygım var. herkeste bir doğruluk bulmaya çalışırım.
maalesef bizim ülkemizde kadının omzuna ev işleri, çalışma hayatı, çocuklar, eşinten sonra bir de toplumun ağırlığı biniyor.
"yuvayı dişi kuş yapar." "bir kadın bir erkeği vezir de eder rezil de." "sen kadınsın biraz alttan alacaksın" fikri var.
ben bunu artık kabul etmiyorum.
yuvayı erkekle kadın birlikte yapar. erkek istediği gibi davranma özgürlüğü varken kadın hep toparlayıcı mı olacak? neden.? çünkü evin reisi erkek. ister istemez bu bilinçaltımıza işlemiş.
çalıştığım yerde adam ütüsüz gömlek giyse "aaa eşi ne kadar pasaklı" diyorlar hemen. bunu bir de kadın diyor. neden erkeğin üzerine giydiği gömlekten de kadın sorumlu?
kadın ütücü mü?
kadın bulaşıkcı mı?
kadın paspascı mı?
kadın temizlikçi mi?
kadın eş mi?
kadın anne mi?
kadın ne?
erkek ne?
erkek. adı üstünde erkek. herkes söylerken bile içinde bir onur gurur içerdiğini hissedebiliyor. sabah kadının ütülediği gömleği giyip kadının hazırladığı kahvaltıyı yapıp çıkıyor. akşam kadının yıkadğı pijamaları giyip hazırladığı sofraya oturup kadının demlediği çayı içip televizyon karşısına uzanıyor. şanslı bir kadınsanız sizinle muhabbet ediyor. şanssızsanız yüzünüze bakmıyor.
neden? işten dolayı stresliymiş.
kadının strese bile hakkı yok bu ülkede. yoksa sıfatımız hazır. susarsak "kaprisli". konuşursak "dırdırcı"
arı baldan kaçmaz. bunu burda okumuştum. hiç bir kadın kalesi olan evi terketmez. ama o bal acıdıysa yakıyorsa ağzını, ne yapacaksın? çaren yoksa, aman çocuklarımın psikolojisi bozulmasın (ki bence tam tersi çocukların psikolojisi böyle daha çok bozuluyor.) diye mecburen yürütüyorsun evliliği. ama eğer annen baban arkandaysa işin varsa bir yere sığınıyorsun benim gibi.
yazacak çok şey var.
ama vakit yok.
herkese teşekkürler tekrardan.
gelelim fikrime.
bu akşam görüştüğümde hiç bişey hissetmedim. yüzüne bile bakmak istemedim. o da bakmadı.
kendine yeni bir mont almış onu farkettim sadece. bi de oğlundan ayrılırken onu sürekli öperken içim parçanlı. bağırırak ağlamak istedim.
kızlar bebeğimi gece emzirmeye kalktığımda o karanlıkta onun parlayan güzel yüzüne bakarken bi yandan elini tutup çok düşünüyorum.
ne iyi? ne hayırlı? ben mi adım atmalıyım? o mu? bu ilişki nasıl olmalı?
düşünüyorum.
ne yazık ki eşimle farklı dilden konuşuyoruz. ne o ne ben birbirimizin dilini öğrenmek istemiyoruz. onda ben kocayım sen bana tabi olacaksın düşüncesi var ve ben de bunu kaldıramıyorum. elbette evlilikte erkek daha baskındır ama bu baskınlık karşıdakinin özgürlüğünü kısıtlyacağı onu ezeceği şekilde olmamalı.
bizim sorunlarımız dedim ya evliliğin 4. günü başladı. sırf vicdanen rahatsız olmayayım. evliliğim ayakta olsun diye beni terkedip gidene kadar elimden geleni yaptım. bunu rahatlıkla söyleyebilirim. gerçekten de içim rahat.
ama şimdi hissediyorum ki onların içi rahat değil.
haftaya benle bebekle yine görüşmek istiyor.
ben gitmiycem.
bebeği görmek istiyorsa gerçekten, kapıda veririm. gider sever gelir. götürecek değil ya.
beni burda suçlayan hanımlar var. kısmen hak veriyorum. herkesin bakış açısına büyük saygım var. herkeste bir doğruluk bulmaya çalışırım.
maalesef bizim ülkemizde kadının omzuna ev işleri, çalışma hayatı, çocuklar, eşinten sonra bir de toplumun ağırlığı biniyor.
"yuvayı dişi kuş yapar." "bir kadın bir erkeği vezir de eder rezil de." "sen kadınsın biraz alttan alacaksın" fikri var.
ben bunu artık kabul etmiyorum.
yuvayı erkekle kadın birlikte yapar. erkek istediği gibi davranma özgürlüğü varken kadın hep toparlayıcı mı olacak? neden.? çünkü evin reisi erkek. ister istemez bu bilinçaltımıza işlemiş.
çalıştığım yerde adam ütüsüz gömlek giyse "aaa eşi ne kadar pasaklı" diyorlar hemen. bunu bir de kadın diyor. neden erkeğin üzerine giydiği gömlekten de kadın sorumlu?
kadın ütücü mü?
kadın bulaşıkcı mı?
kadın paspascı mı?
kadın temizlikçi mi?
kadın eş mi?
kadın anne mi?
kadın ne?
erkek ne?
erkek. adı üstünde erkek. herkes söylerken bile içinde bir onur gurur içerdiğini hissedebiliyor. sabah kadının ütülediği gömleği giyip kadının hazırladığı kahvaltıyı yapıp çıkıyor. akşam kadının yıkadğı pijamaları giyip hazırladığı sofraya oturup kadının demlediği çayı içip televizyon karşısına uzanıyor. şanslı bir kadınsanız sizinle muhabbet ediyor. şanssızsanız yüzünüze bakmıyor.
neden? işten dolayı stresliymiş.
kadının strese bile hakkı yok bu ülkede. yoksa sıfatımız hazır. susarsak "kaprisli". konuşursak "dırdırcı"
arı baldan kaçmaz. bunu burda okumuştum. hiç bir kadın kalesi olan evi terketmez. ama o bal acıdıysa yakıyorsa ağzını, ne yapacaksın? çaren yoksa, aman çocuklarımın psikolojisi bozulmasın (ki bence tam tersi çocukların psikolojisi böyle daha çok bozuluyor.) diye mecburen yürütüyorsun evliliği. ama eğer annen baban arkandaysa işin varsa bir yere sığınıyorsun benim gibi.
yazacak çok şey var.
ama vakit yok.
herkese teşekkürler tekrardan.
Çookk haklısınız çok doğru..başkada yazılacak gerçekten nir şey yok
Sadece bir konuyu merak ediyorum eşinizle evlenmeden önce flört döneminiz oldu mu? Sanki çok çok yqbancı gibisiniz
Bu anlattiklarindan eslerimizin mantiginin ayni oldugu ortaya cikiyor.gelelim fikrime.
bu akşam görüştüğümde hiç bişey hissetmedim. yüzüne bile bakmak istemedim. o da bakmadı.
kendine yeni bir mont almış onu farkettim sadece. bi de oğlundan ayrılırken onu sürekli öperken içim parçanlı. bağırırak ağlamak istedim.
kızlar bebeğimi gece emzirmeye kalktığımda o karanlıkta onun parlayan güzel yüzüne bakarken bi yandan elini tutup çok düşünüyorum.
ne iyi? ne hayırlı? ben mi adım atmalıyım? o mu? bu ilişki nasıl olmalı?
düşünüyorum.
ne yazık ki eşimle farklı dilden konuşuyoruz. ne o ne ben birbirimizin dilini öğrenmek istemiyoruz. onda ben kocayım sen bana tabi olacaksın düşüncesi var ve ben de bunu kaldıramıyorum. elbette evlilikte erkek daha baskındır ama bu baskınlık karşıdakinin özgürlüğünü kısıtlyacağı onu ezeceği şekilde olmamalı.
bizim sorunlarımız dedim ya evliliğin 4. günü başladı. sırf vicdanen rahatsız olmayayım. evliliğim ayakta olsun diye beni terkedip gidene kadar elimden geleni yaptım. bunu rahatlıkla söyleyebilirim. gerçekten de içim rahat.
ama şimdi hissediyorum ki onların içi rahat değil.
haftaya benle bebekle yine görüşmek istiyor.
ben gitmiycem.
bebeği görmek istiyorsa gerçekten, kapıda veririm. gider sever gelir. götürecek değil ya.
beni burda suçlayan hanımlar var. kısmen hak veriyorum. herkesin bakış açısına büyük saygım var. herkeste bir doğruluk bulmaya çalışırım.
maalesef bizim ülkemizde kadının omzuna ev işleri, çalışma hayatı, çocuklar, eşinten sonra bir de toplumun ağırlığı biniyor.
"yuvayı dişi kuş yapar." "bir kadın bir erkeği vezir de eder rezil de." "sen kadınsın biraz alttan alacaksın" fikri var.
ben bunu artık kabul etmiyorum.
yuvayı erkekle kadın birlikte yapar. erkek istediği gibi davranma özgürlüğü varken kadın hep toparlayıcı mı olacak? neden.? çünkü evin reisi erkek. ister istemez bu bilinçaltımıza işlemiş.
çalıştığım yerde adam ütüsüz gömlek giyse "aaa eşi ne kadar pasaklı" diyorlar hemen. bunu bir de kadın diyor. neden erkeğin üzerine giydiği gömlekten de kadın sorumlu?
kadın ütücü mü?
kadın bulaşıkcı mı?
kadın paspascı mı?
kadın temizlikçi mi?
kadın eş mi?
kadın anne mi?
kadın ne?
erkek ne?
erkek. adı üstünde erkek. herkes söylerken bile içinde bir onur gurur içerdiğini hissedebiliyor. sabah kadının ütülediği gömleği giyip kadının hazırladığı kahvaltıyı yapıp çıkıyor. akşam kadının yıkadğı pijamaları giyip hazırladığı sofraya oturup kadının demlediği çayı içip televizyon karşısına uzanıyor. şanslı bir kadınsanız sizinle muhabbet ediyor. şanssızsanız yüzünüze bakmıyor.
neden? işten dolayı stresliymiş.
kadının strese bile hakkı yok bu ülkede. yoksa sıfatımız hazır. susarsak "kaprisli". konuşursak "dırdırcı"
arı baldan kaçmaz. bunu burda okumuştum. hiç bir kadın kalesi olan evi terketmez. ama o bal acıdıysa yakıyorsa ağzını, ne yapacaksın? çaren yoksa, aman çocuklarımın psikolojisi bozulmasın (ki bence tam tersi çocukların psikolojisi böyle daha çok bozuluyor.) diye mecburen yürütüyorsun evliliği. ama eğer annen baban arkandaysa işin varsa bir yere sığınıyorsun benim gibi.
yazacak çok şey var.
ama vakit yok.
herkese teşekkürler tekrardan.
Yok canim. hic konusmadik. Ne mamayi ne bendeki parayi sordu. Simdi olay sogudu ya. Daha iyi analiz ediyorum.cok heyecanliydi bulustugumuzda. Bi tek oglunu sevdi 45 dakika. sonraannemlere birakti bizi. bi saat sonra da iste mesaj atti. Ogluyla bulustugunda cektigi videoyla beraber. Iyi aksamlar diyemedim. Haftaya gorusuruz diye. konusma kapisi araliyo aslinda. Ama kanmiyirum. dedigim gibi haftaya gitmiycem. Abimle gonderirim cocugu. Tek de vermek istemiyorum.Ne kadar güzel yazmışsın ne kadar doğru hepsi
haftaya dediğin gibi yap mihri çocuğu ver bikaç saat sen gitme
hiç sormadı mı para falan vermedi mi
seni geçtim çocuğun bezi maması
bende üzülüyorum yavruna ama ayrılmayı sen istemedin
bu günlerde geçecek mihri. Allah yardımcın olsun
cok sukur ailenin yaninda huzurluyum. hic annr babamla tartismiyo muyum. Tartisiyorum ama tatliya baglaniyor. Bir ayda iyi kotu bi duzen olusturduk. Oglum da ben de cok alistik bu duzene. hic evime bile gidesim kalmadi. dun aksam esimi gordugumde de bunu hissettim.Bu anlattiklarindan eslerimizin mantiginin ayni oldugu ortaya cikiyor.
Ben aileler konusunda senin gibi davransaydim muhtemelen bu kadar surmezdi evliligimiz.
Suruyor tabii ama hersey dort dortluk degil tabi.
Karari sen vereceksin. Nasil mutlu olacagini sen bilirsin.
Ailenin yaninda daha huzurlu ve mutlu musun?
Allah kolaylık versin bu süreçte. Her evlilik olacak diye bir şey yok. Boşanmak da evlenmek kadar hak. Yazdıklarında çok doğru. Evet, evlenmek zor, kadın olmak zor, bahsettiğin bütün bu işler yapılıyor ama sevdiğin adam içinse yük olmuyor insana. diğer türlü, hayat anlayışınızın örtüşmediği, geleceğe her türlü zorluğa rağmen beraber mutlu bakamadığın bir adamla çok zor.
Buluşmaya kendin gitmiş olman da iyi olmuş, bunları kendin gördün. ne kadar üzülmüş olacağını ancak tahmin edebilirim. İkiniz de bitirmişsiniz. Bundan sonra çocuğunuz için daha sağlıklı bir ilişki geliştirirsiniz inşallah.
diğer konumda da soran olmuştu.
eşimle 14 gün sonra 3. tanışma yıl dönümümüz.
28 şubatta tanıştık. mayısta sözlendik. haziranda nişan. eylülde düğün oldu.
ama flört ederken, benim aklım başımda değildi ki. hayatımda bi kaç kişi oldu ama çocukca ve kısa süreli oldu.
eşim beni çok heyecanlandırmıştı.
kalbimi dinledim. aklımı değil ne yazık ki. flört ederken söz yaparken nişanda bi çok patlağımız vardı. ama vazgeçemedim.
evlenince 4. gün ne yaptım ben dedim.
çok gururluymuş çokk.. gördük ne kadar gururlu olduğunuYok canim. hic konusmadik. Ne mamayi ne bendeki parayi sordu. Simdi olay sogudu ya. Daha iyi analiz ediyorum.cok heyecanliydi bulustugumuzda. Bi tek oglunu sevdi 45 dakika. sonraannemlere birakti bizi. bi saat sonra da iste mesaj atti. Ogluyla bulustugunda cektigi videoyla beraber. Iyi aksamlar diyemedim. Haftaya gorusuruz diye. konusma kapisi araliyo aslinda. Ama kanmiyirum. dedigim gibi haftaya gitmiycem. Abimle gonderirim cocugu. Tek de vermek istemiyorum.
Benden sana bı tavsıye; Bu fıkrınde kararlı ol ve sakın vaktını harcama...Cok pışman olursun ve sanırım sen de cok fazla sans vermıssın zamanında..Zaten bı nıyetı olsa orda konusurdu hıcbırsey demedıyse kabullenmıstır.Bundan sonra dese bıle sen arkanda olan aılenle,muhteşem bı nımet olan bebegınle ve garantı işinle asla ona muhtac degılsın.Elınde olanların kıymetını bıl,kıymetını bılmeyene de kapıyı göster cnm..(Ben de EX esımle sızın gıbı Aralıkta tanıstık,Martta aılelere söyledık sözlendık,hazıranda nişan,ekımde düğün olduk...)
Şuan oyle pısmanım kı ona sans verdıgım dönemlere ınanamazsın..Ex eşim boşandıktan 4 ay sonra evlenıyor..Yanı hem metresım varmıs hem kızıma uvey anne mertebesıne cıkartılmıs durumda..Tipi,tarzı,sosyal medya paylasımları tamamen bambaska..Ben bunla mı evlıydım dıye sasırıyorum.Gercekten tanımadan evlenmemız buyuk hata olmus..Hazır tanımısken kurtul cnm..Canın cok yanar sonra ben gıbı bu kadar da olur mu dersın neden onceden göndermedım dersın..Cocugunu hıc dusunme..Daha mutlu oalcaktır.
Ciddi misin siyahbeyaz? Üzme kendini ya, o dönem çok konuşmuştuk senle, hatırlıyor musun? Senden değerli değil, unutma sakın.
Mihri son durumun nedir neler yaptın ?
Mihri nasilsin?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?