• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Yeni evlilerin evine yatılı ögrenci

Ben olayı dramitize etmedim. Siz daha benim alıntı yaptığım cümlenizin ilk başında eşiniz ve üniversiteye başlayacak öğrenci yazmışsınız? Sonra da dizi senaryosuna bağlamışsınız ben ona yazdim..ama şimdi başka yerlerden olaya girip yazdığınız ve benim cevap verdiğim cümlelerinizi çeviren sizsiniz. Yoksa ben de tee en başından aman ne olsun kalsın ya demedim en başından. Ama en azından aaa eş ve genç kız aynı yerde aaa da demedim ki konu sahibi de genç zaten... Benim sizin yazdığınız ilk mesajda karşı olduğum zihniyet belli siz ne kadar yeni evli insanın işinde ne işi var başka birinin deseniz de ilk yazdığınız mesaj ortada isteyen bakar ve görür. Ne diyeyim umarım güvenilir olur eşiniz bir gün.
Şimdi yan komşunuzla göz göze gelmeye çekiniyorsunuz çünkü 15 yaşında çocuğa bile kafayı takabiliyor, ya çok bilindik örnek Karaböcek kardeşler, kardeşi ablasının eşiyle kaçtı diye ortalık yıkılmıştı o dönem, şimdi tvde açıp bakıyorsun her yerde benzer olay, çok afedersiniz kimin eli kimin cebinde belli değil, kadın erkek fark etmeksizin birine bırakın çoluğu çocuğu kedinizi köpeğinizi emanet edemez olduk ya satar ya başka bir şey yapar diye. Demis cevabinizin hemen altina Mune.

Ki film veya iste bu sekilde gercek hayat uzerine esra erol tarzi programlar sebebiyle gorduk ki sonradan dovunmenin uzulmenin anlami yok. Kusura bakmayin ben gerceklerden bahsediyorum. Insanlar nefsiyle sinaniyor her gun, bazilari yenik dusebiliyor. Ben icat etmedim yoksa ayni baldiz baldan tatlidir sozunu. Ciddi anlamda her boyutu dusunmek lazim. Ben pembe bir toz bulutunda yasamiyorum. Turkiye'de yasiyorum. Anadolu irfani sayesinde tvde gazetede veya etrafta gordugumuz seyler bunlar hep. Burada okudugumuz seyler. Insan ister istemez dusunuyor.
 
İlk öğrenciliğe başladığımda okulun içindeki özel yurtta kaldım . Sonra tek ebeveynim olan annemle ödeyemeyeceğimizi hesapladık 2. Yıl hem başka okula geçtim ücreti daha uygun diye hem de 8 kişilik devlet yurduna geçip 6 kişi kaldık hep. Okula glderken dona dona servis bekledim bir gün şikayet etmedim bir gün aynı şehirdeki akrabalarımda kalmadım bir gün maddi beklentim olmadı. Herkes çocuğunu okuturken kendi şartlarını bilmeli. Başarılı çocuklara burs veriliyor zaten. Diğerleri de part time çalışmalı ders vermeli vs.
Kimse burda kendi çekirdek ailesini,eşini,çocuklarını ekarte edip(ev ahalisi onaylamadığı takdirde) hayır ben bu öğrenciye yardım edeceğim,bir faydam dokunsun diye evine almaz da işte maksat duyar kasmak olsun.. ha karşılıklı aynı düşüncede olunur o ayrı. Ama seninle aynı fikirde olmayan insanları da sırf yok seviseceksin diye yardım etmiyorsun diye eleştirmek de manasız. Yada maddi durumdan,pandemiden yada sırf canı istemiyor diye kabul etmeme hakkına sahip
 
Kimse burda kendi çekirdek ailesini,eşini,çocuklarını ekarte edip(ev ahalisi onaylamadığı takdirde) hayır ben bu öğrenciye yardım edeceğim,bir faydam dokunsun diye evine almaz da işte maksat duyar kasmak olsun.. ha karşılıklı aynı düşüncede olunur o ayrı. Ama seninle aynı fikirde olmayan insanları da sırf yok seviseceksin diye yardım etmiyorsun diye eleştirmek de manasız. Yada maddi durumdan,pandemiden yada sırf canı istemiyor diye kabul etmeme hakkına sahip
Aynen öyle. Pandemi öncesi 1 2 öğrenciyi de kızımla birlikte okula bırakıyordum sabahları . Ama bu sene alamayacağımı arabaya kendimi riske atamayacağımı hem de dakika dakika diğer çocukları bekleyerek strese girdiğimi sabahları söyledim. Gayet anlayışla karşıladılar. Kimse kimseye güvenerek çocuk yapmamalı valla. Benim görüşüm bu
 
Kesinlikle kabul etmeyin vicdan yapıp. İnsan hep aynı kalmıyor, onun sorumluluğu size ait olmamalı. Herhangi bişey oldu mu sizdeydi olur, bu sizin evde olmasa da dışarıda bişey olur vesaire. Siz onun dadısı değilsiniz. Üstelik yeni evlisiniz, yalnız kalmak isteyeceksiniz, birlikte vakit geçirmek isteyeceksiniz. Kayınvalideyi istemeyen biz, Genç bir kızla eşiniz niye aynı ortamda yatılı kalsın ki! Bağnazlık değil bu. Akrabalarınız da bi değişik, düşüncesiz...
 
İnsanların planlarını yapmaması sizin sorununuz değil. Bundan 15 sene önce, üniversite tercihim sırasında ailem beni istanbul’da okutmaya güçlerinin yetmediğini söylediler, ben de yaşadığımız şehirde okudum. İncilerim dökülmedi. Benim amcam ve 3 kuzenim, sayısız uzak akrabam istanbul’da yaşıyor. Hiçbirisi de aklımıza gelmedi, gelemez de ne münasebet.

Şimdi her şehirde üniversite var. Küçük şehirdeki hocalar başarısız değil. Puanlar şehrin imkanları nedeniyle düşük. Öğrencide gelişme azmi varsa küçük şehirde de yapar.
 
valla helal olsun, öğrencilere böyle destek olmanız çok güzel. hayatın bin tane derdi içinde yine onlarla ilgilenmeniz paha biçilemez bir şey.

size aileden gelen bişey olduğu için tuhaf gelmiyor bence. ama dediğiniz tarzda sınır çizebilecek, anlattığınız gibi bu olayı yürütecek insan sayısı çok çok azdır bence. her şeyden önce insanın evi ve evine birini almak istememek sebep ne olursa olsun herkesin en doğal hakkı. siz öyle tercih etmişsiniz, buna da saygı sonsuz.
devir bence hem kocadan hem de misafirden şüphe edilebilecek bir devir. yani şüphelenen insana ben neden şüphe duyuyorsun, ne fesatsın demem. etrafımda o kadar çok aldatılma hikayesi var ki, bende de güven sorunu var mesela. kronik oldu sanırım bu çağda artık güven problemi. bunun için de insanları suçlayamam mesela...
bişey yapacak olan insan evine akrabanın gencecik kızını almadan da hayli hayli yapar zaten. ama yok neymiş diye başlayarak söylediğiniz şey konusunda ben insanlara hak veriyorum.

dün gece çok acil bir durum için taksiye bindim. babam yaşında bir taksici. sağolsun bayağı yardımcı oldu geç saat, mesafe, kısa sürede yetiştirme gibi durumlarım vardı çünkü. yolda giderken sohbet etme çabası içindeydi devamlı. yanında birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekti, kulak misafiri oldu. annemle babam otogara gitmişti ama unuttukları bir eşya vardı onu yetiştirmeye çalışıyordum. adam başladı ne iş yapıyorsun, bekar mısın vs demeye. ee, sen o zaman bu gece evde yalnızsın anne baba gittiğine göre, falan dedi. hayır yalnız değilim dedim. ha ev kalabalık yani dedi güldü. evet, dedim. ve bu adam bu soruları sorduğu an içime bir ürperti geldi. günahını almak gibi olmasın ama gereksiz bir soruydu zaten çok kısa kestim. tek derdim bir an önce eve ulaşmaktı, otobandan gidiyoruz huzursuz oldum diye sağa çek inicem de yapamıyorum. adam babam yaşında, benim de senin kadar oğlum var bilmem ne diyor. gerçekten bi an hiç bilmediğim bir yola sapar mı bu taksi diye düşündüm. fesat biri değilim ama gördüklerim, duyduklarım, okuduklarım, haberler derken günün birinde ben kısacık da olsa, mecburen güven duyduğum biri tarafından zarar görebilirim gibi bişey kodlamış demek ki beynime. insanlar gerçekten çok tuhaf. rahmetli özgecan bindiği minibüs şoförü tarafından katledilmişti mesela, o geldi aklıma. konumuzla ne alaka derseniz alaka ''güven'' ve insanlar birbirine maalesef kocası, akrabası da olsa güven duymuyor. yoksa insanlardan bu kadar kötü olaylar çıkmasa ben de sizin gibi düşünürdüm. allah sonumuzu hayır etsin yani bunlar sağlıksız düşünceler ne yazık ki.
Helallik bir şey yaptığımı asla düşünmüyorum çünkü dediğim gibi keyfi bir durum yaşadığımız.
Keşke ihtiyacı olan birine merhem olabilseydim, o zaman bir hayrım yararım olurdu.
Güven önemli mesele, o konuda hepimiz tedirginiz lakin evren kötü diye yaşamayı da bırakacak halimiz olduğunu düşünmüyorum.
Onlar nasıl cesaretli ise, kendine güvenen adam daha cesur olup bu durumları bastırmalı. Sine sine nereye kadar, şurada insan ailesine güvenemiyor gündeme baktığınızda da ömür bu yahu, ondan kork bundan çekin şöyle böyle hiçbir hayat birbirine değmeden yaşanıyor.
Ben değil ama ailem çok iyi insanlarmış, onu anladım ben.
Hiç değilse hayatlarına dokundukları benim bildiğim 25 30 insan sayarım, ailem sayesinde değil ama başarı yolunda ellerini tutan birine ihtiyaç duyduklarında, boş bırakmadıkları belki de son umutları olduğu için.
Kimse kimseyi evlat da edinmedi ayrıca, zor zamanında destek olmaktan bahsediyorum sadece.

Bizler devlet değiliz ama film. Zaten yüzde doksanımız ekonomik olarak bitik durumdayız kendi çocuklarımıza evimizin ihtiyaçlarına yetişemiyoruz ayrıca pandemi dolayısı ile psikolojilerimiz de bozuk. Cinnete 5 dakika yaşıyoruz çoğumuz. Böyle şartlarda çoğu insan evine öğrenci falan istemez sanmam isteyeceğini☹️
Cey, konuyu saptırmak istemem.
Kimseye neden almadın da demem lakin şuan imkanı olan ve talepte bulunulmuş bir kimse bile bile reddetmemeli.
Gerek 1 ay gerek 2 hafta neyse ne, şuan bir kaos yaşanıyor ve bir şekilde çoğu çözüme ulaştırılacak.
Olağanüstü hal gibi bir şey bu.
İstemeyen çözümün bir halkası olarak yerini başka şekilde alabilir.
Toplumsal meselelere bana dokunmayan yılan bin yaşasın tadında bir bencillikle sağduyusuz bakmayı reddediyorum.
Kimse ölmüyor birine destek çıkınca, bilinsin isterim.
 
Ülkenin durumundan haberdar mısınız?
Şuan ekonomik olarak her anlamda batık olduğumuzdan, öğrencilerin çektikleri çilelerden ya da başlattıkları kampanyalardan?
Seslerini duyurmak için verdikleri mücadelen de mi haberiniz yok?

Kimse evlat edinsin, bağrına bassın demiyor lakin geçici bir süre bu gibi şeyler olağandır. Hele de ülke gündemindenin ortasındayken insan bir düşünür, birkaç zaman idare edebilecek şekilde programlayabilir kendini.

Ha, hiç sapla samanı karıştırmıyorum, aynı çocukların beyin göçü yapması için yine tanıdıklara ihtiyaçları var biliyor muydunuz?
Burs alıp gidenler özellikle, bir memur yakınından ‘kefillik’ almak zorunda olacak ve yine kimse yanaşmayacak.
Sırf kefil bulamadı diye ya kalıp sövecek ya da zamanında dönüp, orada iken tüm bağlantılarını kurup tekrar gidecek kefilime zarar gelmesin diye.
Çünkü burada daima herkesin mırın kırınlarıyla uğraşmak zorunda kalacak.

Bir ülkede neye değer vermiyorsanız onu kaybedersiniz ve evet, insanın birkaç zaman evine almaya bile cesaret etmediği gençlerden beklentisi olmamalıdır.
Magarada yaşadığım icin hicbir seyden haberdar degilim.🙄

Butun yorumlarimda ayni seyi yazdim. Gelecek vaad eden her çocuğa bütün imkanlar sel olmali.

Geçici süreliğine eve alinir. Rahatsizlik verdiğinin farkindadir. Mecbur kaldığının da. O da kalmak istemez, mecburiyetten gelir. Iş bulmak ister, eve cikmak ister. Bunlari soyleyerek ve en onemlisi izin alarak, onay alarak gelir.

Macera arayan, %100 burslu okul kazandi desinler diye inatla istanbul yazan, ek yerleştirme ile zar zor girmiş, baraj puanini anca geçmiş, başarılı olmayan, sosyal hayat becerilerini bile tasimayan bir çocuğa ne yapılsa boş.

Sorsak beyin göçünün ne oldugunu bile bilmiyordur.
 
Magarada yaşadığım icin hicbir seyden haberdar degilim.🙄

Butun yorumlarimda ayni seyi yazdim. Gelecek vaad eden her çocuğa bütün imkanlar sel olmali.

Geçici süreliğine eve alinir. Rahatsizlik verdiğinin farkindadir. Mecbur kaldığının da. O da kalmak istemez, mecburiyetten gelir. Iş bulmak ister, eve cikmak ister. Bunlari soyleyerek ve en onemlisi izin alarak, onay alarak gelir.

Macera arayan, %100 burslu okul kazandi desinler diye inatla istanbul yazan, ek yerleştirme ile zar zor girmiş, baraj puanini anca geçmiş, başarılı olmayan, sosyal hayat becerilerini bile tasimayan bir çocuğa ne yapılsa boş.

Sorsak beyin göçünün ne oldugunu bile bilmiyordur.
Benim için bir başarı kıstası üniversite sınavında kutucukları işaretleyebilmek değil, burada ayrışıyoruz.
Ayrıca aynı yolları geçmeyen kişilerden de aynı başarıyı beklemenin abes olacağına adım kadar inanıp, fırsat eşitliğini savunuyorım.
Siz buradan yola çıkarak sosyal, kültürel ve eğitim beceleri hakkında da fikir yürütüp yargıya varıyorsunuz, ben ise bir cevherin ancak uygun şartlar altında parlayabileceğine inanıp, o şartları sağlamakta herhangi bir faydam olacaksa bunu esirgememeye inanıyorum.

Ne sizin aksini düşünecek haliniz yok bu saatten sonra ne de benim destek görmeyi belli bir gruba indirgeyecek halim yok.

Siz onlara edin, ben öbürlerine böylece her ikisini düşünenlere de el değmiş olur, kazanan toplum olur;)
 
İnsanların planlarını yapmaması sizin sorununuz değil. Bundan 15 sene önce, üniversite tercihim sırasında ailem beni istanbul’da okutmaya güçlerinin yetmediğini söylediler, ben de yaşadığımız şehirde okudum. İncilerim dökülmedi. Benim amcam ve 3 kuzenim, sayısız uzak akrabam istanbul’da yaşıyor. Hiçbirisi de aklımıza gelmedi, gelemez de ne münasebet.

Şimdi her şehirde üniversite var. Küçük şehirdeki hocalar başarısız değil. Puanlar şehrin imkanları nedeniyle düşük. Öğrencide gelişme azmi varsa küçük şehirde de yapar.
Aynenn. Ben 10 sene kadar once Turkiye derecesi cikarttim dil puaninda. Hacettepe Bogazici... Akliniza ne gelirse tutuyordu. Babamla annemin durumu iyi degildi, babam sen cok guzel burs ve yurt kazanirsin ozellerden dedi. Gittim pasalar gibi babama bile muhtac olmadan okudum. Ki tum sulalemiz Istanbul'da idi. Annemle babam birinin bile yanina yollamayi dusunmediler. Emrivakiyi gectim sormadan daha neden istanbula yollamadiniz dedi cogu. Ama annemle babamin cevabi netti: gucumuz neyse ona gore okuturuz. Ben Bogazicinden Hacettepeden sirf maddi durum yuzunden vazgectim ciddi anlamda da incilerim dokulmedi yine cok cok iyi bir yere geldim cok sukur. Istanbula giden arkadaslarimdan bazilari o donen akraba yaninda kaldi, cogu bin pisman oldu. Dayisiyla kalan bile pisman oldu ailecek gorusmeyi kestiler.

Simdi kendi bulundugu sehirde universite okumak tamam iyi degil lisenin devami gibi aile hayati bakimindan. Ama caresizse yapacak bir sey yok. Insanlar iyi dusunmeden hareket ediyorlar. Yani benim evime su an kuzenimin kizi gelse ben terslerim. Cunku benim kendi isim gucum var. Bana kazanmadan once sorsaydi derdim: burada burs ve yurt bulamazsin. Sorunlarin olur. Ailenin yaninda devam et. Ama emrivaki asla kabul etmem. Cok cok sacma yani 4 yil bende mi kalacak. Yurda parasi yetmeyenin eve hic yetmez. Boyle bir maceraya gerek yok yani. Konu sahibi dadilik ablalik yapmak zorunda degil kimseye.
 
Aynen öyle. Pandemi öncesi 1 2 öğrenciyi de kızımla birlikte okula bırakıyordum sabahları . Ama bu sene alamayacağımı arabaya kendimi riske atamayacağımı hem de dakika dakika diğer çocukları bekleyerek strese girdiğimi sabahları söyledim. Gayet anlayışla karşıladılar. Kimse kimseye güvenerek çocuk yapmamalı valla. Benim görüşüm bu
Bana bir iki kez sağlık sebeplerinden dolayı komşum 11aylik kızını emanet etti. Süre olarak 4saati hiç geçmedi ama pandemi sebebiyle çok korktuğumu benim de 3 çocuğumun olduğunu söyledim komşuma. Benim için sorun yok dese de benim çocuklarım için sorun olacagini belirttim,üzgünüm bırakacak kimseleri yok ama ben de çocuklarımı dusunmek zorundayim
 
Ki film veya iste bu sekilde gercek hayat uzerine esra erol tarzi programlar sebebiyle gorduk ki sonradan dovunmenin uzulmenin anlami yok. Kusura bakmayin ben gerceklerden bahsediyorum. Insanlar nefsiyle sinaniyor her gun, bazilari yenik dusebiliyor. Ben icat etmedim yoksa ayni baldiz baldan tatlidir sozunu. Ciddi anlamda her boyutu dusunmek lazim. Ben pembe bir toz bulutunda yasamiyorum. Turkiye'de yasiyorum. Anadolu irfani sayesinde tvde gazetede veya etrafta gordugumuz seyler bunlar hep. Burada okudugumuz seyler. Insan ister istemez dusunuyor.
Hanımlar biz ne desek manasız aslında, konu sahibesi nasıl karar verirse öyle olacak, bizim yaptığımız sadece düşüncemizi yazmak, herkes kendi penceresinden yazdı.

dragoman sizi alıntıladım çünkü bu konuda nereye gidiyoruz içerikli mesajlarıma örnek bir atasözü paylaştığınız için.

Bu atasözü kafamızı kurcalayıp duruyordu, yani nasıl bir insan baldızına farklı bir gözle bakabilirdi ki?
Af buyurun "Eşek hoş laftan ne anlar" atasözünü yıllarca "Eşek hoşaftan ne anlar" diye yanlış söylememiz gibi bir şeydir demiştik, doğrusu gerçekte hangisi karışmış vaziyette ama Baldız baldan tatlıdır yanlış, doğrusu Daldız baldan tatlıdır deniyor, daldız kovandan bal alınan kepçe demekmiş.

Velhasıl eğer doğrusu Daldız baldan tatlıdır'sa cidden bizim zihniyet nereye gidiyor?

İnsanların birbirine güvenmemesini, endişelerini, tedirginliklerini anlamak lazım zira mesele eve cinsiyet ayrımcılığı yaparak birini misafir etmek değil, ben o kısıma takılmadım dahi ama bazı sorumluluklarımızı başkalarının üzerine yıkıp sonrasında suçlayan bir toplum haline döndük.

Bu platform ülkenin küçük bir yansıması, hayatın içinde yaşananların ele alındığı bir yer, hiçbirimiz farklı şeyler okumuyoruz burada, aynı şeyleri aynı şekilde okuduğumuzu düşünüyorum.

Birinin eşi Google'da baldız araması yapıyor, biri eşini kardeşinin ayarttığını söyleyip eşine sahip çıkarken kardeşine beddualar ediyor, biri aldatan eşini pamuklara sararken birlikte olduğu kadınların adını mesleğini ifşa ediyor, başka biri evli erkeklerden hoşlanıyorum sizin kocalarınızı da alırım he diyor, bunların hepsi bu platformda kadınlar tarafından yapılıyor.

Resmen toplumsal depresyon paranoya yaşar gibiyiz ve dejenere olduk cümlesi abartılı olmaz kanaatindeyim, bunca yaşanan şeyler arasında bir öğrenciyi evde isteyip istememek zincirin son halkası bile olamaz bence.

İnsanların ruhlarını iyileştirmeden neden korkuyorsun, niye güvenmiyorsun, neden bu düşüncelerin diyemeyiz, zira böyle düşünmeye toplumda yaşananlar itiyor.

 
Benim için bir başarı kıstası üniversite sınavında kutucukları işaretleyebilmek değil, burada ayrışıyoruz.
Ayrıca aynı yolları geçmeyen kişilerden de aynı başarıyı beklemenin abes olacağına adım kadar inanıp, fırsat eşitliğini savunuyorım.
Siz buradan yola çıkarak sosyal, kültürel ve eğitim beceleri hakkında da fikir yürütüp yargıya varıyorsunuz, ben ise bir cevherin ancak uygun şartlar altında parlayabileceğine inanıp, o şartları sağlamakta herhangi bir faydam olacaksa bunu esirgememeye inanıyorum.

Ne sizin aksini düşünecek haliniz yok bu saatten sonra ne de benim destek görmeyi belli bir gruba indirgeyecek halim yok.

Siz onlara edin, ben öbürlerine böylece her ikisini düşünenlere de el değmiş olur, kazanan toplum olur:KK66:
Ben ogrenciyken hangi sartlarda, nasil bir okulda, nasil bir ailede, nasil maddi sorunlarla okudugumu yazmadim.

Üstün bir basari mi gösterdim hayir. Ama o imkânlara gore en iyisiydi.

Koca okulda, baraj geçen yoktu, üniversiteye yerlesen tek kisi bendim. Dershaneye de gitmedim.

Bunlari ayni yoldan geçmediğimi düşündüğünüz icin yaziyorum.

Sapik öğrenciler, sapik ogretmenler, derse sarhoş giren ogretmenler, öğretmeni akil hastanesine yattigi icin 2 ay bos geçen dersler, bunlara goz yuman idari kadro, karisi hamile diye o sene ona sinif verilmeyen, dolayisiyla donem dersini alamayan biz, böyle bir okul yani...

Aileme hic girmek istemiyorum. Depresyonda bir anne, evde buyukanneler, ise gitmeyen bir baba, her gun kavga, kucuk kardes sorumlulugu... ozetle böyle.

Ben bu sartlarda bitirdim okulumu.

14 yasinda yeterince bilmedigim ve okulda da hiç ögretilmedigi icin yanlis tercih yapip gorece iyi bir puanla girmek zorunda kaldigim lisede yasadiklarim bunlar. Hatamin sorumlulugunu almak zorunda kaldım.

Uzun uzun yazmak istemezdim ama ayni yoldan gectigimi görün istedim.



Sosyal hayat becerisinin uygun sarti mi var?

1. Sınıfta parmak kaldirirsin, ogretmenin onay verince konusursun, kapiyi tiklayarak iceri girersin. bu beceriler hayat bilgisinde öğretilir. Herkese ogretilir. Okulda ogrenemezsen ailede ogretilir.

18 yasina geldigi halde bunlari bilmeyen sosyal hayatta var olamaz ki parlasın.

Liseye basliyor olsa bu fikirde olmam. O zaman bir umut, bir basari beklenmeden de destek olunur. O destekle daha da hirslanir. 4 senede her sey en iyisine dönüşebilir.

Ama bu üniversitede. Kazandigi bölümü okuyacak, is imkani bastan belli. Dönüşebilecek bir durum yok.

Benim imkanım varsa yenibastan bir çocuk yetistirmeye degil, kendini yetiştirmiş, gelecek vaad eden ama imkani olmayan bir çocuğa yönelirim.

Olmasi gereken de budur. Uygun şartlarda parlar belki diye umut vaad etmeyen bir çocuğa imkan saglamak, imkani olmayanlarin hakkina girmektir.
 
Ben ogrenciyken hangi sartlarda, nasil bir okulda, nasil bir ailede, nasil maddi sorunlarla okudugumu yazmadim.

Üstün bir basari mi gösterdim hayir. Ama o imkânlara gore en iyisiydi.

Koca okulda, baraj geçen yoktu, üniversiteye yerlesen tek kisi bendim. Dershaneye de gitmedim.

Bunlari ayni yoldan geçmediğimi düşündüğünüz icin yaziyorum.

Sapik öğrenciler, sapik ogretmenler, derse sarhoş giren ogretmenler, öğretmeni akil hastanesine yattigi icin 2 ay bos geçen dersler, bunlara goz yuman idari kadro, karisi hamile diye o sene ona sinif verilmeyen, dolayisiyla donem dersini alamayan biz, böyle bir okul yani...

Aileme hic girmek istemiyorum. Depresyonda bir anne, evde buyukanneler, ise gitmeyen bir baba, her gun kavga, kucuk kardes sorumlulugu... ozetle böyle.

Ben bu sartlarda bitirdim okulumu.

14 yasinda yeterince bilmedigim ve okulda da hiç ögretilmedigi icin yanlis tercih yapip gorece iyi bir puanla girmek zorunda kaldigim lisede yasadiklarim bunlar. Hatamin sorumlulugunu almak zorunda kaldım.

Uzun uzun yazmak istemezdim ama ayni yoldan gectigimi görün istedim.



Sosyal hayat becerisinin uygun sarti mi var?

1. Sınıfta parmak kaldirirsin, ogretmenin onay verince konusursun, kapiyi tiklayarak iceri girersin. bu beceriler hayat bilgisinde öğretilir. Herkese ogretilir. Okulda ogrenemezsen ailede ogretilir.

18 yasina geldigi halde bunlari bilmeyen sosyal hayatta var olamaz ki parlasın.

Liseye basliyor olsa bu fikirde olmam. O zaman bir umut, bir basari beklenmeden de destek olunur. O destekle daha da hirslanir. 4 senede her sey en iyisine dönüşebilir.

Ama bu üniversitede. Kazandigi bölümü okuyacak, is imkani bastan belli. Dönüşebilecek bir durum yok.

Benim imkanım varsa yenibastan bir çocuk yetistirmeye degil, kendini yetiştirmiş, gelecek vaad eden ama imkani olmayan bir çocuğa yönelirim.

Olmasi gereken de budur. Uygun şartlarda parlar belki diye umut vaad etmeyen bir çocuğa imkan saglamak, imkani olmayanlarin hakkina girmektir.
12 13 sene evvel öğretmenlik yaparken ki öğretmen değilim bu arada bir öğrencim vardı üstün zekalı babası yok annesi psikiyatrik hasta ağır derecede. Ona memleketlimiz bir holding sahibinden burs bulduk ki aynı bursu şu an kendi çocuğuma sağlayamam. Denk geldi uğraştık sağladık. Sonra çocukla irtibatım kesildi. Seneler sonra Ankara da karşılaştık doktor olmuş işadamı okutmuş sonuna kadar. Böyle çocuklar elbette desteklenmeli ama bu görev bir dar ve orta gelirlilerin işi değil. Kendi çocuklarımıza hayrımız yok çoğumuzun maddi olarak.Hele ki son 3 yılda😞
 
Benim için bir başarı kıstası üniversite sınavında kutucukları işaretleyebilmek değil, burada ayrışıyoruz.
Filmdelisi hanım, sizin yorumlarınızı genelde çok beğenirim.
Ancak bu yorumunuza katılamayacağım.
Üniversite sınavına, farklı zamanlarda 2 kez girmiş biri olarak yazıyorum bunu. Birine 2011 diğerine 2014'te girdim. İlkinde dandik bir bölüm kazandım ve bitirdim. İkincisinde ilk 8 binde idim. Aynı öğrenci bakın, ama iki farklı sonuç var. Fark ne peki?
Birincisinde miskin, başarısız ve isteksizdim. İkincisinde ise emek harcadım, plan yaptım, ona uydum, büyük bir irade örneği sergiledim. Sonunda iyi bir eğitim almış bir öğretmen oldum, şükür. Demem o ki, üniversite sınavı öyle atla deve değil. Ve üzgünüm ama ortalama bir birey, az buçuk çalışmayla bir şeyler yapabilir. Bomboş sınava girerse tabi barajı zor geçer. Türkçede zaten paragraf soruları var, okuduğumuzu da bir zahmet anlayalım. Tarihin yarısı yorum sorusu, biraz da oturup ezber yapmak lazım. Neredeyse 10 soru matematikte dört işlem. Gözünüzü seveyim yani, bundan daha fazlasını da yapabilmek gerekir. Yapamıyorsa da bunun adı maalesef başarısızlık oluyor. Ha başarısızlık utanılacak bir şey mi? Hayır. Ben de başarısızlık yaşadım, utanarak söylemiyorum bunu. Önemli olan bu durumdan kurtulmak isteyip istememek bence.
İkinci üniversitemdi, aileme yük olmamak için baştan planımı yaptım. Kazanmadan evvel açtım istediğim bölüm nerelerde var? Kazananlar neler yazmış? Yaşanabilir bir yer mi? Yurt imkanı var mı, kiralar ne kadar? Okulun şehre uzaklığı kaç km? vs. gibi soruları tek tek yazdım bir deftere. Sayfa sayfa ayırdım üniversiteleri. Sonra kazanınca burs için de aynısını yaptım. Açtım interneti ne kadar vakıf var hepsine başvurdum. Olmadı mail attım. Neticede burs çıktı, şükür onunla da okudum. Bursumda da ortalama şartı vardı, 4 üzerinden 3'ün altına düşmemek gerekti mesela. Dört yıl boyunca ortalama kastım. Hakkını vermek için çabaladım.
Yani demem o ki, bir insan kafaya koyduysa ona göre hareket eder, planını yapar. Ha planını yaparsın, aksaklık olur, zorlanırsın. Yardım istemek hakkındır. Ama bu sorudaki gibi, son güne kadar yatış modunda olursan o zaman da farklı algılanır işte.
 
Aynen olay bu sekilde zaten. Ben o yuzden dedim bırakın bir sene daha çalışsın adam gibi bir yer kazansin. İlle girsin bir yere diye zorladılar. Hem durumumuz yok diyip hem istanbula uzağa göndermek. Sorana da streshanim var orda demek. Bu normal mi? Yani tüm bu saçmalıklar normal de ben mi anormal düşünüyorum burda anlamadim yani insanların şu duyar kasma olayını. İnsanlar sonunu düşünmeden garip tercihlerde bulunup sonra bunun cefasını benim çekmemi istiyorlar...

Ya...sen takma burdakilere, o kudra kişisi bu forumda tanınmış, herkese kötü yorum yapan, dalga geçen kişi, bu yüzden de zaten sürekli ban yiyor çünkü her seferinde haddini aşıyor. Cidden yardım etmek istediği için değil, sadece sizi sıkıştırmak istiyor tepkinizi görmek için böyle üstünüze geliyor ve başkalarını da kışkırtıyor. Bu forumda 7/24 gezdiği için, başka işi gücü olmadığı için bu kadar saldırgan.

Bak benim bu yorumuma da cevap yazacak, beni ezmeye, küçük düşürmeye çalışacak, tıpkı onunla aynı kafa olanlar gibi. Bak gör bu yoruma ne tepkiler geliyor ama doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış 😂

Sen A‘dan Z’ye haklısın. Konu kapanmıştır. Bakamayacağı çocuğu doğurmasınlar.
 
Back
X