2012 Ağustos Anneleri Paylaşım Alanı

o öle bi plan yaptım ama bakalım uyuturmu ben yatınca hemen uyanır. sakın bi konu açmayın yatcam duramam
 
Son düzenleme:
evet gunduz uyuyo atıyorum beşiğine kızada öle yaptım kuzumda öle uyurdu. ama akşamları coğunlukla eşim kucağında uyutur. o zaman değişiyo cocuk nedense
 
evet gunduz uyuyo atıyorum beşiğine kızada öle yaptım kuzumda öle uyurdu. ama akşamları coğunlukla eşim kucağında uyutur. o zaman değişiyo cocuk nedense

Bende denesem uyurmu ki. Yarin bi deniyim. Benimkibe sarilip yatamiyorsun ittiriyor. Ole alistirim dedim de ne mümkün
 
pepikcim benim oyle kendigilinden uyumuyor
sarilip yatinca da dedigin gibi ittiriyor
ne zaman baslarlar acaba kendileri uyumaya
 
slm kızlar...portakallı tarcınlı kek yaptım cevız ve bademde kattım ıcıne..kıloyu dert edıorz ama valla kızım ve esım ıcın yaptım..ha 1 dılımde bana dustı tabı kızım sevdı bu kekı tavsıye edrım yanınada taze meyvelerde verdım valla lop lop yedı dun aksamda annem geldı valla rahattım cok sukur..kızım anneanne asıgı zaten ben de bol bol uyudum dınlendım.yemekte hazır ev ısı de tamam ohh degmeyın keyfıme
 
kızıma yaptığım atom un tarifi veriyim canlar. 1 incir ve 1 kayısı haşlanırken tencerenin üstüne buhar sepetine yarım muz-yarım şeftali-yarım havuç-1 elma dilim dilim doğranır.10-15 dk kısık ateşte haşlanır sonra blendarda çekilip yedirilir.süper oldu bayıldım ben bile.
 
Son düzenleme:

Cam rende tarih oldu diyosun. Zaten bu metal değmesin işini benım kafam almadı. Bıçak la kabuğunu soyuyorum soymadanda rendeleyemiyorum
 

Böyle yapsak sıcakken kavanozlara koysak konserve gibi olurmu acep uzun süre saklayabilirmiyiz
Şahsen ben hep evde yapıyorum ama çok acil durumlar da dışarı çıktığımızda hiç istemesemde kavanoz mamalarından veriyorum
Acep onlar gibi olurmu
 

evet canım 2 kavanoz sıcak koydum ters çevridim soğuyunca dolaba koydum 3 gün yedircem önce ben bakcam tadına bozulmaz sanmam 2-3 gün.bir de tadı güzeldi.suda haşlayınca aynı tad olmadı dün denedim ekşi oldu.buharda daha tatlı oluyo
 
Cam rende tarih oldu diyosun. Zaten bu metal değmesin işini benım kafam almadı. Bıçak la kabuğunu soyuyorum soymadanda rendeleyemiyorum

daral geldi canım şu kıza dikkat ettiğim özendiğim kadar kendime etsem şimdiye ooo.valla rondo blender kullanıyorum .
 

Tamam sen dene kaç gün duruyor bozuluyormu bizede bilği ver olurmu canım
 
ben geçmiş okurken bir yerde bunu okudum , paylaşmak istedim:))



Akatlar’da yürüyordum; kadın beni tanıdı ve selamlaştıktan sonra, sorusunu sordu: “Oğlum dersleri tamamen bıraktı; ne söylesem hiç fayda etmiyor. Ya arkadaşlarıyla buluşuyor, ya telefonda mesajlaşıyor ya da bilgisayarın başında oyun oynuyor. Ne yapacağımı şaşırdım, Hocam ne yapalım?”


“Sohbet ediyor musunuz?”

“Valla, konuşuyorum, ama hiçbir faydası yok.”

“Kaç yaşında?”

“On yedi yaşında.”

“Mesela ne diyorsunuz?”

“Sınavların yaklaştığını söylüyorum; derslerine çalışması gerektiğini söylüyorum; böyle giderse sınıfta kalacağını, arkadaşlarından geri kalacağını, ilerde çok pişman olacağını, ama o zamanda duyulan pişmanlığın işe yaramayacağını anlatıyorum.”

“Siz konuşup, nasihat ediyorsunuz.”

“Evet.”

“Ama, onunla sohbet etmiyorsunuz.”

“Valla bilmem; biz bildiğimiz kadarıyla elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, konuşuyoruz, anlatıyoruz.”

“Doğru, bildiğiniz kadarıyla elinizden gelenin en iyisini yapıyorsunuz. Ama konuşmak, nasihat etmek, sohbet etmek değildir. Siz sohbet etmesini bilmiyorsunuz.”

Kadın haklı olarak “neden bahsediyorsunuz,” diyen bir yüz ifadesiyle bana baktı.

İçim burkuldu. Anne acı çekiyordu ve çocuğuna yardım etmek istiyordu, ama kendini çaresiz hissediyordu.

***

Öğrencileri ve anababaları birlikte çağırdım. Danışmalığını yaptığım okulun küçük tiyatro salonunda buluştuk, öğrencilerle birlikte anababalar da oturdu.

Ufacık sahneye çıktım, bir sandalye attım oturdum, yanı başıma bir boş sandalye koydum.

“Buradaki öğrencilerden kim benimle sohbet etmek istiyor?” diye sordum. Kalkan ellerden birini gelişigüzel seçtim. Selim adıyla anacağım bir öğrenci yanımdaki sandalyeye geldi oturdu.

“Adın ne?”

“Selim.”

“Kaç yaşındasın?”

“On iki.”

“Bugün ayın kaçı?”

“24 Aralık 2008.” (Gerçek tarihtir; bu uygulamayı o gün yaptım.)

“Selim, gözünü kapa, beni iyi dinle. Gözünü açtığın zaman aradan yirmi yıl geçmiş olacak. 24 Aralık 2028 tarihinde gözünü açmış olacaksın. Tamam mı?”

Anladığını belirtmek için başını salladı.

“Lütfen gözünü aç.”

Selim, gözünü açtı.

“Bugünün tarihini söyler misin?”

“24 Aralık 2028.”

“Kaç yaşındasın?”

“Otuz iki.”

“Ne iş yapıyorsun?”

“İç mimarlık.”

Göz ucuyla anneye babaya bakıyorum; yüzlerinde hayret belirten hafif bir tebessümü var. Belli ki, onlar da Selim’in söylediklerini benimle birlikte ilk defa duyuyorlar.

“Nerede çalışıyorsun?”

“New York, Manhattan’da.”

Anne, babanın yüzünde saklayamadıkları büyük bir şaşkınlık ifadesi.

“Evli misin?”

“Hayır.”

“Arkadaşlarından evlenenler oldu mu?”

“Kızların hepsi evlendi.”

Gülüşmeler..

“Çalıştığın yere beni götürür müsün?”

“Ofisim, Manhattan’da 86 katlı bir binanın 42. Katında.”

Gülüşmeler devam ederken hayalen o binaya yürüdük, asansöre bindik, 42. Katta indik.

“Burası ‘home office,’” dedi.

İçeri girdikten sonra açıkladı:

“Dubleks daire: aşağıda salon ve mutfak var. Yukarda yatak odası ve ofis odam.”

“Selim, salonda neler var?”

“Salonda masa var, koltuklar var, sandalyeler var; komodin var, sehpalar var.”

“Duvarlarda ne var?”

“Resimler var, fotoğraflar. Ailemin fotoğrafı da var.”

“Ailenin fotoğrafına bakınca neler görüyorsun? Beraber bakabilir miyiz?”

“Annem ar, babam var. Ailece çektirdiğimiz bir fotoğraf. Abim var, ablam var, ben varım.”

“En küçük sen misin?”

“Evet.”

“Selim, bu fotğrafa baktığında, içinde ‘keşke!” duygusu beliriyor mu? İçindeki herhangi bir ‘keşke’nin sesini duyuyor musun?”

Hiç beklemeden “Evet,” dedi.

“Haydi, anlat bize,” dedim.

“Ben, babamla birlikte futbol maçına gitmeyi çok istedim. Bir de hafta sonları onunla top oynamak, kırlara gitmek istedim. Güreşmek istedim. Ama babam çok yoğundu; çalışmak zorundaydı, olmadı, zaman bulamadı. Ne yapalım, böyle oldu.”

Baba’ya baktım; gözlerinin yaşını tutmaya çalışıyor, ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu.

Selim’e teşekkür ettim. Ve sordum:

“Selim, bu konuşmamızda, sana büyüklük tasladığımı, sana nasihat etmeye çalıştığımı hissettin mi?”

“Hayır!”

“Olanla ilgili olarak mı konuştuk, olması gereken üzerine mi?”

“Olanla ilgili olarak konuştuk.”

“Selim, seninle yeniden böyle sohbet etmek istesem, benimle konuşmak ister misin? Konuşmamızdan zevk aldın mı?”

“Yeniden konuşmak isterim; sohbetimizden zevk aldım.”

***

Sohbet özel türden bir konuşma, kendine özgü özellikleri olan bir söyleşidir.

Sohbet içinde olan iki insan o an için güç, onur ve değer yönünden eşittir ve olanı paylaşırlar; olması gereken üzerinde konuşmazlar.

Korku kültürünün olduğu yerde sohbete izin verilmez.

Türkiye’nin aydınlık geleceğinde anababaların çocuklarıyla sohbet içinde olmasını diliyorum.

Doğan Cüceloğlu (26.06.2011)
 
daral geldi canım şu kıza dikkat ettiğim özendiğim kadar kendime etsem şimdiye ooo.valla rondo blender kullanıyorum .

bende zaten cam rendeyi bu çocukda duydum aldım bare boşa gitmesin diye kullanıyorum. muzu rendeyemeyince catalla eziyorum cam rendenin içinde kaşıkla sürtüyorum tam komedi yani. değmeyen metal kalmıyo da neyseee
 
çok güzel bir yazı.duygusal günümdeyim zaten.hep erteleriz bişeyleri hep.geri dönüp baktığımızda iş işten geçer.hepimizin yaptığı bişey malesef.birşeylere yetişme telaşından en güzel anları ezer geçeriz.darma duman etti bu yazı beni hatta sulandım be ayşe.ne diyim sana.bugünümün özeti oldu valla.


 


sen hangi geçmişi okurken bunu buldun merak ettim ayşree bizim geçmişte böle bişe yok. biz burda sohbet etmek istiyoruz sen başka topiklerde bişiler okuyon buraya gelmiyosun aşkolsun
 
Son düzenleme:
bende zaten cam rendeyi bu çocukda duydum aldım bare boşa gitmesin diye kullanıyorum. muzu rendeyemeyince catalla eziyorum cam rendenin içinde kaşıkla sürtüyorum tam komedi yani. değmeyen metal kalmıyo da neyseee

tadını metal veriyo zaten demir eksikliği olmaz hem ne güzel
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…