Anne Sütünde Keşfedilen Yeni Hikmetler
Dr.Selim Aydın
Anne sütünün ve çocuğun anne sütünü emmesinin değişik boyuttaki faydaları ve hikmetleri gün yüzüne çıkmaktadır. Anne sütünün bir çocuğun gelişimi için gerekli olan bütün mineralleri ve besleyici elementleri ihtiva ettiği uzun zamandan beri bilinmekteydi. Ancak bunun nasıl sağlandığı ve çocuğun ihtiyaçlarına uygun şekilde bileşiminin nasıl ayarlandığı hâlâ tam olarak anlaşılmış değil. Anne sütündeki mineral ve iz element konsantrasyonları çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda ayarlanmaktadır. Annenin göğüslerindeki süt salgılayan hücrelerde mineral konsantrasyonunu çocuğun gelişimine göre ayarlayan özel sistemlerin bulunduğu tahmin edilmektedir. Çünkü annenin beslenme tarzı farklılaşsa bile, sütteki minerallerin konsantrasyonu değişmemektedir. Anne çok zayıf olsa ve kötü beslenmiş olsa bile sütün besin muhtevası ve kalitesi bundan etkilenmemektedir. Bazı durumlarda sadece sütün miktarında azalma olmaktadır.
Düz pozitivist bir mantık yürütüldüğünde, annenin yediği ve içtiği şeylerin sütün muhtevasına tesir etmesi beklenir. Son yıllara kadar annenin yeme ve içme alışkanlıklarının sütün terkibini kontrol ettiği tahmin ediliyordu. Dolayısıyla annenin sağlıklı ve dengeli beslenmesinin, sütün kalitesini artıracağı kabul ediliyordu. Ancak dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan araştırmalar, bunun önemli mineraller ve iz elementler için doğru olmadığını ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmalarda, anne sütünün terkibinin, annenin serumundaki ve vücut depolarındaki mineral ve iz element konsantrasyonlarından bağımsız olarak ayarlanmakta olduğu ortaya çıkarıldı. Zaten böyle olmasaydı, fakir ve zengin annelerin çocukları arasında ayırım yapılmış gibi olurdu. Halbuki Merhameti Sonsuz Yaratıcı, mâsum ve âciz yavrulara böyle bir haksızlık yapmamalıydı. Ve nitekim ilmî araştırmalar da bunu doğrular nitelikte.
Kalsiyum ve Magnezyum Konsantrasyonu
Önceleri, anne serumundaki kalsiyum ve magnezyum seviyeleri ile anne sütündeki kalsiyum ve magnezyum seviyelerinin birbirine bağımlı olduğu tahmin ediliyordu. Yani annenin serumunda kalsiyum seviyeleri yeterli ise, sütte de yeterli nisbette kalsiyum bulunduğu düşünülüyordu. Ancak yapılan çalışmalar, annenin ek kalsiyum veya magnezyum alması ile sütteki kalsiyum ve magnezyum konsantrasyonunun değişmediğini ortaya çıkardı. Meselâ, Pakistanlı ve Nepallı fakir ve zayıf annelerin serum kalsiyum konsantrasyonları düşük olduğu ve diyetle de kalsiyum almadıkları hâlde; anne sütündeki kalsiyum konsantrasyonları, sağlıklı ve dengeli beslenen annelerinki ile aynı seviyede bulunmuştur.2 Anne sütündeki magnezyum da, annenin beslenme şartlarından bağımsız olarak homeostatik mekanizmalarla ayarlanmaktadır. Serumdaki kalsiyum ve magnezyum, homeostatik mekanizmalarla sıkı şekilde kontrol edilmektedir. Bu da anne sütündeki kalsiyum konsantrasyonunun hormonal yolla kontrol edildiğini düşündürtmektedir.
Demir ve Bakır Konsantrasyonu
Anne sütündeki demir ve bakır konsantrasyonları, annenin kötü beslenme şartlarından, vücut depolarındaki seviyelerinden, emzirme süresinden, enfeksiyonlardan, emzirme döneminde ve öncesinde hamilelik önleyici hormonal ilâçların uzun süreli kullanımı, sigara tüketimi gibi annenin demir ve bakır konsantrasyonlarına tesir eden faktörlerden bağımsız olarak çocuğun ihtiyacı nispetinde sabit tutulmaktadır. Vücuttaki demir ve bakır konsantrasyonlarının aşırı düzeylerde yüksek veya düşük olduğu durumlarda, enfeksiyonlarda ve hattâ metal şelasyon tedavilerinde bile kan serumundan anne sütüne metal transferinde bir etkilenme olmamıştır. İlk altı ay boyunca anne sütüyle beslenen çocukların, annelerinin durumları ne olursa olsun, sütün dışında ilâve bakır ve demir alımına ihtiyaç duyduğuna dair hiçbir bilimsel çalışma veya klinik veri şimdiye kadar yayınlanmamıştır.
Demir eksikliği ve demir eksikliği anemisi dünyada çok yaygındır. Anemik annelere demir tabletleri verilmiş ama sütteki demir konsantrasyonunda bir değişim olmamıştır. Emziren annelerin demir tayinleri hemoglobin, serum ferritin (kandaki demir bileşiği) ve transferrin (demir taşıyıcı bileşik) ölçümleriyle yapılmış ve anne sütündeki demir konsantrasyonları ile hiçbir bağlantı kurulamamıştır. Bir başka deyişle sütteki demir miktarı, annenin beslenme şartlarından ve serumundaki demir miktarından bağımsız olarak çocuğun ihtiyacı olan miktara göre bilmediğimiz mekanizmalarla ayarlanmaktadır. Meselâ Nijeryalı, Malezyalı kadınlar vücutlarındaki demir miktarlarına göre üç gruba ayrılmış, ama bu kadınların sütlerindeki demir miktarları arasında hiçbir fark olmadığı tespit edilmiştir.2
Anemili (kansızlık hastası) annelerin sütlerindeki demir konsantrasyonları ile sağlıklı annelerinki karşılaştırıldığında aralarında hiçbir fark bulunmamıştır. Hattâ emziren anneler enfeksiyona yakalandığında serum demir konsantrasyonlarında belirgin azalmalar görülmesine rağmen, sütteki demir konsantrasyonu olması gereken miktarda kalmaya devam etmektedir. Sütteki demir konsantrasyonun da, annenin demir seviyelerinden etkilenmediği ve çocuğun ihtiyaçlarına göre uygun dozda sütte bulunduğu tespit edilmiştir. Bir başka deyişle annenin göğüs hücrelerinde var olan, ama şimdilik bilinmeyen mekanizmalarla şefkat ve rahmetin yavrulara bir tecellisi olarak sütteki demir konsantrasyonları ayarlanmaktadır.
Serumda bakır; seruloplasmin isimli proteine bağlanarak taşınır ama serum bakır seviyelerindeki yüksek miktardaki artış veya azalış, süt yapan meme hücrelerine bakır alımını etkilememektedir. Bazı emziren annelere damardan bakır yüklenilmesine rağmen sütündeki bakır miktarı çocuğun ihtiyacı olan konsantrasyonda kalmaya devam etmiştir. Kısacası, meme hücrelerine yerleştirilmiş düzenleyici mekanizma, serumdaki metal konsantrasyonlarından etkilenmemektedir. Halbuki normal şartlarda sisteme giren madde miktarı, üretilen madde miktarını da belirleyici bir rol üstlenir, ama bu model anne sütü salgılayan hücreler için geçerli değildir. Ülkeler ve kültürler karşılaştırıldığında da benzer sonuçla karşılaşılmıştır. Aynı kültürdeki farklı yeme alışkanlıklarına sahip kadınlar arasında veya aynı ülkenin farklı etnik menşe'li insanları arasında da anne sütündeki demir ve bakır konsantrasyonlarında bir farklılık gözlenmemiştir. Nepalli kadınlarla, Amerikalı kadınların serumlarındaki bakır ve demir seviyeleri belirgin derecede farklı olmasına rağmen, sütlerindeki demir ve bakır konsantrasyonları aynı bulunmuştur. Brezilyadaki ve Amerika'daki hamilelere ve emziren annelere ilâve demir hapları uzun süre verilmesine rağmen anne sütündeki demir miktarında bir değişim gözlenmemiştir. Gambia ve Amerika'da uzun süre kalsiyum (demir emilimini engelleyici) tableti alan kadınların sütlerinde demir miktarında bir farklılık tesbit edilmemiştir.1
Kandan, anne sütüne demir ve bakırın taşınmasında iş gören mekanizmalar henüz anlaşılamamıştır. Bilinen şey, annenin demir ve bakır alımının veya metal stoklarının, anne sütündeki demir ve bakır miktarlarına hiç tesir etmediğidir. Meselâ Beta Talassemi Major ve Wilson hastalığına yakalanmış emziren annelerin bu durumu, sütteki demir ve bakır konsantrasyonlarına hiç tesir etmemektedir. Ayrıca çocuğun ihtiyacına göre, normalde demir miktarı düşük olan anne sütüyle beslenen çocuk için de bir risk oluşmamaktadır. Çünkü anne karnındaki bebek, hamileliğin son üç ayında karaciğerinde depoladığı demir ve bakır stoklarını doğduktan sonra kullanarak bu eksikliği telafi eder.
Sütte demir ve bakırın özellikle düşük miktarda bulunması, insan sütünün bakteriyostatik özellikleri için önemlidir. Zira anne sütünün bakteriyostatik (bakteri üremesini engelleyici) özelliği anne sütündeki demir miktarından kaynaklanmaktadır. İn vitro (lâboratuarda) ve invivo (anne vücudunda) çalışmalar anne sütünün bebeği pediatrik patojen (çocuk hastalıklarına ait) mikroplara karşı koruduğunu göstermektedir.1
Çinko, bakır, manganez ve krom içinde aynı durum söz konusudur. Hergün düzenli olarak çinko, bakır manganez ve krom tableti alan emziren kadınların, sütlerindeki çinko, bakır, manganez ve krom konsantarsyonlarının, kontrol grubununki ile aynı olduğu ölçülmüştür.2
Merhameti Sonsuz Rabbimizin mâsum ve âciz yavrulara karşı bir mucizesi olan anne sütünün birçok enteresan ve harika yönünü ortaya çıkaran araştırmalar arttıkça, inananların imanı da artmaktadır. Bu son araştırma yapılmadan önce bazı insanlar "iyi beslenemeyen fakir annelerin yavrularına haksızlık yapılıyor, daha dünyaya gelirken eksik besleniyorlar" diye düşünebilirlerdi. Ancak hem çevremizde gördüğümüz birçok fakir ve beslenemeyen annenin yavrularının sağlıklı ve normal beslenmiş olarak dünyaya gelmeleri, hem de bu tip araştırmalar, Mutlak Adâlet Sahibi ve Şefkâti Sonsuz Yaratıcımızın merhametinin enginliğini göstermektedir.
Kaynaklar
1- Dorea GJ. (2000). Iron and copper in Human milk. Nutrition 16. pp: 209-220
2- Lönnerdal B. (2000). Regulation of Mineral and Trace Elements in Human Milk: Exogenous and Endogenous Factors. Nutrition Reviews. Vol.58 No.8 August pp: 223-229
fazladan kan damlası verip zorlamasak daha mı iyi :26: