kızlar dün tv de bi haber vardı.. bilmem izleyeniniz oldumu?
prinç in hamile bayanlarda zararından bahsettiler.. pirinç sulak yerde yetiştiği için. içinde
arsenik diye zararlı bi madde olabliyormuş.. buda bebeğe çok zararlıymış.. ama her piriçte değil..
yetiştiği yerdeki sudan gelen birşeymiş bu..
ben şimdi bunu duyunca içime şüphe düştü. tamam hepsinde yok ama ben nerden bilicem pirinç in nerde yetiştiğini?
yada yetiştiği yerdeki suda arsenik olup olmadığını??
pilavı o okadar seven ben bunları duyunca çok üzüldüm ya...
ayy benim 31 mayıs 11 gün erken gelirse yandım ki ne yandım boğa burcu olacakeşim de boğa burcu bir eve iki boğa fazla diyorum ben
üçlü test sonucumda ıyı cıkmıs çok sukurrrr cok mutluyummmm:)
Canım eşinin ailesine karşı niye bu kadar katısın bilmiyorum.Ben tarafsız bir şekilde yorum yapmak istedim.
Sonuçta onlarında oğullarının bir evladı oluyor,kendi kanları ve canlarından olan torunları doğuyor.Tabi onlarda gelip görmek isteyecek hemen,ki zaten çok da normal böyle olması.
Açıkcası ben abimin bebeği doğsa doğduğu gün giderdim görmeye.Gelinimizin ailesinin bebeği görmeye ne kadar hakkı varsa bizimde o kadar hakkımız var diye düşünüyorum.
Yani eğer erkek tarafı yatılı gelmeyecek ise gün içerisinde torunlarını gelip görebilir.Eminim onlarda senin yeni doğum yapmış olmanı ve lohusa olmanı göz önünde bulunduracaklardır.
Tekrar söylüyorum ben tarafsız olarak yorum yapıyorum.Aranız nasıldır falan hiç bilmeden yapılmış bir yorum sadece.Yanlış anlaşılmasın
günaydınnnnn kızlaaarrr
bu sabah işe çok zor geldim valla ayaklarım geri geri gitti, hem uykum var hemde çok yorgun hissediyorum, dövülmüş gibi....
merhabaaa annişler ve onların tatlı pıtırcıkları bugün keyfime diyecek yokk annemmm geliyorrr yarın üçlü testimiz varr cinsiyetimizi görcez saklamazsa eğer miniğim.
herkesciklerin beslenmeleri çok güzel maşallah tek süt içmeyen ben değilmişim ama öğlenleri ayran ya da yoğurdumu muhakkak tüketiyorum akşam yemeğinde 2 bardak ayranımı içiyorum.bende pekmeze başlıcam sabahları artık.akşamları cevizli incirimi aksatmıyorum.mide bulantıları geçti saldırın artık yemeklere kızlar bebekler bizi yiyor içerde ilerde bizim sağlam kalmamız için bizimde tüketmemiz gerekiyor.
Allah askına neyin nerde yetiştigini nerden biliyoruzki sadece omu zararlı yedigin herseyde kimyasal bişey var takmayın bukadar sakınan göze çöp batar ama zaten bişey olcaksa o gelip seni bulur pirinc degil makarnadan yada hormonlu ilaclı sebzelerden içini rahat tut Allahım sana emanetiz agır kaldırma cok yorulma suyu iç yemek konusunda hiçbişeyi biz yetiştirmedigimiz için bilemicez cnm
ya bana da söylermisiniz numune mi istediniz sipariş mi verdiniz primaya merak ettim.kızlar benide primadan aradılar paketinizi kargo ya veriyoruz diye
üçlü test sonucumda ıyı cıkmıs çok sukurrrr cok mutluyummmm:)
canım ideal şartlarda dediklerinde çok haklısın ama bizimkilerle durumumuz biraz karışık. Anlatıp konuyu dağıtmak istememiştim ama çok kısa özet geçersem bundan sonra paylaşacağım sıkıntılarımda yaşananları bileceğiniz için yorumlarınızı rahatlıkla alabilirim.
Eşimin ailesi bize yakın fakat farklı bir şehirde oturuyor. Eşimle çalıştığımız yerde tanıştık ve kısa sürede evlenmeye karar verdik. Ne nişan döneminde ne düğün döneminde 1 kere, hiç abartmıyorum bir kere bile ne yapılacak diye sormamıştır. Ne bize ne oğluna.
Alışverişe gidileceği zaman çağırırdık hep beraber olalım diye, misafir gibi gezerdi bizimle şunu da ben alayım demezdi.
Nişan takısı fln hiç girmiyorum oralara. Demişimdir, özenerek bir iğne aldıklarını görmedim.
Biz sülalelerindeki herkese bohça hazırladık.
Annem çok hamarat ve heveslidir bohçayı alan akrabalar (eşimin akrabaları) hayrete düştüler 2 yıllık evliyiz hala metheder teşekkür ederler.
Bize, daha doğrusu sadece bana ise gele gele 20sene önce alınmış bir (evet sadece 1) tülbent, 20den daha fazla sene önce alınmış havlu takımı, pazarda satılan kalın yamuk dikişli fiskos örtüsü mü desem bohça mı desem ne olduğu anlaşılmayan bir kumaş,... Arada düşündüm unuttuğum var mı diye ama yok, bu kadar :)
hiçbirinin bir kenarında incecik örgü olsun oya olsun el emeği olmayan milattan kalma şeyler. Hiçbirini ihtiyacı olanlara bile veremedim kullanılacak gibi olmadıklarından, hiç abartmıyorum.
Annem kendi kardeşlerine falan bohça verilmediği için kendi gidip eksikleri alıp sanki eşimin ailesi yollamış gibi verdi hepsine.
Düğün deseniz, biz yaşadığımız şehirde yapmak istedik, onlar kendi memleketlerinde de istedi, tamam dedim nolcak, meğer herşeyi bize yaptıracaklarmış.
Biz burda pastalı düğün yaptık 2 düğün bütçeyi sarsacak diye, orda ille yemekli ve şehrin en iyi salonunu istediler. Hatta kendileri rez. Falan yaptırmış. Benim canıma minnet tabi ne güzel salon diye seviniyorum meğer 5kuruş ödeyecekleri yokmuş. Palyaçolar tutuldu yemekler orkestralar sanatçılar. Hepsini paşa paşa biz ödedik. 5kuruş ya, 5kuruş dahi görmedik.
Takılarımı bile eşime aldırdılar. Oğlan evlendiriyoruz diye hava atıp dururken oğullarını hiç düşünmediler.
Babam ordaki düğün için 2 otobüs tuttu eşimiz dostumuz gelsin yalnız kalmayalım diye, burdaki düğüne de annesiyle babasından başka kimse gelmedi.
Size hiç abartmadan söylüyorum, ne evimde ne düğünümde ne çeyizimde 5 kuruş katkıları olmadı. Kuruşu geçtim manevi destekleri bile olmadı. Misafir gibi geldiler gittiler.
Evlendik, her ay gittik, haftasonunu orda geçirdik, her dönüşte gözyaşı, dayanamıyoruz işe gitmeyin kalın diyebilecek kadar abartı hasret naraları.
Eşim diyene kadar 3 evleri olduğunu bilmiyordum. Evlerine girince yokluk içindeler zannediyordum ama içyüzünü yavaş yavaş öğrendim.
Anneme ve babama göre bunlar dünyalık, fani şeyler. şeytanın oyunları. O yüzden onlar paralarını asla dünyalık şeye harcamazlarmış. Evde nerdeyse bozuk olmayan elektrikli alet yok ama tamirci bile çağırmıyorlar.
Peygamber efendimiz de yokluk çekmiş falan diyorlar bahane olarak.
En son elektrikli süpürge bozuldu. Dua ederek düzeltmeye çalıştılar.
Ne zaman azıcık parasal hesap yapsak ve duysalar hep 'ayda 10-15 milyar alıyosunuzdur di mi' derler. Inanmazlar yani.
Güler geçeriz, yapacak birşey yok, konuş konuş anlatamadık.
Inançlı olmak, allah yolunda dünyalık heveslerden vazgeçebilmek şüphesiz ki çok güzel
ama bunu temel ihtiyaçlarından kısarak, ailenin evlatlarının rızkından kısarak mı yapmak gerekir?
Nefsime yenik düşmemek için çok hocaya sordum, farklı farklı cemaatlerden hocalara, diyanet işlerine.
Elimden geleni yaptım kızlar. Götürdüğüm herşeyi torununun çeyizine koyması son damla oldu, hiçbirşey götürmüyorum artık.
5 aydır hamileyim 1 aydır onlarlayım. Daha 1 kere istediğin birşey var mı diye sormadı bana. Hep oğluna sorar. Dışarı çıkmak falan ne mümkün. Israf ediyorsunuz diye laf söylerler. 1 gece başbaşa dışarı çıktık eşimle, surat astılar. Beraber çıkalım deyince sanki günaha ortak ediyomuşuz gibi yine laf söylerler.
Yatak odam dışında hiçbir yere karışamıyorum. Kendi düzenlerini kurdular. şunu şöyle yapıyoruz biz deyince de biz böyle yapıyoruz derler. şunu yanlış koymuşsunuz deyince hakim misin savcı mı herkes hata yapar nolmuş yani derler.
Hamile olduğumu duyunca erkek olacak dediler. Adını bile belirlediler. Cinsiyetini öğrenince kandırdık kıza dedik sesleri buz gibi oldu. Sonra doğruyu söyledik zaten biliyoduk dediler sevinç heyecan falan yok. Biz adını belirlemedik ama onlar hep eren diyor. 'biz koyduk bile siz düşünün durun'. Temiz kalpli oldukları için onlara adı da cinsiyeti de görünmüş herkese böyle diyorlar. Ben oğluşum prensim derken onların tarafta herkes eren diyor. Telefon eden eren nasıl diye soruyor. Adı belli yani, ne koyarsak koyalım eren dicekler.
Eşim de farkında ama yine de anne baba. Bazen çok daralıyor evimde rahat etmeyi özledim diyor bazen de biz de yaşlanıcaz deyip teselli ediyor.
Oğlum bunları yazarken üzüldüğümü hissetmesin diye müzik de açtım o yüzden cümlelerim devrik ve biraz karışık olabilir kusuruma bakmayın.
Sabır taşına dönmüş bir anne adayından bu kadar...
Kafanızı şişirdim...
Içim öyle dolu ki...
Bu konuyu çok uzatıp konumuzu karıştırmıcam kızlar. Turuncuya anlatırken içimde ne varsa yazdım tekrar özür dilerim keyfinizi kaçırırsam eğer...
canım ideal şartlarda dediklerinde çok haklısın ama bizimkilerle durumumuz biraz karışık. anlatıp konuyu dağıtmak istememiştim ama çok kısa özet geçersem bundan sonra paylaşacağım sıkıntılarımda yaşananları bileceğiniz için yorumlarınızı rahatlıkla alabilirim.
eşimin ailesi bize yakın fakat farklı bir şehirde oturuyor. eşimle çalıştığımız yerde tanıştık ve kısa sürede evlenmeye karar verdik. ne nişan döneminde ne düğün döneminde 1 kere, hiç abartmıyorum bir kere bile ne yapılacak diye sormamıştır. ne bize ne oğluna.
alışverişe gidileceği zaman çağırırdık hep beraber olalım diye, misafir gibi gezerdi bizimle şunu da ben alayım demezdi.
nişan takısı fln hiç girmiyorum oralara. demişimdir, özenerek bir iğne aldıklarını görmedim.
biz sülalelerindeki herkese bohça hazırladık.
annem çok hamarat ve heveslidir bohçayı alan akrabalar (eşimin akrabaları) hayrete düştüler 2 yıllık evliyiz hala metheder teşekkür ederler.
bize, daha doğrusu sadece bana ise gele gele 20sene önce alınmış bir (evet sadece 1) tülbent, 20den daha fazla sene önce alınmış havlu takımı, pazarda satılan kalın yamuk dikişli fiskos örtüsü mü desem bohça mı desem ne olduğu anlaşılmayan bir kumaş,... arada düşündüm unuttuğum var mı diye ama yok, bu kadar :)
hiçbirinin bir kenarında incecik örgü olsun oya olsun el emeği olmayan milattan kalma şeyler. hiçbirini ihtiyacı olanlara bile veremedim kullanılacak gibi olmadıklarından, hiç abartmıyorum.
annem kendi kardeşlerine falan bohça verilmediği için kendi gidip eksikleri alıp sanki eşimin ailesi yollamış gibi verdi hepsine.
düğün deseniz, biz yaşadığımız şehirde yapmak istedik, onlar kendi memleketlerinde de istedi, tamam dedim nolcak, meğer herşeyi bize yaptıracaklarmış.
biz burda pastalı düğün yaptık 2 düğün bütçeyi sarsacak diye, orda ille yemekli ve şehrin en iyi salonunu istediler. hatta kendileri rez. falan yaptırmış. benim canıma minnet tabi ne güzel salon diye seviniyorum meğer 5kuruş ödeyecekleri yokmuş. palyaçolar tutuldu yemekler orkestralar sanatçılar. hepsini paşa paşa biz ödedik. 5kuruş ya, 5kuruş dahi görmedik.
takılarımı bile eşime aldırdılar. oğlan evlendiriyoruz diye hava atıp dururken oğullarını hiç düşünmediler.
babam ordaki düğün için 2 otobüs tuttu eşimiz dostumuz gelsin yalnız kalmayalım diye, burdaki düğüne de annesiyle babasından başka kimse gelmedi.
size hiç abartmadan söylüyorum, ne evimde ne düğünümde ne çeyizimde 5 kuruş katkıları olmadı. kuruşu geçtim manevi destekleri bile olmadı. misafir gibi geldiler gittiler.
evlendik, her ay gittik, haftasonunu orda geçirdik, her dönüşte gözyaşı, dayanamıyoruz işe gitmeyin kalın diyebilecek kadar abartı hasret naraları.
eşim diyene kadar 3 evleri olduğunu bilmiyordum. evlerine girince yokluk içindeler zannediyordum ama içyüzünü yavaş yavaş öğrendim.
anneme ve babama göre bunlar dünyalık, fani şeyler. şeytanın oyunları. o yüzden onlar paralarını asla dünyalık şeye harcamazlarmış. evde nerdeyse bozuk olmayan elektrikli alet yok ama tamirci bile çağırmıyorlar.
Peygamber Efendimiz de yokluk çekmiş falan diyorlar bahane olarak.
en son elektrikli süpürge bozuldu. dua ederek düzeltmeye çalıştılar.
ne zaman azıcık parasal hesap yapsak ve duysalar hep 'ayda 10-15 milyar alıyosunuzdur di mi' derler. inanmazlar yani.
güler geçeriz, yapacak birşey yok, konuş konuş anlatamadık.
inançlı olmak, Allah yolunda dünyalık heveslerden vazgeçebilmek şüphesiz ki çok güzel
ama bunu temel ihtiyaçlarından kısarak, ailenin evlatlarının rızkından kısarak mı yapmak gerekir?
nefsime yenik düşmemek için çok hocaya sordum, farklı farklı cemaatlerden hocalara, diyanet işlerine.
elimden geleni yaptım kızlar. götürdüğüm herşeyi torununun çeyizine koyması son damla oldu, hiçbirşey götürmüyorum artık.
5 aydır hamileyim 1 aydır onlarlayım. daha 1 kere istediğin birşey var mı diye sormadı bana. hep oğluna sorar. dışarı çıkmak falan ne mümkün. israf ediyorsunuz diye laf söylerler. 1 gece başbaşa dışarı çıktık eşimle, surat astılar. beraber çıkalım deyince sanki günaha ortak ediyomuşuz gibi yine laf söylerler.
yatak odam dışında hiçbir yere karışamıyorum. kendi düzenlerini kurdular. şunu şöyle yapıyoruz biz deyince de biz böyle yapıyoruz derler. şunu yanlış koymuşsunuz deyince hakim misin savcı mı herkes hata yapar nolmuş yani derler.
hamile olduğumu duyunca erkek olacak dediler. adını bile belirlediler. cinsiyetini öğrenince kandırdık kıza dedik sesleri buz gibi oldu. sonra doğruyu söyledik zaten biliyoduk dediler sevinç heyecan falan yok. biz adını belirlemedik ama onlar hep eren diyor. 'biz koyduk bile siz düşünün durun'. temiz kalpli oldukları için onlara adı da cinsiyeti de görünmüş herkese böyle diyorlar. ben oğluşum prensim derken onların tarafta herkes eren diyor. telefon eden eren nasıl diye soruyor. adı belli yani, ne koyarsak koyalım eren dicekler.
eşim de farkında ama yine de anne baba. bazen çok daralıyor evimde rahat etmeyi özledim diyor bazen de biz de yaşlanıcaz deyip teselli ediyor.
oğlum bunları yazarken üzüldüğümü hissetmesin diye müzik de açtım o yüzden cümlelerim devrik ve biraz karışık olabilir kusuruma bakmayın.
sabır taşına dönmüş bir anne adayından bu kadar...
kafanızı şişirdim...
içim öyle dolu ki...
bu konuyu çok uzatıp konumuzu karıştırmıcam kızlar. turuncuya anlatırken içimde ne varsa yazdım tekrar özür dilerim keyfinizi kaçırırsam eğer...
canım ideal şartlarda dediklerinde çok haklısın ama bizimkilerle durumumuz biraz karışık. anlatıp konuyu dağıtmak istememiştim ama çok kısa özet geçersem bundan sonra paylaşacağım sıkıntılarımda yaşananları bileceğiniz için yorumlarınızı rahatlıkla alabilirim.
eşimin ailesi bize yakın fakat farklı bir şehirde oturuyor. eşimle çalıştığımız yerde tanıştık ve kısa sürede evlenmeye karar verdik. ne nişan döneminde ne düğün döneminde 1 kere, hiç abartmıyorum bir kere bile ne yapılacak diye sormamıştır. ne bize ne oğluna.
alışverişe gidileceği zaman çağırırdık hep beraber olalım diye, misafir gibi gezerdi bizimle şunu da ben alayım demezdi.
nişan takısı fln hiç girmiyorum oralara. demişimdir, özenerek bir iğne aldıklarını görmedim.
biz sülalelerindeki herkese bohça hazırladık.
annem çok hamarat ve heveslidir bohçayı alan akrabalar (eşimin akrabaları) hayrete düştüler 2 yıllık evliyiz hala metheder teşekkür ederler.
bize, daha doğrusu sadece bana ise gele gele 20sene önce alınmış bir (evet sadece 1) tülbent, 20den daha fazla sene önce alınmış havlu takımı, pazarda satılan kalın yamuk dikişli fiskos örtüsü mü desem bohça mı desem ne olduğu anlaşılmayan bir kumaş,... arada düşündüm unuttuğum var mı diye ama yok, bu kadar :)
hiçbirinin bir kenarında incecik örgü olsun oya olsun el emeği olmayan milattan kalma şeyler. hiçbirini ihtiyacı olanlara bile veremedim kullanılacak gibi olmadıklarından, hiç abartmıyorum.
annem kendi kardeşlerine falan bohça verilmediği için kendi gidip eksikleri alıp sanki eşimin ailesi yollamış gibi verdi hepsine.
düğün deseniz, biz yaşadığımız şehirde yapmak istedik, onlar kendi memleketlerinde de istedi, tamam dedim nolcak, meğer herşeyi bize yaptıracaklarmış.
biz burda pastalı düğün yaptık 2 düğün bütçeyi sarsacak diye, orda ille yemekli ve şehrin en iyi salonunu istediler. hatta kendileri rez. falan yaptırmış. benim canıma minnet tabi ne güzel salon diye seviniyorum meğer 5kuruş ödeyecekleri yokmuş. palyaçolar tutuldu yemekler orkestralar sanatçılar. hepsini paşa paşa biz ödedik. 5kuruş ya, 5kuruş dahi görmedik.
takılarımı bile eşime aldırdılar. oğlan evlendiriyoruz diye hava atıp dururken oğullarını hiç düşünmediler.
babam ordaki düğün için 2 otobüs tuttu eşimiz dostumuz gelsin yalnız kalmayalım diye, burdaki düğüne de annesiyle babasından başka kimse gelmedi.
size hiç abartmadan söylüyorum, ne evimde ne düğünümde ne çeyizimde 5 kuruş katkıları olmadı. kuruşu geçtim manevi destekleri bile olmadı. misafir gibi geldiler gittiler.
evlendik, her ay gittik, haftasonunu orda geçirdik, her dönüşte gözyaşı, dayanamıyoruz işe gitmeyin kalın diyebilecek kadar abartı hasret naraları.
eşim diyene kadar 3 evleri olduğunu bilmiyordum. evlerine girince yokluk içindeler zannediyordum ama içyüzünü yavaş yavaş öğrendim.
anneme ve babama göre bunlar dünyalık, fani şeyler. şeytanın oyunları. o yüzden onlar paralarını asla dünyalık şeye harcamazlarmış. evde nerdeyse bozuk olmayan elektrikli alet yok ama tamirci bile çağırmıyorlar.
Peygamber Efendimiz de yokluk çekmiş falan diyorlar bahane olarak.
en son elektrikli süpürge bozuldu. dua ederek düzeltmeye çalıştılar.
ne zaman azıcık parasal hesap yapsak ve duysalar hep 'ayda 10-15 milyar alıyosunuzdur di mi' derler. inanmazlar yani.
güler geçeriz, yapacak birşey yok, konuş konuş anlatamadık.
inançlı olmak, Allah yolunda dünyalık heveslerden vazgeçebilmek şüphesiz ki çok güzel
ama bunu temel ihtiyaçlarından kısarak, ailenin evlatlarının rızkından kısarak mı yapmak gerekir?
nefsime yenik düşmemek için çok hocaya sordum, farklı farklı cemaatlerden hocalara, diyanet işlerine.
elimden geleni yaptım kızlar. götürdüğüm herşeyi torununun çeyizine koyması son damla oldu, hiçbirşey götürmüyorum artık.
5 aydır hamileyim 1 aydır onlarlayım. daha 1 kere istediğin birşey var mı diye sormadı bana. hep oğluna sorar. dışarı çıkmak falan ne mümkün. israf ediyorsunuz diye laf söylerler. 1 gece başbaşa dışarı çıktık eşimle, surat astılar. beraber çıkalım deyince sanki günaha ortak ediyomuşuz gibi yine laf söylerler.
yatak odam dışında hiçbir yere karışamıyorum. kendi düzenlerini kurdular. şunu şöyle yapıyoruz biz deyince de biz böyle yapıyoruz derler. şunu yanlış koymuşsunuz deyince hakim misin savcı mı herkes hata yapar nolmuş yani derler.
hamile olduğumu duyunca erkek olacak dediler. adını bile belirlediler. cinsiyetini öğrenince kandırdık kıza dedik sesleri buz gibi oldu. sonra doğruyu söyledik zaten biliyoduk dediler sevinç heyecan falan yok. biz adını belirlemedik ama onlar hep eren diyor. 'biz koyduk bile siz düşünün durun'. temiz kalpli oldukları için onlara adı da cinsiyeti de görünmüş herkese böyle diyorlar. ben oğluşum prensim derken onların tarafta herkes eren diyor. telefon eden eren nasıl diye soruyor. adı belli yani, ne koyarsak koyalım eren dicekler.
eşim de farkında ama yine de anne baba. bazen çok daralıyor evimde rahat etmeyi özledim diyor bazen de biz de yaşlanıcaz deyip teselli ediyor.
oğlum bunları yazarken üzüldüğümü hissetmesin diye müzik de açtım o yüzden cümlelerim devrik ve biraz karışık olabilir kusuruma bakmayın.
sabır taşına dönmüş bir anne adayından bu kadar...
kafanızı şişirdim...
içim öyle dolu ki...
bu konuyu çok uzatıp konumuzu karıştırmıcam kızlar. turuncuya anlatırken içimde ne varsa yazdım tekrar özür dilerim keyfinizi kaçırırsam eğer...
ya bana da söylermisiniz numune mi istediniz sipariş mi verdiniz primaya merak ettim.
Hadi bakalım artık darısı doğuma diyelim hayırlısıyla çok güzel sonuç..
kızlar benide primadan aradılar paketinizi kargo ya veriyoruz diye
tatlım kendini hiç ama hiç üzme sakın kimse için değmez. Bunlara benzere şeyler bende yaşadım maddi konularda aynılar seni çok ama çok iyi anlıyorum.
evetttt benide az önce aradılar adres teyidi için geliyor galibaaaaa yaşasın
evetttt benide az önce aradılar adres teyidi için geliyor galibaaaaa yaşasın
bence hiç devrik degil yasıyor gibi oldum ve eşinin ailesine cok kızdım bunlara kendine müslüman derler bide dinden bahsediyolar zaten su dinimizi araya dinden anlamayan insanlar sokar ya sinir olurum ben eskiden yaslıları tonton ara bulan güzel sözler söleyen beyaz saf temiz insanlar sanırdım simdi yaslılarda ara bozucu(cogunlugu hepsi degil) bide ogullarına oglum oglum yaparlarki arada karıscakları konularda ogulları karsı cıkamasın kadın kötülügüne sölemiyor olsun die ben öle insanlar tanıyorum ve bende bir erkek annesi olcam teyzeleri:)))
Amaaaaan canım boşversene,ona gelene kadar daha zararlı neler varkızlar dün tv de bi haber vardı.. bilmem izleyeniniz oldumu?
prinç in hamile bayanlarda zararından bahsettiler.. pirinç sulak yerde yetiştiği için. içinde
arsenik diye zararlı bi madde olabliyormuş.. buda bebeğe çok zararlıymış.. ama her piriçte değil..
yetiştiği yerdeki sudan gelen birşeymiş bu..
ben şimdi bunu duyunca içime şüphe düştü. tamam hepsinde yok ama ben nerden bilicem pirinç in nerde yetiştiğini?
yada yetiştiği yerdeki suda arsenik olup olmadığını??
pilavı o okadar seven ben bunları duyunca çok üzüldüm ya...
Gözünaydın canım ,ben de 4lü test sonucumu bekliyorum inşallah iyi çıkar.üçlü test sonucumda ıyı cıkmıs çok sukurrrr cok mutluyummmm:)
Canım kusura bakma ama onların bu yaptıkları dini bahane edip sömürüp bişeylerin arkasına sığınan cahil insanların yaptıklarından farklı birşey değil,allah inancı olan insan bir kere malını mülkünü sevdiklerinde paylaşır.Yazık ya bunu yaptığın kendi evladın.Yazıktır günahtır ya çok sinirlendim.Ben bizimkinlerin ellerini ayaklarını öpeyim valla gidip,hiçbişeyimizi eksik etmediler,ne eşya borcu ödedik ne düğün borcu ödedik zengin insanlarda değiller birde.canım ideal şartlarda dediklerinde çok haklısın ama bizimkilerle durumumuz biraz karışık. anlatıp konuyu dağıtmak istememiştim ama çok kısa özet geçersem bundan sonra paylaşacağım sıkıntılarımda yaşananları bileceğiniz için yorumlarınızı rahatlıkla alabilirim.
eşimin ailesi bize yakın fakat farklı bir şehirde oturuyor. eşimle çalıştığımız yerde tanıştık ve kısa sürede evlenmeye karar verdik. ne nişan döneminde ne düğün döneminde 1 kere, hiç abartmıyorum bir kere bile ne yapılacak diye sormamıştır. ne bize ne oğluna.
alışverişe gidileceği zaman çağırırdık hep beraber olalım diye, misafir gibi gezerdi bizimle şunu da ben alayım demezdi.
nişan takısı fln hiç girmiyorum oralara. demişimdir, özenerek bir iğne aldıklarını görmedim.
biz sülalelerindeki herkese bohça hazırladık.
annem çok hamarat ve heveslidir bohçayı alan akrabalar (eşimin akrabaları) hayrete düştüler 2 yıllık evliyiz hala metheder teşekkür ederler.
bize, daha doğrusu sadece bana ise gele gele 20sene önce alınmış bir (evet sadece 1) tülbent, 20den daha fazla sene önce alınmış havlu takımı, pazarda satılan kalın yamuk dikişli fiskos örtüsü mü desem bohça mı desem ne olduğu anlaşılmayan bir kumaş,... arada düşündüm unuttuğum var mı diye ama yok, bu kadar :)
hiçbirinin bir kenarında incecik örgü olsun oya olsun el emeği olmayan milattan kalma şeyler. hiçbirini ihtiyacı olanlara bile veremedim kullanılacak gibi olmadıklarından, hiç abartmıyorum.
annem kendi kardeşlerine falan bohça verilmediği için kendi gidip eksikleri alıp sanki eşimin ailesi yollamış gibi verdi hepsine.
düğün deseniz, biz yaşadığımız şehirde yapmak istedik, onlar kendi memleketlerinde de istedi, tamam dedim nolcak, meğer herşeyi bize yaptıracaklarmış.
biz burda pastalı düğün yaptık 2 düğün bütçeyi sarsacak diye, orda ille yemekli ve şehrin en iyi salonunu istediler. hatta kendileri rez. falan yaptırmış. benim canıma minnet tabi ne güzel salon diye seviniyorum meğer 5kuruş ödeyecekleri yokmuş. palyaçolar tutuldu yemekler orkestralar sanatçılar. hepsini paşa paşa biz ödedik. 5kuruş ya, 5kuruş dahi görmedik.
takılarımı bile eşime aldırdılar. oğlan evlendiriyoruz diye hava atıp dururken oğullarını hiç düşünmediler.
babam ordaki düğün için 2 otobüs tuttu eşimiz dostumuz gelsin yalnız kalmayalım diye, burdaki düğüne de annesiyle babasından başka kimse gelmedi.
size hiç abartmadan söylüyorum, ne evimde ne düğünümde ne çeyizimde 5 kuruş katkıları olmadı. kuruşu geçtim manevi destekleri bile olmadı. misafir gibi geldiler gittiler.
evlendik, her ay gittik, haftasonunu orda geçirdik, her dönüşte gözyaşı, dayanamıyoruz işe gitmeyin kalın diyebilecek kadar abartı hasret naraları.
eşim diyene kadar 3 evleri olduğunu bilmiyordum. evlerine girince yokluk içindeler zannediyordum ama içyüzünü yavaş yavaş öğrendim.
anneme ve babama göre bunlar dünyalık, fani şeyler. şeytanın oyunları. o yüzden onlar paralarını asla dünyalık şeye harcamazlarmış. evde nerdeyse bozuk olmayan elektrikli alet yok ama tamirci bile çağırmıyorlar.
Peygamber Efendimiz de yokluk çekmiş falan diyorlar bahane olarak.
en son elektrikli süpürge bozuldu. dua ederek düzeltmeye çalıştılar.
ne zaman azıcık parasal hesap yapsak ve duysalar hep 'ayda 10-15 milyar alıyosunuzdur di mi' derler. inanmazlar yani.
güler geçeriz, yapacak birşey yok, konuş konuş anlatamadık.
inançlı olmak, Allah yolunda dünyalık heveslerden vazgeçebilmek şüphesiz ki çok güzel
ama bunu temel ihtiyaçlarından kısarak, ailenin evlatlarının rızkından kısarak mı yapmak gerekir?
nefsime yenik düşmemek için çok hocaya sordum, farklı farklı cemaatlerden hocalara, diyanet işlerine.
elimden geleni yaptım kızlar. götürdüğüm herşeyi torununun çeyizine koyması son damla oldu, hiçbirşey götürmüyorum artık.
5 aydır hamileyim 1 aydır onlarlayım. daha 1 kere istediğin birşey var mı diye sormadı bana. hep oğluna sorar. dışarı çıkmak falan ne mümkün. israf ediyorsunuz diye laf söylerler. 1 gece başbaşa dışarı çıktık eşimle, surat astılar. beraber çıkalım deyince sanki günaha ortak ediyomuşuz gibi yine laf söylerler.
yatak odam dışında hiçbir yere karışamıyorum. kendi düzenlerini kurdular. şunu şöyle yapıyoruz biz deyince de biz böyle yapıyoruz derler. şunu yanlış koymuşsunuz deyince hakim misin savcı mı herkes hata yapar nolmuş yani derler.
hamile olduğumu duyunca erkek olacak dediler. adını bile belirlediler. cinsiyetini öğrenince kandırdık kıza dedik sesleri buz gibi oldu. sonra doğruyu söyledik zaten biliyoduk dediler sevinç heyecan falan yok. biz adını belirlemedik ama onlar hep eren diyor. 'biz koyduk bile siz düşünün durun'. temiz kalpli oldukları için onlara adı da cinsiyeti de görünmüş herkese böyle diyorlar. ben oğluşum prensim derken onların tarafta herkes eren diyor. telefon eden eren nasıl diye soruyor. adı belli yani, ne koyarsak koyalım eren dicekler.
eşim de farkında ama yine de anne baba. bazen çok daralıyor evimde rahat etmeyi özledim diyor bazen de biz de yaşlanıcaz deyip teselli ediyor.
oğlum bunları yazarken üzüldüğümü hissetmesin diye müzik de açtım o yüzden cümlelerim devrik ve biraz karışık olabilir kusuruma bakmayın.
sabır taşına dönmüş bir anne adayından bu kadar...
kafanızı şişirdim...
içim öyle dolu ki...
bu konuyu çok uzatıp konumuzu karıştırmıcam kızlar. turuncuya anlatırken içimde ne varsa yazdım tekrar özür dilerim keyfinizi kaçırırsam eğer...
valla ben facedeki prima sayfasındakı formu doldurdum o kadar
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?