Bugüne kadar kimsenin bebeğini kendisi vermedikce kucagima almadım. Hele 20 günlük bebeği görmeye gelip, bi elini bile yikamadan kucağına alanlari da hiç anlamam. Yine de kendime bol bol telkin vermeye çalışıyorum. Illa ki düşüncesizce kucağına alanlar olacaktir, mani olamayız. Zaten kış bebekleri, hasta çocuğunu yaninda getirenler olacaktır ve kendisi hastayken bebek görmeye gelenler olacaktır. Sütün var mi diyenler, şunu ver bunu verme, giydir veya soy, bu ev sıcak veya soğuk.. Hepsini duyacağız. Hatta lohusa oldugumuz için ekstra alıngan olacağız. Ama her zamanki gibi, o süreçte de dünya bizim etrafımızda dönmeyecek. Bebek bu, düşe kalka hastalana iyileşe büyüyecek. Ama gergin ve her şeye alınan, sürekli tetikte bir anneyle büyümesinden iyidir. O bunu dedi, şu şunu yaptiyla geçmez koca bi lohusalik. Insanın sutu de kaçar, uykusu da. Rahat olmamız lazım. Hele ananesi, babannesi oğlum dedi diye asla alınmam. Oğlu zaten :) ha oğlu, ha oğlunun oğlu. Bence bi farkı yok. Ben yegenlerimi hala oglum, kızım diye severim. Hatta bazen annem bile derim. Herkes sevsin, herkes istediği sevgi sözcüğünü kullansin, zarar vermeden isteyen istediği gibi kucağına alsin, sevgiyle büyüsün istiyorum. Mikroba da alışması lazım neticede. Hayati boyunca steril ortam saglayamam ki. Şimdilik dusuncelerim bunlar, inşallah doğduktan sonra da uygulayabilirim.
Bebeklerin steril ortamdan önce, hatta anne sutunden bile önce, ruh sağlığı yerinde bir anneye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Gerekirse mamayla da, ilaçla da büyür. Ama herşeyi kafaya takan, gergin, sinirleri bozuk bir anneyle buyuyemez