işte o körpe kızcağızlar neden koşa koşa bu dağ ayısı abilerle evleniyor, sonra bunları yaşayınca neye şaşıyor ki, diyoruz biz de. ooh olsun diye değil, ya ne olacaktı yavrucum, ne sanıyordunuz hayatı, diye.
yani ben öyle diyorum en azından
bir erkeğin bütün zevk ve ihtiyaçlarını gidermek için
(burda da kasıt ne bilmiyorum, ev işini zaten ayrı ele alıyoruz, bunun haricinde erkeğin zevk ve ihtiyacı seks mi? kadının zevk ve ihtiyacını da erkek gidermiş olmuyor mu burada?)
bütün gün ev işi yapmak için
(bu da nasıl oluyor anlamıyorum, tamam çocuk bakmak ayrı ama yoksa ev işi asla tüm günlük bir olay değil, neyse)
ve erkek peşinden dağ bayır gezmek için
bu denli heves neden? bu dağ ayısı erkeklerin tıyneti %90 bu. bakın "haklılar" değil. ama adamlar "bu". mal belli. kabak gibi ortada.
ben herşeyi erkeğe hak görmüyorum. hatta bence korkunç erkek kalitemiz. bence bu net. bu leş erkeklere neden herşeyi hak göreyim ki, deli olmak lazım. hep derim bunu. ama hani ben hak görmeyince birşey değişmiyor ,adamlar hak görüyor kendinde çünkü. kızlar da koşa koşa evleniyor buna rağmen. çark devam ediyor.
ha fakat, şu şerhi düşeyim
evde canı istediği şekil günde 1-2 saatlik iş görmekle (bence ev işi ancak bu kadarlık bir mesai) 25 sene günde 8-10 saat çalışıp 3-4 asgari ücret kadar gelir elde etmek de denk değil diyorum. bu fikrimde de netim.
bunu denk görüp "kadın da evde çalışıyor" savunması beni kızdırıyor. çalışıp ne yapıyor yahu. ocak cifliyor. aferin, büyük iş. hemen TSKya söyleyelim madalya versinler. (tekrar belirtiyorum tüm evimin işini kendim yapıyorum ama günlük hayat idame edecek ev işi bir profesyonel iş değil, katma değer değil)
ha kadın çalışmıyordur
aynı zamanda ev işi de yapmıyordur, garantisi de vardır, adama muhtaç da değildir. yahut adam hakketen bir kraldır karısının eli sıcak sudan soğuk suya değse üzülüyordur, tüm garantisini de yapıyordur filan.
kraliçedir valla. ooh, sefası olsun.
erkek munis, yapıcı, kadınını bihakkın seven, koruyan, hayatı kotaran, becerikli, mert bir adamdır, ohh miss. yine kadının sefası olsun, keşke olsun.
kimsenin daha fazla çalışmakla daha üst insan filan olduğunu da düşünmüyorum.
hepimiz hayata 1 kere geliyoruz. ihtiyacı yoktur maaşlı çalışmaz, kime ne?
ama hayatını kimsenin insafına vicdanına da bırakmamalı insan. hele erkek kalitemiz buyken ve ülkemizde de vaziyet ortadayken. burası sosyal bir devlet değil.(ki sosyal devletlerde bile hayat zorlaşıyor)
evlilik kurumu icat olduğunda, kadının evde çocuk bakıp ev çevirip, erkeğin daha çok dışarda çalıştığı düzende, veya bol bol çocuk ihtiyacı olan tarım toplumu kurulduğunda insanoğlu 30-40 sene yaşıyordu
sarayda cariye olan kadınlar bile genelde 40 yaş civarında ölmüşler.
regl gördüğün gibi evlen, evlendiğin gibi doğur, büyüt, kendi gücün yerindeyken kendi ürettiğini ye, doğurduğun doğuracak yaşa gelip soy devam edince de öl. es kaza ölmezsen de doğurduklarınla aynı evdesin zaten ölene kadar.
bakın diğer tüm herşeyi bir kenara koydum
ölüyordu yani zaten insanlar -genelde.
çok fazla yaşlanmadan, dünyada bir yer görmeden, çok fazla bişey tüketmeden, başka türlüsünü bilmeden, çok elden ayaktan da düşmeden bakım vs. ihtiyacı olmadan. genel olarak durum buydu.
modern çağa geçtiğimizde ise babasının maaşını kocasının dul maaşını yani bir emekli maaşının %40 %50sini alıp bile idare etti çoğu kadın.
günümüzde 80-85 yıl yaşayacak burada yazan kadınların çoğu.
neredeyse hepimiz elden ayaktan düşeceğiz bize bakacak kişiler, baktıracak güç gerekecek. (ha ileride insanlık 85-90 yaşını geçene tıbbi bakım vermeyelim, maksimum 5 sene hastanede yatanın da fişini çekelim diye bi karar alırsa bilemem, değilse durum bu)
ve bırak babanın, (sana kalırsa kocanın) emekli maaşıyla geçinmeyi kendi emeklisi yetmiyor insanlara şu anda. bakın şu anda yetmiyor. ileride kimseye yetmeyecek.
adam da şu anda daha kadın gençken güzelken körpecikken, istediği gibi bi para vermiyor kadına. bi güzellik incelik yapmıyor. aile bütçemiz demiyor. sevinsin onun da annesi demiyor. demi?
20-30 sene sonra kadın "pörsüyünce" "hizmet kalitesi"(!) düşünce, kadının yüzüne bile bakmayacak o halde? ne anladım körpecik gencecik zamanlarını adama adamasından o zaman. bir iş tutsa kendine yatırım yapsa ileride ortada kalmaz bari. annesine kahve makinesi almak bence çok teferruat bi konu.
gerçekten sıkıldım ama bunları erkek "haklı" diye demiyorum, ama işte kendilerini, çocuklarını emanet ettikleri erkek de "bu".
durum bu, ülke bu, erkek bu, öyleyken bin sene önceki kafada kalmış adama kendini, geleceğini nasıl emanet ediyor bu körpe kızlar?
ha evet, imkanı olan erkek olsun.
Sizin şu konuya yazdığınız mesajlardaki ana problem "toplum bu, herkesin kendi seçimi kendi kararı" kısmı değil. Burayı defaaten tekrarlıyorsunuz ama.
Çalışmayan kadınlar bir şey yapmıyor, hele çocuğu yoksa ekmek elden su gölden yaşıyorlar; dolayısı ile eve maddi anlamda bir katkı sağlamadığı için ve çalışmadığı için konu sahibi gibi/benzeri bir kadının annesine hediye alacak bir parayı talep etmeye hakkı yok. Konu ettiğiniz şey tam olarak bu noktaya çıkıyor. Ne kadar "Objektif yazıyorum, olanı yazıyorum" derseniz deyin.
"Çalışmayan kadın var olamaz" demekle "Çalışmayan kadının var olmaya hakkı yok" demek bence bambaşka iki mevzu. Birincisini deseniz konuşulacak bir mevzudur. Siz birincisini söyler gibi ikincisini savunuyorsunuz.
Ve ben tek başınıza yaşadığınız ve tek kişinin ihtiyaçlarını karşılayarak sürdürdüğünüz yaşam şekli üzerinden
1,2,3 veya 4 çocuk sahibi ev hanımı annelerin 3'ten 6'ya kadar ev ahalisinin ihtiyaçları ile ilgilenmesini de bir kenara koyuyorsunuz çünkü '
Elzem olanın 2 yaşından sonra baba ile ortak sorumluluk olduğunu' ifade etmişsiniz.
Peki bu bilginin gerçek dünya ile ilgisi, çalışan veya çalışmayan farketmeksizin hani şuanda yaşayan ve annelik yapan kadınların gerçekliğine katkısı nedir?
Olması gereken ile olan bambaşka değil mi? Siz durumu olması gerektiğini düşündükleriniz üzerinden yargılıyorsunuz. Beni yazmaya iten sebeplerden biri de bu.
Ben mi parelel evrende yaşıyorum?
Var mı 2 yaşindan sonra sorumluluğu yarı yarıya eşit bölüştürebilen hanımlar?
Varsa -canı gönülden hem kendisini hem kocasını tebrik ediyorum- bölüştüremeyenlere oranı kaçtır bunun?
Ha sizin hitap ettiğiniz ev hanımları anne olmayan veya 2 yaş üstü bebeği olan tek çocuklu anneleri kapsıyor. Dolayısı ile bunları da bir küme haline getirmek lazım. Malum; 2 yaş altı bebesi olan veya 2 yaş üstü birden fazla çocuğu veya hem iki yaş altı hem iki yaş üstü toplamda birden fazla çocuğu olan, evi küçük olan ve büyük olan, kendi ailesine ve kocasının ailesine hizmete giden/gitmeyen, özel gereksinimli çocuğu olup olmayan ev hanımlarını da ayrı ayrı kategorize etmek lazım. Kimin tam olarak ne kadar çok veya az yorulduğunu, neyi talep etmeye ne kadar hakkı olduğunu tesbit etmemiz için. Gerçek hayatta sınırlar bu kadar berrak değil çünkü. Kk'daki başka konularda da bu mevzu hakkındaki mesajlarınızı hatırlıyorum. O zamanda aynı şeyi düşünmüştüm. Sizin hitap ettiğiniz ev hanımı kesimi gerçekte var olanın bir parçası sadece. Bi zahmet -fikirde haklı olsaydınız bile- bunu genelleme hatasına düşmeyin.
Siz gerçekten haklı iseniz; bakın toplum gözü ile bakmıyorum, gerçekten bir ev hanımının kendisine veya başkasına jest yaparak var olabilmek için eve maddi anlamda bir katkı sunması şartsa toptan sistemi değiştirmemiz lazım.
Evde yapılan basit işler kalem kalem, saat ücreti hesaplanmalı ve erkek bunun üzerinden kadına ödeme yapmalı.
Geçen gün ütü hizmeti veren bir kişi 800 tl'ye veriyordu mesela. Ev işleri hesaplansın, erkekler aldıkları hizmetin parasını ödesin. Fikrinize göre kadının eline üç kuruş bir şey geçecek ama hiç yoktan iyidir. En azından herkes ne sunduğundan sayılarla haberdar olur.
Çalışan kadın ve çalışmayan kadın karşılaştırması yapmıyorum. Ev hanımlığı zor demiyorum.
Dolayısı ile kimse lütfen bu noktalar üzerinden alıntılamasın.
Konuya giriş şeklinizin sadece
"Yine birileri ev hanımlığı ile maaşlı çalışmayı bir tutuyor"dan ibaret olmamasından dolayı yazdım.
Bu arada gerçekten bu karşılaştırmayı yapmanın (İroniktir tamda bir yaş bebekli annenin konusunda) ne önemi veya faydası var?
Ev hanımları; "Çok yoruluyoruz."
Desinler.
Çalışan hanımlar; "Biz daha çok yoruluyoruz. Siz ocak camı cifliyorsunuz"
Desinler.
Amaç veya fayda nedir burda?
Bana göre bu çalışmanın yüceltilmesine hizmet etmiyor. Çalışmayan kadının değersizleştirilmesine hizmet ediyor. Bunun 'Bütün gün sabahtan akşama ne yaptın' diyen adamdan başkasına fayda etmediğini göremiyor muyuz?
Arada ne fark var diyenler olabilir.
Bence çok fazla fark var.